'Milli ve yerli aracın' büyümeye katkısı…

KGF Genel Müdürü İsmet Gergerli, "Hızlı kredi büyümesinin altındaki en önemli itici güç Kredi Garanti Fonu'dur. KGF, konjonktürel bir çözüm olmayıp, 'yapısal reform' niteliğinde yeni bir finansal araçtır..."

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İsmet Gergerli
KGF Genel Müdürü

Türkiye çok zor bir dönemi daha geride bıraktı.

15 Temmuz darbe girişimi, uluslararası piyasalardaki ekonomik ve siyasi çalkantılar gibi ciddi sayıda olumsuz gelişme, son yıllardaki büyüme trendimizi sekteye uğratmıştı.

Tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen, 2016 yılsonu büyümemiz yüzde 2,9 gibi dünya ortalamasının üstünde bir oran olurken, 2017 yılı ilk çeyrek büyümemiz yüzde 5 olarak gerçekleşti.

Peki ama nasıl?

Ülkelerin ekonomik büyümesinin ardında yatan en önemli etkenlerden biri kredi büyümesidir.

Öyle ki; 2017 yılı büyüme tahminlerini maksimum yüzde 3 düzeyinde tutan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları yılın ilk çeyreğinde yaşanan hızlı kredi büyümesiyle birlikte bu beklentilerini yukarı yönlü revize etmiş ve ilk çeyrek büyüme rakamları da bu tahminleri doğru çıkarmıştır.

Hızlı kredi büyümesinin altındaki en önemli itici güç ise Kredi Garanti Fonu'dur. KGF, konjonktürel bir çözüm olmayıp, 'yapısal reform' niteliğinde yeni bir finansal araçtır.

Bu araç milli ve yerli bir araç olup dünyaya da model olarak sunulacak etkin sonuçlar doğurmuştur.

Çağdışı ipotek sistemini tarihe gömen, güvene dayalı finansman sistemi Başbakanımız Binali Yıldırım ve Başbakan Yardımcımız Mehmet Şimşek'in de değerli destekleri hızla hayata geçmiştir.

Hazine kaynaklı kefalet sistemi öncesinde kredi verme iştahı oldukça düşük olan bankalar, hem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan hem de reel sektör tarafından yoğun olarak eleştirilmekteydi.

Aradan geçen 6 aydan sonra bugün bankacılık sistemine baktığımızda KGF destekli kredilerin katkısıyla tarihi bir kâr rekoruna imza atan ve 25,4 milyar TL ile tüm zamanların en yüksek ilk yarı kârlılığı gerçekleştiren bir sistem görüyoruz.

Şimdi biraz düne ve bugüne bakalım. Hazine kaynaklı kefalet sistemi öncesinde bankalar, hem sermaye yeterlilik rasyosu (SYR) hem de küresel gelişmeler nedeniyle 2017 kredi büyüme hedeflerini düşük seviyelerde tutarken, KGF'nin oyuna girmesiyle birlikte bu rakamları revize etmiş ve revize edilen hedeflerin dahi üstünde kârlılık gerçekleştirmiştir.

2017 yılının Ocak ayında yüzde 15,17 olan bankaların sermaye yeterlilik rasyosu Haziran ayı sonunda yüzde 16,87'ye yükselmiştir.

Haziran 2016 tarihinde yüzde 3,64 olan bankalara ibraz edilip ödenmeyen çeklerin oranı Haziran 2017'de yüzde 1,90 olarak gerçekleşmiş ve karşılıksız çek oranları düşerken çek kullanım tutarı da yükselmiştir.

Yine Ağustos 2016'da 75 bin puan dolaylarında seyreden BİST 100 endeksi, bankacılık sektörü hisselerinin değerlenmesiyle birlikte tüm zamanların rekorunu kırarak Temmuz 2017 sonunda 109 bin puana kadar yükselmiştir.

Başbakanımız Binali Yıldırım'ın da belirttiği gibi Hazine kaynaklı kefalet sistemi devreye sokulmasaydı takibe düşen kredilerin miktarı artacak ve firmalar nakit sıkıntısı nedeniyle batma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktı.

2017 yılı sonunda takipteki kredi tutarları, 2016 yılsonu rakamlarının iki katına kadar yükselme tehlikesi yaşayacaktı.

Bir örnek vermek gerekirse geçtiğimiz yıl Aralık ayında başlattığımız TOBB Nefes Kredisi projesinde kefalet verdiğimiz 27 bin işletmeden sadece 9 işletmemiz kredisini ödeyemeyerek takibe düşmüştür. Bu uygulama firmalarımızın nakit sıkıntısını büyük ölçüde ortadan kaldırmış, piyasaya verilen güven atmosferi işletmelerimizi büyük ölçüde yatırıma yönlendirmiştir.

Bu sayede ekonomi güven endeksi geçtiğimiz yılın aynı döneminde 98,7 puan iken Temmuz 2017 sonunda 103,4 değerine yükselmiştir. Geçtiğimiz yıl 67 puan olan tüketici güven endeksi ise yine Temmuz sonunda 71,3 değerinde olmuştur.

Hazine kaynaklı kefalet sistemi olmasaydı, kredi büyümesi hedeflenen seviyenin altında gerçekleşecek, ülkenin ekonomik büyümesi uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının da belirttiği gibi aşağı yönlü revize edilecekti. Oysa bugün yılsonu için büyümede yüzde 6 hatta yüzde 7 gibi rakamları konuşuyoruz. KGF desteğiyle ekonomide esen bahar havası, hem bankacılık sektörüne hem de reel sektöre güven vermekte ve yeni yatırımları da beraberinde getirmektedir.

KGF güvenini arkalarına alan işletmelerimiz yeni yatırım kararları almakta, yurtdışında yeni ihracat pazarları arayışına girmektedir. Bununla birlikte bankalarımız da güvenle 'garanti'li kredi vermeye devam etmektedir.