Hakman: Doğalgazda sübvansiyona son verilsin
Sabancı Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman, yatırımları yerli enerji kaynaklarına yöneltmek için doğalgazda sübvansiyonun kaldırılması gerektiğini belirterek "Rekabet ortamı yaratırsak piyasada dengeler yerini bulacaktır" dedi.
Mehmet KARA
Sabancı Grubu, Türkiye'nin enerjideki başa güreşen oyuncularından biri. 2005 yılında çizdiği stratejiye uygun olarak bu alandaki ağırlığını giderek artırma yolunda. Sabancı Grubu, EnerjiSa çatısı altında halen enerjinin üretim, dağıtım ve ticaret ayaklarında oldukça etkin bir konumda. Ve 2015 yılı için belirlenen 5 bin megawatt'lık (MW) kurulu güç hedeflerini garantiye almış görünüyor. Ve yeni ortağı E.ON'la 2020 yılı için çizdiği daha büyük hedeflere doğru yelken açmaya hazırlanıyor. Sabancı Holding Enerji Grubu Selahattin Hakman'a, dünyada ve Türkiye'de enerjinin bugününü, geleceğini ve Sabancı'nın yaptıklarını, yapacaklarını sorduk:
Türkiye'nin enerji durumunu nasıl görüyorsunuz?
Türkiye enerji ithalatçısı durumunda ve maalesef bizim giderek artan kendi talebimizi karşılayacak doğal kaynaklarımız yok. Türkiye'nin bugünkü enerji tüketimine baktığımızda dünya ortalamalarındayız, gerek enerji tüketiminde gerek elektrik tüketiminde. Bu ne demek? OECD'nin, yani OECD'yi gelişmiş ülkeler grubu olarak düşünürsek 3'te 1'i seviyesinde Türkiye'nin kişi başı enerji talebi. Biz 10 sene sonra dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacağız, refah seviyemiz artacak diye bakıyorsak Türkiye'nin enerji talebi de kaçınılmaz olarak artacak. Yani 3 misline katlatıp OECD seviyesine çıkmasa bile önümüzdeki 10 senede 2 misline katlanacak enerji talebi. Türkiye bunları bir şekilde karşılamak zorunda… Bunları bütün bu değişen dünya dengeleri içinde en doğru nasıl karşılayabilir, bunun tercihlerini yapmak zorunda.
Nasıl olacak bu iş?
Hükümetin strateji belgelerinde de vurgulanan, mümkün olduğunca yerli kaynakları sonuna kadar kullanmak çok önemli. Hidrolik, rüzgar ve kömür kaynaklarını hızlı bir şekilde ekonomiye kazandırmak zorundayız. Bu arada rekabetçiliğe de dikkat etmeliyiz. Bir kere her türlü enerji kaynağının maliyetine göre fiyatlandırılması lazım. Yani siz birtakım kaynakları, bugün doğalgazda olduğu gibi, maliyetinin altında piyasaya sunarsanız, bunların kullanımını teşvik etmiş olursunuz. Piyasaya ucuz doğalgaz sürerseniz rüzgar, kömür ve su kaynaklarınızdan üretilen elektrik, bununla rekabet edemez.
Dolayısıyla burada maliyetlere göre doğru fiyatların oluşmasına izin verecek bir piyasa mekanizması çok önemli. Bugün BOTAŞ doğalgazı en azından nihai tüketicilere, yani konutlara olsun, sanayiye olsun özel sektörün elektrik santrallerine olsun, maliyetinin altında fiyatlarla satıyor. Bu, dengeleri değiştiren bir durum ve doğalgaz ithalatında bir rekabetin oluşmasını da engelliyor. Siz bir yerde sübvanse edilmiş fiyatlarla rekabet edemiyorsunuz.
Neden rekabet edemiyorsunuz, getirmek serbest değil mi?
O rekabeti yaratamıyorsunuz veya çok kısıtlı yaratılabiliyor. Gerçi yılsonunda Batı Hattı'nda özel sektör 6 milyar metreküp (m3) gaz alım kontratı yaptı ve bir miktar rekabetçi ortama geçildi. Daha önce de BOTAŞ 4 milyar m3'lük kontrat devri gerçekleştirmişti. Ama bugün sonuçta fiyatı belirleyecek olan yine BOTAŞ'ın rakamlarıdır.
