TZOB: Süt üreticisi bir yıldır insaf bekliyor

TZOB Başkanı Bayraktar, çiğ süt tavsiye fiyatının Temmuz 2014 tarihinden bu yana litrede 1 lira 15 kuruş olduğunu, bunun kabul edilemeyeceğini bildirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiğ süt fiyatlarının sanayicilerin uzlaşmaz tutumu nedeniyle bir yıldır yerinde seyrettiğini bildirerek, “Bir yıl içinde fiyatlar perakende sütte yüzde 8,9, beyaz peynirde yüzde 7,9, yoğurtta yüzde 2,4, fabrika yeminde yüzde 2, yoncada yüzde 3,6 artmışken, litresi 1 lira 15 kuruş olan çiğ sütün fiyatının değişmemesi kabul edilemez” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Ulusal Süt Konseyi’nde belirlenen çiğ süt tavsiye fiyatının Temmuz 2014 tarihinden bu yana litrede 1 lira 15 kuruş olduğunu, üstelik birçok ilde de fiyatın 1 lira 15 kuruşun altında satıldığını belirtti.
En son 24 Haziran 2015 tarihinde yapılan toplantıda, süt sanayicilerinin uzlaşmaz tutumlarını sürdürdüğünü, önümüzdeki süreç için de fiyatın aynı kalması gerektiğini ifade ettiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Taraflar anlaşamadan masadan kalktılar. Ne yazık ki karşımızda, bir yıldır üretici fiyatı aynı seyretmesine rağmen ‘stoklarımız dolu, ihracat yapamıyoruz, ürün satamıyoruz’ diyecek kadar öngörüden yoksun, üreticiyle alakası olmayan gerekçelerin arkasına sığınan bir sanayici var.

Bir yıl içinde fiyatlar perakende sütte yüzde 8,9, beyaz peynirde yüzde 7,9, yoğurtta yüzde 2,4, fabrika yeminde yüzde 2, yoncada yüzde 3,6 artmıştır. Tüketici enflasyonu yüzde 7,2’dir, dolar kurundaki artış yüzde 24’dür. Buna karşın çiğ süt fiyatı sabit kalmıştır. Neredeyse ülkemizde fiyatı bir yıldır artmayan tek ürün çiğ süttür. Sanayiciler aklını başına almalı, bindikleri dalı kesmemelidir.
Üreticimizin önümüzdeki dönemde enflasyonun, döviz kurunun, yem, mazot, gübre fiyatlarının ne olacağını bilememektedir. Bildiği tek şey sabitlenmiş olan, sürdürülemez çiğ süt fiyatıdır.”

Kazanan sanayiciler, marketler; kaybeden üretici

Yoğun emek sarf eden üreticinin kullandığı girdi ve sattığı ürün fiyatlarında söz sahibi olamadığını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Üretici mağdur. Kazananlar yine fabrikalarına fabrika katan ‘sanayiciler’ ile marketler zincirine yeni bir halka daha katmayı düşünen ‘marketler’; kaybeden ise üreticidir. Burada yem fabrikalarını da unutmamak lazım... Döviz kurundaki en ufak bir değişim, üretici süt fiyatlarına yapılan en ufak bir zam, verilen en ufak bir destek, en kısa zamanda ‘yemde zam’ olarak karşımıza çıkmaktadır. Ne yazık ki şu an, girdisini kontrol edemezken, sabitleyemezken, sattığı ürününün fiyatı bir yıldır sabitlenmiş ve bunu daha da ileri götürmek isteyen birkaç sanayici grubunun karşısında mağdur olmuş yüzbinlerce süt üreticisi vardır. Devlet, ‘serbest piyasa ekonomisi’ denilerek bu yaşananlara tarafsız ve sessiz kalmamalıdır.
Çünkü piyasa; fabrikalarına fabrika katan, zincirlerine yeni halkalar eklemek isteyen üç-beş tüccarın elinde oyuncak olmuştur.
Özellikle de sanayiciler, marketler ve yem sanayicileri karlarından başka bir şey düşünmezken, yüzbinlerce üreticinin sessiz kalmasını beklemek abesle iştigaldir.”

