Ata yurda gönül köprüsü kuruldu

Eskişehir'de düzenlenen "Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti" etkinliği sayesinde, bir milletin iki parçasını birbirine tekrar kaynaştırmasının önemli bir miladı olacak

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ESKİŞEHİR - Türk Ocağı Eskişehir Şube Başkanı Prof. Dr. Ünl, "Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti" etkinlikleri kapsamında Özbekistan'a ilk defa üst düzey ve geniş katılımlı gerçekleştirilen "Ana yurttan ata yurda (Türkistan)" kültür gezileriyle gönül köprülerinin atıldığını bildirdi.

Kültür başkenti etkinlikleri çerçevesinde, Orta Asya'dan Balkanlar'a geniş coğrafyada ilişkileri daha da kuvvetlendirmek, insanlar arasındaki gönül köprülerini daha da sağlamlaştırmak ve "dilde, fikirde, işte birlik" sloganını gerçek manada harekete geçirebilmek için gençler başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden birçok insan heyetler halinde yurtdışına gönderiliyor.

Eskişehir'deki yaklaşık 7 bin öğrencinin Balkanlar'da Bosna Hersek, Makedonya, Kosova, Yunanistan, Bulgaristan, Orta Asya'da Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tataristan ve Kırım'ı ziyaret ederek ecdat yadigarı toprakları görme fırsatı yakaladı.

Proje kapsamında Türkiye ve Özbekistan büyükelçilerinin görüşmesi sonucu iki grup halinde Eskişehir'den vali yardımcıları, il genel meclis üyeleri, adli yargı üyeleri, öğretim görevlileri, kamu kurum amirleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, öğretmenler, basın mensupları ve iş adamlarının yer aldığı yaklaşık 350 kişinin katıldığı heyet, Özbekistan'ın Taşkent, Buhara, Semerkant kentlerindeki tarihi ve kültürel eserleri yerinde inceledi.

Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Çetingül, öncelikle bu geziden dolayı başta Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna'ya, Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı'na ve emeği geçenlere teşekkür etti.

Vize almadaki zorluklara rağmen gezi için yapılan tercihin çok isabetli olduğunu ve güzel organize edilerek hiçbir aksaklığa meydan verilmediğini belirten Çetingül, şöyle konuştu:

"Geziye katılanlar memnundu ve şikayet edene hiç rastlamadım. Bu şekilde yurt dışına götürülen öğrenciler, öğretim görevlileri ve yöneticiler sayesinde binlerce kişiye ulaşıldığını ve binlerce gönüle girildiğini, binlerce evde ve iş yerinde de bu konunun konuşulduğunu, anlatıldığını, güzel duygu ve temennilerin iletildiğini düşünüyorum. Bence Türk Dünyası Kültür Başkenti etkinlikleri içerisinde en kalıcı ve unutulmaz olanı bu gezilerdi. Kültür gezisi dolayısıyla sadece Özbekistan'ı değil aynı şehirde yaşamamıza rağmen tanımadığımız, tanışık olmadığımız bir çok kişiyle de tanışma ve kaynaşma imkanımız oldu. Sadece Özbekistan ile değil, aynı havayı soluyup aynı yerde yaşayan kişilerle de gönül bağları kuruldu."

"Manevi atmosferi hep beraber yaşadık"

Eskişehir Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Hüseyin Seyhan Fidan da Türk Dünyası Kültür Başkenti olmamız sebebiyle Eskişehir Valiliği'nin düzenlediği bir gezi turu kapsamında Özbekistan Cumhuriyeti'ne geldiklerini hatırlarak, Özbekistan'ı daha önce tarih kitaplarından ve değişik mecralardan tanıdıkları, Semerkant, Buhara ve Taşkent gibi önemli merkezlerin olduğu bir ülkede bulunduklarını bildirdi.

Tarihte bilinenin aksine Özbekistan'ın tarihi öneme haiz bir yer olduğunu ve burada yetişen büyük alimlerin aslında Anadolu'ya geldiklerini öğrendiklerini anlatan Fidan, şöyle devam etti:

"Özbekistan'da yetişen büyük ailmler mutasavvıflar, muhaddisler, kelam alimleri, bu topraklardan Anadolu'ya gelmişler ve bizim aslında kültürümüzün ve maneviyatımızın oluşmasında, bizi biz yapan kimliğimizin oluşmasında bu maveraünnehir insanları, alimleri yer tutmuşlar. Gördük ki Anadolu'ya buralardan sadece Timur gelmemiş, Şah-ı Nakşibendi gelmiş, İbn-i Sina gelmiş, Farabi gelmiş, Maturidi gelmiş. İmam-ı Azam gelmiş. Buralardan çok şeyler gelmiş Anadolu'ya. İslamiyet yönümüz buradan gelerek şekillenmiş. Bunu da burada görmüş oldum. Yine gördüm ki, burası aynı Anadolu gibi cennet bir vatan toprağı. 'Bir baba ocağına gelir' gibi geldik. Nasıl insan babasının evine geldiği zaman kendini rahat, huzurlu hissederse öyle hissettik."

