'Rüzgar ve güneş, teşvik değil yarış istiyor'
Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Mehmet Acarla, yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik yatırımlarının teşvik gerektirmeyecek noktaya geldiğini belirterek, rüzgar ve özellikle de güneş enerjisi lisans yarışmalarına devam edilmesi gerektiğini söyledi.
Mehmet KARA
Ağırlığı hidroelektrik ve rüzgar santrallerinden oluşan yenilenebilir kaynaklara dayalı yatırımlara ağırlık veren Borusan EnBW Enerji, geçtiğimiz aylarda düzenlenen 710 MW’lik rüzgar lisans yarışına, bunun 220 MW’lik kısmını kazanarak damgasını vurmuştu. Bu projeleri hayata geçirmek için çalışmalarını hızlandıran Borusan EnBW Genel Müdürü Mehmet Acarla ile elektrik sektörünü ve şirketin faaliyetlerini konuştuk.
► Borusan EnBW’nin elektrik üretim kapasitesi ne durumda?
Şu anda Borusan EnBW Enerji olarak yaklaşık 420 MW’lik kurulu gücümüz var. Bunun 360 MW’si rüzgar, 50 MW’si hidroelektrikten geliyor. Güneş enerji santrallerimizin (GES) kurulu gücü de 8 MWe düzeyinde. Bu yıl içinde 15 MW’lik kısmı devreye alınmış durumdaki Gaziantep Kartaldağı rüzgar santralinin kalan yaklaşık 50 MW’lik kısmı da Ekim ya da Kasım ayları gibi üretime geçecek. Böylece yıl sonu itibariyle toplamda yaklaşık 470 MW’lik bir kurulu güce ulaşacağız.
► Güneşte yeni projeniz var mı?
Şu anda lisanssız yeni GES yapmayı düşünmüyoruz. Lisanslı bir projemiz de yok. Ama lisanslı cazip proje bulursak satın alıp kurabiliriz. Bu arada bizim geliştirdiğimiz çok sayıda proje var. Önümüzdeki dönemde ihale açılmasını bekliyoruz. Aslında yakın zamanda YEKA güneş ihalesi yapıldı, başka da bir ihale açılmadı, hatta başvuru alınması da gündemde değil. Ama biz eski mevzuata göre geliştirilmiş projeleri bulunanlara yönelik bir güneş lisans yarışması başvurusu alır mıyız diye merak ediyoruz ve bekliyoruz. Bu konudaki adımlar, bakanlığın tercihine göre belirlenecektir.
► Peki rüzgarda yeni ihale bekliyor musunuz?
Rüzgarda bu yıl içinde bir lisans ihalesi daha yapılmasını, en azından bir ihale tarihi açıklanmasını bekliyorum. Yani bu yıl içinde ya da en geç gelecek yılın ilk çeyreğinde yeni bir ihalenin daha tamamlanabileceği anlamına geliyor.
► Toplam kaç MW’lik RES lisans yarışı bekliyorsunuz?
Daha önce başvuruları alınmış 2290 MW’lik bir kapasite var. Bunun tamamı için ihale yapılmasını bekliyorum. 710 MW’lik ilk lisans yarışmasında gördük, talepte bir azalma yok. Bilakis yüksek talep devam ediyor, özellikle bazı bölgelere çok yoğun talep var. YEKA rüzgar ihaleleri bu talebi engeller mi diye sorarsanız, bence engellemez.
► Rüzgarda yatırım maliyetleri nereye gidiyor?
Yarışma başvurularının kabul edildiği iki yıl öncesine göre kesinlikle bir fark var. Aslında sadece MW başına yatırım maliyetine bakarsak bu çok yüksek bir fark değil. Ancak yeni türbinlerin verimlilikleri çok arttı. Aynı sahada eskiden yüzde 30 kapasite faktörüyle çalışacağını düşündüğümüz projeler için bugün rahatlıkla yüzde 35 kapasiteyle çalışır diyebiliyorsunuz. Çok ciddi ilerlemeler oldu. Dolayısıyla sahaların verimliliği artınca kWh başına üretim maliyeti düşmüş oldu. Yani sabit yatırım sabit kalsa bile, kaldı ki onda da düşüş var, birim üretim başına maliyet çok aşağı indi.
