“Yıldız kaydığında dilek tutabiliyorsanız inovasyon da yaparsınız”

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Markalar zaman içinde insanlar gibi gelişiyorlar, değişiyorlar, büyüyorlar ya da yok oluyorlar. Yollarına devam eden markalar, işlerini iyi yapanlar, değişime uyum sağlayanlar, insanların ihtiyaçlarını gerçekten anlayabilen ve bu ihtiyaçlara çözüm üreten markalar oluyor.

Marka Konferansı bu sene 19. kez düzenlendi. Bu, sürdürülebilirlik anlamında bir başarı göstergesi. Marka Konferansı’nın düzenleyicisi Yürekli Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ayşegül Yürekli Şengör’ün dediği gibi “Sınırları zorladığınızda biri dönüp ‘senin derdin ne?’ diye sorar. Bizim derdimiz ne? İyi iş üretmek.” Marka Konferansı’nda bu sene dinlediğimiz “marka”ların ortak bir noktası dijital dönüşüm ve bu dönüşümün ekonomiden, günlük hayata, sanattan, insan davranışlarına, tıptan medyaya yansımaları oldu.

TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener ise “Gerçek Rekabet Avantajı: Yapay Zeka Değil Kıvrak Zeka” adlı sunumunda, bu değişim çağında, diğer çağlara kıyasla yaşanan en büyük farkın “sürat” olduğunu dile getirdi. Şener’in konuşmasında öne çıkan yorumlar gerçekten ilham verici:

- “Hintli kadın bir profesörün dediğine göre, yapılan her işin nöronları farklı. Sadece kendi işinizi yapıyorsanız, nöronlarınızın hepsi kırmızı oluyor. Eğer müzikle ilgileniyorsanız, bu nöronlara sarı nöronlar da ekleniyor. Ne kadar çok disiplinle ilgileniyorsanız, beyniniz o kadar renkleniyor. Bu sayede inovasyon yapabiliyorsunuz. Tabii ki yaptığınızın inovasyon olup olmadığını tüketici belirliyor.”

- “İnovatif çözümler üretilmesi için insanların iletişim halinde olmaları çok önemli. Örneğin, Atatürk Havaalanı’nda, eğer lodos esiyorsa, uçakların iniş-kalkışlarında kesişmeler meydana gelebiliyor. Bu sorunun çözülmesi için pilotlar ile kulecileri bir araya getirdik. İşin iki uzmanı bir araya geldiğinde, sorunu ortadan kaldıracak çözümü de ürettiler. Bu sayede ciddi bir verimlilik artışı sağladık; uçak kapasitemizi 650’den bin 500’e çıkardık.”

- “Kasparov, yapay zeka ile yaptığı ilk satranç karşılaşmasını kazandı. İkincisinde ise yenildi. Yapay zeka sonsuz. Fakat insan ve makine birlikte hareket ettiklerinde, diğer tüm makineleri yeniyorlar. Bunun nedeni, yapay zekanın bilincinin olmaması.”

- “Farklı sanayi devrimleri yaşadık. Bugün yaşadığımız 4. Sanayi Devrimi’nin diğerlerinden en büyük farkı sürati. Örneğin havacılık, 2. Sanayi Devrimi’nin sonucudur. Havacılık sektörü 66 yılda 50 milyon yolcuya ulaştı. Öte yandan, internet 7 yıl içinde 50 milyon kişiye ulaştı. Twitter 2 yılda 50 milyon kullanıcıya ulaştı. Akıllı telefonlar ise 8 yılda 2 milyar kişiye ulaştı. 2020 yılındaki mesleklerin yüzde 30’unun bugün henüz bilinmeyen meslekler olduğu ifade ediliyor. Fakat diğer yandan, dünya nüfusunun yüzde 17’si hala elektrikten yoksun; yüzde 57’sinin ise internet erişimi yok. Yani dünyanın büyük bir kısmı, değil 4. Sanayi Devrimi, daha 2. Sanayi Devrimi’ni yaşamadı. Dolayısıyla dünyayı bir bütün olarak analiz etmek gerekiyor. Eski ve yeniyi harmanlayarak inovasyon üretmek ve bunu hızlı bir şekilde yapmak lazım.”

- “Düşünce hızında iş yapılması gerektiğine inanıyoruz. Eğer yıldızlar kayarken dilek tutabiliyorsanız, bu inovasyon yapabilirsiniz anlamına gelir. O zaman, geleceği tahmin etmenize de gerek yok. Geleceğin hatıralarını bile yazabilirsiniz.”

Refik Anadol: “Eğer bir makina düşündüğünü düşünürse onu var sayabilir miyiz?”

Düşünüyorum, o halde varım… Fransız düşünür René Descartes’ın "Cogito, ergo sum" kitabında yer alan meşhur sözü. Descartes bu sözle; varlığı kesin olan tek şeyin düşünmek olduğunu ve düşünebilen bir yaratık olarak şüphe götürmez tek gerçeğin "varlığımız" olduğunu ifade eder.

Medya Sanatçısı ve Yönetmen Refik Anadol, “Yapay Zeka ve İnsan Zekası Sanatta Buluşuyor” isimli konuşmasında “Eğer bir makina düşündüğünü düşünürse onu var sayabilir miyiz?” sorusunu gündeme getirirken, bugün yaşadığımız dünyada verinin en önemli hammaddeye dönüştüğünü söylüyor. “Veri yepyeni bir dil ve makineler sayesinde bu dili keşfedersek, hayat çok daha yaratıcı bir hale gelebilir” diyor Anadol. Amacı; veriyi değerlendirerek, yapay zeka hafızasını görselleştirmek.

Bir anlamda veri heykelleri yaratmak. Örneğin filarmoni orkestralarına ev sahipliği yapan bir binanın ‘hayallerini’ veriler sayesinde görselleştirmiş Anadol. 45 terrabayta denk gelen ve dinlemesi 17 yıl sürecek ses kayıtlarını görsel bir şölene dönüştürmüş; geleceğe dair bir rüya yaratmış ve buna “makinenin rüyası” adını vermiş…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar