'Kötü beslenme'' hafife alınmamalı

Yaşlılarda kötü beslenmenin hafife alınmaması gerektiği, Türkiye'deki bakım evleri ve huzur evlerinde takip edilen yaşlıların yüzde 38.3'ünde bu riskin bulunduğu bildirildi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi  Geriatri Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Zekeriya Ülger, Yaşlılar Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, Türkiye'de de hızla artan yaşlı nüfusun 6 milyona yaklaştığını, bunun  birçok Avrupa ülkesinin toplam nüfusun üzerinde olduğunu söyledi. 

Ülger, yaşlılarda erken tanı konulabilecek sağlık sorunlarının başında ''kanserler, kalp ve damar hastalıkları, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, beslenme sorunları, depresyon, Alzheimer hastalığı, solunum sistemi hastalıkları, kas-iskelet sistemi ile ilgili sorunlar (kemik erimesi)'' geldiğini ifade etti.

Yaşlılardaki en sık görülen ve önemli sorunlardan ikisinin Alzheimer ve beslenme bozuklukları olduğuna dikkati çeken Ülger, doğumda beklenen ortalama yaşam süresinin artmasıyla birlikte Alzheimer hastalığının sıklığının da artış gösterdiğini ve toplumsal sorun olarak ortaya çıktığını kaydetti.

Türkiye'de yaklaşık 400 bin Alzheimer hastasının bulunduğunun tahmin edildiğinin altını çizen Ülger, bunların ancak 35-40 bininin tanı aldığını ve tedavi edildiğini belirtti. Ülger, şöyle devam etti:

''Alzheimer hastalığı için en önemli risk faktörü ileri yaştır ve 65 yaş ve öncesinde yüzde 1-2 sıklığında görülürken 75-85 yaş aralığında sıklığı yüzde 20-40, 85 yaş ve üzerinde ise yüzde 50'ler seviyesindedir. Bu hastalıktan korunmak için sigaradan uzak bir yaşam, obezite ile mücadele, dengeli ve düzgün beslenme, zihinsel, fiziksel ve sosyal aktivite içinde olunması önemli yer tutmaktadır. Ülkemizde ölüm nedeni verilerine göre, 2010 yılında Alzheimer hastalığından ölen yaşlı nüfus oranı yüzde 2,7 iken bu oranın 2011 yılında yüzde 2,9, 2012 yılında ise yüzde 3,4'e yükseldiği görülmektedir''

Yaşlılarda kötü beslenme gözden kaçabiliyor 

Yaşlı nüfus için önemli olan ve gözden kaçabilen bir diğer sorunun ise malnutrisyon  (kötü beslenme) olduğunu anlatan Ülger, Türkiye'deki bakım evleri ve huzur evlerinde takip edilen yaşlıların  yüzde 38,3'ünde malnutrisyon riski olduğu ve yüzde 11,9'unda malnutrisyon olduğunun bildirildiğini söyledi.

 Hastanelerde takip edilen yaşlı hastalarda ise malnutrisyon oranının yüzde 23-62 oranları arasında değiştiğine dikkati çeken Ülger,  şu değerlendirmelerde bulundu:

''Bakım evlerinde takip edilen hastalarda ise bu oran yüzde 85'lere çıkmaktadır. Yine yaşlıların yaklaşık yüzde 66'sında günlük en az bir öğününü atladığı bilinmektedir. Malnutrisyon neticesinde hastaların enfeksiyonlara karşı yatkınlıkları artmakta ve sıklık 6 katına kadar artış göstermektedir. Yine malnutrisyonun neden olduğu önemli sorunlardan; yara iyileşmelerinde gecikme, bası yaraları, yürüyüş bozuklukları, düşme, kalça kırıkları, hastaneye yatmada artış,  hastanede kalış sürelerinde 2 katına kadar uzama görülebilmektedir. En önemlisi de malnutrisyonu takip eden yaklaşık 2 yıl içerisinde ölüm oranı yüzde 10-38 oranında artmaktadır.Bu nedenle yaşlılarda kötü beslenme hafife alınmamalıdır''

Türkiye'de  yaşlıların bakımına yönelik ciddi planlamaların yapılmasına ihtiyaç bulunduğunu ifade eden Ülger, ''Sanayileşme ve şehirleşme süreciyle ataerkil ailenin çekirdek aileye dönüşmesi, kırsal bölgelerden kentsel yerleşim alanlarına göç olayı, geleneksel kültür ve değerdeki değişmeler sonucunda yaşlının aile içindeki eski rolünü yitirmeye başlaması ve yaşın eskisi kadar saygınlık sağlayan bir ög olarak görülmekten çıkması sonucu yaşlının evde bakımı büyük bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır'' şeklinde konuştu.

Dinç bir yaşlılık için yapılması gerekenler

Yaşlılığa, henüz yaşlanmadan hazırlanmak gerektiğini vurgulayan Ülger, sağlıklı bir yaşlılık süreci için ''yaşa uygun yaşam biçimi önerilerine uyulması, sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklardan uzak durulması, koruyucu hekimlik uygulamaları dahilinde düzenli beslenme, egzersiz gibi alışkanlıkların edinilmesi ve düzenli sağlık kontrollerinin ihmal edilmemesi'' gerektiğini kaydetti.

Yaşlılığı sosyal yaşamdan kopmak olarak da algılanmaması gerektiğini ifade eden Ülger, yaşlının hayatın içinde kalması, insanlarla bir arada bulunarak, tecrübe ve görüşlerini paylaşması, aktif bir emeklilik hayatı yaşaması, yaşına uygun olarak tatile-gezilere gitmesi eğlence faaliyetlerinden geri durmaması, gündemi her türlü iletişim araçları ile takip etmesinin onun dinç bir yaşlılık geçirmesine yardımcı olacağını sözlerine ekledi.