Dolayısıyla bu sübvansiyonların, desteklerin ortadan kalkması, her ürünün kendi maliyetine göre rekabetçi ortamda fiyatını bulacağı bir ortamın sağlanması gerekiyor ki, tercihler doğru yapılabilsin. Türkiye kömürüne yönelebilsin, rüzgarına yönelebilsin ve bunları ilave desteklere ihtiyaç kalmadan yapabilsin. Yani bir tarafı desteklemek yerine (ki birtakım destekler veriliyor da zaten ama ben bunların çok fazla ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum) maliyetleri yansıtacak rekabetçi bir piyasa oluşturabilirsek bu piyasa içinde dengeler yerini bulacaktır ve gerek ülke, gerek tüketici, gerek yatırımcı doğru tercihlere doğru yönelecektir. Böylesi bir ortam, sektörü değişen dünyadaki gelişmeleri yansıtacak doğru tercihlere yöneltebilecektir.
Doğalgazda özel sektörün payı yetersiz diyorsunuz, ne yapılmalı?
BOTAŞ'ın piyasa payı en azından yüzde 50'nin altına inmeli. Şu anda özel sektörün payı yüzde 25 seviyelerinde. Yani en azından bir bu kadar daha devrin, yani rekabet yaratabilecek bir devrin yapılması gerekir. Doğruluğu yanlışlığı, gerekliliği gereksizliği tartışılabilir ama birtakım stratejik nedenlerle, BOTAŞ'la bir ulusal şampiyon yaratma kaygısı dikkate alınması gereken bir kaygıdır. Bütün bu kaygılarla eğer BOTAŞ'ın gene önemli bir pazar payı olması öngörülüyorsa bunların ticari şartlarıyla maliyetlerine uygun bir şekilde piyasaya sunulması lazım.
[PAGE]
Hem oyuncu gibi davranıp hem de şampiyon olmasını beklemek ne kadar doğru?
Oradaki şampiyonluktan kasıt, dünya piyasalarında söz sahibi olabilecek pazarlık gücü yüksek bir alıcı olması. Hani çok parçalanıp giderse dünya piyasalarında pazarlık gücü olmaz diye düşünülebilir. Halbuki Türkiye piyasası kendi başına çok büyük bir piyasa. Bu piyasadaki oyuncunun her zaman Türkiye'ye fiziksel olarak gaz getireceği çok yer var. Hep söylüyoruz işte dünyanın gaz kaynaklarının yüzde 70'i bizim komşumuz. Hatta köprü olacağız, hub olacağız vesaire. Dolayısıyla Türkiye gazın gazla rekabetini sağlayabilirse, yani Türkiye gaz satmak isteyenlerin birbiriyle rekabetini sağlayabilirse orada en iyi optimal neticeleri elde eder ve fiziksel gaz sıkıntısı olmaz. Bunun için illa ki ulusal bir şampiyona, yani böyle BOTAŞ gibi güçlü bir alıcıya gerek yok. Piyasanın kendisi de güçlü bir alıcıdır. Ama dediğim gibi bunlar saygı duyulacak tartışmalar. Ama her halükarda olması gereken, maliyetlerin doğru yansıtılabildiği rekabetçi piyasalar olması.
Neden rekabet oluşmuyor? BOTAŞ ne yapıyor?
Burada sübvansiyonlarla, bugün BOTAŞ'ın yaptığı nedir? Bizim tesislerimize aldığının 3'te 2'si fiyatına satıyor gazı. Gidiyor yap -işlet- devretlere, EÜAŞ'a aldığının 1.5 misline satıyor, onunla dengelemeye çalışıyor. Oradan elektrik üzerinden hidrolik kaynaklarla paçallanarak bir şeyler yapılmaya dengede tutulmaya çalışılıyor. Bunlar sürdürülebilir politikalar değil, bir yerde de geliyor duvara çarpıyor zaten.
Önümüzdeki günlerde doğalgaz kesintisi ihtimali var mı?
Şimdi doğalgaz kesintisi olabilir soğuklar gelirse. Ama bu sözleşmelerdeki miktar eksikliğinden değil, daha çok alt yapıdan kaynaklanan sorunlardan oluyor. Ulaştıramıyoruz, iletemiyoruz. İnşallah olmaz ama teknik olarak böyle bir ihtimal masanın üstünde duruyor. Altyapı eksiğinin giderilmesi için yatırımlar yapılıyor. BOTAŞ'ın yaptığı iki tane kompresör maalesef bu kışa yetişemedi. Bitiş tarihlerini tam bilmiyorum ama 2013 içinde devreye girecekler diye biliyorum. Bu kompresörler şu anda devrede olsaydı bu kışı rahat atlatırdık. Gelecek kış ise talep ne kadar artacak, ne olacak biraz ona bağlı.
