"Tam 87 yıldır Odeon dinliyoruz"

Faruk Şüyün'ün bu haftaki konuğu; Zeynep Göktürk

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

1924 yılında Cumhuriyet ilk yaş gününe yaklaşırken kurulan Odeon, tam 87 yıldır bizlere Türk müzik tarihinin güzel seslerini sunuyor. Kurucusu Jak Grünberg ve ailesinin taş plaktan bugünlere getirdiği Odeon, zengin arşivi ve kurumsal yaklaşımlarıyla dünden bugüne müziğimizin yaşayan tarihi... Bu haftaki konuğum Odeon Müzik'in Proje Koordinatörü Zeynep Göktürk'le işte bu tarihi ve yeni çalışmaları konuşacağız. Elbette yeni projelerden başlıyoruz sohbetimize...

"Odeon'un hemen çok yakında çıkacak enteresan bir projesi var, ama şimdilik sürpriz. Hiçbir yerde yayınlanmamış çok özel bir kaydı CD'ye dönüştürüyoruz. Bu arada Loreena McKennitt'ın Türkiye'deki plakçısı artık biziz. Türkiye'deki bütün albümlerinin satışları Odeon Müzik'ten yapılıyor. Bir Nesrin Sipahi projemiz var: Nesrin Hanım'ın daha önce 3 Türk sanat müziği albümünü bir de türkülerden oluşan bir CD'sini çıkarmıştık. Şimdi de pop şarkılarından oluşan bir albüm hazırlıyoruz. Güneri Tecer'in kayıtları var. O da çok önemli bir ses, ama şimdiye kadar hiçbir şey yapılmadı. İlk kez CD'lere aktarılacak, o bitmek üzere. Yine 'Bak Bir Varmış Bir Yokmuş' serisi biliyorsun 5 albüm 100 şarkıyla bitti. Yeni bir karma proje var. Bu biraz daha farklı, yıllar konseptinde olacak; 1960'lar, 1970'ler şeklinde... Onların çalışmaları sürüyor. Yine halk müziğinden önemli isimler, Türk sanat müziğinden karma projeler var. Böyle devam ediyoruz."

Loreena McKennitt, Billboard listelerinde 1 numara olan son albümü "The Wind That Shakes The Barley"in Avrupa tanıtımı kapsamında geçtiğimiz haftalarda Türkiye'ye geldi… Neler yaşandı?

"Her şeyden önce dünya sanatçısı olmanın ne demek olduğunu gördüm. 2 saat olarak planlanmış bir imza günü yaptık; fakat dört saat sürdü. Binin üzerinde hayranı geldi. Dört saat boyunca hep ayakta durdu, bütün hayranlarıyla tek tek selamlaştı. Hepsine tek tek imza attı ve fotoğraf çektirdi. Biz kapıları kapattırmak istedik, o kapattırmadı. Son hayranı gelene kadar bekledi. İnanılmaz mütevazı, inanılmaz sevimliydi… Gerçekten hayran oldum. Sanatçı olmanın ne demek olduğunu bir kez daha gördüm. Yine o gün meselâ engellileri ve çocukları öne aldırttı. Bu sene değil, ama önümüzdeki yıl inşallah konsere de gelecek."

Yeni projeler sürpriz

Başka yabancı sanatçılar var mı yeni projeleriniz arasında?

"Olacak, ama şu anda henüz kesinleşmiş bir şey yok. Netleşmeden söylememek lâzım…"

1990'lı yıllarda Odeon Müzik, arşivindeki eserleri müzikseverlerle paylaşmak için hazırlıklara yöneldi. Dijital çağın nimetlerinden yararlanılarak kayıtlar temizlenmeye, disklere transfer edilmeye başlandı... Bu projenin nasıl geliştiğini anlatır mısınız?

"Şöyle, yönetim kurulu başkanımız Dani Grünberg 1980'de, ya da şöyle başlayalım: Odeon'da 1924 ile 1980 yılları arasında sürdürülen yapımcılık faaliyetlerine 1980–1990 yılları arasında ara verilmiş ve daha çok işin sanayicilik kısmına eğilinmiş. Sanayici kimliğimiz, CD, kaset üretimimiz hâlâ da devam ediyor. Dani Bey 1990 yılında Türkiye'ye döndükten sonra 'Bizim ciddi bir arşivimiz var. Neden bunları tasnif etmiyoruz ve değerlendirmiyoruz' diye düşünmüş ve akabinde uzun bir tasnif çalışması başlatılmış. 1990–99 yılları arasında arşivdeki bantlar, plaklar datlara, cd'lere aktarılmış. Hâlâ da devam ediyoruz bu çalışmalara…"

Arşivinizdeki eser sayısı ne kadar?

