Yeni dönem dünya vatandaşlığı: Yatırım ile vatandaşlık

Berkol ALEVLİ
Berkol ALEVLİ balevli@gmail.com

Ülkemizde Ocak ayında gündeme gelen yatırımla yabancılara sunulan vatandaşlık hakkı ile yabancı yatırımların ülkeye girişine hız verilmesi bekleniyor.

Karayipler’de genellikle duyduğumuz ikinci vatandaşlık ya da süreli/süresiz oturma izni imkânı artık sadece bu bölgeye özgü değil. Ekonomik kriz likiditeye yoğun ihtiyaç duyulmasına sebep olurken, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin elinde “Schengen” bölgesine serbest giriş kozu olması yabancı yatırımların bu ülkelere giriş yaparak ekonomilerin canlı kalmasını sağladı. Bu çalışmaları AB’den Malta ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin etkin bir şekilde gerçekleştirdiği, gelişmekte olan ekonomilerin de bu trendi izlediği görülmektedir. Karadeniz bölgesi ülkelerinden AB üyesi Yunanistan ve Bulgaristan’ın da son yıllarda bu alanda çalışma yapması da dikkat çekmektedir. Yunanistan altın vize programı kapsamında 250.000 euro ve üzeri gayrimenkul yatırımlarında oturma izni verirken, Bulgaristan ise yatırımcı vizesi olarak adlandırdığı program kapsamında minimum sabit yatırım tutarını 512.000 euro olarak belirlemiştir. Romanya’da minimum 100.000 euro ve 10 çalışan ile yatırım yapılması durumunda oturma izni verilirken, 2016’da yapılan düzenleme ile 1 milyon euro yatırım gerçekleştirilmesi durumunda 2,5 yıl içerisinde vatandaşlık verilmesi mümkün olmaktadır.

AB dışındaki Karadeniz ülkeleri coğrafik konumu ve yatırımcılara sunduğu teşvikler ile yabancı yatırımcılara belirli şartlarda süreli oturma izni hatta vatandaşlık verilebilmektedir. Ukrayna 2011 yılında başlattığı çalışma ile 100.000 dolar ve üzerindeki yatırımlarda vatandaşlık hakkı sağlarken, Rusya’da bu rakam yaklaşık 10 milyon Ruble (~180.000 dolar) olarak belirlenmiştir. Dünya Bankası’nın iş yapılabilirlik raporlarında üst sıralarda yer alan Gürcistan’da ise 300.000 Lari (~ 123.000 dolar) yatırım yapan yabancı yatırımcı uzun süreli oturma iznine sahip olabilmektedir.

Yatırımla sunulan vatandaşlık imkânından genel olarak Ortadoğu ülkelerinden gelen yatırımcıların yararlandığı dikkat çekmektedir. İzlenen politikada sadece minimum sabit yatırım tutarları değil, sektörel karakteristik de belirleyici olabilmektedir. Keza Yunanistan’da minimum 10 yıl süre ile otel işletmeciliği ya da turizm alanında faaliyet gösteren yatırımcıya da 5 yıllık oturma izni verilebilmektedir. Ancak doğrudan yabancı yatırımlardaki performanslar incelendiğinde Karadeniz bölgesindeki AB üyesi ülkelerin oturma izni ya da ikinci vatandaşlık fırsatları yabancı yatırımda istenen verimi getirememektedir.

Türkiye’de de bu yeni vatandaşlık stratejisi kapsamında 1 milyon dolar gayrimenkul yatırımı yapan, 2 milyon dolar sermaye ile yatırım gerçekleştiren, 3 yıllık periyotta Türk bankalarında 3 milyon dolar bulunduran ya da en az 100 Türk işçi çalıştıran yabancı yatırımcılar Türk vatandaşı olabilmektedir. Burada en önemli soru, yabancı yatırımcı bu sisteme nasıl tepki gösterecektir? Ocak ayında açıklanan şartlar incelendiğinde Avrupa Birliği ülkeleri ile yakın bir politika izlendiği görülmektedir. Yabancı yatırımcı çekmede başarılı ülkeler arasında olan Türkiye’nin program kapsamında izleyeceği stratejinin de özellikle Ortadoğu coğrafyasından yatırımcı çekilmesinde etkili olması beklenmektedir.

Peki, yatırımcının AB ülkeleri yerine Türkiye’ye yatırım yapması mümkün olur mu? Ayrışmanın yaşanacağı noktalardan biri de yatırımcıya bu kapsamda sunulan destekler olacaktır. Yatırımlar kapsamındaki teşvik sistemleri mukayese edildiğinde en cömert desteklere sahip ülkelerden biri olan Türkiye’nin vatandaşlık önerisinin de yatırımcı için cazip gelmesi muhtemel olacaktır. Burada iki taraflı kazanç söz konusu: yabancı yatırımların yanı sıra, döviz mevduatı ve istihdam getirisi ile ekonomisinde pozitif gelişme gören Türkiye, pozitif yönde ivmelendirme ile yatırımının verimli olmasını hedefleyen ve aynı anda vatandaşlık hakkı kazanan yatırımcı. Belki de en önemlisi, Türkiye’nin gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin izlediği bu yatırım çekme stratejisini takip etmesi ve ekonomik politikalarında bu stratejiyi uygulamasıdır. Yabancı yatırımcıyı ülkeye çekme yarışında Türkiye’nin de yeni araçlar üretmesi ve hızlı bir şekilde uygulamaya koyması bu alandaki rekabette ön plana çıkma adına oldukça önemli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar