Sunny Fruit, globalde ilk 5 marka arasına girmek istiyor
K.F.C. Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, organik tarım ürünleri sektöründe 30 yıllık bir deneyimle 6 kıtada, 75 ülkeye markalı ihracat yaptıklarını belirterek Turquality kapsamındaki ‘Sunny Fruit’ ile global pazardaki ilk 5 markadan biri olma hedefine odaklandıklarını dile getirdi.

Grubun organik tarım sektörüne yönelik hedefleriyle ilgili açıklamalarda bulunan Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, son 10 yılda Ar-Ge ve dünya genelinde markalaşmaya yönelik ciddi yatırımlar yaptıklarını anlattı. Yenilikçi, katma değeri yüksek ürünler ve farklı pazarlara hitap eden markalaşma stratejisiyle organik gıdada Türkiye’yi temsil etme misyonuyla hareket ettiklerini aktaran Celep, ihracat yaptıkları ülkelerden 40’ında perakende ve e-ticaret kanallarında yer aldıkları bilgisini verdi.
Sağlıklı kuru meyve atıştırmalıkla büyüyecek
Sunny Fruit’i global ölçekte tanınan bir marka haline getirdiklerini anımsatan Birol Celep, güçlü bir sosyal medya ve dijital varlığa sahip olan markalarının ürünlerini doğrudan tüketicilerle buluşturup, hedef kitleyle sürekli etkileşim halinde ürünlerini geliştirdiklerini bildirdi. Sunny Fruit markasının sağlıklı kuru meyve atıştırmalıklarıyla geleceğin atıştırmalık alışkanlıklarını değiştirme vizyonu doğrultusunda hareket ettiğini söyleyen Celep, “Her yıl 15 global ve prestijli fuarda yer alarak markamızı geniş kitlelere tanıtıyoruz. Ayrıca, organik, vegan gibi sertifikalara sahip fonksiyonel meyve ürünleri geliştirerek, yenilikçi ve çevre dostu ambalaj çözümleriyle pazarda fark yaratıyoruz. Markalaşma sürecinde, sürdürülebilirlik, inovasyon ve tüketici odaklı yaklaşımlarımızla Sunny Fruit’i global pazarda daha da güçlendirmeye devam ediyoruz” diye konuştu.
“Türkiye’nin yeni yıldızı, siyah orak inciri oldu”
2024 yılında 7 bin tonun üzerinde organik ürün ihracatı gerçekleştirdiklerini kaydeden Birol Celep, bu ihracatın büyük kısmını kuru incir, kuru kayısı ve kuru üzüm gibi ürünlerin oluşturduğunu aktardı. Bu ürünlerde yenilikçi çeşitlere yönelik Ar-Ge yatırımlarına da dikkat çeken Celep, kuru incirde insan sağlığına en yüksek faydayı sağlayan türlerin tespiti ve endüstriye kazandırılması için yürüttükleri Ar-Ge projesi ile “Siyah orak” türü kara inciri, Türkiye’nin ihracat ailesine kazandırdıklarına işaret etti.
TAGEM Erbeyli İncir Araştırma Enstitüsü, Ege Üniversitesi ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ortaklığıyla yürütülen çalışma sonucu Siyah orak çeşidinin aflatoksin gibi oluşumlara karşı daha dayanıklı olduğunun ortaya konduğunu dile getiren Celep, bu çeşidin diğer türlere göre daha yüksek polifenol ve antioksidan aktivite içerdiği, antidiyabetik, antikanserojen, antienflamatuvar, antihipertansif ve antimikrobiyal etkilere sahip olduğunun bilimsel olarak kanıtlandığını vurguladı.
Farklı koşullarda test edilen Siyah orak çeşidi hakkında Celep, şöyle konuştu: “Bunu yeni bir oyuncunun sahaya çıkması gibi değerlendirmek lazım. Değerli hocalarımızın referansları, teknik bilgileri, Erbeyli Enstitüsü’nün verileri ve bizim 75’den fazla ülkedeki 30 yıllık tecrübemizle entegre bir yapıyı hayata geçiriyoruz. Antioksidan değerinin yüksek olması ve şeker oranının daha düşük olması, Siyah orak çeşidini Amerika ve Asya Pasifik pazarında iddialı hale getiriyor.”
“Markalaşmaya yatırım yapmamız kritik önemde”
Türkiye’nin iklim avantajı sayesinde organik tarımda büyük bir potansiyele sahip olduğunu, özellikle kuru incir, kuru üzüm, fındık, zeytin ve bakliyat gibi ürünlerin, Avrupa, Amerika ve Asya pazarlarında yoğun talep gördüğünü söyleyen Birol Celep, şunları kaydetti: “ Ancak Türk organik ürünleri genellikle hammadde olarak ihraç ediliyor, bu da katma değerli ürünlerin payının düşük kalmasına neden oluyor.
Markalaşmaya ve işlenmiş organik ürünlere yatırım yaparak küresel pazarda daha güçlü bir yer edinebiliriz. Günümüzde tüketiciler sadece organik olmayı değil, sürdürülebilir üretim süreçlerini de önemsiyor. Karbon ayak izinin düşük olması, su tasarruflu üretim modelleri gibi çevresel faktörleri ön plana çıkarmak, organik ürün markalarımızı daha güçlü hale getirebilir. Büyük zincir mağazalar ve online platformlarla iş birlikleri kurarak, ürünlerimizi daha geniş kitlelere ulaştırmalıyız. Uluslararası sertifikalar (EU Organic, USDA Organic, JAS) ve uluslararası fuarlarda daha etkin yer almak da ihracatı artıracaktır.”
Son olarak organik üretimin sürdürülebilir olması için çiftçinin finansal anlamda desteklenmesi, eğitimlerin artırılması ve ihracata yönelik üretim yapan çiftçilere danışmanlık verilmesinin önem taşıdığına dikkat çeken Celep, Türkiye’nin organik tarımdan aldığı payın artırmasının, üreticiden ihracatçıya kadar tüm sektör paydaşlarının bilinçli ve planlı hareket etmesiyle mümkün olacağını sözlerine ekledi.