Eğitim, çevre, sanata destek
Faruk Şüyün'ün bu haftaki konuğu; Ali Pandır
Tofaş, yani Türk Otomobil Fabrikası AŞ, adında Türk ibaresi geçen tek Türk otomobil üreticisi olarak bu yıl kuruluşunun 43.; üretime başlamasının ise 40. yılını kutluyor. Yılda 20 bin adetlik üretim kapasitesiyle, 600'a yakın çalışanıyla mütevazı bir fabrikada ilk üretime Murat, yani Fiat 124 modeliyle başlayan Tofaş, günümüzde 400 bin üretim kapasitesiyle, 7 bini aşkın çalışanıyla, 80'den fazla dünya ülkesine ihracat yapabilmesiyle otomotiv sektörünün global bir oyun kurucusu olarak dikkat çekiyor.
Gerek kurum ismi, gerekse Fiat markası ile ülke ekonomimize yaptığı katkıları sosyal sorumluluk projelerine de yansıtmayı hedefleyen Tofaş'ın CEO'su Ali Pandır bu haftaki konuğum... Sohbetimizin başında Tofaş'ın ülkemizi, dünyayı ileri götürecek eğitim, çevre ve kültür-sanat gibi evrensel değerlere odaklandığını vurgulayan Pandır "sanat, biliyorsunuz genellikle otomotiv şirketlerinin sponsor olduğu aktivitelerin dışındadır, daha çok bankalar ilgilenirler. Bizim sanatla ilgimiz Bursa Anadolu Arabaları Müzesi ile başladı. Uludağ eteklerinde renove ettiğimiz bir ipek fabrikası var" diye sözlerine devam etti ve sordu: "Bilmiyorum, gidip gördünüz mü?"
Çok istememe rağmen görme fırsatı bulamadığım müzenin restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından 2002 yılında açıldığını; 2008'de ise Tofaş Sanat Galerisi ile 15. yüzyıldan kalma Umurbey Hamamı'nın kültür hayatımıza kazandırıldığını biliyordum... Ayrıntıları Ali Bey'den öğrenecektim, ama önce bu yıl 54.'sü düzenlenen dünyanın önde gelen güncel sanat etkinliklerinden Venedik Bienali'ni konuşmak istiyordum. Oradaki Türkiye Pavyonu'nun sponsoru Fiat'tı... Bu sponsorluk projesi nasıl gelişmişti?
"Şöyle söyleyeyim, aslında Venedik Bienali'nden de önce de biz, özellikle Türkiye'deki İtalya kökenli sanat olaylarına destek veriyorduk. Gene mutlaka bir İtalyan ayağı olan, ama yurtdışındaki bir sanat aktivitesine sponsor olmak ise hiç aklımızda yoktu. Bir gün Ömer Koç Bey aradı ve dedi ki: ‘Venedik Bienali'nde Türk pavyonunun 2009'da sponsoru yoktu, 2011 için buna bir el atın.' Biz de düşündük, dedik ki Fiat, İtalya'nın en büyük şirketi, biz de Türkiye'nin en büyük otomobil şirketiyiz. Türk pavyonuna sponsor olalım... Öyle başladı. İşte iki dönem için 2011 ve 2013'te Türk pavyonunun sponsoru biz olduk."
Sergilenecek projeyi biliyor muydunuz?
"Hayır, İstanbul Kültür Sanat Vakfı ile anlaşma imzalarken bu seneki projenin ne olduğunu bilmiyorduk. Sadece ‘tamam, biz sponsor oluruz' dedik. Sonradan Ayşe Erkmen'in projesini öğrenince şaşırdım, çünkü bizim sosyal sorumluluk alanında desteklediğimiz ikinci bir yönümüzle, çevrecilikle de örtüşüyordu. Projede su arıtma tesisi yapılması, kanalın suyunun temizlenmesi güzel bir tesadüf oldu. Yani hem sanat, hem de çevre birleşti. Doğaya saygı platformunda ortak paydada buluştuk."
Ayşe Erkmen'in işi...
Siz de fabrikanızda buna benzer bir arıtma sistemi kullanıyorsunuz değil mi?
"Tabii. Şöyle; Venedik'teki sistem aslında içme suyu üretiyor. Bizde içme suyu bol Bursa'da. Öyle bir derdimiz yok. Biz, atık sularımızı tabii ki arındırıyoruz, temizliyoruz ve bahçe sulamasında kullanıyoruz. Böylece yılda 50 bin metreküp su tasarrufu sağlıyoruz. Onun dışında bütün diğer atıklarımızı, baca gazlarımızı falan da arındırıyoruz."
