Senede bir milyon kitap
Yapı Kredi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Çavaş, yoğun bir dönem geçirdiklerini söylüyor
Yapı Kredi Bankası A. Ş., kurucusu Kâzım Taşkent'in çizdiği yolda yıllardır kültür ve sanat etkinliklerine destek veriyor. Kurulduğu 1944 yılından beri özel koleksiyonları, yayıncılık çalışmaları, festivalleri, sergileri, sinema ve tiyatroya katkılarıyla Yapı Kredi, Türkiye'de kültürel yaşamın destekçisi olan önemli kurumlardan birisi. 1992 yılında daha kalıcı ve yaygın kültür-sanat hizmetleri üretebilmek için yeniden yapılanma çerçevesinde, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık kuruldu. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, ülkenin kültür-sanat yaşamını zenginleştirmek, topluma çağdaş, nitelikli ve farklı sanat olayları sunmak, kültür ve sanatı daha geniş çevrelere yaymak amaçlarıyla yayıncılık yapıyor. Yapı Kredi Yayınları'nın (YKY) Genel Yayın Yönetmeni Raşit Çavaş. Yayınevi, geçtiğimiz yıl 170'i ilk baskı, 500'ü tekrar baskı olmak üzere yaklaşık 1 milyon kitap ve 19 dergi (11 sayı Kitap-lık, 5 sayı Sanat Dünyamız, 4 sayı Cogito) yayımladı. Raşit Çavaş, "Çarşamba Söyleşileri"nin bu haftaki konuğu. Diğer söyleşilerimizdeki gibi geleceğe yönelik projeleri öğrenerek başlıyoruz sohbetimize:
"Ülkemizde yayınevi yöneten insanların, (bunların çoğu benim gibi profesyonel yönetici değil, aynı zamanda patronlar) geleceğe yönelik değil bir-iki, yirmi-otuz, yüz yıllık hayalleri olduğunu düşünüyorum. Yapabilecekleri ya da yapamayacakları… Benim de var tabii bir yönetici olarak. Ama kitap okumanın giderek azaldığı bu kritik zamanda, var olan mevzilerimizi korumak, geleceğe yönelik projelerden, kısa vadede çok daha önemli. Biz bir kere onu sağlıyoruz. Yani geçen seneden bu yıla programlarımız, yapmayı planladıklarımız hiç değişmedi. Bu da geçen yıl gibi en azından bir milyon kitap üreteceğimizi ve bunun aşağı yukarı yüzde doksanını satacağımızı gösteriyor. Bütün sıkıntılara rağmen… Bu başarıysa eğer, ki başarı bence..."
Öyleyse tam zamanıdır bu başarının nedenlerini sormanın. "Yapı Kredi Yayınları'nın geçmiş yirmi yıl içinde oluşturduğu sağlam, yazarlar listesi" diye yanıtlıyor Raşit Çavaş. "Tekrar baskılarımız çok çok iyi gidiyor" diyerek de pekiştiriyor yargısını. Yukarıda belirtmiştim geçtiğimiz yıl, 500 tekrar baskı var. Ama YKY yeni ürünler de veriyor tabii ki. Hem de çok özel kitaplar bunlar:
"Hem edebiyat alanında, hem tarih ve toplumbilim alanlarında önemli kitaplar yapacağız. Mesela İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın, (Osmanlı tarihinin en büyük uzmanlarından) hiç kitaplaşmamış yüzlerce makalesini üç büyük ciltte toplayacağız. Bunun çalışmaları sürdürülüyor.
‘İstiklâl Harbimiz' ile başladığımız Kâzım Karabekir Külliyatı'nın bugüne kadar hiç kitaplaşmamış çok büyük bir bölümünü yayınlayacağız. Onun bütün ömrü boyunca tuttuğu not defterlerinden oluşuyor bu kitaplar, –çok uzun sürdü okunması- sanıyorum Cumhuriyet tarihinin yeniden yazılmasında epeyce ses getirecek, ekstra bilgiler, yeni keşifler de çıkacak, tartışma yaratacaktır.
‘Meridyen' ve ‘Delta' kitaplar
Yapı Kredi'nin ciddi kitap yayıncılığının yanısıra biraz daha çok satan kitaplar yapabilmek için bir marka yarattık ‘Meridyen' isminde.
Altmış beş yıllık Doğan Kardeş dergisini yeniden canlandırdık. Ancak,Yaşar Kemal'in o ünlü romanındaki ‘O iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler, bir daha geri gelmediler' cümlesi bir kez daha gerçek olmuştu ve o iyi çocuklar, artık çocuk dergisi okumuyorlardı bilgisayar ortamında dolaştıkları için... Doğan Kardeş'i büyükler için çizgi roman dergisi haline getirdik ve çok da başarılı oldu. Hiç olmazsa bankanın kurucusunun temelini attığı bir dergiyi, altmış beş yıllık bir dergiyi öldürmemiş ve devam ettiriyor olduk.
