Arslan: Bankacılık kreditör yelpazesini genişletiyor

Türk bankalarının, kısa vadeli döviz yükümlülüklerini karşılama konusunda yeterli likidite oranına sahip olduğunu belirten Arslan, sektörün vadesi gelen borçlanmalarını da kreditör yelpazesini genişleterek yenilediğini dile getirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Halkbank'ın 80. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, ekonominin ana gündemini döviz, kur ve faiz gibi sermaye piyasası hareketlerine bakarak değerlendirmenin eksik bir yorumlama biçimi olduğunu söyledi. Arslan, bankacılık sektörünün kısa vadeli borçlarını rahatlıkla karşılayabilme gücü bulunduğunu belirterek, sektörün vadesi gelen borçlanmalarını kreditör yelpazesini genişleterek yenilediğini dile getirdi.

Geriye dönüp bakıldığında döviz ve faizin zaman zaman dalgalandığını ancak Türkiye'nin büyüme yolundan hiçbir zaman dönmediğinin rahatlıkla görülebildiğini ifade eden Arslan, bugün Türkiye'nin büyüme dinamiklerinin güçlü olduğunu kaydetti.

Arslan, imalat sanayisinde artan yüksek teknoloji kullanımı, markalaşma, inovasyon ve Ar-Ge'nin yanında istihdamın kalitesini yükseltecek birçok gelişmeye şahit olunduğunu belirtti.

Makroekonomik göstergelerin tamamına bakıldığında, Türkiye ekonomisinin olumlu yönde ilerleyeceğini, verilen emeklerin bir karşılığı olduğunu dile getiren Arslan, şunları kaydetti:

"2018 yılı için büyüme hızının yüzde 5'in üzerinde olacağı, ham madde ve ara malında dışa bağımlı olmamıza rağmen cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 5'i aşmayacağı, ihracatın rekorlar kırarak yüzümüzü güldüreceği, teşvik paketleri sayesinde yüksek teknolojinin üretimdeki payının artacağı anlaşılmaktadır. Bu tarihi gerçek bize geleceğimizin daha parlak olacağını göstermektedir."

Arslan, finansal piyasalardaki hareketliliğin küresel düzeydeki gelişmelerden doğrudan etkilendiği bu zorlu dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) sahip olduğu tüm enstrümanları fiyat istikrarı için etkin bir şekilde kullanmaya çalıştığını vurguladı.

Küresel finans piyasalarındaki tüm parametreleri dikkatle analiz ettiklerini belirten Arslan, "Bankacılık sektörü olarak bize düşen görevin, ekonomik reformların tamamlayıcısı olmak ve yıl sonu hedeflerinin tutturulabilmesi yönünde destekleyici bir faaliyet yürütmek olduğuna inanıyoruz." dedi.

"Ekonomik ve siyasi istikrarı muhafaza etmek durumundayız"

Osman Arslan, küresel ekonomide belirsizliklerin arttığı bir dönemde erken seçim kararı alınmasının fevkalade isabetli bir karar olduğunu söyledi.

Toplumda genellikle yatırım ve harcamaların seçimler bitene kadar erteleme eğilimi olduğu için 24 Haziran'da seçimin yapılacak olmasının büyüme beklentilerini olumlu yönde revize edeceğini belirten Arslan, devamla şunları kaydetti:

"Döviz kuru ve faizdeki hareket büyük ölçüde yurt dışı konjonktürün yarattığı belirsizlikten kaynaklandığı için 25 Haziran itibarıyla ülkemizdeki istikrarın güçlenecek olmasıyla beraber makroekonomik parametreler daha güçlü bir patikaya girecektir.

Unutulmamalı ki ülkemizin 2002 yılı sonrasında yakaladığı güçlü yönetim anlayışı, Türkiye'nin tüm yatırımcılar için bir cazibe merkezi haline gelmesini sağlarken, milletimizin başarı hikayesinde anahtar kelime 'istikrar' oldu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle birlikte daha güçlü bir yapıya geçilmesi, bu istikrarın sürmesi yönünde önemli bir adımdı. Bu sistem, ülkeye değer katacak ekonomik atılımların ivedilikle hayata geçirilmesine imkan tanıyacaktır. Haziran ayındaki seçimlerle birlikte ülkemizde güven ve istikrar pekişecek, daha güçlü bir Türkiye için yatırımların önü açılacak. Bu durum 2023 hedeflerimize daha da yaklaşmamızı sağlayacaktır. Hassas bir dönemden geçiyoruz. Ekonomik ve siyasi istikrarı muhafaza etmek, bunu da sanayi, teknoloji ve ihracatta yeni atılımlarla desteklemek durumundayız."

"Sektör dış finansmana erişim konusunda hiçbir sorun yaşamıyor"

Halkbank Genel Müdürü Arslan, Türk bankacılık sektörünün, dış finansmana erişim konusunda özellikle son 10 yıldır hiçbir sorun yaşamadığını, aktif kalitesinin finansman arzı konusunda bir teveccühü beraberinde getirdiğini söyledi.

Sektör genelinde sendikasyon yenilenme oranının yüzde 110 seviyesinde olduğunu ve küresel finans kuruluşlarından sağlanan fonları çeşitlendirmek üzere çalışmaların sürdüğünü ifade eden Arslan, "Halkbank olarak, Avrupa Yatırım Bankası, Dünya Bankası, Fransız Kalkınma Ajansı, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarıyla, öncelikle KOBİ'lerin orta-uzun vadeli finansman ihtiyaçlarının karşılanması için güçlü iş birliklerine sahibiz. Bu kapsamda, 2004'ten bu yana, vadesi 8 ila 30 yıl arasında değişen toplam 3,5 milyar dolar kaynak temin ettik. Uluslararası ölçekteki bankacılık deneyimimizle gelecek dönemde de yeni iş birlikleri kuracağız." şeklinde konuştu.

Arslan, Türk bankalarının, kısa vadeli döviz yükümlülüklerini karşılama konusunda yeterli likidite oranına sahip olduğunu vurguladı.

Sektörün sahip olduğu yabancı para varlıkları ile kısa vadeli borçlarını rahatlıkla karşılayabilme gücü bulunduğunu ifade eden Arslan, "Her yıl daha çok sayıda ülke ve bankadan kaynak temin eden sektörümüz küresel likidite daralmasına karşı dirençli hale gelirken, vadesi gelen borçlanmalarını da kreditör yelpazesini genişleterek yeniliyor." dedi.

"Yabancı yatırımcılarla temaslarımızı sürdürüyoruz"

Osman Arslan, yabancı yatırımcı algısına ilişkin de, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yatırımcıların algısında Türkiye'ye dair herhangi bir olumsuz değişiklik olmasının herhangi bir dayanağı yoktur. Mali göstergelerimiz de bu durumu kanıtlar niteliktedir. Son 15 yılda dünya ekonomisinin ortalama büyüme hızı yüzde 2,5 düzeyinde gerçekleşti. Bu süreçte istikrarı temel yönetim anlayışı haline getiren Türkiye ekonomisi ise ortalama yüzde 5,8 büyüme hızıyla, diğer ülkelerin büyüme hızını ikiye katladı. Aynı şekilde, Türkiye'nin 2017 yılındaki başarılı büyüme performansı da yabancı yatırımcıların ilgisini canlandırdı. Bu dönemde portföy yatırımları ve doğrudan yatırımlar hız kazandı. Borsa İstanbul, geçen yıl pek çok ülkenin borsasından çok daha iyi bir performans göstererek yatırımcılarına kazandırırken, Türkiye'nin uluslararası cazibesi de eş zamanlı olarak yükseldi. Fakat bu performansı kalıcı yapacak olan unsurun ekonomide sürdürülebilirliği sağlamak olduğunu, bunun için de bankacılık sektörüne büyük rol düştüğünü çok iyi biliyoruz. Bu sorumlulukla çalışıyor, yabancı yatırımcılarla temaslarımızı sürdürüyoruz."

"Yeni halka arzlar ve dönem dönem sermaye artışları piyasaya canlılık katacak"

Halkbank Genel Müdürü Arslan, Türk bankacılık sektörünün, özelinde kamu bankalarının güçlü mali tabloları ve canlı yatırım ortamının da etkisiyle sağlam ekonomik temeller üzerine oturan bir yapı bulunduğunu söyledi.

Sektörün toplam aktif büyüklüğünün mart sonu itibarıyla yaklaşık 3,4 trilyon lira düzeyinde olduğunu belirten Arslan, bugün Türk bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün İsviçre, Belçika ve Avusturya gibi Avrupa ülkelerinin ekonomilerinden daha büyük olmasının sektörün ekonomik gücünü gösterdiğini kaydetti.