Sizin sosyal sorumluluk projelerinizin bir ayağı da demin de konuştuğumuz gibi çevre... Yeri gelmişken bu konuyu daha da derinleştirelim...
"Çevre konusunda söylenecek şey çok. Konu iki boyutludur. Bir tanesi ürün, diğeri de üretim, yani endüstriyel. Ürün anlamında Fiat, Avrupa'nın en çevreci otomobil şirketlerinden birisi. Multijet ve Multiair motor teknolojileri ile adından söz ettiren Fiat, JATO tarafından düzenli olarak yaptırılan araştırma sonucunda 3 yıldır üst üste aldığı en çevreci otomobil üreticisi unvanını koruyup karbondioksit emisyonu en düşük ürün gamına sahip marka olma başarısını gösterdi. Fiat, bu başarısını Euro 5 normunu başarıyla karşılayabilen üstün teknolojili ve aynı zamanda ekonomik benzinli ve dizel motorlarının yanı sıra Start&Stop vb. yeni teknolojileri ürünlerinde hayata geçirmesi ile elde etti. Ayrıca Fiat, her bir bireyin çevreye dost sürüş yapabilmesine imkân veren ‘eco drive' sistemiyle de sürücü hatalarından kaynaklanan ekstra karbonmonoksit gazı salınımını minimuma indirmeyi hedeflemekte, her geçen gün yeni araç sürücülerinin bu sisteme ilgisi artmakta.
Onun dışında Fiat'ın daha çok Brezilya'da kullandığı alkolle çalışan motorlarımız var, etanolle. Maalesef Türkiye'de bioyakıt konusu pek fazla gelişmedi. Aslında orada da - petrolde dışa bağımlı bir ülke olarak - Türkiye'nin gerçekten büyük bir potansiyeli var. Bir tarım ülkesiyiz ve gerek şeker pancarından gerekse daha tarıma açılmamış bölgelerde yetişebilecek belki başka bitkilerden bioyakıtlar üretebiliriz.
Bunların dışında doğalgaz teknolojimiz bulunuyor. Evlerimizde yaktığımız doğalgazla çalışan otomobiller üretiyoruz. Onları yıllardır üretip ihraç ediyoruz, ama maalesef Türkiye'ye satamadık. Halbuki Türkiye'nin doğalgazı yok, ithal ediyor ve ithal ettiği zaman da belli bir miktarı alma garantisi veriyor, alamazsa da parasını ödüyor. Özellikle yaz aylarında, ısıtmanın düştüğü zamanlarda yakılamayan gazın kullanılmadığı halde parasının verilmesi söz konusu... Ben şunu iddia ediyorum yakıtın ÖTV'sini sadece yaz aylarında bile düşürseler - yazın ucuzlasa doğalgaz, kışın tekrar pahalılansa - yararlı olur. Çünkü bizim motorlarımız hem benzinle hem doğalgazla çalışabiliyor. İsterseniz yazın ucuz bir gazla dolaşıp kışın tekrar benzine çevirip kullanabilirsiniz.
Elektrikli araç...
Son olarak bir de bizim elektrikli aracımızdan bahsedeyim. Yani bizde çevrecilik anlamında akla gelebilecek her türlü teknoloji var. Doblo'nun elektriklisini ürettik. Prototip olarak, bizler hazırız, ama teknoloji ne zaman ucuzlar, olgunlaşırsa o zaman onun da seri üretimine geçebilecek durumdayız.
Geri dönüşümle tekrar kullanımlar sayesinde yılda 70 bin ağaca bedel karton ve ahşap malzeme tasarrufumuz da söz konusu. 2006 yılında başlayan plastik atık malzemelerin geri dönüştürülmesi ile yılda yaklaşık 850 ton plastik yeniden kullanılıyor.
Her yıl çalışanlarla, işbirliği yaptığı kuruluşlarla çevre ve enerji kaynaklarının etkin kullanımı konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor. Tofaş çevre faaliyetleri, WCM Dünya Klasında Üretim Sistemi denetimlerinde 5 üzerinden 4. seviyeye ulaşmış durumda. Bu, Fiat dünyası içindeki en yüksek seviye...
Geçen sene çevre konusunda ödül aldık Çevre Bakanlığı'ndan. Yani o konuda da öncü şirketlerden biriyiz."
Yeniden kültüre, müzeye dönecek olursak...