Hayvanlar kasaba gider, yeni kriz kaçınılmaz olur

Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, üretimi artırmak için verilen milyarlarca liralık desteklerin boşa gitmemesi, 2010 yılında yaşanan et krizinin tekrar yaşanmaması için sessiz kalınmamasını isteyen Bayraktar, “Eğer fiyatlar önümüzdeki dönem için de sabitlenecek olursa ne yazık ki hayvanlar kasaba gidecek, yeni bir kriz kaçınılmaz olacaktır” uyarısında bulundu.

Dünyanın süt sektörü gelişmiş hiçbir ülkesinde, süt üreticilerinin piyasanın acımasız çarklarına mahkûm edilmediğinin altını çizen Bayraktar, şöyle devam etti:
“Bu ülkelerde devlet her zaman üretici lehine pozitif bir ayrımcılık yapmaktadır. Çünkü bilmektedir ki, süt üreticisi demek yerinde istihdam demektir, süt üreticisi demek milyonlarca aile demektir, süt üreticisi demek şehirlere göçün önlenmesi demektir, süt üreticisi demek insanların beslenmesi demektir, süt üreticisi demek turizm demektir, süt üreticisi demek ihracat demektir. Onlar için sütün ve süt üreticisinin tek değil bilakis birçok anlamı vardır.
Bu sebeplerden dolayı devlet hiçbir zaman bu kesim için tarafsız kalamaz, kalmamalıdır. Çünkü verilen onca desteğin, kredinin, yatırımın takipçisi olmak zorundadır. İnsanlar buna güvenerek yatırım yapmakta, borçlanmakta, zorluklarla mücadele etmektedir.

Devlet müdahale etmeli

Devletten beklentimiz, 3-5 sanayicinin insafına terkedilmiş milyonlarca üretici ve ailesinin korunması, piyasaya müdahale edilmesidir. Böylece; milletin vergileriyle bizlere verilen desteklerle yaptığımız yatırımlar korunacak, özetle süt hayvancılığının geleceği koruma altına alınacaktır.”

Ticarette alıcı ve satıcı olmak üzere iki taraf bulunduğunu hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Biz satıcılar olarak ürünümüzü yoğun emek sarf ederek ürettik ve satmaya çalışıyoruz. Beklentimiz, alıcıların ürünümüze talip olması ve anlaşılacak fiyattan satın almasıdır. Karşımızda ‘istediğim fiyattan verirseniz malınızı alırım, vermezseniz siz bilirsiniz’ diyen ve isteklerini dikte ettiren bir kesim vardır. Bunlar bilmektedirler ki, üreticinin yemciye borcu vardır, üreticinin bankalara borcu vardır, üreticilerin geçindirmesi gereken bir ailesi, sorumlu olduğu insanlar vardır. Her şeyden önemlisi üreticinin güçlü bir ekonomik örgütü yoktur, satmadığı ürünü alacak, üreticiyi sanayicinin insafına terk etmeyecek bir müdahale mekanizması yoktur.
Dolayısıyla üreticilerin şu an itibariyle ‘ürünümü satmıyorum’ deme lüksü yoktur.
Sanayiciler aynı zamanda şu an yaşanan hükümet belirsizliğinden faydalanmaya çalışmakta, bu belirsizlikte ‘fiyatı böyle ne kadar götürebilirsek götürelim’ düşüncesindedirler. Kısacası ‘şark kurnazlığı’ yapmaktadırlar. Şu çok iyi bilinmelidir ki, kesilecek her damızlık hayvanın, yaşanması muhtemel et ve süt krizinin, dışarı aktarılacak her türlü ülke kaynaklarının sorumlusu küçük hesaplar peşinde koşan bu sanayicilerdir.”