'Konut alırken gölete değil aidata bakın'
Teslim ettikleri projelerde stoklarının bulunmadığını, evlerini 'Hacıbekir şekeri' gibi sattıklarını söyleyen Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, mayıs ayında 1300 adet konutu sahiplerine teslim edeceklerini açıkladı.
Leyla İLHAN
İSTANBUL - Uphill markalarıyla yaptığı projelerle adından söz ettiren Teknik Yapı'nın konut satışları faiz artışlarına takılmadı. Ellerinde üretimde olan 7 bin konut bulunduğunu kaydeden Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, "Bunların 5 bin adedi Tuzla'da yapılacak Evora İstanbul projesinde, 800 tanesi Ataşehir'de, 500 tanesi ise Deluxia Dragos Projesi'nde. Ayrıca Uğur Mumcu'da 380, Samandıra'da 432 konutluk projelerimizin inşaatı sürüyor" diye konuştu. Mayıs ayında 1300 adet konutu teslim edeceklerini söyleyen Durbakayım, "Yıllık ortalama 3 bin konut yapıp satıyoruz. Sadece Tuzla Evora projesinde satışa çıkan etapta 4 ayda 1200 konut sattık" dedi.
DEPREMDEN 15 GÜN SONRA KONUT SATMAYA BAŞLADIK
38 yıldır bu işi yaptıklarını kaydeden Durbakayım, "Hacıbekir Lokumları da kaç yıldır şeker yapıyor, ben kaç yıldır Hacıbekir'in hiç şeker yığdığını görmedim. Bizde de stok yok. Teslim ettiğimiz projelerde stoğumuz yok" diye konuştu.
Kriz yıllarının işlerini hep açtığını söyleyen Durbakayım şöyle konuştu: "1994 yılında kimse daire satamıyordu, biz daire sattık, deprem döneminde ve 2001'de yine öyle. Depremden 15 gün sonra Çiftehavuzlar'da 20 katlı binamız vardı. Ve hiç satmamıştık. Niyetimiz onu bitirip satmaktı elimizde kalır derken, en üst kattan başlamak üzere hepsi de 15 günde satıldı."
Yaz ortasında yeni bir projeye başlayacaklarını açıklayan Nazmi Durbakayım, "Kentsel dönüşümün yanı sıra fabrikaları dönüştürüyoruz. Nasıl Kartal bölgesinde ilk giderek bir bölge belirlediysek Avrupa yakasındaki bu bölge de böyle olacak. 1300 konutluk, 300 milyon TL'lik bir proje" dedi.
FİKİRTEPE'DE 3 ADADA ANLAŞTI, İLK ETAP BAŞLIYOR
Teknik Yapı, uzun süredir üzerinde çalıştıkları Fikirtepe'de 3 adada planladığı projeler için hak sahiplerinin büyük bölümüyle anlaşma sağladı. Adalardan biriyle yüzde 99,5 anlaşma sağladıklarını kaydeden Nazmi Durbakayım, "İkinci adada yüzde 98, üçüncü adayla ise yüzde 89'luk bir oranda ada sakinleriyle el sıkıştık. Burada toplam büyüklüğü yaklaşık 52 bin metrekare olan üç ada var. Bu adalar 215 parselden oluşuyor ve 750 civarında hak sahibi bulunuyor" diye konuştu.
Yaklaşık 19 bin metrekarelik birinci adada 950 konut yapmayı planladıklarını anlatan Durbakayım, "İkinci adada 20 bin metrekare ve burada yapılması planlanan konut sayısı 1.000, üçüncü ada alanı 13 bin 500 metrekare ve yapılması planlan konut sayısı 700" dedi.
UÇAKSAVAR'DA SÖZLEŞMELER İMZALANIYOR
Burada oturanlar mülk sahiplerinin daha sağlam yapılara kavuşmak adına müteahhit arayışına çıktığını söyleyen Durbakayım, "Bu arayış içinde 47 firmadan bilgi isteniyor. Bunlar elendi ve 8 firmaya indirildi. Sonra bu firmalardan yine teklifler istendi ve sayı 4'e indirildi. En son Varyap ile biz kaldık. Yüzde 82 ile biz seçildik" diye konuştu. "Sözleşme konusunda çalışmalar başladı" diyen Durbakayım, "Artık sözleşmeler imzalanmaya başladı. Şimdi her cumartesi 100'lük gruplar halinde sözleşmeler devem ediyor. Uçaksavar sivil kentsel dönüşüm için bir modeldir. Bunu gören İstanbul'un belli başlı projelerinden bize her gün talep geliyor" dedi.