"Müzemiz, yüz küsur yıllık bir ipek fabrikası. Uludağ eteklerinde kurulu ki o zamanlar Bursa'nın ipek fabrikaları genellikle dağ eteğinde olurmuş. Çünkü ipek fabrikası için dut lâzım, bir de su. Yani böcek dut yaprağı yiyor, ördüğü kozayı suyla kaynatıp ipek yapıyorsunuz, dokuyorsunuz. Uludağ yamaçlarında işte böyle 19. yüzyıl endüstriyel binaları var. Biz, onları restore ettik. Bir bölümünde Anadolu Arabaları Müzemiz var. Bursa'da bulunan İ. Ö. VI. yüzyıla tarihlenen at arabasının aslına uygun olarak yapılmış hali de sergilenmekte... O tarihten itibaren araba yapımı günümüze kadar sürdülüyor Bursa'da. Yani Bursa'nın araba tarihi en 2 bin 600 yıllık. Bursa, Bizans'ın, Doğu Roma'nın araba yapım merkeziymiş. Bugün de bizim 400 bin, Renault'nun 300 küsur bin, bir de Karsan var büyükler, neredeyse milyona yakın kapasitemiz var Bursa ilinde… Müze, o tarihi anlatıyor."
Ya galeri?
"Müze binalarının bitişiğinde 15. yüzyıldan kalma Umurbey Hamamı vardı. Bu hamam aslında daha 10-15 sene evveline kadar faalmiş. Daha sonra kapanmış. Biz onu aldık, restore ettik ve içinde bir sanat galerisi açtık: Tofaş Sanat Galerisi. Hamam malûm ortada bir tane büyük alan var göbek taşının falan olduğu, bir de küçük odalar. Onun içinde son derece tarihi bir ortamda bir sanat galerimiz var. Orada her sene büyük bir sergi açıyoruz. Birinci sene Vehbi Koç ve Koç Holding tarihi hakkında bir sergi açtık. Sonra ‘Eski Hamam Eski Tas' diye Türkiye'nin hamam kültürünü anlatan bir sergi vardı. Bu sene de çocuklara yönelik ‘Oyuncak Sergisi' sürüyor... Ayrıca orada çeşitli sanat etkinlikleri de yapıyoruz."
Bursa için yeni projeler var mı?
"Bir sonraki adımda da - büyük bir bölge o bahsettiğim ipek fabrikasının olduğu yer - bir fabrika kompleksi daha var müze binasına bitişik, Bursa Belediyesi'yle anlaştık, orayı da restore edeceğiz. Orada da bir kültür merkezi açacağız. Yine otomotiv üzerine bir kütüphanenin bulunduğu, toplantı salonlarının olduğu, çeşitli seminerlerin falan verilebileceği bir kültür merkezi... Orayı böyle müze, sanat ve kültür üçlüsünün bir arada bulunduğu bir mekân olarak geliştireceğiz. Bursa'nın çok ihtiyacı var bu tür girişimlere. Bursa, bugün İzmir'le yarışıyor üçüncü büyük şehir olmak için..."
Kazı sponsorlukları...
Kültür sanat alanında bir diğer sponsorluğunuz kazılara...
"Şirketin her sene vakıflara ayırdığı bir fon var. Bunun yarısı Vehbi Koç Vakfı'na gidiyor, bir yarısı da bizim Fiat Vakfı'na, özellikle Türkiye'de İtalyan kültürünü, sanatını geliştirmek üzere ayırdığımız fonlara.... İşte biz Venedik Bienali'ni, Türkiye'ye gelen İtalyan sanatçıları falan hep o fondan destekliyoruz. Hatta İtalyan okullarına destek veriyor, bu ülkeye her sene master seviyesinde, lisans seviyesinde burslu birçok öğrenci gönderiyoruz. Onun bir bacağı da İtalyan arkeologlarının, İtalyan üniversitelerinin Türkiye'de yaptıkları kazılara sponsor olmak... İşte bu kapsamda Hierapolis sponsorluğumuz var 90'lardan beri süren. Afrodisias'a da sponsor olduk. Bir de pek bilinmeyen Küçükyalı projesi vardır. Orada bir Bizans Sarayı var yazlık saray olarak kullanıldığını düşünülen. Yeni bulgular için kazılar ve düzenlemeler devam ediyor."
İkinci Türk CEO...
Siz, Tofaş'ın Jan Nahum'dan sonra Türk, ikinci CEO'susunuz değil mi?