‘Delta' serimiz sürüyor. Nâzım Hikmet'in bütün kitaplarını tek ciltte toplamıştık. Neredeyse cepte, hatta pantolon cebinde taşıyabileceğimiz, abartmayalım ama geniş bir pantolon cebine sığabilecek bir kitap olmuştu. Deltalar tüm dünyada ‘play out' denilen eserlerdir, çok yavaş satan kitaplardır, ama bizde hemen ikinci baskı yaptı. Bu da bize bir şevk verdi. Fazıl Hüsnü Dağlarca'yla yaptığımız anlaşmada onun yüzü aşkın kitabını yayınlayacaktık, bu seride üç ciltlik bir Delta'da tamamını basacağız, ki bu, Dağlarca gibi aynı anda bütün kitaplarını hiçbir zaman satışta ya da ulaşılabilir bulamadığımız şairler için çok önemli.
Önümüzdeki yıllarda başka önemli yazarlarımız ya da şairlerimiz de Delta'da yer alacaklar.
Nâzım Hikmet'in 1938'de İstanbul Tevkifhânesi'nde yazdığı ve yarım bıraktığı roman taslaklarını ve hikâyelerini bulduk. Bunlar da büyük bir ihtimalle bu sonbaharda yayımlanmış olacaklar.
Sabahattin Ali'nin 600 sayfayı bulan mektupları da hazırlanan eserler arasında.
Yeni seriler peşinde
Doğan Kardeş kitaplarında ilköğretim sonrası öğrenciler için yeni bir seri başlattık. Gençler için edebiyata giriş serileri. Seçme şiir kitapları yayınlıyoruz. Bunlar altı tane oldu. Cemal Süreya, Orhan Veli, Behçet Necatigil, Nâzım Hikmet gibi ustaların yapıtlarından derledik… Oktay Rifat gelecek yakında. Bu kitapların hikâye versiyonunu da yapacağız. Sanıyorum 2009'un sonunda veya 2010'un başında on hikâyeci ve on şaire ulaşacak dizi."
Tam bu noktada, benim neredeyse otuz sene öncesinden tanıdığım, kültür-sanat dünyasıyla hep yakından ilgili Raşit Çavaş'ın hikâyesini anlatmasını istiyorum öncelikle YKY'deki Yayın Yönetmeni Çavaş'tan başlayarak:
"Burada çok ciddi bir yayın kuruluyla birlikte çalışıyoruz. Şuna dikkat ediyorum, hem Yayın Kurulu Başkanı, hem de Genel Yayın Yönetmeni sıfatlarıyla: 1940'larda kurulan, son yirmi yıl içinde Yapı Kredi Yayınları adını alarak günümüze kadar gelen yayınevinin bir çizgisi var. O kalın çizginin içinde her zaman için ince rötuşlar, ince gidiş gelişler, ara yollar, kılcal damarlar olmuştur. O kalın çizgi bir kere oluştuktan sonra bu tür durmuş oturmuş kuruluşlarda, yayınevinin çizgisinde büyük bir viraj aldıramıyorsunuz, aldıramazsınız da zaten. Aldırtsanız da büyük bir ihtimalle, okurdan ağır bir tepki gelecektir. Ayrıca aldırtmanın da gereği yok. Böyle bir göreve, o yayınevinin içindekileri bilen biri, hatta o yayınevine belki de imrenerek daha önce dışarıdan bakmış bir insan olarak gelinir.
Bir diğer dikkat ettiğim konu, Yayın Kurulu'nda her şeyin oy birliğiyle çıkması. Dolayısıyla son iki yıldır bu yayınevinde, yani benim zamanımda Yayın Kurulu'nun basılmasına karar aldığı kitaplar –ki bunların çoğunu 2009 ve 2010 yılında çıkacaklar- benim imzamı taşımaktan çok, Yayın Kurulu'nun imzasını taşıyor, ben de Yayın Kurulu'nun bir üyesiyim zaten."
Peki, kimler var Yayın Kurulu'nda?
"Altı kişilik bir Yayın Kurulu'muz var. Onların ikisi hariç diğerleri, aynı zamanda danışman olarak da çalışıyorlar bizde: Güven Turan, Nuri Akbayar, Sabri Koz... Dışarıdan Mehmet Rıfat Güzelşan var, özellikle Fransızca kitaplarda bize çok destek oluyor. Münir Göle bir diğer üyemiz, yurt dışında yaşıyor ve çok sık Yayın Kurulu toplantılarına katılıyor. Bir de ben..."
