Marka olmak demek, katma değeri artırma anlamına geliyor
Mustafa BOYDAK / Kayseri Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye, bir istikrar havzasında bulunuyor. Çin'den İtalya'ya kadar olan coğrafyaya baktığımız zaman bu kadar kuvvetli bir sanayisi olan başka bir ülke daha bulunmuyor. Ayrıca, genç bir nüfusa sahibiz. Küresel markalar için önemli bir pazar haline geldik. Dolayısıyla doğru stratejilerle Türkiye iş dünyasının temsilcileri olarak markalarımızı global arenaya çıkarmamız lazım. Dışarıda yatırım yapıyor olmak sadece büyük firmalarımıza has bir durum değil. KOBİ'lerimiz de muhakkak dış pazarları araştırmalı. Hedef pazarlarda yerlerini almalı. Hal böyle olunca markalaşma çalışmalarının önem arz ettiği unutulmamalı.
Türkiye, geçmişte pek çok kriz yaşadı. Her krizden bir ders alındı ve firmalar bu derslerle gelişti. Burada öğrendiğimiz başlıca ders; markalaşmanın önemi oldu. Bugün itibarıyla markalaşma çalışmalarını sağlıklı bir şekilde tamamlayan firmaların olumsuz durumlardan fazla etkilenmediklerini, sektörlerinin öncüleri olduklarını görüyoruz. Ama şu da önemli, marka meydana getirirken yapılan işin sevilmesi gerekiyor. İşini severek yapan birisi için başarının kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.
Asırlık şirketler Türkiye'yi global pazarın yıldızı yapar
Öte yandan, marka olmak sadece nihai tüketiciye ürün yapmak olmamalı. Yan sanayide marka olabilmek de çok önemli. Sadece bitmiş mamulü üretmek için marka olunursa yan sanayiyi kim yapacak? Dolayısı ile yan sanayide markalaşmak da bir o kadar önemli bir konu. Şu unutulmamalı; kendisini yenileyen şirketler her zaman kazandı. Müşterisi ile iletişim içinde olmayan firmalar ise uzun vadede ayakta kalamaz. Tüketici ile iyi bir iletişim içinde olmayan markalar hangi sektörde olursa olsun o işin başkaları tarafından daha iyi yapılmasına vesile olacak.
Küresel ölçekte marka olabilmek için sürdürülebilirlik olgusunu dikkat almak gerekiyor. Mükemmelliğe ulaşmak için öncelikle bizim şirketlerimizi sürdürülebilir kılmamız lazım. Eğer sürdürülebilir bir durumda değilsek, bizim için mükemmellik diye bir şey aramaya gerek yok. Baktığımız zaman Türkiye'de 100 yıllık firma çok sınırlı sayıda. Eğer biz bu devirleri sağlıklı yapıp, kendi aramızdaki ilişkilerimizi olması gereken bir platforma koyarsak, bizim de yüzlerce yıllık pek çok şirketimiz dış pazarlarda boy gösterecek. Bu sayede Türkiye, global pazarın yıldız ülkelerinden biri haline gelmiş olacak. Servetlerin bölünmesi konusunda dönemsel olarak, “Bir şey değiştirmez, kaybolmaz” denir fakat bölünmekle muhakkak bir taraf kayboluyor. Zenginleşeceğimiz yerde, yerimizde sayıyoruz. Bu yüzden gelecekte asırlık şirketlere sahip çıkacak gençlerimizi önemsiyoruz. Çünkü gençler, asırlık şirket olma yolunda hedef belirleyen ve bayrağı devredecek girişimcilerin eserlerine sahip çıkacak. Dolayısıyla sermayenin yer değiştirmesi gibi bir durum yaşanmayacağı gibi yıllar süren emekler de boşa harcanmamış olacak.
Kayseri'nin markalaşma faaliyetlerine uzun zaman önce başlamış olduğunu ve Türkiye'deki önemli markaların birçoğunun Kayseri orijinli olduğunu unutmamız gerekiyor. Kayserili firmalarımızın bu konuda yaptığı çalışmaları taktirle izliyorum. Markalaşma faaliyetlerinin kısa vadeli çalışmalar olmadığın biliyoruz. Çoğu illere nazaran markalaşma faaliyetleri konusunda Kayseri iyi durumda ancak bu konuda daha yukarılara bakmamız gerekiyor. Özellikle üretim kalitesi önemli bir ayrıntı. Üretim kalitesi fiyatları yüzde 15 ila 20 oranında etkileyebilir ancak marka olunduğu zaman çok daha yüksek katma değer sağlanır. Bu vesile ile insanların daha az mağdur olduğu, açlığın daha az olduğu ve yardımlaşmanın biraz daha yukarı çıktığı, ibrenin hep Türkiye lehinde döndüğü, Kayserili firmalarımızın hep başarılı olduğu, markalarımızın ve kârlarımızın hep yukarı doğru çıktığı bir dönem diliyorum.