Katılım bankalarından ekonomiye 2,2 trilyon TL katkı

Hamide HANGÜL

Katılım finans sektöründeki güncel gelişmelerin değerlendirildiği, daha adil, etik ve sürdürülebilir bir finansal geleceğin inşasına yönelik konuların ele alındığı Katılım Finans Zirvesi, Ziraat Katılım’ın ev sahipliğinde İstanbul Finans Merkezi’nde (İFM) bulunan Ziraat Kuleleri’nde başladı.

Zirvenin açılışında konuşan Ziraat Katılım Genel Müdürü Metin Özdemir, katılım bankacılığının Türk bankacılık sektöründeki payının %8,5 seviyesinde bulunduğunu ifade ederek, sektörün daha yüksek potansiyele sahip olduğunu ve mevcut payın artması için hizmet kalitesini yükseltmeye, bilinirlik çalışmalarına ve teknik altyapıları güçlendirmeye devam edeceklerini kaydetti.

Sektör oyuncularının her birinin üzerine düşeni hakkıyla yaparak bunu başarabileceklerine inandığını vurgulayan Özdemir, katılım finansın son yıllarda farkındalığı artan yeşil dönüşüme yabancı olmadığını söyledi. Çevreye ve insan sağlığına zararlı yatırımlardan uzak durmanın katılım finansının dayandığı inancın bir gereği olarak kabul edildiğinin altını çizen Özdemir, “Bu doğrultuda tüm paydaşlarımızın sürdürülebilir ve çevre dostu projelere finansman sağlama yönünde kendilerini geliştirdiklerine şahit oluyoruz” dedi.

Aktif büyüklük 3 trilyon liraya ulaştı

İlk çeyrek finansal sonuçlarına göre, katılım bankalarının aktif büyüklüğünün toplamında 3 trilyon liraya ulaştığı bilgisini veren Vakıf Katılım Genel Müdürü Mehmet Ali Akben de “Katılım bankalarının reel ekonomiye sunduğu nakdi ve gayrinakdi finansman desteği yıl başına göre %14 artarak 2,2 trilyon liraya çıktı. Katılım bankalarınca toplanan fon hacmi çeyrek sonu itibarıyla %12 artışla 2 trilyon liraya ulaştı. Güçlü kâr geliştirmesi ve ödenmiş sermaye hacminin katkısıyla da özkaynakları 231 milyar lira düzeyine ulaşmıştır.

Bu %8,5’lik pay yeterli değil” diye konuştu. İstanbul Finans Merkezi (İFM) Genel Müdürü Ahmet İhsan Erdem ise Ziraat Katılım’ın genel merkez faaliyetlerini aktif bir şekilde İFM’de yürüttüğünü kaydederek, diğer katılım finans kuruluşlarının da yakın zamanda İFM’de yerlerini alacağını belirtti. İFM’nin katılım finans açısından kendi ağırlık merkezini oluşturmaya başladığını dile getiren Erdem, hedeflerinin İstanbul’u sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de İslami finans için referans bir merkez haline getirmek olduğuna dikkati çekti.

Teşvikler ve operasyonel kolaylıklar sunuluyor

Türkiye’de gerçekleştirilen ilk eser sözleşmesine dayalı ilk yeşil sukuk ihracını örnek gösteren Erdem, buradan elde edilen kaynağın tamamının İFM projesinin finansmanında kullanıldığını söyledi. Erdem, İstanbul Finans Merkezi Kanunu’nun, burada yer alacak katılımcılara çeşitli teşvikler ve operasyonel kolaylıklar sunduğunu kaydederek şöyle konuştu: “Bütün finansal kuruluşların uluslararası deneyimi olan çalışanlara yönelik gelir vergisi muafiyeti, finansal hizmet ihracatı gelirlerinde kurumlar vergisi muafiyeti, ve İFM'de gerçekleştirilecek uluslararası ticaret faaliyetlerinden elde edilen gelirlerde belge muafiyetleri gibi birçok muafiyetten söz edebiliriz.

Bununla birlikte sunulan operasyonel esneklik ve avantajlar kapsamında ise İstanbul Finans Merkezi ekosisteminde yer alacak paydaşların başvuru ve izin süreçleriyle katılımcıların ihtiyaç duyacağı bürokratik işlemlerin hızlandırılması maksadıyla yer alacak bir tek büro yapılanmamız mevcuttur.”

Dijital zekat dönemi başlayacak

İFM Genel Müdürü Ahmet İhsan Erdem, yeşil sukuk ve çevresel yatırımlara uygun ürünler aracılığıyla İslami finansın sürdürülebilirlik alanındaki etkisini artırmayı hedeflediklerini belirterek, katılım sigortacılığı gibi potansiyeli yüksek alanları, dijital zekat yöntemi gibi alternatif modelleri desteklemeyi ve bu alanda çalışan teknoloji girişimlerini İFM çatısı altında konumlandırmayı ve İFM’deki finansal ekosisteme entegre etmeye başladıklarını ifade etti.

Ekonomik öncelikler merkeze alındı

Bugün Türk bankacılık sektöründe 2’si dijital olmak üzere toplam 9 katılım bankasının faaliyet gösterdiğini anımsatan Vakıf Katılım Genel Müdürü Mehmet Ali Akben, bir dijital ve 2 tane yeni katılım bankasının yapılanma ve faaliyete geçiş süreçlerinin devam ettiğini bildirdi. Bu sürecin sonlanmasıyla Türkiye’de faaliyette bulunan katılım bankası sayısının 11’e ulaşılacağının anlatan Akben, “Katılım bankacılığı bu dönemde ekonomik otoritelerinin yönlendirmeleriyle hizalanmış, ekonomik öncelikleri merkeze almış, güçlü finansal gelişimden taviz vermeyerek büyüme ivmesini korumuştur” dedi.