Türkiye’de bir Küresel İnovasyon Merkezi: Oksijen Ar-Ge
350’ye yakın Ar-Ge elemanının çalıştığı Oksijen Ar-Ge’nin bugününü ve yarınını Arda Özgün ile konuştuk.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ali KARAKAYA
2006 yılında Vodafone bünyesine geçen Oksijen Ar-Ge, bugün sadece Vodafone Türkiye için değil, Vodafone Group altındaki 32 operasyon ve 400 milyondan fazla müşteri için çözümler geliştiren bir yapı haline gelmiş durumda. 350’ye yakın Ar-Ge elemanının çalıştığı Oksijen Ar-Ge’nin bugününü ve yarınını Arda Özgün ile konuştuk.
1994 yılında Bilkent Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Netaş’ta yazılım geliştirici olarak çalışmaya başlayan Oksijen Ar-Ge Genel Müdürü Arda Özgün, Turnet adlı Türkiye’nin internet omurgasını kurma projesinde çalışarak, birisi İstanbul, diğeri Kıbrıs’ta olmak üzere iki ISP’nin kurulması sürecinde yer aldı. 1998 yılında Kanada’ya giden Özgün, burada Nortel’de çözüm mimarı olarak çalışırken, dünyanın birçok ülkesinde hayata geçirilen projelerde de yer alma şansı buldu.
Arda Özgün, bir süre sonra Nortel’den ayrılarak kendi girişimleri olan Fotonomi’yi hayata geçirdiklerini söylüyor. Fotonomi ile IP network’lerindeki mantığı optik network’lere taşıdıklarını söyleyen Özgün, (Genelde optik network’ler zaman ayrımlıdır. Fotonomi ise bu ayrımları, tıpkı IP’de olduğu gibi paket bazlı yapıyordu) 2001 krizi ile birlikte gelen süreçte tutunamadıklarını söylüyor. Hem yazılım hem de donanım çözümleri sunan Fotonomi’nin yazılım bölümü kapanırken, donanım bölümü hala çözüm sunmaya devam ediyor.
Bu süreçte Türkiye’ye dönme kararı aldığını söyleyen Özgün, Netaş’ta bir projeyi hayata geçirdiklerini, çalıştıkları grubun, projenin başarıyla uygulanması sonucu kısa sürede 150 kişiye kadar çıktığını belirtiyor ve kısa süre sonra yurtdışına yazılım ihraç etmeye başladıklarını söylüyor. Özgün’ün bir sonraki durağı ise Vodafone olmuş: “Ben sonraki adım nedir diye düşünmeye başladım ve sonraki adım Vodafone oldu.” Vodafone’da ilk olarak ‘Uygulama Geliştirme’ bölümünün başına geçen Arda Özgün, ardından, yeni kurulan ‘Servisler’ bölümünün sorumluluğunu almış. “Vodafone olarak daha fazla servis sağlamak istiyoruz. Daha fazla kullanıcıya ulaşmak istiyoruz.” diyen Özgün, ile Vodafone Teknoloji’yi, yani Oksijen Ar-Ge’yi konuşuyoruz.
2000 yılında Telsim’e teknolojik çözümler sunmak amacıyla kurulan ve 2006 yılında Vodafone’un Telsim’i satın almasıyla birlikte Vodafone Teknoloji adı ile Vodafone bünyesine geçen Oksijen Ar-Ge, 2009 yılında Vodafone’un IT Geliştirme birimi ile birleşiyor. Bu birleşmeden sonra hızlı bir büyüme sürecine giren Oksijen’in o zamanlar 100 civarında olan Ar-Ge çalışanı, bugün 300’ü geçmiş durumda.
