OSB'ler üretmeye, KGF ekonomiyi büyütmeye devam edecek

KGF'nin, Türkiye ekonomisinin yeni bir dinamiği olduğunun altını çizen OSB yöneticileri, destek mekanizmasının devam etmesi görüşünde birleştiler.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye'de planlı sanayi üretiminin en önemli unsurlarından birisini oluşturan Organize Sanayi Bölgeleri, bir çok ülkeyi ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşunu şaşırtan bir büyüme performansı gösteren Türkiye'nin, sürdürülebilir büyümeye sürecinin devam edeceği görüşünde birleşiyor.

OSB üst yöneticileri, ekonominin büyümesinde ateşleyici görevi üstlenen KGF mekanizmasının, sanayide yapısal dönüşümün de önünü açacağını belirtirken, Türkiye'nin girişimcilik ekosisteminin büyümesinde de etkin rol oynadığını kaydediyorlar. KGF'nin aynı zamanda Türkiye ekonomisinin yeni bir dinamiği olduğunun altını çizen OSB yöneticileri, destek mekanizmasının devam etmesi görüşünde birleştiler.


Van OSB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aslan:
Sürdürülebilir üretim ve kalıcı istihdam için KGF desteği şart

Siyasi iktidarların ekonomiyi canlandırmak ve işsizliğe çözüm bulmak için Kredi Garanti Fonu (KGF) kredilerini teşvik ettiğini ve desteklediğini belirten Van Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aslan, "Bankalardan kredi desteği bulamayan KOBİ'ler, KGF kanalarıyla ve KGF'nin kefaletiyle kendilerine kredi desteği sağlamakta. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin sürekli üretim yapabilmeleri ve kalıcı bir istihdam sağlayabilmeleri için KGF desteği şarttır" dedi.

Özelikle son dönemlerde KGF'nin KOBİ'lere sağladığı teminat desteğinin ülke ekonomisinin büyümesine ciddi katkılar sunduğunu vurgulayan Aslan, "Bizim de üreticiler olarak KGF'den istediğimiz kredi destek hacminin istikrarlı bir şekilde büyütülerek küçük ve orta ölçekteki sanayicilerimizin ve üreticilerimizin desteklenmesidir” diye konuştu. Türkiye'nin milli gelirinin artmasının tamamen sanayi ve imalat sektörünün istikrarlı bir şekilde faaliyetini sürdürmesine bağlı olduğunu kaydeden Aslan, bu kapsamda üretici ve sanayicilerin desteklenmesinin önemine vurgu yaptı.

KGF'nin 14 Temmuz 1993 tarihinde kurulduğunu ve ilk kefaletini 1994 yılında vererek faaliyete başladığını hatırlatan Aslan, "KGF teminat yetersizliği nedeniyle kredi ve destek olanaklarından yeterince yararlanmayan KOBİ'lerin müteselsil kefili olmak suretiyle bu kuruluşların krediye erişimlerini sağlamaktadır. KGF Türk Ticaret kanununa göre kurulmuş bir anonim şirket. KGF'nin kredilere kefalet sağlaması bizim için çok değerli ve kıymetli” ifadelerini kullandı.


Anadolu OSB Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay:
KGF mekanizması Türkiye'nin büyümesinin ateşleyicisi oldu

TÜİK verilerine göre Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5.1 büyüdüğünü hatırlatan Anadolu OSB Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, hükümetin ekonomiyi canlandırmak için sağladığı teşvik ve tedbirler ile Kredi Garanti Fonu (KGF) mekanizmasının büyümenin ateşleyicisi olduğunu vurguladı. Tuncay, KGF'nin 2017'de büyümeye tek başına 1-1.5 puan destek sağlayacağının öngörüldüğünü kaydetti.

KGF'nin 1994 yılından 2016 yıl sonuna kadar 40 bine yakın KOBİ'ye 16,3 milyar TL. tutarında kredi kullandırmış olduğunu aktaran Tuncay, "22 Eylül 2017 itibariyle 340 bin 874 işletmeye, 195.9 Milyar TL. kefalet ile 218.4 Milyar TL. Kredi kullandırmıştır. KGF, kefaletinin 250 Milyar TL limitine yaklaşması ile birlikte, bu desteğin ne kadar daha devam edeceği ve bu büyüklükte bir kaynağın yatırıma, üretime ve büyümeye etkisi ne olduğu konuşulmaya başlandı” dedi.

