Sürdürülebilirlik çok önemli

Siemens Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü Alp H. Yörük ile sosyal sorumluluk projeleri üzerine:

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Faruk Şüyün

Teknoloji, kültür-sanat, çevre, çalışan yani her boyutuyla ele alıyoruz sürdürülebilirliği... Sürdürülebilir kalkınmayı bunlardan herhangi biri eksik olarak düşünmek mümkün değil. Sorumluluğumuz gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak ve bunu yaparken de bugünün insanının ihtiyaçlarını gidermek. Hemen şunu da ifade edeyim Siemens, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi'nde geçen yıl da en tepedeki yerini korudu. Birkaç yıldır en iyi örnek vaziyetindeyiz."

Siemens AG elektronik ve elektrik mühendisliği konularında sanayi, enerji, sağlık ve şehirler ile altyapı sektörlerinde faaliyet gösteren küresel bir şirket. 160 yıldan uzun bir süredir teknolojik mükemmellik, inovasyon, kalite ve güvenilirlik özellikleriyle öne çıkıyor. Çevre teknolojilerinde dünyanın en büyük üreticisi olan şirket, toplam gelirlerinin yaklaşık yüzde 40'ını yeşil ürün ve çözümlerden elde ediyor.

30 Eylül 2011'de sona eren 2011 finansal yılında toplam satış gelirleri 73.5 milyar Euro'ya, net kârı ise 7 milyar Euro'ya ulaşmış. Eylül 2011 sonu itibariyle Siemens'in dünya genelindeki toplam çalışan sayısı 360 bin kişi civarında. Bu haftaki konuğum, 150 yakın bir süredir ülkemizde de faaliyet gösteren Siemens'in Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü Alp H. Yörük. Sohbetimizde Siemens Türkiye'nin kurumsal sosyal sorumluluk projelerinden söz edeceğiz.

Toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak Siemens, toplumu ve gelecek nesilleri etkileyecek çeşitli etkinliklere imza atıyor. Bu yıl ilkini yayınladığınız Siemens "Türkiye 2011 Sürdürülebilirlik
Raporu"nun kapağında da "Türkiye'nin geçmişinde olduğu gibi geleceğinde de varız" yazıyor... Arzu ederseniz bu kavramdan yola çıkarak başlayalım...


"Çevreye saygılı ve duyarlı; adımlarında gelecek nesiller için de kaygı güden, bugünle birlikte yarını da düşünen bilinçli bir toplum, uzun soluklu ve sürdürülebilir kalkınmanın anahtarını elinde tutar.
Bu nedenle Siemens için sürdürülebilirlik çok önemli bir kavram. Bunu sürdürülebilir kalkınmayla ve sürdürülebilir şehirlerle bir araya getirdik."

Neler yapıyor, nasıl duyuruyorsunuz?

"Örneğin Anadolu'yu geziyor, Siemens'in teknolojilerinden, fırsatlarından bahsediyoruz. Geçtiğimiz yıl ben 20 il gezdim. Buralarda yerel yönetimlere, kanaat önderlerine, yerel medyaya, sivil toplum örgütlerinden iş örgütlerine sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir şehirlerle ilgili bilgimizi ve teknolojimizi anlatarak bir ilgi, bir motivasyon doğurmaya gayret ediyoruz.

Bu, yürüttüğümüz yalnızca çalışmalardan bir tanesi. Onun dışında sizin de sözünü ettiğiniz sürdürülebilirlik raporumuzu yayınladık. Tabii orada hem teknoloji, hem çevre, hem çalışan boyutu var, hem de kültür-sanat... Çok farklı bir yaklaşım sergilemek gerekiyor. Sürdürülebilir kalkınmayı bunlardan herhangi biri eksik olarak düşünmek mümkün değil. Tablo bu şekilde bir araya geliyor: Teknoloji, kültür-sanat, çalışanımız, çevre. Çünkü, sorumluluğumuz aslında gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak ve bunu yaparken de bugünün insanının ihtiyaçlarını gidermek.

Söylediğim gibi teknoloji, kültür-sanat, çevre, çalışan yani her boyutuyla sürdürülebilirliği ele alıyoruz... Hemen şunu da ifade edeyim Siemens, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi'nde geçen yıl da en tepedeki yerini korudu. Birkaç yıldır en iyi örnek vaziyetindeyiz ve bunu da aktarmaya gayret ediyoruz."

VAN LİDER RUHLU

Geçtiğimiz günlerde kurumsal sosyal sorumluluk projeleriniz kapsamında Van'a da gittiniz... Depremzedeler için de bir katkınız olmuştu değil mi?

