İnternet trajediye sanatla cevap veriyor
Sosyal medyada bilgi kirliliği sorunu var, şüphesiz. Fakat toplumsal bir travma söz konusu olduğunda, "sosyal" taraf ön plana çıkmalı ve toplumu bir araya getirecek bir rol üstlenmeli.
DİDEM ERYAR ÜNLÜ
Lübnan asıllı Fransız karikatür sanatçısı Swaha, geçtiğimiz günlerde Fransa'nın Nice şehrinde yaşanan terör saldırısını öğrendiğinde, birçok kişi gibi ilk önce telefonuna sarıldı. Sonrasında ise yapabileceği tek şeyi yaptı: Sanatına başvurdu. Wired dergisine konuşan Swaha, "Yaşadığımız bu acil durum içinde, resim çizmeye başladım. Nereye doğru gittiğimizi sorgulamak istedim; çünkü herşey çok fazla çirkinleşiyor" diyor.
Bugün dünyanın her yanında terör saldırıları yaşanıyor. Hayatımızın her anını tehdit etmeye başlayan terörün, internet yansımalarını da yaşıyoruz tabi ki. Bu yansımalar arasında son derece acı verici olanların yanı sıra, ruhumuza dokunan paylaşımlar da var. Bunlar, insan ruhunun güçlü ve derin tarafını görselleştiren; insanlık onurunun, barışın, iyiliğin, dosluğun ve dayanışmanın bir gün yeniden kazanacağını hatırtalan paylaşımlar. İnsan olduğumuzu söyleyen paylaşımlar.
Spekülasyonların arasına sıkışan doğallık ve gerçeklik
Fotoğrafl ar, videolar, kişisel yorumlar ve spekülasyonlarla dolup taşan Instagram, Twitter ve Facebook'ta karşılaştığımız bu yeni paylaşımlar, ya da bu yeni sanat türü son derece doğal, arındırıcı ve tamamen gerçek.
Rhode Island Üniversitesi Psikiatri Bölümü Öğretim Görevlisi Ginette Sosyal medyada bilgi kirliliği sorunu var, şüphesiz. Fakat toplumsal bir travma söz konusu olduğunda, "sosyal" taraf ön plana çıkmalı ve toplumu bir araya getirecek bir rol üstlenmeli. "Hepimiz aynı cenazeye gidiyoruz. Ancak birlikte yas tutarsak, güçlü oluruz." Ferszt'in dediği gibi, bazen sanat, kelimelerle ifade edilemeyen duyguların dışa vurulmasında çok güçlü olabiliyor. Yani kelimelerin kifayetsiz kaldığı noktada... Sözün bittiği yerde... Çünkü sanat, acıyı paylaşmanın çok daha yumuşak; yanlızlık duygusunu azaltmanın çok daha güçlü bir yolu.
Sembolik, basit, dürüst ve içten
Sanat, yaşanan acıların sosyal medyaya yansımasında en fazla tercih edilen yöntemlerden de biri; çünkü bir yandan sembolik bir yaklaşıma sahipken, diğer yandan basit ve anlaşılır olma özelliğine sahip. Ama tabi ki, Swaha'nın da dediği gibi, yapılan her karikatürün sorumluluğunun alınması, yaratacağı etkinin doğru düşünülmesi gerekiyor. Her ne kadar sosyal medya "geçici" gibi görünse de, sosyal medyada yer alan her paylaşımın kalıcı olduğunu unutmamak gerekiyor. Stanford Üniversitesi'nden Jeff Hancock, "Seneler boyunca duygularımızı insanlarla paylaştık ve bu duygular yok olup gittiler. Oysa duygularımızı sosyal medyada paylaşınca, orada kalmış oluyorlar" diyerek, sosyal medyanın aslında insan ilişkilerini ne derece etkilediğini ortaya koyuyor.
Sosyal medyanın insan duygularına ayna olma görevi üstlendiği bir gerçek; çünkü sosyal medyada paylaşılan duyguların çok büyük bölümü içten ve dürüst. Bu paylaşımlar aslında insanlığın en iyi ve en kötü tarafl arını yansıtıyorlar. Ve de en ilginç olanı, bu paylaşımların bundan sonra asla durdurulamayacak olması.
SOSYAL TARAFI ÖNE ÇIKMALI
Sosyal medyada ciddi bir bilgi kirliliği yaşıyoruz. Fakat toplumsal bir travma söz konusu olduğunda, "sosyal" taraf ön plana çıkmalı ve sosyal medya toplumu bir araya getirecek bir rol üstlenmeli. Sonuçta "Hepimiz aynı cenazeye gidiyoruz. Ancak birlikte yas tutarsak, güçlü oluruz."