Talebin çok arttığı ve artacağı söyleniyor…
Türkiye'nin gaz talebi çok artıyor gözüküyor ama burada bir yanlışlık var. Çünkü tüketiciler hem BOTAŞ'a hem özel sektördeki ithalatçılara taleple gidiyor. Özel sektör diyor ki benim elimde şu kadar talep var, BOTAŞ diyor ki bu kadar talep var. Ama çifte kayıt var. Yani görünen talep artışının bir kısmı bundan kaynaklanıyor. Ben Türkiye'nin şu andaki kontratların seviyesiyle bu kış bir sıkıntıya gireceğini beklemiyorum.
[PAGE]
Sabancı Grubu'nun enerjiye yaklaşımını biraz anlatır mısınız? Grup kendisini nerede konumlandırıyor?
Sabancı Grubu olarak biz 2005 yılında enerjiyi en önemli büyüme alanımız olarak tanımladık ve Verbund'la ortaklık yaptık. Burada 2015 yılı için satış tarafında yüzde 10 pazar payı hedefledik. Satacağımız enerjinin 4'te 3'ünü, yani aşağı yukarı Türkiye'nin enerjisinin 7.5-8'ini kendimiz üreteceğiz, geri kalanını ticaret yoluyla yapacağımız satışlar oluşturacak dedik. Bu üretim hedefi, 5 bin megawatt'lık (MW) bir kapasite gerektirir, bizim 5 bin MW kurulu gücümüz olacak. 6 milyon müşteri dağıtım bölgelerimiz olacak.
2012 sonu itibariyle şu noktadayız: Şu anda işletmede 1700 MW'lik santralimiz var, 2 bin MW inşa halinde, 1500 MW de lisans aşamasında veya mühendislik çalışması süren projeler. Bunların toplamı 5 bin 200 MW'yi buluyor. Bunların büyük kısmı 2015'te, 300- 500 MW'lik kısmı da 2016'da devreye girecek. Yani biz bu 5 bin MW hedefimizi bugün güvence altına aldık. 2015 olmasa bile en geç 2016 sonuna kadar tamamlanır.
Siz büyürken pazar da büyüyor, payınız?
Biz yola çıktığımızda üretimdeki pazar payımız yüzde 1'ler seviyesindeydi. Şu andaki payımız yüzde 4. Bu sözünü ettiğim kapasite devreye girdiğinde 2015-2016'da üretimde yüzde 8 gibi bir pazar payımız olacak.
Daha ileriye dönük projeksiyonunuzdan söz eder misiniz?
Burada bir ortak değişikliğimiz söz konusu. Verbund gidiyor. Bütün anlaşmalar imzalandı ama bürokratik prosedürler sürüyor. Tahmin ediyorum Mart sonuna kadar yeni ortağımız E.ON gelmiş olur. Biz ortak değişikliği öncesinde Verbund'la tam 2020 hedeflerimizi tanımlayalım diye konuşuyorduk. Verbund'un Enerjisa'dan çıkmayı düşünmesinde rol oynayan konulardan biri de bu oldu. Onlar bizim büyüme hedeflerimizi çok fazla taşıyabileceklerini düşünmediler.
Sabancı'yı fazla mı agresif buluyorlardı?
Agresif bulmak değil, kendi stratejileri açısından buna ayak uyduramayacaklarını gördüler. Gene bir yerlere giderdik, gene 5 bin MW'de kalmazdık. Stratejik olarak Enerjisa'ya baktıklarında bunu yapabilecek ve yapması gereken bir şirket olduğunu görüyorlardı. Yani bunu yapmamak yazık olacak diye düşünüyorlardı ama öte yandan kendi stratejileri farklı... Sonuçta Verbund bir Avusturya devlet şirketi. Yatırımlarında sadece ekonomik kriterleri gözetmiyor, Avusturya'ya yatırım yapmayı öncelikli olarak değerlendiren bir şirket.
Yatırım yapacak ciddi bir kapasitesi var ama bunun çok büyük bir ağırlığını Türkiye'ye kaydırmak onlara stratejik olarak çok doğru gelmedi. Artı, kendilerini bir yenilenebilir, hidrolik şirketi olarak tanımlıyorlar ağırlıklı olarak. Türkiye'de ise kömürden de bahsediyoruz, gazdan da bahsediyoruz. Bu arada E.ON'un önerisi geldi. Bir takasla hisselerini devretmeye karar verdiler. Ve biz de E.ON'la oturduk yeni hedeflerimizi tartıştık. Madem yeni bir ortak getiriyorsunuz bize, bizim bu ortakla da hedeflerimizi tanımlamamız lazım dedik. 2020 yılı için 8 bin MW'lik bir hedef tanımladık. E.ON'la birlikte belirlenmiş bir hedef bu.
