“Siz aslında bir Epson kullanıcısısınız”
2000 yılında açılan Epson Türkiye ofisi 12. yılını geride bırakırken, baskı ve görüntüleme teknolojileri alanındaki yenilikleri Türkiye pazarına sunmaya devam ediyor.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ali KARAKAYA
Epson, dünyada kendi baskı kafasını üreten birkaç firmadan birisi. Buna ek olarak projektör tarafında da Türkiye pazarına 60’dan fazla çeşit sunuyor. Aslında birçoğumuzun sadece baskı çözümleri ile tanıdığı Epson, telefonlarımızdaki LCD ekranlardan göz lenslerine kadar çok geniş bir yelpazede ürün geliştiren bir şirket olma özelliğinde. Örneğin, ilk masaüstü yazıcıyı gelişten şirket Epson.
Epson Türkiye Ofis Müdürü Sevil Kanat değişen koşullar ve ihtiyaçların, gelişen teknolojinin, artan maliyetlerin ve değişen rekabet şartlarının sadece teknoloji şirketlerini değil, global olarak bütün şirketleri farklı çözümler bulmaya ittiğini söyleyerek başlıyor konuşmasına ve devam ediyor: “Herkesin kendine bir yol bulması gerekiyor. IT sektörü de artık her sektöre bir şekilde dokunan ve çok hızlı değişen bir sektör. Artık her şeyi belirleyen faktör, kullanıcının talebi. Bizim şirketimiz de karlılığı devam ettirebilmek ve rekabetten geri kalmamak adına, özellikle son birkaç yılda yeni ürünler geliştirmek yoluyla rakiplerinden farklılaşma yolunu seçti.”
Bu farklılaşma sonucu geliştirilen yeni ürünlerin pazarda çok olumlu tepkiler aldığını vurgulayan Kanat, baskı maliyeti, toplam sahip olma maliyeti, cihazın az yer kaplaması veya hızlı baskı alması gibi kuruma özel faydalar satın almada önemli kriterler olduğundan bahsediyor ve artan ürün çeşitliliği ile birlikte artık farklı ihtiyaçlara daha iyi cevap verebildiklerini belirtiyor. Sevil Kanat Türkiye’de KOBİ gelişiminin çok güçlü olduğunu, ancak fiyat avantajının her geçen gün biraz daha ön plana çıktığını gözlemlediklerini söyleyerek devam ediyor: “Biz, bugün dünyada hiçbir üreticinin sunamadığı kadar düşük baskı maliyetlerine sahip cihazlar üreterek, kurumların baskı maliyetlerini azaltmalarına yardımcı oluyoruz.”
Türkiye, dünyada en fazla baskı alan ülkelerden
Sevil Kanat’a gelişen teknoloji ile birlikte, özellikle kurumlardaki baskı sayılarının azalma eğilimine girip girmediğini soruyoruz. Kanat, baskı sayılarının azaldığı söylense de durumun pek de öyle olmadığını söylüyor: “Örneğin Türkiye, dünyada en fazla baskı alan ülkelerden birisi konumunda. Hem doküman hem de görsel baskısı olarak bu rakamlar gelişmiş ülkelere göre yüksek seviyelerde. Gelişmiş ülkelerde baskı sayılarının azaldığı doğru, ancak özellikle Türkiye gibi ekonomisi büyüyen, gelişmekte olan ülkelerde hala çok fazla baskı alınıyor. Bu durum elbette 10 yıl sonra değişebilir ancak şu anda durum bu.”
Mobil trend konusuna da değinen Kanat, mobil cihazların Türkiye pazarında henüz çok büyük bir pazar payına sahip olmadığını, ancak yine de bazı firmaların mobil cihazları destekleye cihazlar talep ettiklerini belirtiyor. Epson’ın 100’den fazla yazıcısının Apple’ın AirPrint özelliğini desteklediğini de yeri gelmişken hatırlatalım.
Sevil Kanat, özellikle 2008 yılındaki global krizle birlikte, tüm maliyetlerin, herkes için arttığını ve bu noktada yazıcı markalarının, uygun maliyetli baskı alan ürünler sunmak gibi bir zorunluluğu olduğunu belirtiyor. Kanat önümüzdeki dönemde yazıcı markalarının en büyük endişesinin de bu olması gerektiği görüşünde.