"10 binin üzerinde. Bunların çok küçük bir bölümünü yayınladık. Yüz albüm bulunduğunu, her albümde de ortalama 15 eser olduğunu düşünürseniz daha hiçbir şey çıkarmadık diyebiliriz. Hatta taş plak döneminden çıkardıklarımızın sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bundan sonra taş plaklarla ilgili çalışmalarımız da hızlanacak."

İlk kimin CD'sini yapmıştınız?

"1999 yılında Tanju Okan albümüyle başlıyor. Bunun geliri 99 depremindeki depremzedelere bağışlanıyor. Ondan sonra da sırasıyla Tanju Okan II, Nesrin Sipahi, Mustafa Sağyaşar, Yaşar Özel CD'leri geliyor. Onları  Juanito, Nilüfer 1-2-3-4, Füsun Önal ve Zeki Müren albümleri izliyor."

Her dönemin ünlüleri

Peki, şimdi biraz daha gerilere doğru gidelim. İlk yıllara 1920'lere...

"Taş plak yani 'mekanik kayıt' adı verilen yöntemlerle Hafız Ahmet Bey ile başlayan ilk kayıtlar, Sadettin Kaynak, Hafız Kemal ve Afife Hanım gibi dönemin ünlü sesleriyle devam ediyor. Ayrıca 1930'lu yıllarda gerçekleşen kayıtlarda Türk Sanat Müziği dalında Kemani Selanikli Mustafa, Udi Yorgo Bacanos; Türk Halk Müziği dalında da Ürgüplü Refik Başaran ve Adanalı Aziz Şenses gibi pek çok değerli sanatçı bulunuyor.

Kısa zamanda büyük gelişme gösteren plak teknolojisi sayesinde, dakikada 78 devirle dönen taş plaklar, 60'lı yıllarda yerini dakikada 45 devirle dönen 45'liklere, 70'lerde ise dakikada 33 1/3 devirle dönen ve dinleme süresi 30-35 dakika olan 33'lük ya da LP (longplay) diye anılan plaklara bırakıyor. Odeon, 1930'lu yılların sonlarında İstanbul Radyosu'nun önemli sanatçılarından Vedia Rıza Giz ile 1940'ların sonunda ise Müzeyyen Senar, Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk gibi pek çok ünlü sanatçıyla çok önemli çalışmalar gerçekleştiriyor.

1974 yılında Plaksan A. Ş.'yi kuran ve yapımcı kimliğinin yanı sıra sanayiye de yönelerek, önce 'vinyl' plak hemen ardından da kaset üretimine başlayan Odeon, 1992'de Türkiye'nin ilk CD fabrikasını açarak bu yepyeni formatın hızlı bir şekilde yayılmasını sağlıyor. Yani hem sanayici hem de Türkiye'nin ilk stüdyolarından birisi olma ve yapımcı kimlikleriyle ile devam ediyor Odeon'da çalışmalar."

Bir dönemin bütün ünlü sanatçıları Odeon'da buluşmuş diyebilir miyiz?

"Evet, bir şekilde herkesin yolu Odeon'dan geçmiş durumda. Ajda Pekkan'ın ilk albümleri Odeon'dan çıkmış. Nilüfer'in keşfi Odeon tarafından yapılmış. Bu akşam kendisine saygı gecesi düzenleyeceğiniz Nino Varon, Odeon'da prodüktörlük yaparken Nilüfer'i keşfediyor. Nilüfer'in 1972-80 yılları arasındaki bütün plakları ve lp'leri Odeon'dan yayınlanıyor. Hâlâ da kendisiyle ilişkimiz devam eder. Nesrin Sipahi'nin çok geniş bir arşivi var bizde. Müzeyyen Senar'ın yine öyle. Zeki Müren'in var. Zaman zaman onları da çıkarıyoruz."

Risk alan bir kurum

Şu anda Dani Bey'le üçüncü kuşak Grünberg ailesi yönetimde. İzleyebildiğim kadarıyla yeniliklere açık, risk almayı seven bir aile Grünbergler...

"Evet, Odeon her zaman yenilikler peşinde olan, denemeler yapan ve en önemlisi risk alan bir kurum olmuş. 1961 yılında ilk Türkçe sözlü pop parçası 'Bak Bir Varmış Bir Yokmuş'u bütün riskleri göze alarak plağa basan şirkettir Odeon. Bugün pop bir yere geldiyse bence Odeon'un çok büyük katkısı var. Bu riske girip - kimse cesaret edemezken, hatta sahnede sanatçılar söylemeye bile çekinir, Türkçe sözlü parça olmaz derken - Odeon Fecri Ebcioğlu'nun 'Bak Bir Varmış Bir Yokmuş' parçasını İlham Gencer'in sesiyle ilk kez plağa basıyor.

