Otomatik katılıma ‘işveren katkısı’ yeniden tartışılıyor

BES’e otomatik katılımla ilgili kamu çalışanlarını da içeren ikinci kademe uygulama dönemi başladı. Ancak ilk kademe sonuçları, sistemin çeşitli noktalarında güncellemeyi de gündeme getirecek.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Serhat ALİGİL

Bireysel emeklilik sistemine (BES) “otomatik katılım”ın ikinci kademesi 1 Nisan itibariyle başladı. Bu kademede çalışan sayısı 250-999 arasında olan özel sektör işyerleri ile kamuda (5018 sayılı Yasa) çalışanlar, BES’e dahil edilecek. Bu kapsamda 4 milyon çalışanın daha otomatik katılımla BES’e girmesi hedefl eniyor. Ancak ilk kademede; 1000 ve üzeri çalışanı olan özel sektör işyerlerinde çalışanların BES dahil edilmesi sırasında ortaya çıkan sonuçlar, bu sistemin aksayan yönleriyle ilgili tartışmaları da yeniden gündeme taşıdı. Özellikle cayma hakkının kullanım oranının yüzde 50-60 arasında gerçekleşmesi tartışmanın ana konusunu oluşturdu.

Her ne kadar bu ilk kademede sisteme dahil edilenlerin önemli bir kısmının “gönüllü BES”te hesabının olduğu vurgulansa da, Emeklilik Gözetim Merkezi’nin 24 Mart itibariyle açıkladığı veriler dikkat çekici sonuçlar ortaya çıkardı. Buna göre otomatik katılımla BES’e dahil olan kişi sayısı 682 bin 819’a geriledi. Oysa bu sayı 17 Şubat’ta 1 milyon 47 bin 123 kişiydi. 24 Mart itibariyle katılımcıların fon tutarı ise 108,5 milyon lira oldu.

Benzersiz devlet katkısı

İkinci kademede daha olumlu sonuçlar beklenirken, sistemin kuruluş aşamasından buyana konuşulan “otomatik katılıma işveren katkısı”nın da daha çok gündeme gelmesi bekleniyor. Çünkü otomatik katılımla ilgili başarılı dünya uygulamalarında, hep bu katkının önemine işaret ediliyor. İşte otomatik katılımın ilk kademesiyle ilgili tecrübeler ışığında bu konuyla ilgili görüşlerini aldığımız sektör temsilcilerinin değerlendirmeleri özetle şöyle:

Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Uğur Erkan:

Otomatik katılımda işverenlerin de çalışanları adına katkı payı ödemesi çalışanların sistemdeki devamlılığını ciddi oranda artıracak bir unsur olacaktır. Diğer taraftan, ülkemizdeki otomatik katılım uygulaması çalışanlar için benzersiz devlet katkısı teşviklerini içerecek şekilde kurgulandı. Uygulamanın başlamasından sonraki dönemlerde, sektör deneyimleri ve ihtiyaçlarına göre işveren katkısının getirilmesi de dahil otomatik katılımın tüm yapı taşlarında revizyon ve geliştirimlerin yapılmasının da söz konusu olabileceğini düşünüyoruz.

BNP Paribas Cardif Üst Yöneticisi Cemal Kişmir:

Dünyada başarılı olan emeklilik sistemlerini incelendiğimizde özellikle işveren katkısı veya farklı teşvik edici uygulamaların sistemde kalma oranlarını ciddi ölçüde yükselttiğini gözlemliyoruz. Türkiye’de de ilerleyen dönemlerde işveren katkısı veya kıdem tazminatının sisteme dahil edilmesi katılımcılar açısından önemli bir motivasyon kaynağı olacaktır. Yeni

Zelanda örneği

►Allianz Yaşam ve Emeklilik Genel Müdürü Taylan Türkölmez:

Otomatik katılımı uygulayan başlıca ülkeler arasında Yeni Zelanda, iyi bir başarı yakaladı. Onlarla bizim uygulamamız arasındaki temel fark ise işveren katkısı. Türkiye’deki otomatik katılımda işveren katkısı zorunlu değilken, Yeni Zelanda da ise zorunlu. Ülkemizin ekonomik durumu da göz önüne alındığında otomatik katılımın daha da başarılı olması için tutundurma faaliyetleri ve işveren katkısı gibi konuların büyük önem arz ettiğini düşünüyoruz.

Çalışanların isteği artacak

AvivaSA Emeklilik ve Hayat Üst Yöneticisi Fırat Kuruca, işveren katkısının önemiyle ilgili şunları söyledi: “Şu anda işveren katkısı yok evet; ancak işverenler grup emeklilik sözleşmesi kapsamında çalışana katkı payı ödemesi yapılabilir. İşveren katkısı hem sistemin daha sağlıklı yürümesi hem tasarruf açığımıza daha fazla katkı yapması açısından önemli. Örneğin İngiltere’deki son derece başarılı uygulamada devletin hiçbir teşviki yok ama kurumların katkısı var. Umarız ileriki dönemde işveren katkısı da söz konusu olur. Bu olduğu takdirde çalışanların katılım isteği daha da artacaktır.”