“Epson kullanın ya da kullanmayın, siz bir Epson kullanıcısısınız”
Epson Türkiye ProGraphics&V.I Kanal Müdürü Çağdaş Sevgen ise Epson’ın günde 2 milyon dolarlık Ar-Ge yatırımı yapan bir teknoloji firması olduğunu söyleyerek, yazıcı teknolojilerinin kalbini oluşturan baskı sistemlerini ve görüntüleme ürünlerinde görüntü elde edilmesini sağlayan çekirdek teknolojiyi üreten bir şirket olduklarını belirterek, “Epson, birçok global teknoloji cihazının içerisindeki ana teknolojiyi üreten bir şirket. Yani, siz marka olarak Epson kullanın ya da kullanmayın, aslında siz bir Epson kullanıcısısınız. Bu bir televizyon, cep telefonu veya mikrodalga fırın olabilir” diyor.
Sevgen, tıpkı Kanat gibi, 2008’deki ekonomik krize vurgu yaparak, bu krizin sadece ekonomik bir kriz olmadığı, aynı zamanda tüketici alışkanlıklarını değiştirdiği tespitini yapıyor: “Artık tüketiciler, hangi özelliklere sahip olan bir cihaz istediklerini bilerek bize geliyorlar. Bu bakış açısı da beraberinde, baskının profesyonelleşmesini getiriyor.” Epson’ın bu değişimi çok iyi analiz etmiş bir şirket olduğunu söyleyen Sevgen, bu nedenle şirketin profesyonel baskı kanalına çok ciddi yatırımlar yaptığını belirtiyor: “2 yıl öncesine kadar sadece geniş formatlı baskı çözümleri (41-160 cm arası baskı yapabilen cihazlar) tarafına 10 adet olan ürün gamımız bugün 30’un üzerinde. Üstelik bunlar sadece çeşit olsun diye çıkarılmış ürünler değil, doğrudan dikey büyüme ürünleri. Örneğin, daha önce fotoğraf baskısı alanında en gelişmiş ürünleri sunan Epson’ın, üzerine çok fazla yoğunlaşmadığı bir CAD ve reklamcılık pazarları vardı. Şimdi bu pazarlara da girdik.”
Tekstil pazarına özel ürün
Bunlara ek olarak Epson’ın çok stratejik bir karar aldığını belirten Sevgen, ürünlerinin daha önce tekstil sektöründe modifiye edilerek kullanıldığını söylüyor ve devam ediyor: “Şirket bu gelişim stratejisi süresinde, kendi ürünlerinin doğrudan üretim bantlarında kullanılabileceğini görerek, dünyada ilk defa hem mürekkebini, hem teknolojisini, hem de tüm teknik ekipmanını ürettiği ürünleri pazara sunmaya başladı.” Çağdaş Sevgen yakın zamanda satışına başlanacak olan bu ürünlerin şirketin vizyonunu göstermesi açısından önemli olduğu fikrinde.
Türkiye’nin tekstilde çok büyük bir pazar olduğunu belirten Sevil Kanat, 2023 için tekstil sektöründe 70 milyar dolarlık bir hedef olduğunu ve her firmanın bu hedefe ulaşmak için çalıştığını belirtiyor. Sevgen ise ekliyor: “Bugün Türkiye’deki tekstil üretiminin sadece yüzde 2’si dijital. Bu oranın, bizim geliştirdiğimiz gibi tekstil sektörüne özel ürünlerle 2013’te yüzde 5’e çıkacağını ve her yıl katlanarak gideceğini tahmin ediyoruz.”
Epson Türkiye bünyesindeki ProGraphics departmanı 2009 yılından beri faaliyette. Sevgen 2009’da geniş format pazarında 7. iken şu anda pazar ikincisi konumuna geldiklerini ve her yıl yüzde 30’un üzerinde büyüdüklerini belirtiyor ve bu büyümenin devam edeceğini öngörüyor.
En büyük alıcı devlet
Türkiye’deki projeksiyon cihazı pazarının büyüklüğü yıllık yaklaşık 100 bin adet. Epson ise pazara 60’dan fazla projektör çeşidi sunuyor. Hem yazıcı hem de projeksiyon tarafındaki en büyük alıcı ise devlet. Özellikle eğitim kurumları için alınan projeksiyonlar ve yazıcıların sayısı, toplam satışların yüzde 50’sini geçiyor, hatta projeksiyonlarda bu oran yüzde 70’lere çıkıyor. Fatih Projesi ile birlikte ise kamu alımlarında azalmalar olduğunu belirten Sevil Kanat, hala satılan projeksiyon cihazlarının yarısından fazlasının eğitim kurumlarına gittiğini söylüyor.