Odeon yöneticileri, bir pop dalgasının önlenemez bir şekilde yükselmekte olduğunu görerek bu konuya odaklanıyorlar. Odeon, Türkçe pop şarkılar söylenmesi konusunda ısrar ediyor ve başarıyor. Yolu açıyor ve kısa bir zaman içinde binlerce isim bu yoldan geçmek istiyor. 1965-1980 yılları arasında da Odeon çok yoğun bir şekilde Türk müziğinin üç dalında da (Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Türk Pop Müziği) sayısız prodüksiyonlara imza atıyor."

1999'dan bu yana kaç CD oldu?

"Yüzün üzerinde."

Piyasa nasıl karşılıyor bunları?

"Piyasada belli bir alıcı kitlemiz var. Ama müzik sektörünün bir sıkıntı içerisinde olduğu da malûm. Bizim alıcımız kâğıda dokunmayı, okumayı seviyor. Biz de olabildiği kadar CD'lerin içindeki kartonetlerde, kitapçıklarda en doğru bilgileri vermeye çalışıyoruz. Çünkü bizim kayıtlarımızın hiçbirinde oynama yok. Orijinal halleriyle veriyoruz. Bizim yaptığımız sadece dijital mastering denilen bir mastering işi, plaklardaki o yıllardan kalan çıtırtıları alıyoruz. Üzerlerinde yeniden bir okuma, yeni bir kayıt, bir ekleme yok. Dolayısıyla orijinal hallerini kullandığımız için kaç yılında yayınlanmış, bestecisi kim, makamı nedir gibi en doğru bilgilerle vermeye çalışıyoruz orijinal hikâyeleriyle birlikte… Bu da bizim alıcımızı heyecanlandırıyor ve mutlu ediyor. Pek çok yeni çıkana göre biraz daha şanslıyız sanırım."

Her kesime, her zevke

Odeon'un üretiminde farklı türler yer alıyor. Yani klasik batı müziğinden halk müziğine neredeyse hepsi var.

"Evet, hepsi. Çünkü 87 yıllık bir geçmişimiz var. 87 yılda çok geniş bir arşive sahip hale geldik. Bu 10 bin eser içinde her tür müzik türünde kayıtlar yapılmış. Biz de onları gün yüzüne çıkarmak istiyorsak bunu yapalım, bunu yapmayalım gibi bir şansımız yok. Her kesime, herkesin zevkine hitap etmek lâzım. Örneğin Classical Jewel Series isimli şimdilik 34 albümden oluşan Klasik Müzik serimiz Beethoven'den, Mozart'a, Bach'tan, Çaykovski'ye, Pavarotti'ye, Rodrigo'ya uzanan pek çok önemli, besteci, orkestra, yorumcudan oluşan özel bir dizi."

Peki, bir yayın hedefiniz var mı? Yılda şu kadar gibi?

"Yok, onu piyasanın durumuna ve şartlara göre ayarlıyoruz. Yani meselâ yaz aylarında pop parçaları, club şarkılar çıkar, ama bizim böyle bir endişemiz yok, çünkü biz anlık bir şey yapmıyoruz. Bizim albümlerimiz yıllara meydan okumuş, günümüze gelmiş şarklılardan oluşuyor. Dolayısıyla her dönem dinlenir ve istenir parçalar. O anda hazırlığı bitmiş eserleri çıkarıyoruz. Yani popüler bir iş yapmıyoruz."

Yılda kaç albüm çıkıyor?

"Bazı yıl daha çok, bazı yıl daha az, ama ortalama 10."

Ortak projelere de imza atıyor mu Odeon?

"Ortak projelerimiz oluyor kimi yapım şirketleriyle. Meselâ en son Can Bonomo, Melis Danişment yaptık We Play ile birlikte."

Müzikte hep ilklerde imzasını gördüğümüz Odeon'un 3. kuşağa geçmesi kurumsallaştığının da kanıtı diyebilir miyiz?

"Müziğin her türünde genelde ilkleri biz yapıyoruz. Hatta aslında ilk arşiv albümleri yapan da Odeon'dur. Sonradan herkes ilk biz yaptık diyor, ama aslında ilk çalışmalar Odeon'un.

Odeon kurumsal bir şirkettir. Bir aile şirketi olmasına rağmen kurumsal olmayı başarabilmiş bir şirket. Kişilere değil müziğe hizmet etmeye ve doğru işler yolunda bir şeyler yapmaya çalışan bir şirket. Bu nedenle de misyonumuz 'geçmişimize sahip çıkmak ve gelecek nesle aktarmak.' Bugün ben olurum, yarın başkası olur, dün başkası vardı ama Odeon Müzik hep olacak ve hep doğru şeyler yapacak."

Pop müziğimizin kilometre taşları...

Türk pop müziğinin kilometre taşlarını Odeon'un koleksiyonunda görüyoruz...

