Aşkın ölümsüz hâli, İstanbul’da
İtalya’da 8 ay içinde 400 bini aşkın kişi tarafından izlenen ve 45 sanatçının rol aldığı “Romeo ve Juliet”, 1 Mart’a kadar Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde.
William Shakespeare’in ölümsüz aşk öyküsü “Romeo ve Juliet”, İstanbul’da sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. IEG Live ve Lucé StageArt’ın Toshiba ana sponsorluğunda sunduğu “Romeo ve Juliet” i, Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde 1 Mart’a kadar izlemek mümkün.
İtalyan David Zard’ın yapımcılığında görkemli bir gösteriye dönüşen “Romeo ve Juliet”, İstanbul’daki ilk gösterimini hafta sonu ünlü konukların katılımıyla gerçekleştirdi. Bugüne kadar sayısız kez bale, film, müzikal ve opera olarak sahnelenen eser, 3 boyutlu dijital sahne tasarımıyla ve orijinal dilinde yorumlanıyor. Müziği, sözleri ve oyuncularıyla “güzelliğe ve farklılığa adanmış bir ilahi” olarak değerlendirilen “Romeo e Giulietta, Ama e cambia il mondo”, her özgün yorumunda olduğu gibi klasik eserin özüne hem saygı duyuyor hem de ihanet ediyor. Yönetmenliğini Giuliano Peparini’nin üstlendiği oyunun besteleri Gérard Presgurvic, şarkı sözleri ise Vincenzo Incenzo’e ait.
İtalya’da 8 ay içinde 400 bini aşkın izleyici tarafından ayakta alkışlanan ve 45 sanatçının rol aldığı gösteri, koreografisi ve rejisiyle ilgi çekiyor. 23 sahne değişimi ve 270’ten fazla kostümün kullanıldığı oyunun sahne arkasında 40 teknisyen, 6 kişilik iletişim ekibi ve 15 kişilik yapım ekibi görev yapıyor. “Romeo e Giulietta” 13 TIR dolusu dekor, kostüm ve teknik donanımla İstanbul’da.
Gösterinin biletleri www.biletix.com internet adresinden ya da Biletix gişelerinden satın alınabiliyor.
Evrensel bir öykü
Eserin İtalyanca uyarlamasını da yapan Vincenzo Incenzo’nun gösteri hakkındaki yorumu şöyle: “Verona’nın iki soylu ailesi, Montegue ve Capuleti’lerin ölümcül nefretleri iki gencin ilk görüşte başlayan ve kaderlerini mühürleyecek olan aşkına engel olamaz. Aşıkların trajik intiharıyla ölüm aşkı ebediyete yüceltirken, düşman aileleri vicdan azabıyla tüketir. Shakespeare’in eserinde aşk, insani bir tecrübeden tüm evreni içine alacak evrensel bir boyuta taşınıyor. Shakespeare karanlığın ve ışığın üzerinde duruyor. ‘Romeo e Giulietta, Ama e Cambia il Mondo’da müzik, hikayeyi yeniden yaratıyor. Her özgün yorumunda olduğu gibi klasik eserin özüne hem saygı duyuyor, hem ihanet ediyor. Çatışmaları aydınlatan, tutkuları gizleyen ışık bu özgün yorumda bize müzikle dönüyor ve kötülüğün renklerini güçle doldururken, iyiliğin çerçevesini yumuşak tonlarla çiziyor. Müzikler ve ritim kimi zaman deliliği, kimi zaman ahlakın terk edilişini simgeliyor. Aşk resmedilirken ise bunun aksine iki aşığın tutkusunun, sonsuz bekleyişinin ve çektikleri işkencenin altını çiziyor.”