"Olabilir... Türkiye'de Koç Holding'te 8 sene çalışmışlığım var, sonra yurtdışına gittim, 4 sene evvel Tofaş'a döndüm. Tofaş tarihinde bir düşüneyim, öyle olması lâzım evet. Jan Nahum ile de bizim kaderimiz arada bir bir araya gelir, çünkü benim Koç Holding'te ilk çalışmam onunla birliktedir. Koç Holding ARGE'de, daha sonra Otokar'da yani ilk sekiz senem onunla geçti. Daha sonra ben General Motors (GM) şirketinde Singapur'dayken tekrar kaderimiz birleşti, çünkü Fiat'la GM 2000- 2004 arasında dört sene falan bir ortaklık yaptılar. O zaman da Jan Nahum Fiat'ta başkan yardımcısıydı. Orada gene ortak iş yapıyorduk. Daha sonra da ayrıldı Fiat'tan, ben buraya geldim. Onunla yaklaşık 30 senedir, 1980'den beri kaderimiz hep bir şekilde örtüşüyor."
Uzun yılar Uzakdoğu'da bulunduğunuz, bir rastlantı mı, yoksa…
"Benim hayatımda çok şey rastlantı oldu. Daha önce Koç'ta çalışırken Opel'in Türkiye'ye gelmesiyle Opel'e geçtim. İki sene orada çalıştıktan sonra onlar beni Almanya'ya yolladılar, ‘İki üç sene git, sonra gelirsin' dediler. Almanya'da çalışırken yine birisi aradı, o da GM'di zaten, ‘Seni Singapur'a alalım' dedi, oraya gittim. Oradan Tayland, Tayland'dan Çin, Çin'den tekrar Singapur falan derken ben 11-12 sene Asya'da kaldım. Ve dönme niyetim yoktu, umudum yoktu daha doğrusu... Türkiye'de benim seviyemde, bana göre iş bulunabileceğine inanmıyordum. Otomotivde zaten üç büyük şirket var. Ama işte tesadüf, bir gün gene o GM-Fiat ortaklığının olduğu dönemden beni tanıyan Fiat'çılar ve benden önceki buradaki genel müdür Jan Nahum bir gün beni aradı, çalışır mısın dedi... Böylece 4 sene önce buraya geldim."
Tofaş Akademi, meslek okulu olacak...
Sosyal sorumluluk projeleriniz arasında eğitim alanındaki desteklerinizi öğrenebilir miyiz?
"Eğitim alanında da yaptığımız çok şey var, yani okul yaptırmaları saymayayım, onlar daha çok bağıştır, Koç Holding'in ‘Meslek Lisesi Memleket Meselesi' programının da zaten parçasıyız...
Bunların dışında iki sene evvel Fiat Laboratuarları diye seçme endüstri meslek liselerinin içinde motor bölümüne özel laboratuarlar kurduk. Fiat laboratuvarlarının bina dekorasyonları, teknik eğitim malzemeleri, bilgisayarlar ve bir adet Fiat Linea model otomobil tahsisi gerçekleştirildi. Bu laboratuarlarda eğitim verecek öğretmenlere Tofaş fabrikada profesyonel eğitim ekibimizce bilgilendirme yapıldı, teknik eğitim verildi. Bu sosyal sorumluluk projesinin toplam yatırım bedeli 1 milyon doların düzeyindedir. Bu maliyet, Fiat Servis Teşkilatı ile birlikte Tofaş tarafından karşılandı. Öğrenim gören öğrencilerden başarılı olanlar önce stajyer olarak Fiat servis teşkilatında istihdam edilecek mezun olduklarında da Fiat teknisyeni olabilme hakkını kazanacak. Bizim motorlarımızla, bizim teknolojimizle... Oradaki müfredatı da bize uygun bir şekilde düzenlediler.
İkinci bir şey: Üç sene evvel Fiat'ın merkezinin olduğu Torino'da dünyanın en önemli otomotiv mühendislik üniversitelerinden biriyle Tofaş öncülüğünde yapılan ortak projeye sponsor olduk. Torino Politeknik Üniversitesi, Fiat'ın yüz yıllık otomotiv tarihiyle koşut. Bursa Uludağ Üniversitesi'yle Torino Politeknik'in ortaklığıyla bir otomotiv yüksek mühendisliği programı açtık. Her sene 25- 30 öğrenci alıyor lisansüstü. Otomotiv yüksek mühendisi yetiştiriyoruz. Şimdi, onu daha da geliştirmek istiyoruz lisans seviyesine doğru.
Bir de en son Tofaş Akademi... Uzun süredir hazırlıklarını yapıyorduk Tofaş Akademi'yi şimdiki vizyonumuz bir meslek okulu olarak aktivite etmek... Buradan yine otomotive - sadece kendimize değil, dışarıya da hizmet verecek şekilde - orta kademe yöneticiler veyahut da otomotivde gerekli olan meslek erbabları yetiştirmek amacındayız. Şimdi, bunun kuruluşu içindeyiz."