Düşük rekolte ihracatçıyı sıkıntıya soktu

Geride bıraktığı sezonda ihracat rekoru kıran zeytinyağında, yeni sezonda düşük rekolte sıkıntısı yaşanıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İZMİR - Geçen sezon 12 ay boyunca ihracat rekoru kıran zeytinyağı, yeni sezona düşük rekolte sıkıntısıyla girdi.  

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin zeytinyağı ihracatının 10 yıl sonunda geçen sezon yüzde 380 oranında artarak 92 bin tona ulaştığını hatırlattı. Güreli, ihracat artışının 240 bin ton rekoltenin etkisiyle Türkiye'deki fiyatların dünya ile aynı olmasından kaynaklandığını belirtti. 

"Rekoltenin 140 bin ton beklendiği yeni sezonda 30 bin ton ancak ihracat yapılır" diyen Güreli, geçen yıl hasat döneminde üreticide litresi 4 lira olan zeytinyağının şu anda 6 lira civarında olduğunu kaydetti. Ali Nedim Güreli, "İhracat artışının devam etmesi için şartların uygun olması gerekiyor. Dünyada fiyatlar ne ise o fiyattan yağ bulmak gerekiyor" dedi.  

Güreli, 10 yıl önce 90 bin tonun üzerinde olan ihracatın 10 bin tona kadar gerileyerek geçen sezon yeniden yükseldiğini dile getirdi. Geride kalan sezonda yapılan 92 bin ton ihracatın 30 bin tonunun kutulu yapıldığını vurgulayan Güreli, bir önceki sezon kutulu ihracatın 15 bin ton olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:  

"Kutulu ihracatta yüzde 100'lük artış, ihracatçı dünya fiyatlarından ürün bulduğu için gerçekleşti. Bazı firmalar 10 yıl sonra ihracat yaptı. Zeytinyağı fiyatı dünya ile aynı olursa Türkiye, ambalajlı üründe de dökmede de herkesle rekabet edebilir. Sebebi, bir İtalyan firmasının çalıştırdığı işçi maliyeti ile Türk firmasının çalıştırdığı işçi maliyeti arasında 10 misli fark var. Biz ihracatı yüzde 5 karla yaptık mı çok mutlu oluyoruz. Yüzde 5 iyi para kazanmak demektir. AB'li firmalar yüzde 5 karla bu işi yapmıyor, yüzde 15-20 kar koyuyor. Bizimle rekabet etme şansı yok." 

Tarım tefecileri oluştu 

Güreli, geçen yıl 292 milyon dolarlık zeytinyağı ihracatının yapılmasında Türkiye ve dünya fiyatlarının aynı olmasının büyük etkisinin bulunduğunu dile getirdi. Ürünün az olduğu yıllarda Dahilde İşleme Rejimi (DIR) kapsamında ithalata izin verilmesi gerektiğine dikkati çeken Güreli, üreticiyi konuma adına DIR'a izin verilmemesi tezinin doğru olmadığını vurguladı. 

Zeytinyağının üreticinin elinden hasat dönemi olan kasım-ocak ayları arasında çıktığını, bu dönemde fiyatların zaten piyasa şartlarında olduğunu belirten Güreli, "Ocak ayından sonra yağın fiyatı artınca köylünün eline birşey geçmiyor ki. Parayı başkaları kazanıyor. Amaç üreticiyi korumak ise hasat dönemde DIR yasak olsun. Zeytinyağı üreticinin elinden çıktıktan sonra DIR'ın yasak olması stokçuya yarıyor. Fiyatlar, yağ üreticinin elinden çıktıktan sonra arttığı için 'tarım tefeciliği' denilen bir sistemi doğurdu. Başka meslekten çok sayıda kişi hasat döneminde yağı stokluyor. Doktor, hasat döneminde birkaç bin ton yağ alıyor. Fiyat yükselince satıyor. Bu yolla sermaye artışı yapanlar var" diye konuştu.  

Pazarda kalıcı olmak 

Türkiye'nin son yıllarda dikilen yeni ağaçlarla zeytinyağı rekoltesinin önümüzdeki yıllarda 600 bin tona ulaşmasının öngörüldüğünü kaydeden Güreli, kazanılan pazarların kaybedilmemesi için sürekli tedarikçi olmak gerektiğini ifade ederek, "İhracat pazarlarında rafa girmek çok kolay değil. Rafa giriyorsun ertesi yıl yağ bulamayınca o raftan çıkarsanız sizinle görüşmek için 5 yıl sonrasına randevu veriyorlar. Kutulu ihracat girilen pazarlada kalıcı olmakla artar" dedi.  

Bu konularda ilginizi çekebilir