[PAGE]
E.ON'la ilk işimiz doğalgazla ilgili bir iş planı yapmak
Üretim hedeflerinizi alt kalemlere nasıl dağıtıyorsunuz?
8 bin MW'lik yeni hedefin aşağı yukarı yarısı yenilenebilir kapasite olacak. Esas olarak hidrolik ve rüzgârdan bahsediyoruz. Yüzde 30'lar civarında bir doğalgaz kapasitesi olur. Yüzde 15-20 arasında da kömür, ağırlıklı olarak da linyit olur. Yani böyle bir kompozisyon düşündüğümüz. Sabancı olarak biz Enerjisa'yı Türkiye elektrik piyasasının lider, öncü şirketi olarak görüyoruz. E.ON da bunu bizimle birlikte destekliyor. Enerjisa'yı piyasanın öncüsü, lideri olarak konumlandırdığınız zaman üretim portföyünüzün ve tabii ticari tarafının, üç aşağı beş yukarı Türkiye'nin portföyünü yansıtması lazım. Bizim hedefimiz buna yakın ama biraz daha yenilenebilir ağırlıklı bir portföye sahip olmak.
Söylediklerinizin ne kadarı doğrudan yatırımla olabilir?
Şimdi bizim bu 5 bin-5 bin 200 MW kurulu kapasitenin tamamı, sıfırdan yaptığımız yatırımlarla oluştu. Bunun üstüne koyacağımız kapasiteye gelince… Bir kere yine sıfırdan projeler geliştirilecek. Tabii Türkiye'nin kendi yerel kaynakları sınırlı, suların tamamı kullanıldığı zaman yeni bir şey yapmanız mümkün olmayacak. Dolayısıyla burada satın almalar, özelleştirmeden alınacak birtakım tesisler söz konusu olabilir. Yani onları da değerlendireceğiz. Ama şu anda biz şu kadarını sıfırdan yapacağız, şu kadarını özelleştirmeden gelecek gibi bir planımız yok. Bizim tercihimiz, önümüze fırsatlar çıktıkça sıfırdan santral yapmak.
Peki hedeflerinizin içinde dağıtımın yeri?
Dağıtımda bizim hedefimiz 6 milyon müşteriydi toplam. Başkent'te bizim 3.5 milyon müşterimiz var. Şimdi tam o size'ı bulamıyorsunuz ama 2- 3 milyon arasında müşteriye sahip bir bölge bizim hedefimiz. Boğaziçi de olabilirdi fakat orası bu hedeflerin çok ötesine geçiyor...
Niye 6.5'la sınırlıyorsunuz?
Şimdi bizim görmek istediğimiz, üretimimizin bir kısmı ile kendi dağıtım bölgemizi besleyebilmek. Çok kaba rakamlarla yüzde 40'ı ile 50'si arasında bir oran. Yani üretimimizin tamamını kendi bölgelerimize yönlendirmek gibi bir hedefimiz yok. Yani bir kısmı piyasada bir kısmı kendi bölgelerimizde olacak. Dolayısıyla 6 milyonun sırrı burada.
Tüketici kitlesi hedefiniz doğalgazı da kapsıyor muydu?
Hayır, doğalgaz bunda yok. Bu elektrik iş planımız. Bizim Verbund'la ortaklığımızın kapsamında doğalgaz işleri yoktu. E.ON dünyanın en büyük doğalgaz trader'larından biri. Yatırımları, üretimleri de var ama dünyanın en büyük doğalgaz oyuncularından biri ve Türkiye piyasasındaki doğalgaz ticareti, doğalgaz ithalatı vesaire gibi işleri biz iş kapsamımıza dahil ettik. Yani bu konuyu da Enerjisa çatısı altında E.ON'la birlikte takip edeceğiz. Ama bunun içinde dağıtım yok.
Doğalgaz özelleştirmelerinde yoksunuz yani...
Enerjisa olarak yokuz. Ama Sabancı olarak burada elimiz serbest. Sabancı olarak doğalgaz dağıtım özelleştirmelerine de bakıyoruz. Başkent özelleştirmesine de baktık, değerlendirmelerimizi yaptık sonra oraya girmemeye karar verdik. Ama bu, prensipte doğalgaz dağıtım işine girmeyeceğimiz, girmediğimiz anlamına gelmez. Birtakım ortaklık görüşmelerimiz vardı, potansiyel ortaklarla konuştuk yani sonunda Başkent'e girmemeye karar verdik. Neden? İşin fizibilitesi bizi tatmin edecek bir noktada olmadı. Diğer bölgeleri çalışacağız, İGDAŞ geldiği zaman ona da çalışacağız. Eğer bizim beklentilerimizi karşılayacak bir geri dönüş görebilirsek onlara gireriz.
