Sinemasal bir 'Körlük'

Norveçli ünlü senarist Eskil Vogt’un ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu film, gerilimle mizahı buluşturan etkileyici bir drama...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Yaz döneminde popüler komedilere ve birbiri ardına vizyona giren korku filmlerine teslim olan vizyonumuza bu hafta Avrupa sinemasından ödüllü bir yapım geliyor. Joachim Trier’nin “Tekrar” (Reprise) ve “Oslo, 31 Ağustos”unun (Oslo, 31. August) da aralarında olduğu birçok ödüllü filminin senaryosunda imzası bulunan Norveçli sinemacı Eskil Vogt’un ilk uzun metrajlı filmi “Körlük” (Blind.) 

Görme duyusunu kaybedince eve kapanan bir kadın yazarın aklını da kaybetmemek için gerçekliğe sıkı sıkı sarılma mücadelesini işleyen “Körlük”, son dönemlerde pek izleyemediğimiz psikolojik gerilim tarzı filmlere iyi bir örnek. Gerilim kadar mizahı da kullanan Norveç yapımı dramanın orijinal dili Norveççe ve İngilizce. Eskil Vogt’un senaryosunu da kaleme aldığı “Körlük”te önemli rolleri Ellen Dorrit Petersen, Henrik Rafaelsen, Vera Vitali ve Marius Kolbenstvedt paylaşıyor. Filmin yapısına önemli hizmetleri olan görüntülerinde “Köpekdişi”nin (Dogtooth) kameramanlığını üstlenen Thimios Bakatakis’in imzasının bulunduğu yapıt, yalnızca görme değil yazma ve yalnızlık üzerine de bir film olarak da nitelendirilebilir. Gerçeküstü atmosferi, seyrek diyalogları ve sürprizli mizahıyla özgün bir sinemacıyı sanatseverlere tanıtan "Körlük'ün müzikleriyse Henk Hofstede’ye ait. Eskil Vogt, ilk uzunmetrajlı filmi için şu yorumu yapıyor: “Filmde körlük nasıl gösterilir? En bariz yöntem ekranı karartmak, izleyiciyi sesle yönlendirmek olacaktır (…) Bense çokça, bir ayrıntıyı soyutlama ya da bir görüntüyü daha fazla tutma yoluyla görsel beslemeyi kısıtladım. 

Filmin biçimi ve biçeminin kilidi bu oldu. Ve körlük, çelişkili de olsa, çok sinemasal aslında; sinemanın en temel yanlarını içeriyor: Görmek, görülmek, aydınlık, karanlık…”

Sinemanın karanlıktaki kahramanları

3 Arkadaş (1958): Yeşilçam’da sık sık kaza sonucu görme yetisini yitiren, sonra da tuhaf bir yolla iyileşen kahramanlara rastlarız. Bu hikâyeler içerisinde hâlâ yüreğimizi burkansa “3 Arkadaş.” 
Kadın Kokusu (1992): Emekli görme engelli subay rolüyle Al Pacino, en iyi performanslarından birini sergilemişti 'Scent of a Woman'da. Tabii, Oscar’ı da kapması zor olmadı. 
Karanlıkta Dans (2000): Müzikal denince aklınıza yalnızca neşeli filmler geliyorsa henüz Lars von Trier’nin başyapıtlarından “Dancer in the Dark”ı ve başroldeki Björk’ü izlememişsiniz demektir. 
Ray: Görme engelli dev sanatçı Ray Charles’ın yaşamını konu alan film, Jamie Foxx’ı dünya çapında bir yıldıza dönüştürmüştü. 
Körlük (2009): Yavaş yavaş tüm kenti esir almaya başlayan kör edici bir hastalık. Film, Saramago’nun romanından uyarlandı.