Söz konusu rakamların dünyanın önde gelen bankalarıyla mukayese edildiğinde, henüz istenen seviyede olunmadığını ve alınacak çok daha fazla yol bulunduğunu ifade eden Arslan, bu hedeflere ulaşabilmek için yurt içi tasarrufların yanı sıra ihracata dayalı bir büyümeye ve uluslararası yatırımların sürekliliğine ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Arslan, "Yeni halka arzlar ve dönem dönem sermaye artışları da piyasaya canlılık katacaktır. Öz kaynak büyümemizi, sermaye yeterlilik rasyomuzu ve bilanço kalitemizi koruyarak sektörümüzü hak ettiği konuma taşımak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz." diye konuştu.

"43 bin 608 kişiye toplam 6,5 milyar TL'lik Nefes Kredisi kullandırıldı"

Osman Arslan, Türk bankacılık sektörünün organize hareket edebilme ve reel sektör lehine düzenlemelerle finansman imkânlarını geliştirebilme becerisinin en iyi örneklerinden ikisinin Nefes Kredisi ve Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaletli krediler olduğunu vurguladı.

Geçen yıl devreye alınan ve tamamı kullanılan 200 milyar TL tutarlı KGF kefaleti kapsamında Halkbank'ın toplam 20,6 milyar TL kefalet kullanımıyla ilk sırada yer aldığını anımsatan Arslan, bu yıl devreye alınan toplam 50 milyar TL kefalet tutarlı ikinci dilim programında da 4,6 milyar TL kefalet kullanımıyla yine ilk sırada yer aldıklarını söyledi.

Arslan, geçen hafta toplam 35 milyar TL kefalet tutarlı 3. kefalet protokolünü imzaladıklarını ve bu kapsamda kredi kullandırımlarının da büyük bir hızla başladığını bildirdi.

Mart ayı sonunda 6 banka olarak TOBB ile imzaladıkları Nefes Kredisi protokolü doğrultusunda, TOBB tarafından yatırılan toplam 125 milyon TL'lik mevduat karşılığında da Hazine KGF kefaletiyle Halkbank'ın, bugüne kadar 12 bin 948 firmaya toplam 2 milyar TL'nin üzerinde kredi kullandırdığını belirten Arslan, şunları kaydetti:

"Mart sonu itibarıyla Nefes Kredisi protokolüne imza atan bankalarca, 43 bin 608 kişiye toplam 6,5 milyar TL kredi kullandırıldı. Bu krediler kontrollü bir risk yönetimi yapabilmemizi de sağladı. İlk çeyrek itibarıyla bankacılık sektöründe kredilerin takibe dönüşüm oranı yüzde 2,90 olarak gerçekleşti. AB genelinde bu oranın çok daha yüksek seviyelerde olduğu düşünülürse aktif kalitesi hususundaki titizliğimiz daha net anlaşılacaktır."

"Faiz indirimi ile konut kredisi kullandırımı 2 katına çıktı"

Arslan, gayrimenkul, emlak ve inşaat sektörleri faaliyet alanları itibarıyla 250 yan sektöre etki ettiğini belirterek, "Konut kredilerinin oluşturacağı canlılık başta inşaatla ilintili sektörler olmak üzere, tüm ekonomiyi olumlu etkileyecek, bankaların zamanında tahsilat yapabilme becerisi ile bilançolarımıza katkı sağlayacaktır." dedi.

Konut kredilerinin tamamının uzun dönemli vadelerle verildiğini, genel faiz oranlarının gelecek dönemlerde düşme eğilimine girmesiyle maliyetlerin de dengeye gelebileceğini ifade eden Arslan, üstelik konut kredisi kullandırmanın, yeni müşteriye ulaşmak, diğer bankacılık hizmetlerini müşterilere sunmak yönünde önemli avantajlar oluşturduğunu aktardı.

Arslan, geçmişte İngiltere'de uygulanan "Help to Buy" programı gibi, gelişmiş ekonomilerde de uygulamaya alınan benzer düzenlemelerin olduğunu anımsattı.

Bu sayede orada da çoğunluğu 30'lu yaşlarında olan binlerce insanın uygun koşullarda konut sahibi olabildiğini söyleyen Arslan, "Bizim milletimiz de buna layıktır. Kredi maliyetleri sebebiyle binlerce ailenin ev sahibi olma hayallerini ertelemesine kayıtsız kalamazdık. Ev sahibi olmanın herkesin hakkı olduğuna inanıyoruz, konut kredilerinde faiz indirimi sonrası kredi kullandırımımızın iki katına çıkmasının dolaylı etkileri ile birlikte olumlu katkıları olacağına inanıyoruz." ifadelerini kullandı.

Bu konularda ilginizi çekebilir