Binyılların beşiğinde 2 gün

Kayseri’de alternatif bol: Tarihi eserlerin peşine düşebilir, doğayla iç içe anlar geçirebilir, İpek Yolu kervanlarının izini sürebilir, yer altı şehirlerine şaşırabilir, ticaretin doğuşuna tanıklık edebilirsiniz.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

NERMİN SAYIN

Kayseri Ticaret Odası’nın katkıları, Radison Blu otelin ev sahipliğinde Kayseri’deyim. Yoğun bir hafta sonu beni bekliyor, yine de Kayseri’deki tarihi eserlerinin ve doğa güzelliklerinin ancak bir bölümünü görebileceğim. Çünkü; pek çok iş adamımızın memleketi olan Kayseri, 6 bin yıllık bir geçmişe, bu toprakları yurt bilmiş onu aşkın uygarlığın kalıntılarına sahip. Hemen hepimizin iş dolayısıyla yolunun düştüğü, ama gezmek için çok fazla zaman ayırmadığımız bu kent, güzelliklerini keşfetme hevesindeki seyyahın önünde adetâ matruşka gibi açılıyor, sürprizlerini birbiri ardına sıralıyor. En son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: İş için geliyorsanız ziyaretinize gezmek için de en az 2 gün ekleyin, eğer buradan Kapadokya’ya geçecek bir gezginseniz Kayseri’yi de mutlaka ama mutlaka rotanıza ekleyin!

Ben şehir merkezini Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Şube Müdürü Nuri Selçuk’un mihmandarlığında gezdim, ama aslında kentte herkes için “yerleşik” bir rehber var: Kültür Yolu. Kaldırımın ortasında farklı renkle ayrılan bu yolu takip ederek merkezdeki eserlere ulaşabilirsiniz. Biz Gevher Nesibe Hatun Medresesi’nden başladık. Kayseri’nin geçmişinde güçlü kadınların izlerini sürmek mümkün. Gevher Nesibe de onlardan biri, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in acı bir aşk öyküsü yüzünden verem olup ölen kardeşi. Vasiyeti, ta 1200’lerde tıp eğitimi verilen medrese ve hastane olmuş; Selçuklu’nun görkemini yansıtan bina bugün interaktif bir Selçuklu Müzesi. Kayseri’de öyküsünden etkilendiğim diğer kadınsa I. Alâeddin Keykubat’ın eşi Hunat Hatun. Cumhuriyet Meydanı’nda, yakında bir kültürparkı olarak açılması planlanan Kayseri Kalesi’nin dibinde adına yapılmış hoş bir külliye var. Alanya Kalesi’nin hakiminin kızı; Bizanslı bir asilzade olan Hunat Hatun, Alâeddin Keykubat’ın önce rüyasına girmiş; sonra eşi olmuş. Müslümanlığı seçtikten sonra ilmiyle hem ün, hem sevgi kazanmış.

Kayseri medreseden zengin; daha sonra da yolunuz kitapçılar çarşısı niteliğindeki Sahafiye Medresesi’ne düşsün. Hemen arkasındaki 2. ya da 3. yüzyıldan kalma Roma Mezarı’nı da sakın atlamayın! Kümbetleri hatırlatmamaysa hacet yok, yolculuğunuz boyunca sık sık karşınıza çıkacaklar zaten. Ve Mimar Sinan tabii. Dünya çapındaki sanatçımızın doğduğu ev, 115 kilometrelik bir yeraltı şehrine de sahip olan Ağırnas’ta ve bölgenin tüm özelliklerini gösteriyor. Mimar Sinan’ın Kurşunlu Camii’ni gezdikten sonra, Ağırnas’a uğrayın ve bir dehanın doğduğu bu tarih kokan evi de görün...

TARİHİN CANLANDIĞI MAHALLE

Kayseri’de geçmişin mimarisi, özellikle de taş evler çok zarif. Bunu şehri gezerken karşısınıza çıkan pek çok taş konaktan anlayabilirsiniz. Ama özellikle görmenizi tavsiye edeceğim bir bölge var: Setenönü. Büyük bir restorasyon sürüyor burada, ama, hamamdan başlayıp aşağı indiğinizde restorasyonu tamamlanıp hizmete açılan bölgeye gelebilirsiniz. Eski Kayseri konakları onarılmış; lokanta ya da butik otel olmuş, her birinin taş işçiliğine ayrı ayrı bakasınız gelecek. Ortada ferah bir meydan da var. Dekorasyonlarda da yöresel antikalar kullanılmış, epey zevkli... Kayseri’nin en güzel konaklarından biri de bugün Etnografya Müzesi olan 15. yüzyıldan kalma Güpgüpoğlu Konağı. Ona da zaman ayırın!

