Şirketimden vazgeçerim onurumdan asla

Ahu Büyükkuşoğlu Serter, otomotiv dünyasının en büyük yerli şirketlerinden Farplas’ın ikinci kuşak patronu. 2016 İSO 500 Wall Street’te yatırım danışmanlığı yapmak ya da kendi şirketini yönetmek onun açısından çok da farklı değil, “Kadın olarak her ikisinde de zorlanıyorsunuz” diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YASEMİN SALİH

Ahu Büyükkuşoğlu Serter... Herkes ona otomotiv gibi bir sektörde kadın yönetici olmanın zorluklarını soruyor. Serter'e göre ise bu işin sektörü, patronluğu ya da yöneticiliği çok fark etmiyor. Kadınların hangi alanda olursa olsun donanımlı, meraklı ve güçlü durmaları gerekiyor.

2016 İSO 500 sıralamasında 216'ncı sırada olan Farplas'ın Yönetim Kurulu Başkanı olan Ahu Büyükkuşoğlu Serter, üç kızını da kendisi gibi güçlü büyütmek istiyor. İstanbul Erkek Lisesi’nden sonra Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü’nde burslu olarak eğitim alan Serter, küçük yaşlardan itibaren öğrenmeye meraklı biri olmuş. Babası Yunus Büyükkuşoğlu’nun bu hevesli halini gülerek desteklediğini söyleyen Serter, bugün erkek kuzenlerine rağmen şirketin yönetim kurulu başkanlığı koltuğunda oturan isim.

Kadınların iş hayatında zorlandığını, kendisinin de otomotiv sektöründe çoğunlukla tek kadın olarak toplantılara katıldığını anlatan Serter ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel, cesaret verici öğütlerle dolu bir söyleşi gerçekleştirdik. Sıkı bir sporcu olan Serter, son zamanlarda yoga ile hem fiziki hem de zihinsel zindeliği yakaladığını anlatıyor. İşte otomotiv sektörünün başarılı patroniçesiyle yoga seansından İyilik & Sağlık sayfalarına aktarılanlar…

İş adamı bir baba ve iki kızı… Sizce bugünkü konumunuzda babanızın rolü nedir?

Ben bir insanın babasıyla aynı şirkette çalışmasını şanssızlık olarak görmüyorum. Hatta tavsiye ediyorum. Bence insana liderlik yapacak ortamın sağlanması iyi bir şey. Babam bunu mümkün kıldı. İnsan kafasına bir şey koyduğu zaman sonuna kadar gitmeli, ben öyleyim. Babam bazen bana, “Sana hayır diyorum neden anlamıyorsun” derdi. Ben de ona “Çünkü hayırı kabul etmenin doğru olmadığını düşünüyorum” derdim. Evimizde akşam yemeklerinde iş konuşulurdu. Babam hayallerini her zaman bizimle paylaştı. Evimizde şirketin, işlerin yeri büyüktü. Ben de bundan etkilendim. Kız kardeşim sanatçı, o şirketle ilgilenmeyi hiç düşünmedi. İki yıl aile şirketinde çalıştıktan sonra “dünya bundan mı ibaret” diyerek Amerika’ya yatırım mastırı yapmaya gittiğimde babam önce istemedi ama karşımda da durmadı. Bunların hepsini burslu yaptım. Mastırdan sonra Wall Street’te çalıştım, birçok şirketin finansal yapısını inceledim. Altı yıl sonra da geri döndüm.

Eşim yanımda durdu

Peki eşiniz?

Bence bir kadının hayatındaki en önemli kariyer tercihi seçtiği kocadır. Ben eşimle liseden bu yana birlikteyim, 16 yaşından beri hiç ayrılmadık. Liseden itibaren gittiğim her okulda üniversite, Amerika’daki mastır hepsinde aynı sıralardaydık. Her zaman beni de hayallerimi de destekledi. Peşimden gelmeyi bildi. 11 Eylül kırılma noktalarından biri oldu, bu olayı çok derinden yaşadık, arkadaşlarımızı kaybettik. İkinci kızımız doğmuştu o sırada. Türkiye'ye döndük.
Dönerken plan neydi?

Aile işini yapmak için döndüm. Çok fazla şirket analiz etmiştim. Ne yapmak istediğimi değil neleri yapmayacağımı bilerek döndüm Amerika’dan. Doğru insanlara, doğru yatırımları yapmamanın hata olduğunu, kısa dönemli kâr beklentilerinin yanlışlığını bilerek geldim. İnatçı biri misiniz?

Evet inatçıyım ama savaşlarımı seçerim. İnatçılık enerji gerektiriyor o nedenle hangi alanda savaşacağınıza karar vermeniz gerek. Gerektiğinde vazgeçmek de önemli. Bu sadece iş değil; aşk, arkadaşlık, özel hayatta da böyle. Dünyada vazgeçilemeyecek az şey var.

Nedir onlar?

Gurur, onur, ahlak, sevdiklerimizle bağlarımız, güven. Bunların dışında her şeyden, şirketlerden bile vazgeçilebilir. Yani somut şeylerden vazgeçebilirsiniz, bunu daha çok soyut şeyler için yapamazsınız.

Bu yolculukta en çok nelerde zorlandınız?

Fikirlerim konusunda insanları ikna etmekte. Bu benim için önemli. Dönem dönem ikna etmeden de yolunuza devam ediyorsunuz ama dönüp arkanıza baktığınızda bir bakıyorsunuz ki Timur’un filleri hikâyesindeki gibi, kimse kalmamış. Başarı kazanmak önemli. Ben bu konuda şanslıydım. Babam da amcam da bazen onaylamasalar bile beni özgür bıraktılar. Ben de kendi çocuklarıma aynısını yapmak istiyorum.

Katı kurallarınız var mı?

Kendime verdiğim sözler var. “İstemediğim işi yapmayacağım, istemediğim insanlarla çalışmayacağım” dedim kendime. Karşıma harika bir iş fırsatı çıksa bile sevmediğim biri varsa kabul etmem. Çünkü huzur çok önemli. Bu lükse herkes sahip olmayabilir ama dediğim gibi savaşlarınızı seçmelisiniz.

Arya ile birçok kadına ulaştınız, bunu biraz anlatır mısınız?

40 yaşıma geldiğimde kendime, “Kızlarıma ne bırakacağım, beni nasıl hatırlayacaklar” diye sordum. Ben annemi erken kaybettim. Ondan yardımseverliği öğrendim, onu böyle hatırlıyorum. Benden de kızlarıma iyi bir şey kalsın istiyorum. Kadınların hayatlarını iyileştiren bir araç geliştireyim dedim. Arya Kadın Yatırım Platformu’nu kurdum. Arya üçüncü kızımın adı. Kadın liderliğindeki şirketlere yatırım yapıyoruz. Yılda 200 kadına konferans veriyoruz. Bu yıl Leyla Alaton geliyor. Kadının hayatını iyileştirmenin en etkili yolu ekonomik gücünü artırmak. Bugüne kadar beş şirkete 500 bin dolarlık yatırım yaptık. Şu anda 200 bin dolarlık yeni bir yatırım yapmak üzereyiz. Bunların dışında bir hızlandırma platformu var. Kadınları hızlandırılmış bir eğitime sokuyoruz. Sonunda da yatırımcılarla bir araya getiriyoruz. Her ay yatırımcı buluşmaları yapıyoruz.

Sizce kadınların iş hayatındaki başarılarını, görünürlüklerini daha fazla artırmak nasıl mümkün olabilir?

Erkeklerin başarısının arkasında bence kulüp efekti yatıyor. Her zaman, her yerde birlikteler. Birlikte maç izliyorlar, poker oynuyorlar… Ben de kadın olarak erkekler kulübüne girmeyi başardım ama çok zaman aldı. Gençken daha zor, bir yaştan sonra kolaylaşıyor. Kadınlar da kulüpleşmeli. Kadınlar kulübünü kurmak lazım. Bunları söylerken kadınlar ayrı bir kulüp olarak gezsin demiyorum. Tam tersi her alana girsinler ve lider olarak anlaşılsınlar. Kadın liderlerin yer almadığı şirketler köhne oluyor. İş yapacağım şirketlerin kataloglarına bakarım. Eğer kadın yoksa benim gözümde birkaç adım geride.

Kapadokya'da atlarla liderlik eğitimi...

Hiç emekliliği düşündünüz mü?

Bu konuda babamı örnek alıyorum. Kapadokya’da otel markamız olan Casa Dell’Arte’nin adını taşıyan yeni bir konsept yaratmayı düşünüyordum. Sonra da burayı müzeye dönüştürecektim. İnsanın vizyonu geliştikçe hayalleri de değişiyor. Ortanca kızım veteriner olmak istiyor, bir çiftlik hayal ediyordu. Ben de Kapadokya zaten atlar ülkesi, orada bir çiftlik kuralım atlarla liderlik eğitimleri içeren bir konsept yaratalım dedim. Oradan kazandığımız parayla da Anadolu’daki çocuklara ücretsiz liderlik eğitimleri vermeyi düşünüyoruz.

Kendimi zorlamayı seviyorum

Spor hayatınızda ne kadar yer kaplıyor, neler yapıyorsunuz?

Çok uzun süredir spor yapıyorum. Ailecek iyi kayak yaparız. Sörfü de çok seviyorum. Spor konusunda da meraklı biriyim. Kendimi zorlayacağım işleri seviyorum. Üniversitedeyken Bilkent’in içine Sports İnternational salonu açılmıştı. Ben de orada ders aldım, sonra da harçlığımı aerobik dersleri vererek çıkardım. Öğrenciyken yarışmalara, sınavlara girmeyi çok seviyordum. Bir gün olimpiyat meşalesini tutacak kişiyi bulmak için seçmeler yapılıyordu. Katıldım. 2 bin kişi arasından seçildim ve 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda meşale tuttum.
Böyle konulara ilgiliyim. Sporu seviyorum. Koşuyorum, 2005’te Berlin Maratonu’nda koştum. Son dönemde iş hayatım yoğunlaşınca seyahatlerde de yapabileceğim bir spor olur diye yogaya başladım. Ancak daha sonra insanı ne kadar zorladığını, mükemmelleşmenin mümkün olmadığını gördüm ve çok sevdim. Şimdi her gün yapıyorum. Zihni gerçekten sıfırlıyor yoga, bir saatlik bomboş olduğunuz bir zaman düşünün. Bir de eşimle motor tutkum var. Her yıl bir ülke ya da kıtaya Harley Davidson motorla gideriz. Afrika, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, İtalya ve tüm Avrupa’yı motorla dolaştık. Norveç fiyordlarını gezdik. Motor müthiş bir keyif.

Kızlarınız neden Amerika'da yaşıyor?

Orada doğdular. Farklı kültürler görmek bana çok şey kattı, onların da bunu yaşamalarını istiyorum. Orada yatırımlarımız var. Ben de sık sık gidip geliyorum.

Dolma yapmak için fazla pahalıyım'

Şirketinizde kadın çalışan oranı nedir?

Çalışanların yüzde 50’si kadın. Yönetim kurulunda 5 üyeden ikisi kadın, müdür seviyesinde 17, direktör seviyesinde 2 kadın var. Kadına pozitif ayrımcılık yapmıyorum. Aslında ayrımcılık yapmıyorum. Kadın ya da erkek o pozisyona kim uygunsa o geliyor göreve. Güvenlikte kadın var, forklift kullanan kadınlar var… Şunu gözlemliyorum ki kadınlar liderlik pozisyonlarını talep etmiyor, kendilerine ket vuruyorlar. Bu yüzden daha fazla rol modellere ihtiyaç var.
Yemek pişirmeyi sever misiniz?

Bu yoğunlukta mutfakla aranız nasıl? Otel markaları yarattığım için mutfakla ilgiliyim ama mutfağın girişimcilik tarafını seviyorum. Bir komşuma da söylediğim gibi ben dolma yapmak için fazla pahalıyım. Ona ayırdığım sürenin değeri olarak bakarsak bu böyle. Genellikle pratik yemekler yaparım. Koç burcuyum, sonuç odaklıyım. Yemek benim için doymak amaçlı ve bana göre 15 dakika bunun için yeter.

Yedi yılda bir değişim...

Meraklı biri misiniz?

Evet, oldukça. Ancak merak aynı yerde yedi yıl kaldıktan sonra köreliyor. Yedi yılda bir fonksiyonunuzu, ilgi alanınızı, yerinizi değiştirmeniz gerek. Örneğin bizim yatırım, otomotiv, beyaz eşya, turizm ve kültürel girişimcilik alanlarında işlerimiz var. Şimdi ise FPlus diye bir şirket kurduk, teknolojiye yatırım yapıyoruz.

Bu konularda ilginizi çekebilir