Fındık ihracatı yüzde 10 geriledi

KFMİB tarafından yapılan açıklamada, “Miktar bazında maalesef %10 civarında bir ihracat azalması mevcuttur. Döviz miktarındaki azalma ise, Ağustos/Eylül aylarında maruz kaldığımız dış kaynaklı finansal saldırı sonucunda TL’nin aşırı değer kaybetmesinin tabii sonucudur” denildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Döviz kurunda yaşanan dalgalanma fındık ihracatını da olumsuz etkiledi. Fındık ihracatı ekimde yüzde 10 geriledi. Konu ile ilgili Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (KFMİB) tarafından yapılan açıklamada, “Miktar bazında maalesef %10 civarında bir ihracat azalması mevcuttur. Döviz miktarındaki azalma ise, Ağustos/Eylül aylarında maruz kaldığımız dış kaynaklı finansal saldırı sonucunda TL’nin aşırı değer kaybetmesinin tabii sonucudur.” denildi. Açıklamada Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) fındık alımları ile görüşlere de yer verildi.

İhracatçı TMO müdahalesinden memnun değil

“Fındık ihracatçısının devletinin ve üreticinin yanındadır” vurgusu yapılan açıklamada; “Devletimizin fındık üreticilerini desteklemek ve kazancını arttırmak için yapacağı düzenlemeler ve alacağı tedbirler olması tabidir. Esasen üreticinin pazarlama teşkilatı olarak çalışan fındık ihracatçılarının bu hususta bir itirazı yoktur. Olamaz da…

Ancak bu desteklerin serbest piyasa kuralları çerçevesinde olması, uluslararası ticaretin vazgeçilmez şartıdır. Devletimizin elinde bunu gerçekleştirecek ve üretici memnuniyetini sağlayacak fiyat dışında çok daha etkili çeşitli enstrümanlar mevcuttur. Bunların en başında da Alan Bazlı Destek gelmektedir. Hangi destek verilecekse bunun mutlaka sezon başlamadan açık bir şekilde ve değişmez bir kurala bağlı olarak yapılması şarttır.”

Zamanlama yanlış

Sezon başlamış, fındığın önemli bir miktarı el değiştirmiş, iç ve dış piyasa bağlantıları yapılmış ve dış satışlar kontratlara bağlanmış iken TMO’nun piyasa fiyatının üzerinde bir fiyat ile piyasaya girmesi doğru değildir. Kısa vadede bir memnuniyet oluştursa da uzun vadede zararlı etkileri olacaktır.

- Öncelikle zaten finansmana erişme yolları neredeyse tıkalı olan tüccar ve ihracatçı kesimlerin bu yeni şartlar çerçevesinde çok daha fazla zorlanacağı kesindir.

- Üreticilerin, özellikle küçük ve varlıklı olmayan kesimi fındığını çoktan satmış olup, TMO’nun fiyatlarından istifade etme imkanı mevcut değildir.

- Sayısal olarak üreticilerin çoğunluğunu oluşturan bu kesimin alınan karara tepkili olması doğaldır. Sahada yapılacak bir araştırma ile bu durum kolayca anlaşılabilir.

- Alınan karar dış piyasalarda Türkiye’ye ve Türk fındığına olan güveni azaltmıştır. Artık bundan böyle TMO eli ile en olmadık zamanlarda fındığa müdahale edilebileceği algısı oluşturulmuştur.

- Öte yandan, Türk fındığına rakip olan ülkelerde “Türkiye’de fiyatlar sürekli artacak, biz alanlarımızı genişletelim” kararının verileceği kesindir.”

“Fiskobirlik’e 10 bin ton 2017 ürünü fındık verilmesi tamamen yanlış”

Öncelikle Fiskobirlik, KFMİB üyesi ve itibarlı bir kuruluştur. Özerk bir kurum olup, faaliyetleri kar zarar esasına göre devam eden ve rekabeti önceleyen bir kurumdur. Hal böyle iken üyelerimizle aynı pazara ürün satan bir kuruma devlet eli ile fındık verilmesi, şartları ne olursa olsun, gerekçesi ne olursa olsun doğrudan rekabet şartlarının ihlali ve haksız bir uygulamadır. Bu işlem ancak aynı şartlarda, her talep edene uygulanması ile mümkün olabilir.

Bu nedenle;

Fiskobirlik’e verilecek fındıklardan tamamen aynı şartlarda fındık ihracatçılarına verilmesi talebimizi açıkça beyan ediyoruz. Bunun aksi bir uygulama karşısında önce Rekabet Kurumu ve diğer yasal kurumlar nezdinde hakkımızı arayacağımızın bilinmesini istiyoruz.

İhracatçılara danışılmadan karar alınması doğru değildir

Fındığın ve işlenmiş ürünlerinin tamamını dış ülkelere satan ve iç piyasada da faaliyet gösteren İhracatçı Birlikleri ve onların üyelerinin görüşü alınmadan, popülist ve hiçbir ticari sorumluluğu bulunmayan çevrelerin yönlendirmeleri ile alınan kararlar doğru olamaz.

Elbette esas karar mercii halka karşı sorumlu olan, devlet ve hükümet yetkilileridir. Bizler işimizi bu kararlara göre yaparız. Bu güne kadar böyle oldu, olmaya da devam edecektir.

Ne var ki istişare esastır ve bu istişare, elini değil, gövdesini taşın altına sokan risk altındaki kesimlerle alınacak kararlar öncesi yapılmalıdır.

Bu konularda ilginizi çekebilir