Özbek Türkçe'sini çok sevdiklerini söyleyen Fidan, "Aramızda binlerce kilometre olmasına rağmen yüzyıllardır aramızda gerçek bir irtibat olmamasına rağmen biz burada Türkçe ile anlaştık. Bu gezide manevi atmosferi hep beraber yaşadık ve aslımız, safiyemiz, temizliğimiz bir nebze olsun buralarda korunmuş. Bizim bazı koruyamadığımız şeyleri onlar korumuşlar. Tabi ki onların korumayamadığı şeyleri de biz korumuşuz" ifadelerini kullandı.

Kültür gezisinin iki ülke arasında ve toplulukları arasındaki iletişimin artması noktasında önemli olduğuna değinen Fidan, şunları bildirdi:

"Özellikle Sayın Valimize, Valiliğimize böyle bir organizasyon yaparak bir milletin iki parçasını birbirine tekrar kaynaştırmasının önemli bir milad olduğunu düşünüyorum. İnşallah bu bir çığ gibi büyüyecek, topluluklarımız arasındaki fark azalacak ve bir umre ziyareti gibi Anadolu'dan insanların buraya geleceklerini düşünüyorum. Gerçekten unutulmaz, tadına doyulmaz bir seyahatti. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum"

"Bu bir kucaklaşma ziyaretiydi"

Türk Ocağı Eskişehir Şube Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal da kültür gezisiyle ilk defa tarihe şahitlik edilen ve tarihi bir yolculuk yaptıklarına değinerek, şu ifadelere yer verdi:

"Teorik olarak, naziri olarak o coğrafyayı biliyorduk, okuyorduk ama 9. yüzyıldan itibaren Türkistan medeniyetinin o coğrafyada mayalandığından haberdardık. Özellikle evrensel bilime katkıda bulunan Türk bilim adamlarının  orada meydana geldiğini, İbn-i Sina'ların, Harezmi'lerin, Farabi'lerin, Biruni'lerin orada Türkistan coğrafyasında var olduğunu biliyorduk. Keza dini bilimlerde ve İslam ilimlerinde, tasavvuftaki büyüklerimizin yani Anadolu'nun manevi fatihleri, Kütüb-i Sitte'nin iki büyük yazarının o coğrafyada olduğunu biliyorduk. Bu seyahat fikride, 'Anayurt'tan Atayurt'a köprüler kuruyoruz, gönülleri birleştiriyoruz' düşüncesi de oradan ortaya çıktı. Zira çok fazla haberimiz yok buralardan. Halbuki, biz biliyoruz ki esas mayalandığımız yer, esas coğrafya orada. Dolayısıyla Türk Dünyası Kültür Başkenti'ne yakışacak şeyin bu olması lazımdı. Anayurt ile Atayurt arasında köprülerin kurulması, gönüllerin birleşmesi lazımdı. Bu seyahat onu yaptırdı."

Ünal, Özbekistan'daki insanların aynı Türkiye'deki gibi konuştuğunu, Türk gibi düşündüğünü, güldüğünü işaret ederek, şöyle konuştu:

"Oradaki insanlar, bizim gibi gülüyor ve bize yabancı değiller. Bizi sıcaklıkla ve gönül kardeşliği içerisinde karşıladılar ve bağırlarına bastılar. Yine gördük ki, bize hiç yabancı insanlar değil ama şimdiye kadar biz onlardan uzaktık. Oralar dünyaya açılalı 20 seneyi geçmiş olmasına rağmen, bu yolculuk Özbekistan'da ilk defa yapılıyor. O bakımdan Türk Dünyası Kültür Başkenti Eskişehir, tam da kendine yaraşan ve yakışan bir şeyi yapmıştır. Bu kültür gezisiyle Eskişehir'de bir çerağ yakılmıştır. Ümit edilir ki, bu çerağ dalga dalga Türkiye'ye doğru yayılır ve Türk insanı oradaki var olan, orada bıraktıklarıyla kucaklaşır. Bu bir kucaklaşma ziyaretiydi, tarihi bir yolculuktu, tarihe şahitlik yapma yolculuğuydu. İlk defa Özbekistan'a bu kadar yolcuyla bir charter uçağı indi. O bakımdan da çok mutluyuz, heyecanlıyız."