"Evet.  Şu anda Van şehri konteynır kentlerde yaşıyor ve imkânları kısıtlı. Orada iki konteynır kentte çamaşırhane kurduk beyaz eşya birimimizle birlikte. Kenti ben de ziyaret ettim hem koşulları görmek hem de depremzedelere - tabii herkes depremzede - moral vermek ve devamını getirmek adına. Çünkü, küçük desteklerimiz devam ediyor. Van, motive bir şehir ve yaşananların üstesinden gelebilecek gibi görünüyor. O açıdan mutlu bir şekilde döndüm. Van'ın talihsiz, ama öbür taraftan da lider ruhlu ve bu zorlukların üstesinden rahatlıkla gelebilecek bir şehir olmasının verdiği güvenle geldim. Yardımlarımızın da yerini bulduğunu gördüm.

Deprem bir hayat gerçeği. Siemens olarak gönüllü 40 çalışanımızdan oluşan bir arama-kurtarma ekibimiz var. Şirket olarak biz malzeme ve eğitim desteği sağlıyoruz. Arkadaşlarımız hem Allah korusun deprem, hem de herhangi bir ihtiyaç ânında - örneğin doğal afetler - 24 saat göreve hazırlar. Van depreminde de bu hizmeti doğrudan verdiler. İkincisinde de oradaydılar. İlkinde Van merkezli, ikincisinde de Erciş'te görev aldılar."

TEİD KURUCU ÖNCÜSÜ

Kurumsal sosyal sorumluluk programlarınızı konuşmaya örneğin, sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliklerinizle devam edebilir miyiz?

"Siemens kurumsal sosyal sorumluluk programları ile Türkiye'nin kültür ve sanat yaşamını zenginleştirmek adına çeşitli etkinlikler düzenliyor; çevreye yönelik faaliyetlere, spora ve eğitime verdiği desteğin yanısıra bağış faaliyetleriyle de topluma fayda sağlayacak değerler yaratmada üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyi amaçlıyor.

Çok ciddi kurumsal üyeliklerimiz var. Hem iş örgütlerine, hem etik derneğe... TEİD, Türkiye Etik ve İtibar Derneği'nin kurucu öncüsü olduk. Siemens, 23 sivil toplum kuruluşunda kurumsal olarak temsil ediliyor. 1'i enerjisiyle ortak olmak üzere 5 endüstri sektörü üyeliği, 1'i endüstriyle ortak olmak üzere 3 enerji sektörü üyeliği, 3 sağlık sektörü üyeliği, 4 insan kaynakları üyeliği, 2 kalite üyeliği, 7 satın alma üyeliği ve 1 gayrimenkul üyeliğiyle bulunuyor. Ve bunlara çok ciddi emek veriyoruz. Sivil toplumun gelişimine hem bilgi, hem de ciddi kaynak aktarıyoruz.

Öte yandan, yine kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında Kartal'daki yönetim merkezimizde çeşitli üniversitelerden 200 öğrenciye düzenlenen Siemens Kariyer Şenliği ile geleceğin Siemens çalışanları olabilecek bu arkadaşlar ile interaktif iletişim kurduk."

YILDA 6 SERGİ

Söz öğrencilere gelmişken genç sanatçıları ve deneysel çalışmaları desteklemek amacıyla 2003 yılında kurduğunuz Siemens Sanat'ı da konuşmak isterim.

"O da bir kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetimiz. Şöyle ortaya çıktı: Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin tam karşısındayız. Baktık gençler sergilerini İstanbul'un değişik köşelerinde, ama sanata biraz daha uzak yerlerde sergileyebiliyorlar. Yönetim binamızı zaten Kartal'a taşıyorduk, o mekânı nasıl değerlendirebiliriz diye düşündük ve giriş ile asma katını bir çağdaş sanat galerisine dönüştürdük. Yılda 6 sergi yapıyor, genç sanatçılara fırsat sunuyoruz. Şu ana kadar gençlerimiz bunları çok iyi değerlendirdi."

Galerinin özelliklerinden birisi de hiç tatile girmemesi değil mi?

"Yılın 12 ayı ve Cumartesi, Pazarlar da açık. Dilediğiniz her ân ziyaret edebiliyorsunuz."

Bu yılki "Sınırlar Yörüngeler" yarışmanız sonuçlandı mı?

"Alan gözetmeksizin tüm lisans ve lisansüstü öğrencilerine açık olan bu yarışma ile genç yetenekleri ve güncel sanatı desteklemeyi hedefliyoruz. Böylece sanatlarının daha başlangıç noktasında olan gençlere ilk ivmeyi, ilk motivasyonu vermeye gayret ediyoruz. Bu yıl altıncısını düzenlediğimiz etkinlik kapsamında 8 artı 8 toplam 16 sanatçı seçerek iki sergi oluşturduk. Çarşamba günü (16 Mayıs) bu seneki yarışmanın ilk sergisi açılacak ve 14 Haziran'a kadar, belirttiğim gibi her gün gezilebilecek."