[PAGE]
Enerjisa'nın dışında Sabancı ile E.ON başka neler yapacak ya da yapabilir?
Enerjisa bünyesi altında E.ON'la birlikte öncelikle bakacağımız bu kontrat devirleri olabilir, LNG ithalatı olabilir, yeni kontratlar olabilir, Türkiye'ye doğalgaz ithal etmek. Son 6 milyar metreküplük doğalgaz ithalat lisansı yarışında yoktuk. Ama bundan sonra E.ON'la birlikte bakacağımız konuların bir tanesi bu. Sadece kontrat devirleri değil, başka kaynaklardan LNG de olabilir bu.
Peki LNG terminal, gazlaştırma tesisi vesaire gibi şeyler var mı?
O da olabilir. Şu anda gazla ilgili, elektrikle ilgili hani birikimimiz de olduğu için bu 2020 planlarımızı, hedeflerimizi tanımladık. E.ON'la başladığımız noktada ortaklık gerçekleştikten sonra ilk yapacağımız şeylerden biri oturup doğalgazla ilgili de bir iş planı ve hedefleri tanımlamak. Daha onu birlikte çalışmış ve tamamlamış değiliz. Ama prensip olarak o işi beraber götüreceğimize karar verdik. Ama dağıtım hariç. Oağıtım hariç gazın her ayağı olabilir. İşte ne bileyim ithalatı olabilir, bunların hepsi olabilir ama onu oturup piyasayı, şartları, dünya şartlarını birlikte çalışıp bir iş planına dönüştürmemiz lazım.
Peki Irak?
Irak, Türkiye'nin yanıbaşında, çok potansiyeli olan bir yer. Irak da burada bakacağımız alanlardan biridir gaz konusunda. Ama şu anda somut bir girişimimiz yok. Önce oturup bunları değerlendirip, nerede imkanlarımız var, nerede fırsatlar görüyoruz, LNG kontrat devrinden Irak'a, LNG terminaline kadar geniş bir yelpaze içinde bakıp değerlendirip iş planlarımızı tanımlayacağız.
Bu ne kadar sürede netleşir?
Ortak değişimi gerçekleştikten sonra tahmin ediyorum bir 6 ay içinde bunu tamamlamış, yani hedefleri tanımlamış oluruz. Sonra onların gerçekleşmesi için fırsatlara bakıyor olmak lazım.
AYEDAŞ ve Toroslar'ı alamazsak dağıtımda satın almalara da gidebiliriz
Önümüzde AYEDAŞ ve Toroslar EDAŞ özelleştirmeleri var. Şimdi onlara çalışmaya başladık. Tabii ihalelerin ötesinde başka şeyler de mümkün. Bizim illaki tercihimiz o yönde değil ama bir perakende ağını dağıtım bölgesinden bağımsız olarak da geliştirebilirsiniz. Hiçbir bölgeyi alamazsak gücümüzü o tarafa yönlendireceğiz. Bu daha zor bir iş ama yapılamayacak bir iş değil. Artı, ben şuna inanıyorum ki bu piyasada, önümüzdeki yıllarda, 3- 5 yılda bir konsolidasyon da olacak. Üretim tarafında bu yavaş yavaş başladı bile... Bu konsolidasyon olurken ben inanıyorum ki buralarda da önümüze yeni satın alma fırsatları gelecektir. Üretimde de dağıtımda da...
EPİAŞ, sektörün deniz feneri olacak
Son yıllarda elektrik piyasasının liberalleşmesi için çok önemli bir yol kat edildi. Bunun devam etmesi lazım. Bizim için şu anda en önemli şey, elektrikten başlayarak bir enerji borsasının kurulması. Çünkü şu anda en önemli eksiklik, geleceğe yönelik bir referans fiyat. Elektrik piyasalarına baktığınızda gün öncesi piyasası var, ertesi günkü fiyatları görebiliyorsunuz. Ondan daha öteye, bir fiyat referansı oluşturacak mekanizma yok. Bu mekanizmayı oluşturacak şey de yasa tasarısına girdi. Enerji Piyasası İşletme Anonim Şirketi, yani EPİAŞ, yeni yasanın getireceği en önemli değişiklik. Bunun dışında tarifeler yapısında, bir sürü detay var. Ama tek bir kalem olarak bakarsak, bu Türkiye'deki elektrik sektörüne yatırım yapacak olan yatırımcıya daha fazla önünü görme imkanı tanıyacak bir mekanizma, yani borsa... EPİAŞ Türkiye'de enerji sektörünün deniz feneri olacak.