Avrupa ve Osmanlı mimarisinde bütün yolların meydana çıktığını belirten Durbakayım, son projeler ile ilgili eleştirilerini de paylaştı. Durbakayım, "Binalar yapılıyor ancak insanların birbirine rastlayacağı yer yok. Biz yaptığımız işlerde hep meydanlar ve avlular oluşturarak projeler oluşturuyoruz. Yoksa hep asker gibi sıraladığınız zaman maliyetiniz de düşük olur. Yapılması da çok kolay olur ama meydanlar şeklinde yaptığınız zaman insanlara sosyalleşme imkanı da sunuyorsunuz. Bu meydanlar bir Japon bahçesi, bir fıskiye olabilir" şeklinde konuştu.
Durbakayım sözlerine şöyle devam etti: "Fakat şimdi bir şey tutturdular her tarafta bir gölet. Gölet güzellik katarken ve küçük mekanlara derinlik katıyor. Ancak buralar sivri sineklerin üreyeceği yerler. Suyun filtre edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla insanlar konut aldıklarında sadece o konutun bedelini ödediklerinde bu iş bitmiyor. Bir araba alırken 100 kilo metrede ne kadar benzin yakar, bakım masrafları nedir bunlara bakıyorsunuz. Konutta da görsel efektlerin insanların bütçesini ilgilendiren kısmı çok çok mühim."
ŞÖMİNELER ŞİMDİ GAZETELİK OLDU
Proje yaparken müşterinin ne istediğini anlamak gerektiğini aktaran Durbakayım, bir dönem mimarların çok sevmesinden dolayı salonlarda kot farkı kullanıldığını belirterek, "Bu da insanların evlerinde yeni dekorasyon yapma konusunda sıkıntı yaratıyordu. Bir dönem şömine modaydı, sonrasında fonksiyonunu yitirerek o şömineler gazetelerin konduğu yer haline geldi. Şimdi ise şömine iç mekandan çıkıp dış mekana girdi. Uzun vadede kullanışlı olmayan bakımı masraflı olan malzemelerle konseptler yaratılıyor. Bu yeni yapıldığında görsel olarak belki projelere bir farklılık katıyor ama ilerleyen zamanda gerek bunun temizliği gerekse bakımı verdiği fonksiyondaki zafiyeti insanları rahatsız edecek. Ayrıca cephelerin değişmesi de o kadar kolay şey değil" yorumunu yaptı.
KENTSEL DÖNÜŞÜM ŞİRKET BİRLEŞMELERİNİ ARTIRACAK
İstanbul'da büyük ölçekli firma sayısının 20'i bulduğunu ancak kentsel dönüşüm sürecinde küçük firmalar arasında birleşmeler yaşanacağını, bu firmaların da kendilerine profesyonel bir yönetici koyacaklarını söyledi. Yoksa bugün mahalle arasında 20-30 daire yapan müteahhitlerin bunu yapmasının mümkün olmadığını aktaran Durbakayım, "Malı alırken çok büyük miktarlarda satın almanız lazım ki, fiyatlar istediğiniz seviyeye çekebilin. Fiyat indiriminden faydalanamıyorsanız, grubunuzda kalite kontrol, iç denetim yoksa bunları yapabilmek için belli bir iç hacme ulaşmak lazım" diye konuştu.
İnşaat sektöründe Türk müteahhidin dünyayı fethettiğini ifade eden Nazmi Durbakayım yabancı müteahhitlerin pazara girebilmesiyle ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye bu durumda yabancının gelip Türkiye'de borusunu ötürmesi zor. Çünkü Türkiye'nin şartını, Türk işçisini Türk müteahhidi biliyor. Belki sermaye gelir, yabancı müteahhit buraya gelemez. Çünkü biz burada yeteri kadar varız."