"Yatırımlar yüzde 9,5 artarken, makine ve teçhizat yatırımları yüzde 8,6 küçüldü”

KGF'nin büyümeye katkısının ağırlıkla ikinci çeyrekte ihracatta yüzde 10.46 ve yatırımlar da ise yüzde 9.48 olduğunu hatırlatan Tuncay, "Ancak yatırımlardaki artışta önemli bir sorun var. Yatırımlar yüzde 9,5 artarken, makine ve teçhizat yatırımları yüzde 8,6 küçüldüğü anlaşılıyor. Makine-teçhizat yatırımları uzunca bir süredir (dört çeyrektir) sürekli küçülüyor. Bu durumda yatırımlar, sadece inşaat yatırımları ile büyümüş gibi gözüküyor. Esasen büyüme artışına en büyük kaktı vergi indirimleri ile dayanıklı tüketim mallarından geldi” ifadelerini kullandı.

"KGF destekli krediler yerini bulmalı”

Ekonomi çevrelerince, yıllık bazda kredi kullandırılan KOBİ sayısında ve kredi hacminde yaşanan genişlemenin aynı hızla yatırıma ve büyümeye yansımadığının konuşulduğunu aktaran Tuncay, ‘Peki bu durumda krediler nereye gidiyor? Birçok işletme, hazine garantili KGF kredilerini işini büyütmek için yatırıma yönlendiriyor mu?' sorularının sorulduğunu kaydetti.

"Krediler yatırım için kullanılırsa Türkiye sanayisinde yapısal dönüşüm sağlanabilir”

Hazine garantili, KGF kefaletli kredilerin, yeni yatırımlara, kapasite artışına yönelik ilave yatırımlara, teknoloji değişimine ve ileri teknoloji kullanımına yönelik makine ve teçhizat yatırımlarına, OSB'lerde yapılan yatırımlara, yerli ürün geliştirme ve üretimi yatırımına, AR-GE, inovasyon ve teknoloji geliştirme yatırımlarına proje üzerinden ve kamu denetimi sürecini içerecek şekilde verilmesi gerektiğini vurgulayan Tuncay, "KGF'den uygun koşulla çekilen kredilerin önemli bir kısmının yatırım ve üretim dışı alanlarda kullanıldığı, KGF kredilerinin büyüme üzerinde olumlu etkisi olduğu, ancak bu büyümenin yatırım ve üretim artışından ziyade kredilerin daha çok imalat sanayi dışındaki sürekliliği olmayan yatırımlara gitmesinden kaynaklandığı söylenebilir. Krediler gerekli yatırımlar için kullanılırsa kaynaklar rasyonel kullanılabilir, yatırım ve üretim artar, büyüme olur, neticede Türkiye sanayisinde yapısal dönüşüm sağlanabilir” ifadelerini kullandı. 


İstanbul Valisi ve İstanbul İkitelli OSB Başkanı Vasip Şahin:
KOBİ'ler ülke ekonomisinin büyümesinde etkin rol oynuyor

Ticari hayatın dinamizmi, yenilikçi fikirlerin doğuşu, istihdam imkânlarının yaratılması ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) varlığına, kuruluş ve gelişme hızlarına bağlı olduğunu vurgulayan İstanbul Valisi ve İstanbul İkitelli OSB Başkanı Vasip Şahin, KOBİ'lerin küresel ekonomilerin gelişiminde tartışılmaz bir rolü olduğunu söyledi. KOBİ'lerin ekonomik büyümenin ardındaki itici güç konumunda bulunduğunu kaydeden Şahin, "Onuncu Kalkınma Planı'nda da belirtildiği üzere, KOBİ'lerin Türkiye'de çalışan sayısı bakımından toplam girişimlerin yüzde 99,9'unu, istihdamın yüzde 76'sını, katma değerin yüzde 54'ünü, yatırımların yüzde 50'sini ve üretimin yüzde 56'sını oluşturarak ekonomik büyümenin ardındaki itici güç konumundadırlar” dedi.

Türkiye'nin ekonomik merkezi konumundaki İstanbul'da da, yeni girişimlerin ve KOBİ'lerin önemli bir rol oynamakta ve İstanbul'un canlı girişimcilik ekosistemine katkı yapmakta olduklarını aktaran Şahin, "İstanbul'daki imalat sanayi sektöründe yer alan KOBİ'lerin mekânsal dağılımına bakıldığında büyük kısmının 8 adet organize sanayi bölgesi (OSB) ve 9 adet küçük sanayi sitesinde (KSS) faaliyet gösterdikleri görülmektedir. İstanbul OSB'lerinin önemli bir özelliği 1.731 adet organize sanayi parselinin yüzde 100'e yakın doluluk oranı ile faaliyette olmasıdır” diye konuştu.

"Katma değeri yüksek üretim yapısına geçilmeli”

İstanbul Kalkınma Ajansı koordinasyonunda hazırlanan, 2014-2023 İstanbul Bölge Planı'nda, 2023 yılında İstanbul'un küresel ekonomide söz sahibi, yüksek katma değer üreten, yenilikçi ve yaratıcı bir ekonomi olacağının öngörüldüğünü hatırlatan Şahin, "Bu hedefe ulaşabilmek için, sanayi üretiminin rekabetçi bir yapıya dönüşmesi, yenilik ve Ar-Ge'ye ağırlık verilerek katma değeri yüksek üretim yapısına geçilmesi gerekmektedir. Onuncu Kalkınma Planı'nın "yenilikçi üretim, istikrarlı büyüme” ekseniyle uyumlu olarak, İstanbul sanayisinde öngörülen dönüşümün elbette ki ekonomimizin can damarı olan KOBİ'leri kapsadığı ölçüde gerçekleşecektir” dedi.

Ulusal ve bölgesel strateji belgelerinin KOBİ'lerin Türkiye ve İstanbul ekonomisinin dönüşümünde üstlendikleri görevin bilinciyle hazırlandığını belirten Şahin, belgelerin ekonomik aktörler içinde KOBİ'lere özel bir önem atfetmekte, gelişimleri ve sürdürülebilirliklerini sağlamak adına politikalar geliştirmekte olduğunu söyledi. Bu politikaların yoğunlaştıkları öncelik alanlarından birinin KOBİ'lerin finansmana erişimi olduğunu aktaran Şahin, "Türkiye Sanayi Strateji Belgesi'nde de belirtildiği üzere KOBİ'ler tüm ekonomik katkılarına rağmen, banka kredilerinin sadece yüzde 25,9'unu kullanabilmekte ve bu durum KOBİ'lerin istihdam, katma değer, yatırımlar, üretim ve ihracat payları ile kıyaslandığında finansmana erişimde yaşadıkları sıkıntıyı ortaya çıkarmaktadır” ifadelerini kullandı.

"KGF önemli bir açığı doldurmak için görev yapıyor”

Türkiye Sanayi Strateji Belgesi'nde KOBİ'lerin finansmana erişim imkânlarının artırılmasının bir politika önceliği olarak belirlendiğini hatırlatan Vasip Şahin, "Bu politika önceliğiyle uyumlu olarak, Kredi Garanti Fonu (KGF), Hazine tarafından kendisine sağlanan fon aracılığıyla KOBİ'lerin uygun maliyetlerle finansmana erişimlerini sağlamaktadır. KGF, bankaların teminat olarak kabul etmediği ticari işletme ve makine teçhizat gibi varlıkları teminat kabul ederek KOBİ'lere kefil olmaktadır. Üstlendiği kamusal hizmet misyonuyla, KOBİ'lerin sürdürülebilirliğini sağlamak adına finansmana erişimde yaşanan önemli bir açığı doldurmak üzere görev yapmaktadır” diye konuştu.

"KGF, Türkiye'nin girişimcilik ekosistemini güçlendiriyor”

KGF'nin sadece mevcut KOBİ'leri değil, gelecekte büyüme ve istihdam yaratma potansiyeli taşıyan, yenilikçi yeni girişimleri de hedefl emekte olduğunu vurgulayan Şahin, bu yönüyle KGF'nin İstanbul'un ve Türkiye'nin girişimcilik ekosistemini güçlendirdiğini söyledi. KOBİ'lerin mevcut teknoloji seviyesini yükseltmek, Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri gerçekleştirmek, yeni ürünler ortaya çıkarmak için gerekli alt yapı sorunlarını çözmek istediklerini kaydeden Şahin, "KOBİ'lerin finansman problemlerinin çözümüne katkı sağlayan KGF, KOBİ'lerin ekonomideki inovasyon temelli dönüşüme ayak uydurmalarına olanak sağlamaktadır. KGF, bu anlamda sanayi ve üreticiler açısından önemli bir ihtiyacı karşılamak üzere çalışmakta ve destek mekanizmaları geliştiren diğer kurum ve kuruluşlara örnek teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı.

"KGF, çok sayıda genç girişimciyi ekonomiye kazandırmıştır”

Girişimcilik ekosisteminin önemli aktörleri olmakla birlikte finansmana erişemedikleri için çoğu zaman geri planda kalmak zorunda kalan kadın ve genç girişimciliği gibi girişimcilik segmentlerinin değerlendirilebilmesinin, girişimcilik ekosisteminin nitelikli bir yapıya kavuşması adına önemli olduğunu aktaran Şahin, "2014- 2023 İstanbul Bölge Planı, "Başta kadın girişimciliği, sosyal girişimcilik ve dezavantajlı grupların girişimciliği olmak üzere destek mekanizmalarının daha katılımcı, ihtiyaç odaklı, şeffaf, hızlı ve etkin hale getirilmesi” hedefini ortaya koymuştur. KGF, bankaların kredilendirmekten imtina ettikleri genç girişimcileri ve sanayicileri destekleyerek kefalet politikasıyla bugüne kadar çok sayıda genç girişimciyi ekonomiye kazandırmıştır” ifadelerini kullandı. KGF'nin özellikle ihracat potansiyeli taşıyan, ancak girişim projesini hayata geçirecek ekonomik yeterliliğe sahip olmayan genç girişimcileri ve kadın girişimcileri öncelendirdiğini belirten Şahin, "KGF bu noktada bir nevî can simidi görevi görmektedir” dedi.

"KGF'nin mevzuat eksikliklerinin ivedilikle giderilmesi gerek”

Türkiye Sanayi Strateji Belgesi'nde yer alan "KOBİ'lerin sermaye piyasalarından yararlanmasını öngören sistemin oluşturulması” ibaresinin güçlü yönler arasında yer aldığını aktaran Şahin, "KGF ile ilgili farkındalık ve tanıtım eksikliği”nin ise zayıf yönler arasında ortaya çıktığını kaydetti. Bu doğrultuda, KOBİ'lerin desteklenmesi adına büyük görev üstlenen KGF'nin mevzuat eksikliklerinin ivedilikle giderilmesi gerektiğini vurgulayan Şahin, "KOBİ'lerin bu destek aracı konusunda bilgilendirilmesi, hem İstanbul hem de ülkemiz ekonomisinin belkemiğini oluşturan yenilikçi ve yüksek büyüme potansiyeli taşıyan KOBİ'lerin önünü açacak önemli bir adım olacaktır” diye konuştu. 


İzmir Atatürk OSB Başkanı Hilmi Uğurtaş:
Türkiye'nin büyümesinde KGF'nin payı büyük

KOBİ'lerin finansmana ulaşımı için Kredi Garanti Fonu (KGF)'nin teminat gösterme limitini 250 milyar TL'ye çıkararak teminat sorunları nedeniyle tıkanan kredi kanallarını açtığını belirten İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Hilmi Uğurtaş, KGF destekleri ile ülkedeki kredi hacminin KOBİ'lere nefes aldıracak şekilde genişlediğini söyledi. KGF'nin birden bire Türkiye ekonomisini yönlendiren, reel sektör ve bankacılık sektörünü aynı düzlemde buluşturan bir platform rolünü aldığını vurgulayan Uğurtaş, "2017 yılında bugüne değin yakalanan büyüme rakamlarında KGF desteklerinin ciddi payı vardır” dedi.

Bu desteklerin ortalama faizinin yüzde 15'lerde, ortalama vadesinin de 40 ay çevresinde gerçekleştiğinim hatırlatan Uğurtaş, "Faiz oranları ne yazık ki yüksek, vadeler ise orta vade düzeyinde kalsa da bu kefaletleri kullanan işletmelerin yüzde 75'inin KOBİ olduğu düşünüldüğünde can suyu anlamında çok anlamlı ve destekleyici olmuştur” ifadelerini kullandı. KGF'nin 2017 yılı içinde önemli ve büyük bir görev üstlendiğini belirten Uğurtaş, "Bu faydanın devamı için de yapısal düzenleme ve değişikliklere de çalışılarak, siyasi ve ekonomik yapı gereği dönemsel devreye giren bir can simidi olmaktan çıkıp, Türkiye ekonomisinin yeni bir dinamiği olmaya geçişi sağlanmalıdır” dedi.

"Tüm dünya büyümeyi tetiklemek için çalışıyor”

Tüm dünya ülkelerinin, 2008 yılından bugüne küresel ve ulusal ekonomilerde devam eden yavaşlamayı durdurmanın çaresini aradığını hatırlatan Uğurtaş, "ABD ve AB gibi küresel ekonomik güçler sermaye ve üretimi tekrar kendi sınırlarına çekerek, büyümeyi tetiklemeye gayret ediyorlar. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler de, büyüme için gereken finansman kısıtlarını aşmanın yollarını arıyorlar. Türkiye bu noktada iç finansmanın önünü açmak, piyasaya para sokarak ekonomik döngüyü hızlandırmak için vergi indirimleri, kamu harcamalarının arttırılması, büyük projelere hazine güvencesi gibi enstrümanları kullanmaya başladı” diye konuştu.

"İşletmeler bu desteklerle sabit yatırımlara yönelmeli”

KGF desteklerinde irdelenmesi gereken iki nokta olduğuna değinen Uğurtaş, ilkinin, verilen bu desteklerin nerelerde kullandığı ile ilgili olduğunu vurguladı. TCMB'nin araştırmasına göre kullanım alanlarının borçların yeniden yapılanması, stok ve sermaye artırımı, iç finansman ve yeniden yapılanma ağırlıklı olduğunu aktaran Uğurtaş, "Ekonomimizin büyümesi için gerekli olan sabit yatırımlara işletmelerimizin yönelmediği görülmektedir. Elbette bu durumu anlayışla karşılamak gerekir. Öncelik yangını söndürmektir. Ancak, eğer değişim ve gelişim kökenli yatırımlar yapılmamış ise, sıkışık ekonomilerde, güçlenen rekabet ortamında karlılık şansı yakalayamayan işletmelerin bu kredilere geri dönüşü nasıl olacaktır, sorusu akıllardadır” ifadelerini kullandı. "KGF'nin yeniden yapılanması gerek” Diğer irdelenmesi gereken alanın ise, KGF desteklerinin yüzde 85'e yakınının kullanılmış olması olarak kaydeden Uğurtaş, "Geriye dönüş süresi de vardır. Bu durumda 2017 yılının son çeyreği başta olmak üzere, büyümemizi tetikleyecek, destekleyecek başka unsurların ortaya konması gereklidir. Bu konuda KGF'nin yeniden yapılanması, destek enstrümanlarının çeşitlendirilmesi de çalışılmalıdır. KGF'nin leasing şirketleri ile yaptığı protokol farklı sektörlerin desteklenmesi açısından önemlidir” dedi.

KGF'nin 2017 yılı için kendine verilen yangını söndürme misyonu dışında sektörel ve bölgesel olarak ihtisaslaşarak bölge, sektör ve proje bazında risk analizlerini yapabileceğini aktaran Uğurtaş, "Türkiye'yi geleceğe taşıyacak Ar-Ge ve inovasyon tabanlı yatırımları destekler hale gelmesi önemlidir” dedi. KGF'nin gücünün kamudan geldiğini dile getiren Uğurtaş, bu gücün artması için sermaye artımının şart olduğunu aktardı. Bunun içinde KGF havuzu içindeki özel sektör payının artırılmasının verimlilik ve yaygın çalışma için faydalı olacağını vurgulayan Uğurtaş, "Ayrıca KGF desteklerinde zamanın kısalması, işlemlerin hızlandırılması, KOBİ'lere anlayış ve destek gösterilmesi önemli olduğu kadar, kefalet taleplerinin değerlendirilmesinde kullanılacak derece ve skorların çok yerinde, dikkatli ve bilimsel yöntemlerle hesaplanması da önemlidir. Ayrıca, hepimizin aklında olan kefalet verilen firmaların ödeme zorluğuna düşmesi durumunda ne olur sorusuna cevap olarak KGF desteklerine yönelik bir sigorta yapılanması ve temerrüde düşülmesi durumunda uygulanacak senaryoların da hazırlanması gereklidir” ifadelerini kullandı.