Tarım artık milli güvenlik sorunu

Tarımın bir devlet politikası olması gerektiğini anlatan Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, 2040’tan itibaren dünyanın bir tarım krizi ile yüzleşeceğini, Türkiye’nin tarımda kendine yetmesinin çok stratejik olduğunu söylüyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ozlem_ermis_beyhan-006.jpg

Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan’a göre tarım Türkiye için artık bir milli güvenlik sorunu. Erdoğan, dünyada tarımda artık ihracat yasağı uygulanan bir döneme gelindiğini, bu çok stratejik alanın Türkiye’de bir devlet politikası haline getirilmesi gerekliliğini vurguluyor. Örneğin Mısır, Hindistan, Rusya birçok üründe ihracat yasağı uygulayarak o ürünün ülkelerinde daha ucuza satılmasını sağlıyor. Erdoğan soruyor, “Yarın kuraklıkla ciddi bir üretim kaybı yaşanırsa, bir gıda krizi olduğunda, eğer ihracat yasakları nedeniyle dünya piyasasına arz edilen ürün yoksa ne yapacaksınız?” Buna benzer bir tablo 4 yıl önce yaşanmış, Endonezya pirinç ihalesi açmış ama hiç ürün bulamamış. Sonrasında uluslararası ilişkilerle Vietnam’dan ürün bulunabilmiş. İşte tarım bu nedenle stratejik... Bir kriz anında her ülke kendini korumak için ürünü arz etmeme yoluna gidiyor. Erdoğan, özellikle Ortadoğu’dan yabancı yatırımcıların son dönemde Türkiye’de tarım sektörüne girmek için ciddi araştırmalar yaptıklarını, arayışların arttığını anlatıyor ve “Sanayide değil ama tarlada yabancı yatırıma karşıyım” diyor. 

Peki bugün Türkiye’nin tarımda durumu ne? Erdoğan üretimi artan ve azalan ürünler olduğunu, tarımda topyekün bir iyileşme ya da kötüleşmeden bahsedilemeyeceğini anlatıyor. 

Bakliyatta ciddi gerileme var 

Örneğin pirinç gibi temel ürünlerde ciddi üretim artışları sağlanmış. Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı, 2000’li yıllarda 300-400 bin ton çeltik üreten Türkiye’nin son 10 yılda bu rakamı ikiye katladığını anlatıyor. Buğdayda ise Türkiye 20 milyon ton üretimle kendi kendine yeten bir konumda. Ancak özellikle bakliyatlarda ciddi bir üretim gerilemesi var. Bunun nedeni Erdoğan’a göre ciddi bir üretim planlaması olmaması: “Ezelden bu yana Türkiye’nin tarım politikası günü birlik hareketlerle sorunları çözmeye yönelik olmuştur. Destekleme alımları çokça siyasal nedenlerle kullanılmıştır, hangi bölgeye kaynak aktarılmak isteniyorsa ona göre uygulanmıştır. 

Son dönemde önemli başarılar da sağlandı ama bugünkü parametreler ışığında daha ciddi bir tarım politikası oluşturmamız gerekiyor.” Son dönemde fasülyede olduğu gibi fiyat artışları yaşanmasının vatandaşın ilgisini tarıma çektiğini düşünüyor Erdoğan, insanların tarımda ne tip tehlikelerle karşı karşıya olduğumuzu ancak cebine yansıdığı zaman anladığını anlatıyor. Hükümetin havza çalışmasının çok olumlu bir adım olduğunu ancak bunun hayata çok geçirilemediğini söylüyor. “Bu bir başlangıçtı, daha da kapsamlı hale getirilmesi, gelecekte olası iklim değişikliklerinin de bu plana dahil edilmesi gerekiyor” diyor. 

Üretim nüfusa yeterli olmalı 

Tarımsal üretimin bir ülke için hayati önemde olduğunu anlatıyor Erdoğan. Tüm projeksiyonlar 2050-2060 yıllarında bir tarım krizi yaşanabileceğine işaret ediyor. “İklim değişikliği kimi kez Türkiye’nin bu yıl yaşadığı gibi aşırı kuraklık veya aşırı yağışlar etkili oluyor. Gelişmekte olan ülkelerin talebi hızla artıyor ve bioyakıt kullanımı artıyor. Tüm bunlar gelecekte tarımsal üretimin dünya nüfusuna yetmeyeceğine işaret ediyor.” Bu veriler Türkiye’nin tarımsal üretimini kendine yetecek seviyeye artırmasının önemini ortaya koyuyor. Erdoğan bu nedenle geçmişe değil geleceğe bakması gerektiğini, yaptığı hatalardan ders alıp tarımsal alanları maksimize etmeye odaklanması gerektiğini vurguluyor. 