32 ülkede 400 milyondan fazla müşteri
Oksijen Ar-Ge, bugün sadece Vodafone Türkiye’ye değil, Vodafone Group altında faaliyet gösteren 32 farklı Vodafone birimine hizmet veriyor. GSM operatörlerine çözüm sunmanın, çözüm geliştiricileri için çok önemli olduğunu söyleyen Özgün, Oksjen Ar-Ge olarak en önemli avantajının, Vodafone Group sayesinde Vodafone Türkiye gibi 30’dan fazla ülkeye çözüm sunabilmek olduğunu söylüyor: “32 farklı Vodafone operasyon biriminden sorumlu olan Vodafone Group altında ağ, servisler ve IT olarak 3 farklı ana birim bulunuyor. Dolayısıyla sizin, örneğin, ağ tarafında bir çözüm geliştirip, Vodafone Group altında ağlardan sorumlu birimle anlaşmaya varmanız, 30’dan fazla ülkeye anında erişebileceğiniz anlamına geliyor. İşte Vodafone bize bu fırsatı veriyor ki, bu gerçekten de paha biçilemez bir fırsat.”
Yetenek Paylaşım Sistemi
Oksijen Ar-Ge, yaklaşık bir yıldır devam ettiği Yetenek Paylaşım Sistemi’ne çok önem veriyor. “Büyük bir operatörün içerisinde olunca bazen çevrenizdeki küçük girişimciler kadar hızlı hareket edemiyorsunuz. Oysa etrafınızda birçok küçük şirket var.” diyen Arda Özgün devam ediyor: “Bu küçük şirketler daha fazla pazarın içerisinde olabiliyorlar, çok hızlı hareket edebiliyorlar, yeni servisler çıkarabiliyorlar. Dolayısıyla onların bu yetenekleri var. Ancak onların elinde de bizim elimizdeki kullanıcı bazı yok, network yetenekleri yok, bu yaygınlık yok. İşte Yetenek Paylaşım Sistemi bu yetenekleri birleştiriyor. Biz yeteneklerimizi onlarla paylaşıyoruz, onların yaratıcılığı da bizim network’ümüze servis olarak geliyor.”
Özgün, bu iki farklı yeteneği teknolojik bazda birleştirmenin zor olduğunu söylüyor: “Bu şirketler ürünlerini sizin network’ünüzle entegre etme konusunda sorun yaşıyorlar, çünkü burada bilmedikleri koskoca bir dünya var. O nedenle bu tarafı çözüm geliştiriciler için basitleştirmek gerekiyor. Sonuç olarak, küçük bir firmanın bizim network’ümüzle entegre olabileceği bir altyapı yaratıyoruz.”
Vodafone Teknoloji Oksijen Ar-Ge’nin şu anda 3 tane patenti bulunuyor. Buna ek olarak 11 tane patent başvurusu daha var. Özgün, yeni bir buluş yaptığınız zaman iki yönde ilerleyebileceğinizi söylüyor: “Geliştirdiğiniz şeyin patentini alabilirsiniz ya da markette ilk olmaya çalışırsınız ve standardı değiştirirsiniz.” Oksijen Ar-Ge olarak, özellikle lokasyon ve GPS tarafında standartları değiştirme yolunu seçtiklerini söyleyen Özgün, bu konuda pazarda ilk olmayı hedeflediklerini ve daha sonra birçok cihazın bu servisleri desteklediğini belirtiyor.
Artık tekil inovasyon yok
GSM pazarı çok hızlı değişen ve çok dinamik bir pazar. Böyle bir pazarda Ar-Ge faaliyetleri gerçekleştirmenin zor olup olmadığını sorduğumuzda Arda Özgün, artık tekil inovasyon olmadığını, sadece şirket içerisinde inovasyon yapmaya çalışmadıklarını söyleyerek başlıyor söze. “İş ortaklarımızı düzenli olarak çağırıyoruz ve ellerinde neler olduğunu dinliyoruz. Onlardan, Vodafone’a ve Türkiye’ye uygun olabileceğini düşündükleri 3 projeyi bize getirmelerini istiyoruz. İş ortaklarımız bu konuda bize çok yardımcı oluyorlar.” diyen Özgün şöyle devam ediyor: “Bu fikirleri duyduktan sonra hangileri Türkiye’ye ve Vodafone’a uygun olabilir diye bakıyoruz ve daha sonra bunları şirket içinde tartışıyoruz. Bu fikirlerin ticari açıdan hayata geçirilip geçirilmeyeceği konusunda da müzakerelerde bulunuyoruz. Sonuçta seçilen fikirleri ise hızla hayata geçirmek için çalışmaya başlıyoruz.”