14 YILDIR VERİLİYOR

14 yıldır sürdürdüğünüz opera yarışması da gençlere yönelik ve başvuruları 1 Haziran'a kadar devam ediyor değil mi?

"1993 yılında 'Siemens Sanat Ödülü' adıyla resim, fotoğraf, film ve opera alanlarında yarışmalar düzenlemeye başlamıştık. Opera alanındaki ödüller, gördüğü ilgi ve yurtdışında elde edilen başarılardan dolayı 1988 yılında gelenekselleşti. Katılımcılara 18-30 yaş arası sınırımız var. Elemeler ve final, 5-6-7 Haziran tarihlerinde yapılacak. Karlsruhe, Lozan, Münih operalarından gelen jüri üyelerimiz var. Etkinliğin liderliğini Yekta Kara Hanım yapıyor.

Bu yıl ilgiyi daha da artırmaya çalışıyoruz. İnternet sitemizden, sosyal medya kanalıyla, hatta üniversitelere kurduğumuz stantlardan başvurmak mümkün..."

Ödüller?

"Birinciye Karlsruhe Operası'nda 1 yıl sahne, ders alma ve kendini geliştirme imkânı sunuyoruz. İkinciye yurtdışında 6 haftalık yaz bursu, üçüncüye para ödülü var.
Bu yarışma ile dünya opera sahnelerine 10'un üzerinde genç sanatçımızı kazandırmış olduk. Bundan da gurur duyuyoruz.

Tabii şu soru aklınıza gelebilir: Opera ve çağdaş sanat nasıl aynı kurum içerisinde yer alabiliyor? Hemen yanıtlayayım: Siemens 160 yılı aşkın köklü bir firma. Kurulduğumuz yıllarda bestelenmişti operaların çoğu. Bu kadim sanatı koruma ve geliştirme sorumluluğumuz var. Onun dışında da Siemens yeniliğe ve Ar-Ge'ye çok ciddi yatırım yapan, geleceği şekillendiren bir firma. Bu bağlamda da çağdaş sanat aynı kurum kültürü içerisinde çok rahatlıkla olabiliyor."

Troya kazılarına sponsorluğunuz sürüyor mu?

"Devam ediyor. O da 10. yılına girmek üzere. Biliyorsunuz bir de vakıf kuruldu, Çanakkale-Tübingen Troya Vakfı. Onun bünyesinde, geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz Troya kazıları başkanı Manfred Korfmann'ın kitaplığı Çanakkale'de bir arkeoloji kütüphanesine dönüştürüldü. İsviçreli Juker ailesinin de kütüphanesini bağışlamasıyla kitap sayısı 20 bine, dergi ve makale sayısı 50 bine ulaştı. Böylece şu anda Türkiye'deki en iyi arkeoloji kütüphanelerinden biri haline geldi.

Korfmann'ın 'Troya yeniden harabelerin harabesi haline gelmesin' şeklinde bir dileği vardı. Vakfımızın amacı da bu. Troya tekrar harabelerin harabesi haline gelmesin, gezilebilsin, yaşasın. Nitekim bu yıl Kültür Bakanlığı'mızın da başlattığı bir projeyle birlikte orada çıkan eserlerin sergileneceği müzesine de kavuşacak."

ÇALIŞANLARA YOĞUN EĞİTİM

Sürdürülebilirlik kapsamında, çalışanlarınızı da birçok projeye dahil ediyorsunuz. Demin bir arama - kurtarma team'inden söz etmiştiniz. Kültürel alanda neler yapılıyor?

"Siemens çalışanlarını, en büyük değeri, varlığını ve sürdürülebilirliğini sağlayan en önemli bileşeni olarak görüyor. Bu kapsamda çalışanlar yoğun eğitimlerle destekleniyor.

Bu arada Troya'ya ziyaretler gerçekleştiriyoruz. Bir fotoğraf yarışması düzenledik. Fotoğrafçılık kulübümüz gitti, orada çeşitli eserleri belgelediler. Yaptığımız tüm sosyal sorumluluk faaliyetlerine çalışanlarımızı katmaya ve gönüllülük faaliyetlerini artırmaya gayret ediyoruz."

Bu konuyu biraz daha açalım mı?