Kanat, kamu kurumlarının daha çok düşük maliyetli projeksiyon cihazları aradıklarını belirtiyor ve Fatih Projesi’nden sonra projektör piyasasının daha nitelikli ürünler satmaya yöneldiğini söylüyor. Projeksiyon pazarındaki satın alma kararı ise ürünün sunduğu görüntü kalitesine, ne kadar süre kullanılabileceğine, kablosuz bağlantı seçeneği sunup sunmadığına, cihazın boyutlarına, taşınabilir olup olmamasına ve fiyatına göre değişiyor.
Doğrudan satış yok!
Epson, Türkiye’de doğrudan atış yapmıyor. Bunu yerine giriş ve orta seviye ürünler için İndex ve Boğaziçi, grafik yazıcılarda (geniş boyutlu yazıcılar) Tecpro ve Lidya Grup, tüketim malzemeleri tarafında Ekip ve Kadıoğlu, POS yazıcılarda ise Tecpro ve Sedna distribütörleri aracılığıyla satış yapıyor.
Bunların dışında Türkiye geneline yayılmış 130’dan fazla çözüm ortağı ile tüketiciye ulaşan Epson için, özellikle geniş boyutlu yazıcılar tarafında değer katarak hizmet sunan çözüm ortakları çok önemli. Kanat, “Geniş format ürünleri, örneğin bir deseni baskıya gönderince basabiliyor ancak firmanın ihtiyaçlarına göre baskı yapabilmesi için bir yazılım uzmanlığı gerekiyor. Dolayısıyla bu ürünleri satan çözüm ortaklarının, yazılım ve grafik konularında uzman olması, müşteri ile aynı dili konuşuyor olması gerekiyor” diyor ve devam ediyor: “Çözüm ortaklarımızdan bazıları grafik tarafında uzman ve biz onlara çözümlerimiz ve üçüncü parti yazılımlar ile ilgili eğitimler veriyoruz. Yine projektör tarafında uzman olan çözüm ortaklarımız var. Onlara da yeni çıkan modeller hakkında düzenliği bilgiler veriyoruz.” Sevgen ise özellikle grafik tarafında bayilerinin yeni yılla birlikte sertifika programına bağlanacaklarını belirtiyor.
Rakamlarla Epson Türkiye
1942 yılında Japonya’da Seiko Epson olarak yola çıkan şirket, 1980’lerden itibaren gelen seri üretim ve markalaşma ile sadece Epson olarak ürünler çıkarmaya başlıyor. Bugün dünya genelinde 80 binden fazla çalışanı olan Epson, yazıcı ve tarayıcılardan projektörlere ve POS cihazlarına kadar, pazara çok geniş yelpazede ürünler sunuyor.
Finansal yılı Nisan ayında başlayan Epson, o nedenle henüz 2012 yılını mali olarak kapatmış değil. Türkiye operasyonunda 15 kişinin çalıştığı Epson’ın 2011 yılında (2012 yılı Nisan ayında biten) Türkiye’deki iş hacmi 28 milyon Euro olarak gerçekleşmiş. 2012 yılını yüzde 5 büyüme ile kapatacağını tahmin eden şirketin 2013 hedefi ise, yeni ürünlerin getireceği etkiyle yüzde 10’un üzerinde bir büyüme. Sevil Kanat, kendi sektörlerinden birçok firmanın 2012’de yaptıkları seviyede iş yapma hedefinde olduklarını belirtiyor ve 2013’ün 2012’den daha kötü bir yıl olmayacağı tahmin ediyor.
Satın alma kararını ne etkiliyor?
Kurumların baskı cihazlarını edinirken en öncelikli kriterleri maliyet. Düşük maliyetli baskı çözümleri, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin ilk tercihlerinden. Maliyetin ardından ise cihazın baskı hızı ön plana çıkıyor. Epson’ın farklı ihtiyaçlara göre farklı ürünler sunduğunu belirten Sevil Kanat, baskı cihazlarının seçiminde, çok fonksiyon özelliğinin de öncelikler arasında olduğunu belirtiyor ve çok fonksiyonlu ürünlerin satın alma maliyeti açısından avantaj sunduğunu belirtiyor. Bu faktörlere ek olarak, cihazın ofis içerisinde kapladığı alan ve kablosuz iletişim özelliğine sahip olup olmadığı gibi faktörler de satın alma kararını etkileyen unsurlar arasında.
Baskı çözümlerini seçerken...
Çağdaş Sevgen, kurumların baskı çözümleri alırlarken, sahip olma maliyetine dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, “Sahip olma maliyeti cihazı aldığınız rakam değildir. Kullanılan teknoloji ile doğru orantılı olarak, sürekli yenilenmesi gereken bir teknoloji almaktan kaçının. Bir kere alın, orijinal sarf malzemesi kullanın ve cihazı, cihazın ömrü boyunca kullanın” diyor.