Bu fikirlerin hayata geçirilme süresi ise projenin büyüklüğüne ve ne kadar IT entegrasyonu ihtiyacı olduğuna bağlı olarak değişiyor. Özgün, “Projeleri network’le entegre etmek daha kolaydır, IT ile entegre etmek ise daha zordur. Kesin bir şey söylemek zor olsa da fikir bize geldikten sonra ortalama 2 ila 8 ay arasında hayata geçiriliyor diyebilirim. Ekstrem durumlarda bu süre 10 aya kadar çıkabiliyor.” diyor.
En önemli nokta ölçeği yakalamak
Türkiye’de Ar-Ge yapmanın en büyük zorluğunun ölçeği yakalamak olduğunu söyleyen Arda Özgün, Vodafone’un kendilerine bu fırsatı sunduğunu vurguluyor: “Bir ürünü ilk müşterinize sattığınız zaman çok fazla para kazanmazsınız. O ürünü ancak ikinci, üçüncü, dördüncü... müşteriye sattığınız zaman para kazanmaya başlarsınız. Zaten asıl mesele de bu yaygınlığı, büyüklüğü yakalayabilmek. Türkiye’de bu büyüklüğü yakalamak zor, hatta en zor kısım o. Onun dışında ülke olarak eleman kalitemiz çok iyi, üstelik girişimciyiz de. Ancak ölçeği yakalamak en önemlisi.”
Arda Özgün, GSM pazarında artık ses yerine verinin ön plana çıktığını söylüyor. Geçtiğimiz yıl Vodafone’un data gelirlerinin yüzde 154 arttığını vurgulayan Özgün, “Artık iş modelimiz değişiyor. Bundan 4-5 sene önce ses daha fazla domine iken, şu anda veri ve uygulama çeşitliliği daha önemli hale geldi. Doğru uygulamalar ve doğru veri servisini sunuyor olabilmek kritik öneme sahip. Trend de o yönde değişiyor.” diyor ve devam ediyor: “Bunun yanı sıra, uygulamalar ve multimedya içeriklerin şekil değiştirmesi ile birlikte üçlü bir yapı çıkıyor ortaya: Multimedya, ses ve veri. Bu üçlüye mobili de eklediğinizde dörtlü bir yapı ortaya çıkıyor ve bu dörtlü yapının katma değeri çok yüksek.”
Özgün’ün üzerinde durduğu bir diğer nokta ise bu 4’lü yapı içerisinde regülasyonlar tarafında bir eşitsizlik olduğu. “Burada regüle olmayan bir yapı var. Bir tarafta internetin en popüler web site ve servisleri var. Bu oyuncular servislerini sunabilmek için bizim altyapımızı kullanmak zorundalar. Fakat bizim sektörümüz her açıdan regüle bir sektör iken, over-the-top oyuncular için böyle bir şey geçerli değil. Burada bir dengesizlik var ve bizler bu rekabetin belli bir vadede belirli regülasyonlarla dengeleneceğini düşünüyoruz.”
Kurumsal çözümler
Kurumsal tarafta bireysel taraftan farklı olarak, sunulan çözümlerin var olan IT altyapısına entegre edilmeye çalışıldığını belirten Özgün, bireysel pazarda genel ihtiyaçlara göre çözümler geliştirmeye çalışırlarken, kurumsal pazarda spesifik çözümler ortaya koyduklarını söylüyor.
Oksijen Ar-Ge, hem kurumsal hem de son kullanıcı tarafına yönelik yenilikleri pazara sunuyor. Kurumsal ses pazarında, şirketlerin kablolu yapılarını kablosuz tarafa taşıma (substitution) projesi, kablolu ve kablosuz altyapının birlikte kullanılabildiği (convergious) çözümler ve pbx ihtiyacını azaltan VPN servisleri sunuluyor. Ses servislerinden bağımsız olarak uygulama ve altyapı tarafında sunulan bulut servisleri ise şirketlerin kendi içlerinde daha az yatırım yaparak uygulamaları ağ üzerinden çalıştırabilmelerini sağlıyor. Yine VodafoneNet servisleri ise e-postadan CRM uygulamalarına kadar birçok çözümü içeriyor. Tüm bunlara ek olarak kurumların ihtiyaçlarına özel çözümler de geliştiriliyor.
“Türkiye’de bilgisayar ve elektronik mühendislerimiz çok iyi. Çünkü bu ülkede bilgisayar ve elektronik mühendisi olmak çok zor. Yani üniversite sınavında yüzde 1’lik dilime gireceksiniz ve kazandığınız üniversitelerden mezun olacaksınız. Hangi üniversiteye girerseniz girin, bunu başarabilmek için iyi olmanız lazım. Örneğin Hindistan’da ya da Amerika’da bu böyle değil. O nedenle Türkiye’de şanslı olduğumuzu düşünüyorum.”
Rakamlarla Oksijen Ar-Ge
- Oksijen bünyesinde 308 kişi çalışıyor. (Yüzde 30 kadın, yüzde 70 erkek)
- Oksijen bünyesinde bir yılda çeşitli büyüklüklerde 400’ün üzerinde proje tamamlanıyor. Bunlardan 100 tanesi büyük projelerden oluşuyor.
- Oksijen Ar-Ge’de yıllık ortalama 4 milyon satır kod yazılıyor. Buna göre Oksijen personeli her yıl 200 sayfalık 500 cilt kitap dolduracak kadar kod yazmakta.
- Çalışma tecrübelerinin toplamı, 786 yılı Oksijen’de geçirilen 2 bin 587 yıla tekabül eden Oksijen Ar-Ge mühendisleri, Vodafone’un faaliyet gösterdiği tüm operasyonlar için inovatif teknoloji ve çözümler geliştirmek yolunda 1 yılda ortalama 480 bin saatlik Ar-Ge faaliyeti gerçekleştiriyor.
Oksijen Ar-Ge’nin geliştirip sektöre bir ‘ilk’ olarak kazandırdığı çözümler:
- Türkiye’nin ilk hibrit tarife modeli - “Vodafone Hesabını Bilen Tarife”, Şubat 2012
- Türkçe karakterlerin uluslararası GSM standartlarına eklenmesi ve SMS’lerin etkin kullanımı, Mart 2008
- Orta Doğu ve Doğu Avrupa’daki ilk “Ring Back Tone” uygulaması, Aralık 2004
- Avrupa’daki ilk “Mobile Video Streaming” uygulaması, Ocak 2003
- Dünyadaki üçüncü, Türkiye’deki ilk “MMSC” çözümü, Temmuz 2002
- Avrupa’daki ve Türkiye’deki ilk “Ses Tanımalı Mobil Servisler”, Temmuz 2002
- Dünyanın ilk “OSA/Parlay Tabanlı IN Platformu”, Nisan 2002
Oksijen Ar-Ge yeni binasında
Sadece Vodafone Türkiye için değil, Vodafone Group içerisinde yer alan 30’dan fazla ülke için de servisler geliştiren Küresel İnovasyon Merkezi Oksijen Ar-Ge, İTÜ içerisindeki Teknokent’te, 2500 metrekarelik yeni binasına taşındı. Böylece daha önce dağınık durumda olan Ar-Ge birimlerinin hepsi tek bir merkezde toplanmış oldu. Arda Özgün, yeni ofisle birlikte şirketin daha heyecanlı bir yapı kazandığını ve bunun ortaya bir sinerji çıkardığını söylüyor: “Ofisi kurarken birlikte çalışabileceğimiz ortak alanlar oluşturmaya çok önem verdik. Aynı şekilde iş ortaklarımız geldiğinde çalışabilecekleri alanlar da hazırladık. Böylece ortak çalışmaları artırmayı hedefliyoruz.”
İş ortakları önem kazanıyor
Arda Özgün, iş ortakları ile çalışmalarının artarak devam ettiğini söylüyor. “2012 başında sistemi daha da büyütmek konusunda çalışmalar yapmaya başlamıştık. Bu çalışmaların hem büyük hem de küçük partnerlar tarafı var. Küçük iş ortaklarını besleyen tarafı Yetenek Paylaşım Sistemi idi ve o konuda önemli ilerleme kaydettik. Atos ve Ericsson’un da aralarında bulunduğu 150’den fazla büyük iş ortağı ile birlikte çalışıyoruz. Örneğin, prepaid card ve kişi yedekleme gibi projelerin hepsini iş ortaklarımızla geliştiriyoruz.”