► Birim başına maliyetin düşmesi nelere yol açıyor?
Bu bir avantaj. Çünkü teorik olarak elektrik fiyatını sabit var sayarsak yatırımın geri dönüş süresi ciddi şekilde kısalır. Ancak yatırımcı açısından bunun çok büyük bir anlamı olmayabilir çünkü lisans yarışması fiyat üzerinden yapılıyor. Tabii fiyatların aşağı inmesi için en önemli faktörlerden birisi de birim başına maliyetlerin düşüşü. Yani rüzgar artık teşvik edilmesi gereken bir sektör olmaktan çıkıyor. Aslında dünyada da görüyoruz, güneş enerjisi için de aynı eğilim geçerli.
► Bunu biraz açar mısınız?
Yenilenebilir enerjiye dayalı elektrik üretim yatırımları, teknolojinin sağladığı verim artışıyla kendi ayaklarının üzerinde durabilecek noktaya doğru her geçen gün çok daha hızlı bir şekilde ilerliyor. Eskiden yenilenebilir enerji pahalı, yükünü kim ödeyecek deniliyordu. Artık bu argüman geçerli olmaktan çıktı. Tüm dünyadaki ihalelerden de bu anlaşılıyor. Yenilenebilir kaynaklardan piyasa fiyatları seviyesinde hatta altında elektrik üretiminin mümkün olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bir teşvike gerek yok ve yük de oluşmuyor.
► Bu durumda yenilenebilir enerji nereye gider ya da gitmeli?
Son dönemde yapılan yenilenebilir enerji ihaleleri aslında şunu gösterdi. Enerji fiyatları üzerinde yenilenebilir enerjinin teşvikinden kaynaklanan bir baskı kalmıyor. Yenilenebilir enerji ile piyasa seviyesinde hatta altında üretim yapılabiliyor. 1000’er MW’lik YEKA güneş ve rüzgar ihaleleri de bunu gösteriyor. Sonuç olarak beklentimiz rüzgar ve güneş enerjisinde lisans ihalelerine devam edilmesi. Ortada, teşvike ihtiyaç duyan bir sektör yok. Ürettiğini satmayı bekleyen bir sektör görüyoruz. Atılan adımların devam etmesini bekliyoruz.
220 MW'lik türbin siparişi vermeye hazırlanıyor
Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Mehmet Acarla, 710 MW’lik lisans yarışından 220 MW’lik kısmını kazandıklarını hatırlatarak “Bunlarla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. İşlemlere başladık. 1.5-2 yıl içinde lisansları alıp, inşaata hazır hale gelebiliriz. Zaten ihale öncesinde de üzerinde çok çalıştığımız projeler olduğu için Türkiye ortalaması sayabileceğimiz 2 yıla sarkacağını düşünmüyorum” dedi. Bu projelerde kullanılacak türbinlerin belirlenmesinde çok hızlı davranacaklarını anlatan Acarla, “Kritik olan nokta, yeni seri türbinlerin ne zaman piyasaya sürüleceği ve onları hangi yıl tedarik edebileceğimiz. Bunları görüp ona göre plan ve programımızı yapıyoruz” diye konuştu.
Elektrik fiyatları neden düşüyor?
Mehmet Acarla, toptan elektrik piyasasında fiyatların tahminlerin çok altında seyrettiğini belirterek bunun nedenlerini şöyle değerlendirdi: “Birincisi elektrik tüketiminin daha hızlı artacağı düşünülüyordu ama artış beklentilerin altında kaldı. İkincisi de çok ciddi miktarda yeni santral devreye girdi. Bir arz fazlası oluştu. Arz sorunu varsa iletim altyapısının eksikleri açısından vardır. Onun aşılması için de sürekli çalışılıyor. Dolayısıyla bir yandan çok fazla üretim, ciddi yeni kapasite devreye girmesi, bir yandan tüketimin düşünüldüğü kadar artmamış olması, yine petrol ve doğalgaz fiyatlarının düşük seyretmesi, elektrik üretim maliyetleriyle birlikte fiyatları da aşağıya çekiyor.”