Pablo Picasso’nun sofrasına konukolmak ister misiniz?
Sevim Gökyıldız, yeni yapıtı “Sanatçı Sofraları”nda, okur için, bu sanatçıların her birinin gastronomi ile olan hassas ilişkilerinin tarihini yeniden yorumluyor.
Balzac, Alexandre Dumas, Georges Sand, Monet, Renoir, Toulouse Lautrec, Proust, Colette ya da Picasso’nun yeni bir eseri sanatseverlere sunulurken Fransa’da ne yenilip içiliyordu? Sevim Gökyıldız, yeni yapıtı “Sanatçı Sofraları”nda, okur için, bu sanatçıların her birinin gastronomi ile olan hassas ilişkilerinin tarihini yeniden yorumluyor.
UNESCO’nun 2010 yılında koruma altına aldığı “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası” listesine giren Fransız sofrasıyla 19 yaşında dil öğrenmek için Paris’e gittiğinde Sevim Gökyıldız, yer veriyor. Ama gurmelikleriyle tanınan iki İtalyan; yani Rossini ve Picasso ile polisiyenin İngiliz kraliçesi Agatha Christie de sofrasıyla yapıta kendini kabul ettirenler arasında yer alıyorlar. “Bu kitabı okurken 19.-20. yüzyıl sanatçılarının sofra keyifl erini yeniden yaşayacağınıza, yedikleri ve içtiklerinin tarifl erini okudukça ağzınızın sulanacağına inanıyorum” diyen Gökyıldız, Oğlak Yayıncılık’tan çıkan kitabında; bu ünlü sanatçıların sevdiği bazı özel tarifl ere de yer veriyor.
Lezzetli anektodlar...
► Dumas: Dumas’ya göre iştah yedikçe artardı. “Yemeğin sonunda, karnınız doymuş olsa bile masaya ağzınızı sulandıracak bir yemek gelse yepyeni bir tahrik edici duyguyla uyanırsınız. Masayı terk etmezsiniz” diyordu.
► Toulouse-Lautrec: Austin Bar’ın barmeninden öğrendiği, dikkat, sabır ve marifet isteyen bir kokteyli övünerek hazırlar, 12 renkte likörü birbirine karışmadan aynı uzunca bardağın içinde sunardı.
► Balzac: Herhangi bir yerden alınmış, herhangi bir yiyecek ya da içecek ona göre değildi. İstiridyeler Ostende’den, dil balığı Normandiya’dan gelmeliydi.
► Cezanne: Sanatı da sofrası gibi alçakgönüllüydü. Ve büyüklüğü de, belki oradaydı.
► Proust: Süt belki de, Proust'un en önemli besiniydi. Sıcak içerdi, bazen içtiği süt, günde 1 litreyi bulurdu.
► George Sand: Onun mutfağını tarif etmek için davetkâr, basit, samimi, lezzetli ve dostane sözcüklerini kullabiliriz.
► Renoir: Masa sohbetlerinde konu çoğunlukla damak tadıydı. Sağındaki Zola’ya yeni keşfettiği baharat dükkânının adresini veriyor, solundaki Turniyev’den yaban domuzunun nasıl pişirileceğini öğreniyordu.