Kahvede kıran kırana rekabet var, sekiz yabancı yarısına hakim, yerliler yükseliyor

Avrupa tarzı kahve kültürü yerleştikçe pazarda rekabet artıyor. 1934’ten 1996’ya kadarki 62 yılda bilinen tek mağaza Kurukahveci Mehmet Efendi’yken şu anda 61 zincir var. Türk kahvesi de hızlı pişirme teknolojisi ile pazara ayak uydurmaya çalışıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İbrahim EKİNCİ

Son dönemde her köşede bir kahve dükkanı görülüyor, sık sık yeni markalar boy gösteriyor. Gelişme çok dikkat çekici.

Avrupa tarzı kahve kültürü yerleştikçe pazarda rekabet artıyor. Türk kahvesi de rekabetin içinde. Hızlı pişirme teknolojisi ile ayak uydurmaya çalışıyor. 1934’ten 1996’ya kadarki 62 yılda bilinen tek mağaza Kurukahveci Mehmet Efendi’yken şu anda 61 zincir var! Cushman& Wakefield’in araştırmasına göre kahve işi, yıllık ortalama yüzde 70’le perakendenin en hızlı büyüyen sektörü. Kıran kırana rekabet var. Yabancılar ve eski Türk markalarının yanı sıra 2015 yılından sonra yaklaşık 20 yeni yerli markanın girişi ile (birden fazla mağazası bulunan) zincir sayısı 61’i buldu. Pazarın yaklaşık yüzde 26.5’i ABD’li zincir Starbucks’ın! 7 ülkeden 8 yabancı marka yüzde 44 pazar payına sahip. 57 yerli markanın pazar payı da yüzde 56. Pazarı değerlendiren Cushman&Wakefield Yönetici Ortağı Toğrul Gönden, “Starbucks hala yılda 80-100 arası yeni mağaza açarak pazarı domine etmeye devam edecek gibi duruyor. Bununla birlikte üçüncü nesil Türk menşeli markaların henüz 2015 ve hatta 2016 yılında kurulduğunu göz önünde bulundurursak, dengelerin önümüzdeki 5 yılda değişebileceğini söyleyebiliriz” dedi.

Bu tahmin tutabilir gözüküyor. Çünkü son yıllarda pazara giren zincirlerin yüzde 90’ı yerli. En son 2011’de 1 (Caribou), 2012’de 1 (Coffeshop), son olarak da 2015’te 1 yabancı marka (At Origin) girmişti. Ancak 2013’te 5, 2014’te 9, 2015’te de 11 yerli marka pazara girdi. Bir başka önemli gösterge, ikinci en yüksek pazar payına sahip olan marka yerli: Kahve Dünyası yüzde 10.7 pazar payı ile hızlı büyüyen markalar arasında. Pazarın büyüklüğü hakkında sağlam bir veriye ulaşamadım. Uluslararası Kahve Federasyonu’nun 2016 verisine göre Türiye’de kişi başına tüketim 920 gram! 2018’de 1 kiloyu bulduğunu varsayarsak 80 bin ton ediyor! Bunu çekirdek kahve olarak düşünürsek 4 milyar liralık hammadde girişi olduğu söylenebilir. Bir fincan kahvenin 8 - 10 liraya satıldığını düşünürsek, pazarın bunun 3 - 4 katı olduğunu söylemek mümkün.

Şimdi, Toğrul Gönden’in verdiği piyasa bilgilerini paylaşayım:

■ Perakendenin en hızlı büyüyen sektörü şüphesiz kahve zincirleri. Türkiye’de birden fazla mağazası olan 61 kahve zinciri faaliyette. Bunun 53’ü, yani yaklaşık yüzde 85’i Türk menşeli markalar. Toplamda bin 580 mağaza arasında Türk menşeli markaların oranı yüzde 56.

■ Kahve pazarı, en çok mağazası bulunan ilk 3 marka tarafından yaklaşık yüzde 44 pazar payı ile domine ediliyor. Starbucks 417 mağazası ile pazarda yüzde 26’nın üzerinde paya sahip. 23 markanın 10’dan fazla mağazası var ve bin 443 mağaza ile pazarın yüzde 91’ine sahipler. 50’nin üzerinde mağaza portföyüne sahip 11 marka var. En büyük 5 marka, pazarın yarısından fazlasına sahip.

■ Starbucks yılda 80-100 yeni mağaza açarak pazarı domine etmeye devam edecek gibi duruyor. Bununla birlikte üçüncü nesil Türk menşeli markaların henüz 2015 ve hatta 2016 yılında kurulduğunu göz önünde bulundurursak, dengelerin önümüzdeki 5 yılda değişebileceğini söyleyebiliriz.

Yılda yüzde 70 büyümeler oluyor

■ Markaların üçte biri 2015 yılından sonra kurulmuş. En hızlı büyüyen markalar arasında Starbucks, Caffe Nero, MOC, Federal Coffee, Petra, Kahve Dünyası ve Kronotrop’u sayabiliriz. Üçüncü nesil kahve markalarının zincir haline gelmeleri için sermayeye, yatırımcıya ya da franchise modeline ihtiyaçları var. Şu an için büyük bir çoğunluğun franchise modeliyle ilerliyor.

■ Franchise modeli ile büyüyen markaların değerini nasıl koruyacakları sürdürebilir bir başarı için en belirleyici unsurlar arasında yer alıyor. Bununla birlikte yalnız başarılı bir büyüme ve kalite kontrol ile bu markaların ileride yatırım çekmeleri halinde büyümelerinin daha da hızlanacağı düşüncesindeyiz.

■ Gözlemlediğimiz diğer bir gelişme de, kahve zincirlerindeki bazı markaların kahve dışındaki ürün gamlarını önemli oranda genişlettikleri yönünde. Kendi aralarında yemek konusunda aynı derecede yoğunlaştıklarını görüyoruz. Bu gelişmeleri ya farklılaşmak ya da mağazanın karlılığını artırmak için alınan kararlar olarak değerlendirebiliriz.

Gelişme potansiyeli çok yüksek görünüyor

■ Kiralar ne kadar düşse de son yıllarda kahve zinciri için uygun kiralı mağaza bulmak hala zor. Bu nedenle al götür (take away) stratejisinden uzaklaşıp müşteriyi daha uzun süre mağazada tutarak satışları artırmak bir çözüm olabilir. Diğer yandan bir kahve alıp masaları uzun süreli “işgal” eden müşteri oranı da oldukça yüksek ve frekansı çok yüksek olan mağazalarda bu yoğunluk satışları düşürüyor.

■ Kahve sektörünün Türkiye’de hala yılda yüzde 70 oranında büyüme gösteren ve henüz gelişim sürecinin başında olduğunu söylemek mümkün. Birleşik Krallık’ta 2017 sonu itibariyle 24 binin üzerinde kahve mağazası bulunuyor. Nüfusu daha düşük olmasına rağmen bu sayı Türkiye’nin 15 katına tekabül ediyor! Bu sayılara baktığımızda Türkiye’nin 20 bin mağazaya ulaşması kısa–orta vadede zor görünse de çok büyük bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu da gösteriyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir