Ben de dahil tüm TGSD üyeleri 'sanayiciliği artık bıraksak mı' diyor

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nin yeni Başkanı Şeref Fayat, sanayicilere 'iade-i itibar' yapılması gerektiğini, hükümete sundukları öneriler dikkate alınmaz ve karlılık bu seviyede giderse, çok sayıda kişinin sanayiden uzaklaşacağını söylüyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

beyhan.png

Giyim sanayicileri yol ayrımında... Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nin (TGSD) yeni Başkanı Şeref Fayat, sanayicilerin çok önemli bir karar aşamasında olduklarını anlatıyor: "Sanayiciler bugün 'geçmişte aldığım arsalara otel ya da bina yapıp sanayicilikten çıkayım mı'nın kararını alma sürecinde. Bir bıçak sırtı durumdayız." TGSD Başkanı'na giyim sanayicilerinden kaçı bu durumda diyoruz, yanıtlıyor: "Ben dahil konuştuğum herkes..." 

10 Mart'ta Ankara'ya bir rapor sundu Şeref Fayat. Hazır giyimcilerin sorunlarına çözüm önerileri var bu raporda. "İstihdam sayınızı artırdıkça cezalandırıldığınız bir sistem söz konusu. O kümesin içinde oldukça yolunduğumuzu hisseder, çok daralmış marjların içinde sıkışan bir konumdayız" diyor Fayat. Dolayısıyla 10 Mart'ta sunulan rapor bu daralmayı aşmaya yol açacak pratik öneriler içeriyor. Bu önerilerden en önemlisi sanayide kalanların ödüllendirilmesi. "Sanayiciler istihdam sayısı, ihracat miktarı ve inovatif olması oranında ödüllendirilmeli" diye başlıyor söze Fayat ve Turquality benzeri bir modelle sanayicilerin nasıl desteklenebileceğini anlatıyor: 

Nitelikli Üretici Sertifika Programı sorunu çözebilir 

"Dünyada marka olmak çok önemli ama o dünya markalarına üretim yapmak da önemli. Sanayide olanların itibarının iade edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Nitelikli Üretici Sertifika Programı adlı bir program kurulmasını öneriyoruz. Turquality gibi işleyecek, bağımsız bir kurul tarafından denetlenecek. Resmi, kayıt içinde olan bir oluşum öneriyoruz. Tüm oda ve birliklerin desteklediği bir model bu. Gençlerimizin sanayi kolunu tercih etmesinde de bir avantaj sağlanmalı. Hizmet sektöründe çalışanların brüt ücretindeki kesinti yüzde 40'sa, sanayi sektöründe çalışanlardan yüzde 30 kesinti yapılmalı diyoruz. Böylece gençler AVM'de çalışmak yerine üretim bandında çalışmayı tercih edebilir. Türkiye, üretimde kalmalı, ihracat yapmalı... Türkiye üretimden kaçıp, mevcut arsalarına AVM'ler, binalar dikerek çok ileri gidemez. Binayı yapacak tamam ama üretimden çıkmayacak. Sanayiciyi sanayide kalmaya razı etmemiz gereken döneme geldik. Samimiyetle söylüyorum ben dahil hepimiz sanayiciliği devam ettirip ettirmemeyi düşünüyor. Bugünkü yapıda büyümek istemiyorsunuz, büyüdükçe cezalandırılıyorsunuz çünkü." 

1.5 yıl önce Paris'te katıldığım fuarın desteğini alamadım 

Bu nokta Şeref Fayat, çok dikkat çekici bir veriyi paylaşıyor. Türkiye'de hazır giyim üreten 53 bin şirket bulunuyor. Bu şirketlerin yüzde 91'inin çalışan sayısı 1 ile 19 kişi arasında görünüyor. "Bu korkunç düşük bir rakam. Belki daha çok çalışanı var ama kayıtlı değil, belki outsourse ediyor... Çalışan sayısı 100'ü geçenlerin oranı yüzde 1... Bu doğru bir yapı değil" ifadesini kullanıyor Fayat. Ona göre önerdikleri Nitelikli Üretici Sertifikası bu sakat yapıyı da düzeltebilir. Peki nitelikli üreticilere bugünkü sistemde mağaza, fuar desteği gibi çok sayıda destek yok mu? Fayat, "Ben TGSD Başkanı olarak 1.5 yıl önce Paris'te katıldığım bir fuarın desteğini henüz alabilmiş değilim. Evet, bu destekleri çok hızlı alamıyoruz. Bu sertifika programı içinde olan şirketler, kayıt içinde olacağı için tek elden teşviklerden de çok hızlı biçimde faydalanabilir. Şu anda bölük pörçük verilen, boarding card'ımızı kaybettiğimiz için destekleri alamadığımız sistemin daha tek kapıdan olması sağlanabilir." 

Tekstilcilerin milyonlarca doları denetim firmalarına gidiyor 

Bu sistem, tekstilcilerin audit uygulamalarına ödediği yüz milyon dolara yakın paranın da cepte kalmasını sağlayabilir. Fayat, "Bize belirli yabancı sertifika programlarından denetim almadığımız sürece sipariş vermeyeceklerini söylüyorlar. Böyle bir sertifika programı, bizi bu ticarileşmiş yapının elinden de kurtarabilir" ifadesini kullanıyor. 

Son olarak sektördeki dev yabancılardan Levi's Türkiye'deki üretimini durdurma kararı almıştı. "Onların da çıkmasının sebebi de üretimin neredeyse cezalandırılıyor olması" diyen Fayat, Bangladeş'te işçilik ücreti 0.65 cent iken bizde 5.5 dolar olunca, ek vergi ve yüklerle Türkiye'nin pahalı olduğuna karar veren yabancı üreticilerin burayı 'bir kalemde siliverdiğini' anlatıyor. Teşviklerle ilgili sıkıntılara da değinen Şeref Fayat, bölgesel teşvikler yapılırken illerin gelirlerinin dikkate alındığını ancak 4'üncü bölgedeki bir ilçenin 6'ncı bölgeden daha fakir olduğu durumların da olabildiğine dikkat çekiyor. 

wrfdv.jpg

Fayat önerilerini şöyle sıralıyor: "Teşvikin il bazında değil ilçe bazında da olması gerektiğini söylüyoruz. İlçelerde teşvik, OSB'lere gidip mesaiye kalmak istemeyen kadınların iş gücüne katılmasına da büyük katkı sağlar. Daha geniş kapsamlı bir teşvik sistemi olmalı diyoruz. Seçimlerden sonra yatırım teşviği sisteminin baştan sona elden geçeceği bir sürecin yaşanacağına inanıyorum. Çünkü gerçekten uygulanabilir değil. Size çarpıcı bir sayı vereyim, bu teşvik çıktığından beri 5 ve 6'ncı bölgeye verilen teşviklerin oranı sadece yüzde 20." 

Peki bu durum çözüm sürecinde önemli adımlar atıldıkça değişmez mi? TÜSİAD'ın, İHKİB'in bu bölgelerdeki çalışmaları gelecekte ilerlemez mi? Fayat yanıtlıyor: "İnsanlar orada iş yapmak istiyorlar ama bina almak istemiyorlar. Süreç şu anda orada kilitleniyor. Artık TOKİ mi yapar bilmiyorum binalar yaptırılıp kiraya verilmeli. Arsa tahsisi yapılıyor ama bir türlü yatırıma dönmüyor. OSB'lere yatırım çekilmeye çalışılması yerine oralara binalar yapılıp çeşitli iş kollarına kiraya verilmesi çok daha sağlam bir yöntem."

Bu Aile Yasası sonrası kimse kadınları işe almayı tercih etmez

Hazır giyim ve tekstil Türkiye'de kadın istihdamında en çok söz söyleme hakkı olan sektör. Sanayide kadın çalışan oranı yüzde 16 iken bu oran hazır giyim sanayiinde yüzde 49. TGSD Başkanı Şeref Fayat, yasanın yaratacağı tehlikeyi hiç eğip bükmeden apaçık ortaya koyuyor: "Bu yasa böyle çıkarsa ya sektörümüzde kimse işe alımda kadınları tercih etmez ya da bu yasa uygulanmaz... Bu yasa kadının aleyhine olacaktır." 

Haklı fesih oranı % 15 

"Yasa yarı zamanlı çalışma talebinde bulunana haklı fesih hakkı vermiyor, işten çıkarmaların önünü kesiyor ama" diye söze başlıyoruz ama Fayat, Türkiye'de haklı fesih oranının sadece yüzde 15 olduğunu vurguluyor. "Anadolu'da yeni yasanın fiilen uygulanma imkanı görmeyen Fayat, "Ben de katılıyorum doğum oranı artmalı ama bu gelişmişlik seviyesinde değil daha Türkiye. Kuzey Avrupa örnek veriliyor ama oralarda kişi başı milli gelir 40 bin dolarlara çıktıktan, yaratılan katma değer arttıktan sonra getirildi bu düzenlemeler. Sosyal olarak çok beğenmeme rağmen bu yasanın kadın istihdamı tercihinde sorun yaratacağını düşünüyorum. 10 yıllık kademeli bir geçiş planlanmalıydı" diyor. Peki istihdamının yarısı kadın olan bir sanayinin yöneticilerinin fikri alındı mı bu yasa yapılırken? Fayat, "Hayır alınmadı, ama size önerimizi söyleyeyim. Kadın istihdamını artırmak için, kocası çalışan ve kocası SSK'lı olduğu için otomatikman sağlık sigortasından faydalanan evde oturan kadınlar istihdam edildiğinde onların vergisinden sağlık primi düşülsün... İşte bu, kadın istihdamını artırır."

Türkiye Çin'le aynı fiyata düştü talebe kapasiteler yetmeyecek

Rusya bölgesindeki sıkıntının en az 2 yıl süreceği bir gerçek. Daha kısa vadeli daha küçük miktarlı, düşük marjlı satış yapılacak o bölgeye bu süreçte. İran'la ticarette çok ciddi talep var. Para transferi çok net değil ama pazarın katlanarak büyüyeceğini öngörüyoruz. Irak'ta da iç karışıklık olmazsa iyi gidiyor. Avrupa, euronun değer kaybetmesi sonrası önce bir durdu. Ama talepte şimdi bir canlanma var. Türkiye parite kaynaklı gelişmelerin meyvesini yemeye başlıyor. Paritede euronun değer kaybetmesi nedeniyle Türkiye'ye bir talep artışı söz konusu. Parite farkı artı vergi dediğinizde Türkiye şu anda Çinle aynı fiyatta. Şu anda büyük alım grupları tarafından fiyatlandırmalara başladık. Çin'den Bangladeş'ten bize kaymalar olacak. Yılın ikinci yarısında ihracatçı firmalarımızda kapasitelerin yetmeyeceği noktaya gelecek bu durum. Geçmiş kontratlar da bu ay sonuna kadar bitiyor. Yeni kontratlarda nisandan itibaren Türkiye'ye çok yoğun siparişler gelecek. Geçtiğimiz dönemde çok fazla atölye kaybettiğimiz için bu durum, kapasite problemi olarak karşımıza gelecek."

Koruduk ama artık bu topraklarda kadife üretilmiyor

Türk hazır giyim sektörü bugün 19 milyar dolar ihracata ulaştıysa, bunda Türk iplik ve kumaş üreticilerinin katkısı yadsınamaz. Ancak sektörün dört bir tarafı geçtiğimiz dönem koruma önlemleri nedeniyle neredeyse 'birbirine girdi'. Şeref Fayat o tartışmalara çok net bir yorumla; "Pamuktan üretilen tüm iplik ve kumaşların korunması o sanayiye büyük katkı sağladı. Kahramanmaraş'ta, Gaziantep'te birçok dokuma atölyesi yeniden üretime başladı o sayede. Ancak polyester ile ilgili geçmiş olsun, artık polyesterde Uzakdoğu ile rekabet şansımız yok. Burada koruma ancak sanayicinin o alanlarda üretimden çıkmasına yol açıyor" diyor. Sektörün çok sayıda küçük üreticiden oluştuğunu ve bu ihracatçıların DİR kapsamına giremediğini anlatıyor Fayat. "Biz büyük kurumlar bile gümrük müşavirlerimizle bu sistemin altından kalkamıyoruz. Niyeti Türk ihracatçısının rekabet gücünü artırmak olan bu uygulamayı suistimal edenler var. Bu birçok bürokratik problem yaratıyor. Küçük şirketlerin DİR'in gerektirdiği prosedürleri uygulayabilmesi mümkün değil" diyor. Fayat'a göre korumak yanlış, o üretici neden dünya ölçeğinde fiyat veremiyor ona bakmak gerek. Örneğin neden denim kumaşta dünya ile rekabette öndeyiz de diğer bir kumaşta bu başarılamıyor? "Önlerine duvarlar ördüler ama şu an bir tek kadife fabrikamız yok, hepsi ithal" diyor Fayat. Polyester, kaz tüyü mont kumaşına da koruma konmuş, şimdi mont da üretilmez hale gelmiş Türkiye'de... Bir çağrı yapıyor: "Üreticinin önünü açın, o da rakibi gibi 50 cent'e ulaşsın o hammaddeye. Polyester kumaşta gerekli yatırımlar yapılmadı, rekabet şansımızı yitirdik. Bari o ürünleri kullanarak yapılan üretimden de çıkmayalım. Hammadde tarafında ise 70 cent'lerde bir fiyatın en geç nisanda açıklanarak pamuk üretiminin desteklenmesi gerekiyor. Yüksek teknoloji üreten ABD bugün en büyük pamuk üreticisiyse, Türkiye burada stratejik pozisyonunu mutlaka korumalı. Çiftçi şu anda soya ile pamuk arasında kalmış durumda. Hammaddemizin temelini korumamız gerekiyor."

Bu konularda ilginizi çekebilir