"Evet. Daha önce piyasaya sunulan 'Bak Bir Varmış, Bir Yokmuş' 1, 2, 3, 4 ve 5 adlı özel projede Odeon, İlham Gencer'den Ajda Pekkan'a ve Hümeyra'dan Ayten Alpman'a kadar Türk popunun önemli isimlerini efsane şarkılarıyla yeniden bir araya getirdi. Türk popunun bu unutulmaz isimleri o günlerdeki heyecanları ile kalplerimizi yeniden fethetti. Bu seriyi Pop Folk-Leblebi 1-2 albümleri izledi, türkülerimizin batılı sazlarla okunmuş halleri, onları bir kez daha sevmemize neden oldu. Fecri Ebcioğlu-Sunar 1 albümü ise Türk Pop Müziğinin oluşmasından büyük katkısı olan merhum söz yazarı Fecri Ebcioğlu'nun yine pop müziğin önemli sesleri tarafından okunmuş eserleri 2 albümde bir araya getirildi. Solo albümlerin son örneği ise Esin Afşar.

Yine bir sürprizle, Türk sinemasının "artist"lerinin 45'lik plaklara okumuş oldukları eserleri bir araya getirerek Şöhretler Gazinosu albümünü piyasaya sundu. Kimler yok ki içinde; Ayhan Işık, Nebahat Çehre, Neriman Köksal ve daha niceleri..."

Ya Türk Sanat Musikisi?

"Odeon, Türk Sanat Müziği arşivinden bir araya getirdiği, Müzeyyen Senar, Hamiyet Yüceses, Zeki Müren, Mediha Demirkıran, Nesrin Sipahi gibi birbirinden değerli pek çok sanatçının bulunduğu, 'Evvel Zaman İçinde 1-2-3' adlı karma albümleri ve Zeki Müren 1-2, Müzeyyen Senar 1-2, Nesrin Sipahi 1-2-3-4, Mustafa Sağyaşar 1-2-3, Yaşar Özel  1-2-3, Mediha Demirkıran, Perihan Altındağ Sözeri, Ziya Taşkent, Serap Mutlu Akbulut albümlerini müzikseverlerle buluşturdu... Ayrıca yeni bir seriye başlayarak önemli bestecilerin eserlerini bir araya getirdiği "Bestekârlar Serisi" hazırladı ve ilk örnekleri olarak Baki Duyarlar ve Şekip Ayhan Özışık eserlerinden oluşan 2 albümü piyasaya sundu."

Türk Halk Müziği serisinde de önemli isimler görüyoruz...

"Evet, bu seride 'Harman 1-2-3', 'Ozanlar', 'Bahr-i Siyah' ve 'Anacığım' adlı karma albümler piyasaya sunuldu. 'Harman' albümlerinde Hacı Taşan, Ahmet Gazi Ayhan, Aliye Akkılıç, Fatma Türkan Yamacı gibi Halk Müziğimizin birbirinden önemli sesleri bir arada. "Ozanlar" albümü ise çoğunluğu Alevi-Bektaşi Ozanlarından oluşan, Aşıklık geleneğini yansıtan bir albüm. Albümde Ali Ekber Çiçek, Aşık Veysel, Davut Sulari, Muharrem Ertaş gibi çok değerli ozanlarımız yer almakta. 'Bahr-i Siyah' isminden de anlaşılacağı üzere Karadenizli sanatçıların sesinden ve kemençesinden oluşturulmuş özel bir karma, 'Anacığım' ise annelerimiz için özel türkülerden oluşmakta. Seri Rıza Konyalı, Hacı Taşan albümleriyle devam ediyor.

Ayrıca Türk Halk Müziği dalında ilk solo albümü Nurettin Dadaloğlu-Odeon Yılları albümü oldu. Sanatçı Orta Anadolu'nun önemli sesi, uzun havalarıyla meşhur. 'Raks-ı Fasıl' ve 'Şark-ı Ahenk'... Bu iki albüm tamamen enstrümantal eserlerden oluşuyor. 'Raks-ı Fasıl'; Mustafa Kandıralı, Erköse Kardeşler gibi çok önemli saz üstadlarının icrasının bulunduğu, karşılamalar, çiftetelliler, longalar ve bir çok oyun havasının bulunduğu bir albüm. 'Şark-ı Ahenk' ise Karadeniz'den, Doğu Adadolu'ya, Çukurova'ya, Ege'ye uzanan, Recep Dinletir, Kenan Seferoğlu, Remzi Bekar gibi üstadların icralarının yer aldığı davul-zurna, kemençe, tulum, bağlama, klarinet, keman, kanun ile birbirinden güzel eserlerin bulunduğu bir albüm. Bu albümleri Aliye Akkılıç, Fatma Türkan Yamacı, Aziz Şenses, Picoğlu Osman ve son olarak da Rıza Konyalı solo albümleri takip ediyor."