Madencide ruhsat güvencesi endişesi

Birbirine bitişik veya yakın maden sahalarının maden bölgesi olarak ilan edilerek maden sahaları içindeki ruhsatların birleştirilmesini öngören düzenleme sektörde ruhsat güvencesi endişesi yarattı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

CANAN SAKARYA

27 Mayıs 2017 tarihinde Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikle birbirine yakın maden sahalarının maden bölgesi ilan edilmesinin önünü açan yasa değişikliğinin ardından 23 Mayıs 2018 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan Maden Bölgelerine ve Ruhsatların Taşınmasına ilişkin yönetmelik Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Getirilen yeni düzenlemeyi DÜNYA’ya değerlendiren sektör temsilcileri ruhsat güvencesinin ortadan kalktığını belirterek, yapılan düzenlemenin serbest piyasa ekonomisine aykırı olduğunu söylediler.

Kanun ve yönetmeliğin birbirine bitişik veya yakın maden sahalarında “üretimin çevresel etkileri, şehirleşme, işletme güvenliği, rezervin verimli işletilmemesi ve benzeri sebeplerden” dolayı yapılacak proje ve planlama çerçevesinde MİGEM ‘in teklifi bakanın onayı ile maden bölgesi ilan edilebileceğini belirten Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu, en önemli sorunun ruhsat güvencesi olduğunu kaydetti. Sektörün çekincelerine rağmen yasa değişikliğinin gerçekleştirildiğini belirten Emiroğlu, kanunun değişmediği sürece ruhsat güvencesinin en önemli sorun olmaya devam edeceğini söyledi.

Şirketleri tek bir çatıda toplamak sorun yaratacak

Yönetmelikle, ortak sınırı olmayan, aralarında maden ruhsatı bulunmayan, kaynak sürekliliği olan maden sahalarının yakın maden sahaları olarak tanımlandığını kaydeden Emiroğlu, bu durumun iki ruhsat arasında kilometrelerce mesafe olsa dahi ruhsatları maden bölgesi kapsamına alma olanağı verdiğini belirtti. Maden bölgesi Resmi Gazete’de ilan edildikten sonra, bölge içinde kalan ruhsat sahiplerinin 3 ay içinde “ruhsat birleştirme taahhütnamesini” MİGEM’e teslim edeceklerini ve 6 ay içinde de “ortak şirket” kuracaklarını, bu sürece dahil olmayan ruhsat sahiplerinin yatırım giderlerinin ise ödeneceğini anlatan Emiroğlu, şöyle konuştu: “Ruhsat sahipleri bu süre içinde anlaşamazlar ve ruhsatlarını yeni şirkete devir etmezler ise tüm ruhsatlar yatırım giderleri bakanlık tarafından ödenerek ruhsatları iptal edilecek. Bu kanun ile birbirleri ile benzemez birçok ruhsat sahibi iradeleri dışında bir ortaklığa zorlanmaktadır. Mali gücü, makine gücü, işletme anlayışları, piyasadaki bilinirlikleri, etkinlikleri birbirlerinden çok farklı olan şirketleri tek bir şirket çatısı altında toplamak bir çok sorunu da beraberinde getirecektir. Ayrıca bu ticaret hukukuna da aykırıdır.”

Rödovansla çalışanlar olumsuz etkilenecek

Kanunun maden bölgelerinde rödovans sözleşmesinin yapılamayacağını varsa bu sözleşmelerin iptalini getirdiğini bu durumun mevcut sahalarda rödovans ile çalışan firmaları da olumsuz etkiyeceğini vurgulayan Emiroğlu, “Madencilik yatırımları çok riskli yatırımlar olup, ağır koşullar altında yapılmaktadır. Yatırımların geri dönüş süreleri uzundur, bilinmezlerin fazla olduğu bir sektördür. Bu yüzden, sektörde yatırımların yapılabilmesi için 'ruhsat güvencesi' büyük önem taşımaktadır. Son dönemlerde maden kanunu, orman kanunu, çevre kanunu ve bunlarla ilgili yönetmeliklerde çok sık yapılan değişiklikler sektörü öngörülemez hale getirmiş, mevcut projeleri ve yeni yatırımları neredeyse durma noktasına getirmiştir” dedi.