BİR DOĞA HARİKASI: KAPUZBAŞI

Tarihi mirasını gezdiyseniz, sıra doğal güzelliklerde... 3 bin 916 metrelik Erciyes, şimdilerde dinleniyor, ama özellikle hafta sonları sucuk-ekmek yemek için eteklerindeki tesislerde onu ziyaret edenler mevcut. Bir de kışın görmek lâzım onu... Kayseri’de bu mevsimin ideali ne diye sorarsanız, cevap belli: Kapuzbaşı Şelaleleri. Aladağlar Milli Parkı’nın içindeki şelaleye ulaşan yol epey uzun ve virajlı, Aladağlar’ın göz hapsinde, adetâ "kuru bir kanyon"da gidiyorsunuz. Fakat daha doğduğu noktayı gördüğünüz an, “İyi ki geldik” diyorsunuz. Yahyalı’daki şelale kaynağından çıkar çıkmaz aşağı dökülüyor -suyu buz gibi-. Aktığı yerin rakımı 700 metre, Aladağlar’ın sarp manzarası harika. Dağdan birden beliren Elif, Üçlü ve Güney olarak anılan 7 şelalenin kimi güzel bir kızın nazlı nazlı dalgalanan saçları gibi sakin, kimi doğaya hayranlığınızı tırmandıracak kadar kudretli. Yol üstündeki Derebağ Şelalesi, Soğanlı Vadisi, Sultansazlığı Kuş Cenneti ve Zamantı Irmağı doğanın bölgeye diğer armağanları.

Bünyan halılarından Soğanlı bebeklerine

Kayseri’den dondurulmuş mantı alacacağınız garanti, peki diğer hediyelik alternatifl eri neler? Kent, 15. yüzyıldan kalma, ülkemizin en büyük Kapalıçarşı’larından birine sahip ki burada adetâ ne ararsanız var. Özellikle yöresel lezzetlere mutlaka yakından bakın... Hemen yanındaki aynı yüzyıldan kalan Bedesten’de ise ünlü Bünyan ve Yahyalı halılarını, kilimlerini, halı ve kilimden yapılmış çeşitli ev eşyalarını, dokuma nazarlıkları bulabilirsiniz. Kayseri’yle özdeşleşen Soğanlı bebekleriyse hemen yerde... Kapağımıza da taşıdığımız II. Abdülhamid’in emriyle yapılan Saat Kulesi’nin muvakkithânesine de mutlaka uğrayın. Kayseri’yle ilgili pek çok kitap, modern tasarımlı magnet, bardak altı gibi hediyelik eşyaları burada bulabilirsiniz. Bu arada, bu şirin Saat Kulesi ve muvakkithânesinin Milli Mücadele’de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olarak kullanıldığını da ekleyeyim.

Develi Cıvıklısı’nı duydunuz mu?

“Uyarmadı” demeyin: Rejimdeyken Kayseri’ye gidilmez! Birbirinden lezzetli yemekleri yeseniz bir türlü, yemeseniz bir türlü... Aşçının maharetinin bir kaşığa en fazlasını sığdırışından belli olan mantıyı herkes biliyor, onu nasılsa yiyeceksiniz ama, fırıncılık tarihi taa Hititler’e uzanan Kayseri’ye gelince asıl Develi Cıvıklısı’nı tadın. Yoğurt ve salatayla servis ediliyor. Çıtır pide üzerine, parça etin çift bıçak altında kıyılmasından dolayı etin yağının da eridiği “Cıvıklı” denen bu lezzetin fermanı bile var! Erciyes’te sucuk-köfte, yağlama, içli köfte, sosuyla öne çıkan yaprak sarma, yöreye özgü gilaboru meyvesinin mayhoş şurubu ve elbette pastırma tadılmadan Kayseri’den dönülmez! Son not: Yörenin hayvansal ürünlerinin tadı İstanbul’da kolay kolay bulunmayacak cinsten...

Ünlülerin lisesi

Osmanlı’dan kalma Anadolu’daki en büyük ve en zarif liselerden biri Kayseri’de; Abdullah Gül, Turgut Özal ve Emel Sayın burada okumuşlar... Çok görkemli bir yapı, “Taş Mektep” filminde de kullanılmıştı, hatırlarsanız. Lise, 1920-1921’de, son sınıf öğrencileri Sakarya Savaşı’nda şehit düştükleri için mezun verememiş. Bugün Milli Mücadele Müzesi. Teknolojinin nimetlerini değerlendirerek gençleri de müze gezmeye, arşive katılmaya, aktif ziyaretçi olmaya davet ediyor.

Talas, geçmişe açılan kapı

Tarihi taş konakları ve güzel düzenlenmiş dar; Arnavut kaldırımı sokaklarıyla zaman yolculuğunun asıl adı Talas. Burada kafe ve lokantalarda keyifl i vakit geçirebilirsiniz. Talas’ta elinizi sallasanız tarihi esere çarpıyor. Özellikle Yamandede Camii ve Yamandede Konağı’nı öneririm. Konak nefis bir sivil mimari örneği. Kökboyasıyla ve ağaç oymayla süslenmiş, döneme ait objelerle mazinin estetiğini yansıtıyor. Talas’taki Ali Dağı ve yeraltı şehri de her seyyahın aklını başından alabilir.

Bu konularda ilginizi çekebilir