'İhmale gelmeyecek' ürünlere ilgi artıyor

Tehlikeli hastalıklara özel tasarlanan sağlık sigortaları, uzun ve maliyetli tedavi sürecinde hastalara destek oluyor. Yıllık küçük denebilecek primlerle bugün tehlikeli hastalıklara karşı önemli tazminatlar almak ise mümkün.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Sağlıklı bir yaşam sürmek hemen hemen herkesin ilk dileğidir. Sağlıklı bir yaşam sürerken, hiçbir zaman hasta olmayacakmış gibi düşünürüz. Bu yüzden de riskleri hiç düşünmeyiz ya da düşünmek istemeyiz. Sigorta şirketleri söz konusu risklere karşı bir nebze olsun ilaç olmaya çalışırken, son yıllarda artan tehlikeli hastalıklara karşı da öngörülü davranarak, yıllık küçük primler ödeyerek olası bir olumsuzluk durumunda sigortalılara destek oluyorlar.

Günümüzde pek çok sigorta şirketi, tehlikeli hastalıklara karşı hastaların ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilen destek amaçlı sigortaları oldukça düşük primlerle sunuyor. "Tazminat sigortası" olarak da bilinen bu poliçeler, klasik sağlık sigortalarından biraz farklılık
gösteriyor.

Bilindiği gibi sağlık sigortaları, hastalık halinde tedavi giderlerinin poliçe teminatlarına uygun olarak fatura ibrazıyla karşılanması şeklinde işliyor. Tazminat sigortalarında ise sigortalı kişi sigorta yaptırdıktan belirli bir süre sonra (genellikle 90 gün) poliçe kapsamındaki tehlikeli hastalıklardan birine yakalanırsa önceden belirlenen bir tazminatı almaya hak kazanıyor. Sektör temsilcileri söz konusu ürünlerle tanışanların bu üründen vazgeçmeden her yıl yenilediklerini ve her sigortalının beraberinden birçok yeni sigortalı getirebildiğini
belirterek, bu ürünlere olan ilginin her geçen gün artığının altını çiziyorlar.

İki sabit teminat var

Tazminat poliçeleri sadece kanser değil, felçten MS (multiple skleroz) hastalığına, böbrek yetmezliğinden beyin tümörüne kadar hayatımızı ciddi anlamda tehdit edebilecek ve tedavi maliyeti yüksek 10'dan fazla hastalığı kapsıyor. Risklerin büyüklüğü göz önüne alındığında, özel sağlık sigortanız olmasa bile bu kritik hastalıklara karşı söz konusu poliçeye sahip olmanız büyük önem taşıyor. 18-50 yaş arasındaki herkesin yararlanabileceği bu sigorta türünde 65 yaşına kadar yenileme yaptırmak mümkün. Primlerse sanılanın aksine yılda 72 lira gibi oldukça düşük miktarlardan başlıyor, bu tutar yaş, tazminat vb gibi durumlara göre 750 TL'ye kadar ulaşabiliyor. Sigortalı, genelde 25 ya da 50 bin liralık sabit tazminatlardan birini seçebiliyor. İnsan hayatını ciddi anlamda kolaylaştıran bu sigortaların amacı, tedavi sürecinde hasta ve yakınlarına maddi destek olmak. Ancak hemen belirtelim, kritik hastalıklar poliçesi, daha önce tanısı konan hastalıkların tedavisini üstlenmiyor. Hastalık durumunda da yenileme garantisi vermiyor. Sağlık sigortalarından farklı olan bu poliçelerde, tedavinin başlamasından
bağımsız olarak tanı konduğu andan itibaren belgelerin sağlanmasıyla 30 gün içinde tazminat ödeniyor ve sonrasında yenileme yapılması söz konusu olmuyor. Öte yandan bugün birçok şirket çeşitli isimler altında bu ürünleri vatandaşlarla buluşturmaya çalışıyor. Örneğin, "Hayata Devam Sigortası", "Kritik Hastalıklar Sigortası", "Tehlikeli Hastalıklar Sigortası", "Moral Destek Sigortası" gibi.

Sigortalı olmak büyük önem kazanıyor

Bilindiği gibi kanser tedavilerinde uygulanan cerrahi müdahale ya da radyoterapi, kemoterapi gibi yöntemler uzun süreli ve masraflı olabiliyor. Tedavinin psikolojik olarak yıpratıcılığı bir yana, uzun süreli ve masraflı olması da çoğu hasta için başlı başına ciddi sıkıntılar yaratıyor.

İşte tam da bu yüzden, kanser gibi tehlikeli hastalıklara karşı sigortalı olmak büyük önem kazanıyor. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı verilerine göre Türkiye'de her yıl ortalama 170 bin kişiye yeni kanser teşhisi konuyor. Nüfusa oranlarsak, erkeklerin kansere yakalanma riski yüz binde 280. Kadınlarda ise bu oran yüz binde 172 olarak hesaplanıyor.

Kadınlarda en sık meme ve tiroid, erkeklerde ise akciğer ve prostat kanserine rastlanıyor. Türkiye'de hali hazırda kanser teşhisi konmuş ve tedavisi devam eden 350-400 bin hasta olduğu tahmin ediliyor. Rakamlar korkutucu gelse de günümüzde erken tanı ve koruyucu tedbirler sayesinde birçok kanser türü yüzde 90-95 oranında önlenip tedavi edilebiliyor.