Raşit Çavaş'tan Yapı Kredi Yayınları'na nasıl başladığını da öğrenirsek, ardından kişisel tarihinde kısa bir tur yapabiliriz:
"Bir gün Ömer Koç aradı beni. Daha önceden tanıyordum kendisini. Ben Oğlak Yayınları'ndayken yayınladığımız bazı eski edebiyatçılarla, özellikle Nahid Sırrı Örik'le ilgilenmişti. Sanıyorum tanıdığı başka yayıncılar da vardı belki, onları bilmiyorum, ama bu yayınevini bana emanet edebileceğini düşünmüş olmalı ki ‘Yapı Kredi Yayınları'nı size emanet etmek istiyoruz, ne dersiniz?' deyince, ben de gayet rahat bir şekilde kabul ettim. Çünkü zaten Oğlak Yayınları'ndaki hisselerimi devretmiştim. Ondan sonra da burada başladım. İki buçuk yıl oldu."
Daima yayıncı
Tanıdığım Raşit Çavaş, hayatını daima kalemiyle kazanmış bir isim. Bakın nasıl anlatıyor:
"Hayatını hep kalemiyle kazanmak zorunda kalmış, ama hiçbir zaman da edebiyatla ilişkisi -kalem oynatmak anlamında- olmamış bir insanım. Yani ne lisede şiir yazdım, ne de hikâye ya da roman yazmaya kalkıştım. Hep yayıncılık yaptım diyebilirim. Çünkü, 1975'te E Yayınları'na girdiğim zaman, 21 yaşındaydım. Yayınevlerinde sözlük, ansiklopedi maddeleri yazdım… Rekin Teksoy'dan ansiklopedicilik tekniği açısından çok şeyler öğrenmişimdir Arkın Yayınları'nda… Kitap yayıncılığında da E Yayınları'nın sahibi Cengiz Tuncer'dir hocam. Daha sonra da ansiklopedilerde, özellikle de Ana Britannica'da ve İstanbul Ansiklopedisi'nde madde yazarken birçok şeyi, Nuri Akbayar'dan öğrendim… Geçmişim, dediğim gibi hep kalem… Reklam yazarlığı da yaptım. Az kelimeyle en iyi ne kadar çok şey ifade edebilirsin, onu öğrendim. Ve çok kitap redaksiyonu var hayatımda. Sayısını hatırlayamayacağım kadar.
Oğlak Yayınları'nı kurduğumuz zaman ben iyi bir redaktördüm. Ama yayınlayacağımız kitapları seçmek zorundaydık. Şirket ortağı da olduğum için muhasebesi, baskısı, dizgisi, pazarlaması derken yayıncılığın her aşamasını yaşadım… Çünkü başlarda iki-üç kişilik bir şirketti Oğlak Yayınları…
"Frankfurt'un yayıncılık fuarı olduğunu unutmayalım"
Raşit Çavaş'tan bu sene Konuk Ülke olduğumuz Frankfurt Kitap Fuarı ile ilgili çalışmalarla yönelik değerlendirmelerini öğrenmek istiyorum:
"Frankfurt Kitap Fuarı'nda yirmi yıldır gidiyoruz siz de biliyorsunuz. Niteliği, Türkiye'deki birçok insan tarafından tam anlaşılamadı. Frankfurt Kitap Fuarı sadece ve sadece telif haklarının alınıp satıldığı bir fuardır. En büyük hatalarımızdan bir tanesi, Frankfurt Kitap Fuarı'nı ülkenin tanıtımı için bir olanak sayma düşüncesinde olanlar. Bu yanlış, çünkü bir haftalık bir fuar sırasında bir ülkeyi tanıtamazsınız. O ülkenin yayıncılığı ile ilgili birtakım çalışmalar yapılıyor, ama bu Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ‘turizm' kısmı ağırlıkta olursa bu doğru olmayacaktır.
Frankfurt'la ilgili Yayıncılık Komitesi'nin çok başarılı işler yaptığını görüyorum ve biliyorum. Çok da iyi bir stand kurulacak. Yüz yayıncı orada olacağız. Her zamankinden daha çok zaman ayıracağız ve daha çok Türk yazarını satabilmek için elimizden geleni yapacağız. Mesela biz, telifleri elimizde olan otuz bir yazar ve şairimizden tadımlık parçaları ve şiirleri Almanca'ya çevirtiyoruz. Aşağı yukarı 300 sayfalık bir kitap hazırlıyor ve bundan 5 bin adet basıp orada dağıtacağız. Ayrıca Almanca ve İngilizce her yazarımız için dörder sayfalık broşürler hazırlatıyoruz, fotoğraflarını koyuyoruz, onlar için yazılmış yazılardan alıntılar yapıyoruz...
Bu etkinlik kapsamında, Almanya'da bazı açıkoturumlar da yapılacak, birtakım yazarlar bu etkinlikler için gidecekler, ama onların Frankfurt'ta telif haklarının satılması için bir çaba göstermeleri lâzım, bundan çok emin değilim. Bu bazı yazarlar için, hatta korkum birçoğu için bir Frankfurt gezisi halinde geçecektir Fuar. Onların görgü ve bilgilerini artırma konusunda yardımcı olacağına eminim ama, Frankfurt Kitap Fuarı'nın temel niteliği için uygun bir şey olmayacaktır."