Yeni evim Adana’dan merhaba

Gülsüm ERDEM EMEN
Gülsüm ERDEM EMEN ADANA'DAN gulsum.erdem@dunya.com

Benim için yeni yılda yeni bir soluk Adana. Bu kent, Dünya Gazetesi’nde ilk durağım olan Kayseri’de başlayan yolculuktaki Manisa ve İzmir’den sonraki durağım oldu. 2006 yılında çömez bir muhabir olarak tanıştığım Dünya Gazetesi her çalışanı gibi benim de ailem haline geldi. Adana'da yeni evim, yuvam...

Aralık sonu güneşli bir günde indim uçaktan. Yol boylarını süslemiş olan turunç ağaçlarını seyrederken derin bir nefes adım. Adliye ve 3’üncü sayfa haberleriyle sürekli gündemde olan bu şehre haksızlık mı ediliyor acaba diye geçirdim içimden. Çünkü ben ilk görüşte sevmiştim Adana’yı… Ege’deki çoğu arkadaşım Adana’ya gideceğimi öğrendiğinde “Adana mı? Ne işin var Adana’da, emin misin” diye başlayıp, “Adana Adliyesi’nden el sallarsın artık bize” demeden edemediler. Evet Adana ne yazık ki çok fazla göç alıp, bu göçü kaldıramadığı için çoğunlukla olumsuz haberler ile gündemde. Oysa firma ziyaretlerimde sohbet ettiğim bir Adanalı sanayicimizin de dediği gibi; “Adana duygu yüklü insanların kentidir. Bu yüzden çok fazla yazarı ve sanatçısı vardır.” Çok da haklı aslında. Adana’da Yıldızlar Kaldırımı’nda Ali Özgentürk, Menderes Samancılar, Aytaç Arman, Fatih Terim, Ferdi Tayfur, Şener Şen, Yaşar Kemal, Yılmaz Güney, Erol Büyükburç, Suna Kan, Orhan Kemal ve Abidin Dino gibi isimleri görünce eminim siz de şaşıracaksınız.

Adana aynı zamanda tarihi ve kültürel mirası zengin bir şehir. Antik kentler; Anavarza, Ayas ve Magarsus’a kent merkezinden ulaşmak mümkün. Ayrıca kentte çok sayıda tarihi kale var. Bununla birlikte benim de heyecanla beklediğim “Portakal Çiçeği Karnavalı” ile sinema ve sanatın değer bulduğu eski adıyla Altın Koza, bugünkü ismiyle “Uluslararası Adana Film Festivali” ve bir ay boyunca çok değerli oyunların sahnelendiği Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, 100 binlerce insanı Adana’da buluşturuyor. Umarım bu ve buna benzer etkinliklerle yaygın basında daha geniş yer alır Adana ve üstüne yapışmış olan bu önyargılardan sıyrılarak hak ettiği değere kavuşur.

“Adana, dedelerimizin toprak altında sakladığı ‘sarı liradır’. Bugün bize düşen bu sarı lirayı toprak altından çıkartıp tozunu toprağını silip, parlatıp kadife keseye koymaktır” diyerek Adana’nın bugünkü ekonomik durumunu özetleyen Çukurova Genç İşadamları Derneği Başkanı Ömer Faruk Sakarya, Adana’da yapılacak çok şeyin olduğunu hissettirdi bana. Neyse ki Adana son yıllarda Sanayi Odası-Ticaret Odası -Ticaret Borsası ve Hacı Sabancı OSB Başkanları arasındaki uyum ile güzel bir sinerji yakalamış durumda. Adana’da beni oldukça şaşırtan bu durum her gittiğim yerde dillendirilince ‘41 kere maşallah’ demek geldi içimden. Çünkü çoğu ilimizde bu güzel tabloyu görmek oldukça güç. Umarım bu güzel diyalog Adana için gelecek vaad eden projelerle taçlanır. Diğer illerimize de örnek olur.

Bugün durum oldukça değişmiş olsa da Çukurova denince akla ilk pamuk gelir. 1860’lı yıllarda Amerikan İç Savaşı’nın Çukurova’ya kazandırdığı pamuk ekimi ve çırçır fabrikaları ile filizlenen Adana’nın sanayileşme süreci, aslında ileride kurulacak Türkiye Cumhuriyeti sanayisinin temelini oluşturmuş. Türkiye’deki sanayileşmenin öncü kentlerinden biri olan Adana, son yıllarda ciddi manada kan kaybetmiş. Ama son günlerde yatırım için uygun iklim yapısı ve artan enerji yatırımlarının da etkisiyle küreselde rekabet gücünün arttırılmasına odaklanmış durumda. Adana’yı dünya ölçeğine taşıyacak olan Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi hayalleri gerçeğe dönüştürecek olan büyük bir proje. Bunun için Adana’nın önceliği; farkındalık oluşturup, yerli ve yabancı yatırımcının odağını bu bölgeye kaydırması.

Sanayi kültürüyle gelişen Adana; şapkasını çıkarıp önüne koyarak özeleştirisini yapma cesaretini de gösteriyor. Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç’ın da dediği gibi “Adana, sanayinin merkezi olduğu eski günlerine dönmek, kenti, sanayisini daha ileri noktaya taşımak istiyorsa günün şartlarına uyum sağlamak, daha rekabetçi olmak zorunda. İhracatı ve ihracatının içindeki orta-ileri teknoloji ürün oranını artırmalı. Ar-Ge ve inovasyona önem vermeli, yenilikçi yatırımlar gerçekleştirmeli, kilogram başına ihracat değerini daha yukarılara taşımalı.”

Adanalı sanayici, üretici, zayıf ve güçlü yönlerini çok iyi biliyor. Ve zayıf yönlerini iyileştirmek, güçlendirmek için var gücüyle çalışıyor. Bu cesareti hiç kuşkusuz Adana’yı çok yakın bir gelecekte yine sanayi, yine üretim merkezi yapacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar