Zaman ve akıl

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Siyaset ve hukuk felsefelerinin kesiştikleri yerden bakarak –bir dönem için siyasal teoloji açısından- Batı siyasal kültür tarihindeki devamlılığı küçümsemek, hem doğal hukuk ve vazgeçilemez doğal hakların, hem de Batı Avrupa’da çeşitli faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan ve genişleyen demokrasinin 17. yüzyıl ürünü olduğu tezinin benimsenmesinden başka bir tek yol bırakır. Geriye sosyalist solun tarihinden bakarak, üstelik bu tarihin son derece Ortodoks bir yorumunu benimseyerek kitle mücadelesinin rolünü öne çıkarmak, bunu yaparken de hukuk, felsefe ve kültür gibi “üstyapı” değişkenlerinin özerk rolünü reddetmek kalır.

Bu değişkenler arasından sadece demokrasiyi çekip alırsak, demokrasinin kökeni konusunda şöyle düşünmek mümkündür: Marksist ve ondan etkilenen sol hareketlerin vurgusuyla demokrasinin çalışan sınıfların, en başta işçi sınıfının mücadelesiyle ve komünizm korkusuyla yaygınlaştığı/yaygınlaşmasına izin verildiği tezinin dayanakları var. Mümkündür, tümden yanlış değildir ve bırakılan tek yol bu tezi benimsemekten geçer. Demokrasiyi kurumsal ve somut olgular düzeyinde tartışacak olsaydık biz de piyasayı değil Cromwell’i, devamında Amerikan ve Fransız devrimlerini, işçi sınıfının mücadelesini öne çıkarmayı daha gerçekçi bulabilirdik. Öte yandan bu bakış sadece kurumsal bir olgu olarak demokrasinin siyasi tarihi düzleminde geçerli olabilir. Doğal hukuk ve toplum sözleşmesi kuramlarının hukuk ve siyaset felsefesi, siyasal kültür ve ideoloji düzlemlerinde özerkleşmeleri bu kadar olgusal bir bakışta mümkün olamaz.

Bu durumda geriye tek bir yol kalır. Marksizm’den etkilenen teorileri –yanlış oldukları için değil, ki olabilirler, buradaki tartışma diline dışsal oldukları için- dışarıda bırakırsak sadece demokrasi için değil, doğal hukuk ve kontrat teorisi kurguları için de 17. yüzyılda gerçekleşen bir kopuş tasarlamak zorunda kalırız. Ancak kopuş tezi açıkça bir piyasa fondamantalizmi tezidir. Üstelik bu tez en çok Leo Strauss tarafından savunulan –aynadaki ters işaretli imajını MacPherson’un öne sürdüğü- net biçimde sağcı bir görüştür çünkü bireylerin atomize oldukları bir piyasa ekonomisi tahayyülünü sadece demokrasinin değil, doğal hukukun da fiili miladı sayar. Oysa ki bu mümkün olamaz: Bu derece radikal bir kopuşu 17. Yüzyıla –veya kopuşun Aydınlanma versiyonunda- 18. yüzyıl başına yüklemek Batı aklının binlerce yılını ve özellikle papalık/imparatorluk uzayında gerçekleşen yüzlerce yıllık dönüşümü hiçe saymaktır. Daha modern bir bakışla homo economicus ve homo culturalis karşıtlığında şekillenen biyoloji/siyaset bilimi/ekonomi üçlüsüne karşı sosyoloji/antropoloji/sosyal psikoloji üçlüsünün yarattığı alanı öylece bırakmak anlamına gelebilir. Oysa bu alan artık öylece bırakılmamaktadır ve Sante Fe enstitüsünün son çalışmaları bile yeni durumun yeterli kanıtı sayılabilir.

“Tarih karşılaştırmayı içerir”. Maitland bu sözü 1888’de sarf etmişti. Maitland (1911: 488) İngiliz hukuk tarihinin –İngiliz hukukçularının mukayeseli hukuk eğitimlerinin olmamasının bir sonucu olarak- bir türlü kapsayıcı biçimde yazılamadığını öne sürer. Çeşitli hukuk sistemlerinin etkileşiminin incelenmesi ve mukayeseli tarihleri olmadan kavramların zaman ve mekandaki dönüşümlü yolculuğu göze görünür olmaktan çıkar. Aynı terimler kullanılsa bile kavramların anlamı değişebilir; fakat değişimin de nedenleri, mekanizmaları ve sonuçları vardır. Değişim şans eseri değildir. Değişim içinde bir muhafaza edilen halka veya muhafaza ederek dönüştürme denebilecek devamlılık da mevcuttur. Bu devamlılık kurallıdır ve kurallarını izleyebilmek mukayeseyi gerektirir. Oldukça ayrıksı olan Common Law bile kıta hukukundan sanıldığı kadar uzak olmayabilir. Öte yandan “karşılaştırma da tarihi içerir”. Scarciglia (2015: 296) bu alıntıyı İtalyan mukayeseli hukukunun üstatlarından Gino Gorla’dan yaptığını bildirir ve öncesinde Maitland’a gönderme yapar. Böylece hukuk ve mukayeseli analiz karşılıklı olarak birbirlerini ima ederler. Scargiglia bu makalede Twelve Tables’dan (12 Levha Kanunları) günümüze 2500 yılda Avrupa hukukunun çeşitli dönem, ülke ve üniversitelerdeki gelişimini kısaca anlatır.

Son 250 yıla sadece modern demokrasinin kökeni açısından bakarsak, birbirlerinin düali olan “piyasa” ve “mücadele” açıklamaları kopuş tezinin iki yüzüdür. Klasik veya neoklasik formalizmlere başvurmak söz konusu temel düaliteyi ortadan kaldırmayacaktır; tıpkı Ricardo okumayı tercih etmekle Ricardo’nun 20. yüzyıl sonu matematikselleştirmelerini okumayı tercih etmek arasında nitel bir tarihsel bakış farklılığı aramanın bu farka fazla anlam yüklemek olacağı gibi.

Akıl birdenbire ışıldamaz. Çok uzun zaman lazım. ‘Yeni hayat’ (Dante) ve yeni insanlar gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019