Hayali doğru kurduk
Türkiye’de sistem entegratörü denince akla ilk gelen marka olmak üzere yola çıkan Teknoser’in Genel Müdürü Esra Öztezcan ile bu amaca ulaşmak için nasıl bir strateji izleyeceklerini konuştuk.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ali KARAKAYA
Öztezcan 6 yıl Cisco’da, yani ağ tarafında, ardından 2 yıl Microsoft’ta, yani sistem tarafında çalıştıktan sonra yerel bir sistem entegratörü firmanın genel müdürlük görevini 5 yıl boyunca devam ettirmiş. Bu firma satıldıktan sonra ile yolu Teknoser ile kesişmiş. Öztezcan, ağ ve sistem tarafındaki deneyimlerinin, aslında sistem entegrasyonunun temel eğitimini olduğunu düşünüyor ve Teknoser’i şu şekilde anlatıyor: “Teknoser 14 yıl önce, pos tarafında bir pazar görerek bu alana yatırım yapmış ve pazar lideri olmuş bir firma. Yani öngörüleri olan ve hedeflerini gerçekleştirmiş bir firma. Tüm Türkiye’deki saha operasyonunu yönetmeyi bilen ve bunun üzerine her türlü hizmeti verecek yapıyı kurabileceğine inanan Teknoser, şimdi IT tarafına yatırım yapıyor ve sistem entegratörü olmak istiyor. Şimdi bizim amacımız bu hedefi gerçekleştirmek.”
Teknoser’i yeni hedeflerine ulaştırmak için çıktıkları yolda yaptıkları en önemli şeyin şirketin tüm gerçeklerini ortaya koymak olduğunu söyleyen Öztezcan, tüm gerçekleri gayet objektif şekilde ortaya koyduklarını, neleri doğru neleri yanlış yaptıkları, ne eksikleri olduğunu, nelerin olmazsa olmaz olduğunu, gidilmesi gereken yerin neresi olduğu gibi soruları kendilerine sorarak 3 yıllık bir iş planı yaptıklarını söyleyerek devam ediyor: “Hedefi doğru koyduk, hayali doğru kurduk, vizyonu doğru belirledik. Şu anda bu noktadan belirlediğimiz notaya nasıl gideceğimizi adım adım biliyoruz ve 2015 yılı sonuna kadar 3 yıllık iş planlarımız hazır.”
Esra Öztezcan, pos tarafında pazar lideri olan Teknoser’in, sistem entegratörü olarak da bazı projeler yaptığını söylüyor fakat henüz pazarın algısını değiştiremediğini söylüyor: “Bizim için artık zaman çok önemli. Artık hızla bu algıyı geliştirmemiz lazım. Yani, pos tarafındaki saha hizmetlerimizin üzerine şimdi sistem entegratörü algısını oturtmamız gerekiyor.” diyor ve 3 yıllık sürede bütçeden personel yapısına kadar her bir detayın planlandığını belirtiyor.
‘Müşterilerimizin sorunları bizim için fırsat’
Sistem entegratörü olma yolunda şirket kültüründe ciddi yeniliklere gittiklerini söyleyen Öztezcan “Yaptığı işin doğasından ötürü Teknoser yıllarca servis odaklı bir şirket olmuş ve pos hizmeti nedeniyle müşterileri, her ne kadar son yıllarda hem kamu hem de genel sektörde başarılı projelere imza atılmış olsa da, genellikle bankalar olmuş. Yani yaygınlığı çok ama sektör yaygınlığı düşük olan bir şirket vardı ben geldiğimde. Şimdi ise, sistem entegratörü olmak için biz servis odağının üzerine satış, çözüm ve müşteri odaklı olmayı koyuyoruz. Yani, şirket kültürünü değiştiriyoruz ve müşteri odaklı bir kültür getiriyoruz.” diyor ve devam ediyor: “Biz sistem entegratörü olarak kendimize güveniyoruz. Öyle ki, müşterilerimizin sorunlarını kendimizi gösterebilmemiz için birer fırsat olarak görüyoruz. Onlar sorun yaşadıklarında bu, bizim rakiplerimize göre ne kadar hızlı ve esnek hareket ettiğimizi göstermemiz açısından bir fırsat olacak.”
Öztezcan, sadece kutu satarak bir yere varmanın mümkün olmadığını ve kutuların kendileri için birer araç olduğunu söylüyor. “Bizler hizmet firmasıyız ve kutuların üzerine kendi imzamızı atmaya çalışıyoruz.” diyen Öztezcan, hizmet firması olmak için de saha yetkinliğine sahip olmanın bir zorunluluk olduğunu vurguluyor: “Pos işini IT işi ile bir tutmuyoruz. Bugün Türkiye’nin 65 ilde kendi ofislerimiz var ve ofislerimizde pos işi için ayrı, IT işi için ayrı ekipler kurduk. Son iki yıldaki çalışmalar ve özellikle 3 ay önce aldığımız bir kontrat ile şu anda tüm Türkiye’deki IT yapılanmamızı tamamladık. Artık hem IT hem de pos tarafında bütün altyapı hazır ve bundan sonraki süreci kapasite artırımı gibi değerlendiriyoruz. Türkiye’de çok az şirket böyle bir altyapıya sahip.”
‘Karar veren her zaman müşterilerimiz olacak’
Öztezcan, Teknoser olarak müşterilerine bazı hazır paketler sunmadıklarını, çözümleri öneren, alternatifleri sunan taraf olduklarını belirtiyor ve müşterilerinin her zaman karar veren taraf olduğunun altını çiziyor. “Karar verici olan her zaman müşterimiz olacak. Çünkü kendi ihtiyaçlarını, kendi hedeflerini en iyi bilen yine onlar. Biz ise onlara tüm fırsatları ve riskleri, bir kaç yıllık süreçte oluşabilecek tehditleri ve fırsatların hepsini göstererek, onların hedefleri ve ihtiyaçları doğrultusunda farklı alternatifler sunmak zorundayız.” diyen Öztezcan şöyle devam ediyor: “‘Mutlaka şu ürün olmalı’ cümlesini biz o firma ile çalışıyor olduğumuz için değil, onlar için doğru çözüm o olduğu için söyleyeceğiz. Sistem entegratörü olarak zaten birden fazla iş ortağımız var ve bizler müşterilerimize, onların istedikleri çözümü sunabilecek kadar çok firma ile çalışmak zorundayız.
Kırılma noktaları
2015 hedeflerine ulaşma sürecini hızlandıracak bazı kırılma noktaları olabileceğini söyleyen Esra Öztezcan, yakın gelecekte Cisco’nun Silver Partner’ı olacaklarını söylüyor ve diğer kırılma noktalarını şöyle sıralıyor: “Tüm Türkiye’de bir bankanın şube bakım işini almak, bankaların veri merkezi bakım işlerini almaya başlamak, kamu tarafında uçtan uca sistem entegrasyonu projelerini artırmak birer kırılma noktası olabilir.”
“Sunduğumuz çözümlerin oluşturulmasına yönelik analiz, tasarım, ölçekleme ve planlama çalışmalarını müşterinin tarafında yapıyoruz, yani müşterinin IT departmanının bir parçası oluyoruz. Ağ, güvenlik, donanım ve uygulama çözümlerini kurumsal mimari çerçevesinde uçtan uca hazırlıyoruz, sunuyoruz ve raporluyoruz.”
“Herkesin yaptığını zaten yapmak zorundayız. Örneğin, bir sistem entegratörünün ağ veya sistem yetkinliği yoksa, yarısı eksik demektir. O nedenle biz kurumlara ağ veya sistem alanındaki yetkinliğimizi anlatmayacağız, çünkü bunlar zaten bir sistem entegratörü için olmazsa olmaz özellikler. Biz onlara bu yeteneklerimizin etrafında, artı değer olarak neler yaptığımızı anlatacağız. Bu çerçeve artık temel bileşenlerden daha önemli.”
2015 hedefleri
2015’e kadarki 3 yıllık süreçte tüm iş planlarını hazırladıklarını, Teknoser’in IT sektörünün büyüme yüzdesinden daha yüksek bir büyüme hedefleri olduğunu, 2012’de ciro olarak yüzde 70 büyüdüklerini söyleyen Esra Öztezcan, 2015 hedeflerini 3 başlık altında topluyor:
- Genel sektörde (finans, telekom ve kamu sektörü hariç sektör)
yaygınlaşma. Bu sektörde 150-200 aralığında müşteri ve bu müşterilerin sistem entegratörü olmak. Yine bu kurumların IT konusunda herhangi bir soru veya sorunları olduğunda arayacakları ilk firma olabilmek.
- Finans sektöründe derinleşme. Sadece belirli çözümler için değil her türlü IT çözümünde finans sektörü ile çalışabilmek. Yani, örneğin bir bankaya, sadece hizmet, sadece güvenlik ya da sadece sunucu veya depolama çözümü sunak değil, bütün bu çözümlerin hepsini sunabilmek.
- Kamu tarafında hem yaygınlaşma hem derinleşme. Kamuda şu andaki yaklaşık 25 olan müşteri sayımızı, 2015 yılı sonunda, sürdürülebilir kontratlarla mevcut müşterilerimizi de elimizde tutarak 70’e çıkarmak.
Öztezcan 2015’te gerçek hedeflerinin ise, sürdürülebilir büyümesini garanti altına almış bir şirket olabilmek olduğunu söylüyor.
Güvenlik çok önemli!
Esra Öztezcan, 2013’te Data Lose Prevention (DLP), Network Access Control (NAC), Wireless Security, Bring Your Own Device (BYOD), Security Information Event Management (SIEM), Mobil Güvenlik ve Mobil Aygıt Yönetimi, Web Application Firewall (WAF) çözümleri konularının çok konuşulacağını belirterek, sistem entegratörleri için güvenliğin önemine dikkat çekiyor: “2013 yılında müşterilerimizin güvenlik politikalarının oluşturulması ve yaygınlaştırılması kapsamında danışmanlık hizmetleri sağlıyor olacağız. Verilerin korunması, bilinçli ya da bilinçsiz sızdırılmasının önlenmesi, internal kullanıcıların birbirlerine yapacağı muhtemel atakların engellenmesi, uygulamaların kodlama zaafiyetlerinden doğacak açıkların ortadan kaldırılması, kablosuz yapılarda doğası gereği oluşabilecek risklerin ortadan kaldırılması, sistemlerin topolojik olarak zaafiyetlerinin giderilmesi gibi konularda çözümler sunacağız.”