Radyoterapideki gelişmeler kanser tedavilerinde yan etkileri azaltıyor

Teknolojik gelişmelere paralel olarak hızla ilerleyen radyasyon onkolojisinin kanser hastalarında ciddi yan etkiler yaratmadan tedavi sonuçlarını önemli ölçüde etkilediği ifade ediliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu.

Dünyada her yıl 14 milyon kişinin yakalandığı ve 8,2 milyon kişinin ölümüne sebep olan kanserin, Türkiye'de de halen en önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kaytan Türkiye'de yılda yaklaşık 180 bin kişiye kanser teşhisi konulduğunu, hastaların üçte ikisinin erkek olduğunu aktardı.

Her iki cinste de en sık görülen kanserlerden biri olan bağırsak kanserlerinin, 50 yaş ve sonrasında kolonoskopi yapılarak erken dönemde saptanabildiğini belirten Prof. Dr. Kaytan, ailevi yatkınlık olan kişilerin daha genç yaşta kolonoskopi yaptırması gerektiğini anlatarak, kansızlık (anemi) tespit edilen herkesin endoskopi-kolonoskopi yaptırmasının zorunlu olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Kaytan, kanser oluşumunda etkisi olan kötü beslenme, sedanter yaşam, tütün ve alkol kullanımı ile güneş ışığının zararlı etkilerine maruz kalma gibi çevresel etkenlerin kontrol altına alınmasının kanser görülme sıklığını azaltacağını, tarama programları sayesinde erken teşhis ile hastalığın kontrolünün artacağını vurguladı.

"Meme kanseri tedavisinde önemli aşamalardan biri"

Prof. Dr. Kaytan, kanser algısının hastaları ve yakınlarını sarstığına ancak geliştirilen pek çok tedavi yöntemiyle hastalıkta oldukça başarılı sonuçlar elde edildiğine işaret ederek, şöyle devam etti:

"Radyasyon ile tedavi yöntemleri kanser tedavisinde en önemli parçalardan biridir. Teknolojik gelişmelere paralel olarak hızla ilerleyen radyasyon onkolojisi halen neredeyse tüm kanser tiplerinin tedavisinde her evrede yer almakta ve hastalarda ciddi yan etkiler yaratmadan tedavi sonuçlarını önemli ölçüde etkilemektedir. Örneğin, akciğer kanserleri tanısı alan erken evre hastalarda hedeflenmiş yoğun dozu belli bir noktaya vererek yapılan özel tekniklerle yüzde 90'lara varan tedavi şansı söz konusu olabilmektedir. Günümüzde pek çok deneyimli merkezde yapılan stereotaktik radyoterapi, radyoterapi ile tedavide önemli bir kapı açmıştır. Cerrahi için uygun olmayan hastalardaki erken dönem başarılı sonuçlardan yola çıkarak, cerrahi için uygun olan hastalarda da ameliyatsız, tedavi seçeneği olarak sunulmaya başlanmış ve cerrahi ile benzer şekilde hastalıktan kurtulmayı mümkün kıldığı görülmektedir. Ameliyat ve getirdiği risklere göre herhangi bir yan etki gözlenmezken tedavi hızla yapılabilmekte, seçilmiş hastalarda uygun şekilde yapıldığında minimum risk taşımakta, ayrıca solunum sıkıntısı olan ve yaşlı hastalarda da uygulanması önünde engel bulunmamaktadır."

Gelişmiş tekniklerle uygulanan radyoterapinin, prostat kanserinde hastaların büyük çoğunluğunda yaşam kalitesinde bozulmaya yol açmadığını kaydeden Sağlam, rektum kanserlerinde radyoterapi veya radyoterapinin kemoterapiyle kullanımının tercih edildiğini, özellikle cerrahi öncesi uygulamaların yapılmasının nedeninin, cerrahi sırasında oluşabilecek tümör ekilmesinin önlenmesi, hastalık olan bölgede hastalığın kontrolünün artırmak, ileri evre tümörlerde tümörün boyutunun küçültülerek ve derinliğinin azalmasını sağlayarak daha iyi bir ameliyata olanak sağlanması olduğunu anlattı.

Sağlam, meme kanserinin tarama programlarındaki gelişmelerle daha erken evrede saptanır hale geldiğini belirterek, radyoterapinin, meme kanseri tedavisinde gerek erken evrede gerekse ileri evrelerde ve yaygın hastalık tedavisinde önemli aşamalarından biri olduğunun ve gelişen teknolojilerle meme ve kalp gibi önemli riskli dokulara uzun dönem yan etki vermeden tedavi uygulanabildiğinin altını çizdi.

Bu konularda ilginizi çekebilir