“Anayasaya da, ticaret hukukuna da aykırı”

Agrega Üreticileri Birliği Derneği (AGÜD) Başkanı Şevket Koruç da, maden bölgeleri ile amaçlanan çevresel etkiler, şehirleşme, rezervlerin verimli işletilmesi gibi sorunların Maden, Çevre ve İş Güvenliği gibi mevcut kanunlarla çözülebilecekken bir dayatmaya gidildiğini belirterek, “Bu yönetmelik anayasa hükümlerine, serbest piyasa ekonomisine, ticaret hukukuna, maden hukukuna aykırıdır” diye konuştu. Yapılan düzenlemede yer alan, maden bölgesine iştirak etmeyen şirketlerin yatırım giderlerinin maden bölgesine katılan ve yeni kurulan şirket tarafından 6 ay içerisinde ödenmesinin, faaliyetine son verilen işletmeler için mali kriz yaratacağına dikkat çeken Koruç, “Bu firmalar kendilerine para ödeninceye kadar faaliyetlerine devam etmelidir. Tazminat bedeli ödenmeden işletmeye son verilmesi hakkaniyetsiz olacaktır” dedi. Koruç, şunları söyledi: “Kritik bir diğer madde, maden bölgesi oluşturulması veya taşınması durumunda izinlerin alınması şirketlere bırakılıyor. İzin işlemlerinin önceden MİGEM tarafından alınmış olması, şirketlerin izin alamama ve ruhsatların iptaline kadar gidebilecek olan süreci engellemiş olacaktır. İzin müracaat dosyalarının ruhsat sahipleri tarafından hazırlanması, başvuru ve sonuçlandırmanın MİGEM tarafından yapılması çok önemlidir.

Var olan ruhsatların sürelerinin sonuna kadar çalışması gerek. Mevcut rezervin tüketilmeden taşımanın gerçekleşmesinin milli ekonomi için de kayıp olacaktır. Rezervler tüketildikten sonra ruhsatların taşınması durumunda, taşınacak yeni ruhsat sahasındaki rezervin kalitesinin, ruhsatın bulunduğu sahadaki rezerv kalitesinden daha düşük olmayacağı garantisinin verilmesi gerekir. Madencilik faaliyetinin kısıtlanması ve taşıma ile ilgili “kısıtlama getirilen alandaki madencilik faaliyetleri, yeni ruhsat sahasındaki üretim faaliyetlerinin başladığı tarihte sona erdirilir ve bu tarih kısıtlama getirilmesinden itibaren altı ayı geçemez” ibaresinde altı ay olarak verilen süre madencilik şartları ile uyuşmamaktadır. İzinlerin alınması, elektrik çekilmesi, yolların yapılması ve tesis kurulumu işlerinin altı ay değil bir sene de bile yapılması mümkün değildir.”

Şirketlerin tasfiyesine neden olacak

(AGÜD) Başkanı Şevket Koruç, maden bölgesi oluşturulması için gerekli sebepleri vizyon olarak desteklediklerini ancak bu kanun ve yönetmeliğin uygulamaya konulmasının işletmelerin tasfiyesine ve iflasına neden olacağını kaydetti. Koruç, “ Yapılan bu mevzuat değişikliği özelde agrega madenciliğine genelde ülke madenciliğine fayda sağlamayacak, maden kanunundan doğan güvencelerin yok sayılmasına yol açacaktır. Bu yatırımları yapan insanların mağdur olacakları, binlerce insanın işsiz kalacağı uyarısını yapma sorumluluğunu duyuyoruz. Yabancı şirketler, ruhsat güvencesini yok sayan mevzuat düzenlemeleri nedeniyle ülkemize yatırım yapmak noktasında tereddütlü davranıyorlar” dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir