Terzi usulü yazılımla 45 günlük işi birkaç saate düşürdü
Üniversiteye başladığında bilgisayar destekli tasarım ve imalat yazılımıyla ilgilenmeye başlayan Cem Şirolu, seçmeli ders tercihlerini de bu alanlardan yana kullandı.
Başak Nur GÖKÇAM
Endüstri mühendisi olarak mezun olduktan sonra makine mühendisliğinin önemini fark etmesiyle başlayan hikâyesi, bu alanda yüksek lisans yapmasıyla devam etti. Yurt dışında aldığı eğitimlerin ardından 1995 yılında kendi şirketi ile kolları sıvayan Şirolu, müşterilere özel yaptığı çizimlerle işe başladı.
1 yıl kadar kalıpta çalıştıktan sonra fiziki anlamda kalıp yapmayı ve parça işlemeyi öğrendiğini belirten Yenasoft Yazılım CEO’su Cem Şirolu, “O tarihlerde herkes, ilk olarak bilgisayar kontrollü tezgâh edinmeye başlamıştı. Bu tür yazılımlarla yeni yeni haşır neşir oldukları için de düzenli olarak bir kalıp parçası işleme, kalıp yapma süreci yaşanıyordu ve öğretmek dışında bu hizmeti vermek de bizi oldukça geliştirdi. Çünkü her sektörle alakalı parçayı bu aşamada görmüş olduk.
2007 yılında bilgisayar kontrollü, hassas tezgâh yapan DMG Mori (eski adıyla Mori Seiki) adlı Japon firması ile bir anlaşmaya vardık ve onlara danışmanlık vermeye başladık. Krank milinden, uçak parçasına kadar birçok parça için danışmanlık verdik. İlk hizmet ihracatımız da böylelikle başlamış oldu. Bunun yanı sıra DMG Mori müşterilerine de alacakları çok eksenli tezgâhlara yönelik eğitim veriyor ve parça işlemelerine destek oluyorduk. Bu süreçler hem bize hem de onlara çok şey kattı” dedi.
“El oyalayan işler için kendi yazılımımızı geliştirdik”
Sonrasında imalat tarafından ziyade tasarım ofislerine, Ar-Ge bölümlerine hitap etmeye başladıklarını söyleyen Şirolu, “Orada da çok el oyalayan işler olduğunu fark ettik ve bu konular hakkında kendi yazılımlarımızı geliştirmeye karar verdik. 2014 yılında da müşterilere özel, terzi usulü yazılımlar yazmaya başladık.
İlk satışımızı Hollanda’ya gerçekleştirdik. Örneğin bizim müşterimiz bir makine tasarlıyor, o makinede de bin tane saç parça var. Eskiden hepsini tek tek açıp, lazerde veya punch press’te kesilmesi için atölyeye gönderiyorlardı. Bizim yaptığımız yazılım o bin parçayı açıp, resimlendirdi ve punch programlarını çıkarttı. Böylelikle eskiden 45 gün süren iş birkaç saatte tamamlanmaya başladı” diye konuştu.
“Mühendise yazılım öğrettik”
Yazılım geliştirme sürecinde sık sık bilgisayar mühendislerinin gelip ayrılma durumu olduğunu ve bu duruma çözüm geliştirmek amacıyla mevcuttaki makine mühendislerine yazılım eğitimi verme kararı verdiklerini söyleyen Şirolu, “Onlara 2 yıl kadar eğitim aldırdık. Ve makine mühendislerimiz, programcı oldular. Şimdi yazılımları onlar yazıyorlar” dedi.
Yenaplus markasıyla dijital dönüşüme hizmet edecek firma kurduklarını söyleyen Cem Şirolu, “Tüm yazılımlarımızı tek alanda Yenatools altında topladık. Burada, şirketlerin eski verilerinin dijital ortama aktarılmasını sağlıyoruz. Önce var olan dataları temizleyerek işe başladık, sonrasında bunu bulut üzerinden platforma taşıdık ve ürün yaşam döngüsü dediğimiz sistemi kurarak, kurumsal hafızayı koruma altına aldık” bilgisini verdi.
“Karbon ayak izi miktarının %90’ı tasarımda belli olur”
Karbon emisyonları nedeniyle dünya sağlığında yaşanan değişimlere ve üretimde karbon ayak izinin önemine dikkat çeken Şirolu, “Bir ürünün karbon ayak izinin yüzde 90’ı zaten üretime gelmeden tasarım aşamasında belirleniyor. Eğer ki sen karbon ayak izinde bir düşüş elde etmek istiyorsan, en başa dönüp tasarımı, kalıbı, iş prosesini değiştirerek başlaman gerekiyor. O yüzden de ürün yaşam döngüsünün önemi çok büyük” diye konuştu.
“Pilin mantığı değişecek”
Yapay zekânın harcadığı enerji ve dijital karbon ayak izi de gündemin en fazla konuşulan konuları arasında olduğunu da hatırlatan Şirolu, şunları söyledi: “Bunun çözümünün yeni bir enerji kaynağı bulunarak yaşanacağını ve pilin mantığının gelecek süreçte değişeceğini düşünüyorum. Şu an 2030 'da dünyadaki elektriğin yüzde 30’unu yapay zekânın çekeceği konuşuluyor. Bu oran çok büyük. Gelecekte dönüşüm içinde dönüşüm gerçekleşmesi gerekiyor diyebiliriz. Çünkü aksi takdirde gelecek nesillere yaşayabilecekleri malzeme kalmaz. Malzemeyi değiştirmemiz lazım. Türkiye’de de bu alanda en dikkat edilmesi gereken şey orta ve üst seviyedeki firmalarımızda dijital dönüşümü gerçekleştirmek.”