"Tabii. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki gönüllülük faaliyetinde bulunan çalışanlar bir defa hayata bakışaçısı, motivasyonlarının yükselmesi itibariyle çok büyük kazanımlar elde ediyorlar ve biz de bu fırsatı çalışanlarımıza sunmak istiyoruz. Çeşitli sosyal etkinliklerin yanısıra bu tarz gönüllü faaliyetlerinde onları destekleyip yer almaları için motive ediyoruz."

Sohbetimizi kimi diğer projelerinizden başlıklarla bitirelim...

"Siemens'in önemli kurumsal sosyal sorumluluk projelerinden biri de Beyazıt Kulesi'nin aydınlatılması oldu.
Ayrıca Darüşşafaka Cemiyeti'ne katkıda bulunmak amacıyla, bağış kampanyalarının yanısıra sürdürülebilir gelecek projesinde yer verilmek üzere çocuklara yönelik büyüme, temiz çevre ve yenilenebilir enerji konularında  onların bilinçlendirilmelerini hedefleyen bir projeye dahil olduk."

Siemens Yönetim Kurulu Türkiye'ye geliyor

Siemens Türkiye'nin önümüzdeki haftalarda uluslararası konuklarınız olacak değil mi?

"Evet, Siemens Yönetim Kurulu Türkiye'ye geliyor. Bu, bizim için çok önemli bir fırsat. Hem ülkemiz için, hem şirketimiz için. Türkiye'ye yatırım olanaklarını, ülkemizin fırsatlarını birinci elden tüm yönetim kuruluna gösterme fırsatımız olacak.
Türkiye ikinci dalga gelişmekte olan ülkeler arasında en gözde ülke şu anda. Ve bunu biz de en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Yeni bir yatırımımız var, ikinci fazı başlayacak, dolayısıyla aslında Siemens'in Türkiye'ye bakışı çok pozitif, bunu başka bir seviyeye çıkarmaya gayret edeceğiz.

Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi'nde en tepedeyiz.

Rüzgâr, günümüzde gelecek nesillere temiz ve sağlıklı bir çevre bırakmak için önemli bir enerji kaynağı... Troya antik kenti limanı için de belirleyici koşullardan biriydi. Kentteki sağlam kalmış tek megaronun üzeri, Siemens sponsorluğunda yelkene benzer bir çatıyla kapatılmıştı geçtiğimiz yıllarda. Bugün, Siemens'in çevre dostu ürün portöyünde yenilenebilir enerji yatırımları önemli yer tutuyor, rüzgâr tribünleri üretiyor...

"Troya'dan başlayacak olursak kentin görselliği bir Efes gibi değil. Tarihi çok daha eskilere dayandığı ve yıkım gördüğü için görselliği zayıf. Tabii çok büyük bir enerjisi var."

Kazı başkanı Manfred Korfmann, "o zamanların New York"u diyordu Troya için.

"Tabii döneminin New York'u diyordu, değil mi? Şimdi o çatı konstrüksiyonu antik megaronu sergilenebilir halde tutuyor. Aksi takdirde kapatılıp koruma altına alınması gerekiyordu doğa koşullarından zarar görmemesi için. O çatı da yelkeni sembolize ediyor, çünkü rüzgâr, Troya'ya zenginlik getirdi. O rüzgâr vaktiyle Troya'ya deniz yoluyla zenginlik getiriyordu, şimdi de yenilenebilir enerji potansiyeli itibariyle getiriyor. Bu alanda yatırımlar çok hızlı. Zaten Çanakkale'de yol aldığınız zaman sağlı sollu rüzgâr santralleriyle karşı karşıya geliyorsunuz. Bizim de orada bir tesis, önemli bir referansımız var. Gurur duyuyoruz."

Yavaş yavaş da rüzgârdan enerji elde etmenin maliyeti ucuzluyor. Neredeyse herkesin evinin önüne bir tribün dikeceği kadar kolaylaşmaya başladı galiba.

"Tabii teknoloji gelişiyor, devlet de destek oluyor. Belli büyüklüklere kadar lisans ihtiyacı da kalmadı. Bu tip yatırımları çok rahatlıkla yapabiliyorsunuz. Teknoloji geliştikçe ve biz de ülkemizde bunları uyguladıkça aslında çok daha değişik fırsatlar da gelecek. Akıllı şebekelerle hepimiz birer enerji üreticisi ve tüketicisi olacağız aynı anda. Çok farklı bir gelecek bekliyor.
Burada da sürdürülebilirliğin ve sürdürülebilir kalkınmanın temel öğesi enerji. Enerjisiz hiçbir şey olmuyor. Enerjiyi de en verimli ve en yenilenebilir, doğayı en az tahrip eden, hatta hiç tahrip etmeyecek şekilde üretmek lâzım. Biz de araştırma ve geliştirmemizi bu yönde gerçekleştiriyoruz."