Destek primi, yönlendirme aracıdır 

Geçmiş hatalar denilince, insanın aklına yollara dökülen domatesler, yok fiyatına satılan incirler, üzümler geliyor. Bu noktada Erdoğan bütünsel bir tarım politikasının önemine işaret ediyor ve bunun bir devlet politikası olarak uygulanması gerektiğini anlatıyor. Tarımda aşamadığımız sorun, bir yıl fiyatı artan ürünü ertesi yıl çok sayıda çiftçinin ekmesi, arz artınca fiyatın düşmesi ve çiftçinin mağdur olması... Erdoğan, “Evet sorun aynen bu” diyor ve anlatıyor: “Artık sadece ulusal ihtiyaçlara göre değil dünyadaki üretim durumuna da bakarak üretimi yönlendirmek gerekiyor. ABD böyle yapıyor. Bir yıl önceden tüm dünyadaki üretim miktarlarını tahmin ediyor. Gelecek yıl en kıymetli olacak ürüne çiftçisini yönlendirmeye çalışıyor. Destek primi bu anlamda, bu yönlendirme aracı olarak devreye giriyor. Hatta ABD’de bir ürün üretilmesin diye desteklendiğini bile bilirim. ‘Şu ürünü ekmezseniz tonuna 200 dolar ödeyeceğim’ diye açıklama bile yapmıştır.” 

Arazi toplulaştırmaya denge 

Çiftçinin tarımı terk etmesinin nedenlerinden biri de bu, çiftçi kar edemedikçe farklı alanlara yönelmek zorunda kalıyor. Erdoğan tarımdan kopmanın bir diğer nedeninin ise parçalanmış arazi yapısı olduğunu belirtiyor. “Trakya’da bile içinde traktörün dönemeyeceği arsalar var. Böyle bir alanda tarım yapılmaz. Şimdi toplulaştırma çalışmaları yapılıyor, bunun önüne geçilecek” diyor. Erdoğan, bu toplulaştırmanın tarımı büyük şirketlerin tekeline bırakıp küçük çiftçiyi işten uzaklaştıracağı eleştirilerine katılmıyor. “Bu nereden baktığınıza bağlı. İşletme ne kadar büyürse bilgi birikimine ve finans kaynaklarına ulaşımı o kadar kolaylaşır. Üretimi maksimize etmek istiyorsanız işin yolu budur. Sosyal kaygınız varsa bunu dengeleyecek hareketleri yaparsınız. Bunun kırsal yaşama etkileri olacaktır elbette, bunu dengelemek için sözleşmeli modeli destekleyebilir, organik üretimi destekleyebilirsiniz. Organik üretim küçük ölçekli birimlerde çok daha iyi olur.” 

Erdoğan bu noktada vatandaşın kaygısının yabancı firmaların Türkiye’deki tarımı ele geçirmesi olduğunu vurguluyor. Onun böyle bir kaygısı yok. Çünkü Türkiye’de tarım yapı itibariyle finansal büyük bir yatırım gerektirmiyor. 

Tarımı yabancılara bırakmayalım 

“Dolayısıyla Türkiye’de bu finansal birikim de teknolojik birikim de mevcut. Bunu Türk şirketleri rahatlıkla yapabilir. Otomotiv gibi bir iş değil tarım. Büyük bir finansal yatırım ihtiyacı yok. Eğer Türk şirketleri destekliyorsanız ve amacınız yabancı yatırıma bunu açmak değilse, arazi toplulaştırma böyle bir tehlike yaratmaz” yorumu yapıyor. Erdoğan tarımda yabancı yatırıma karşı. “Tarla üretimine yabancıların girmemesi gerek çünkü son derece stratejik görüyorum” diyor. 

Bugün elimde yetki olsa... 

Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan’a son soru: “Elinizde yetki olsa Türkiye tarımı için ne yapardınız?” Cevabı çok net: “Tek bir şey yapardım, Türkiye'nin uzun vadeli bir tarım politikası oluşturması için harekete geçerdim. Bir heyet oluştururdum; sanayicilerden, akademisyenlerden, tarla üretiminde bulunanlardan, iklim bilimcilerden, uzmanlardan oluşan bir forum toplar ‘Türkiye’de tarımı en az 2050'ye kadar nasıl planlamalıyız’ konusunu masaya yatırırdım.” Yani tarımda da ‘maden patlamadan’ önlem alınması, işin doğru yapılması gerekiyor. Aksi halde 20 yıl sonra artık önlem almak için çok geç olabilir...

‘Soma felaketi ile tarımı bağlantılandırmak yanlış’ 

Mehmet Erdoğan, Soma felaketi ile insanların tarımdan uzaklaşması arasında bağlantı kurulmasının doğru olmadığını düşünüyor. “Sonuçta ülkemizde tarımın kendi problemleri var, onu ayrı değerlendirmek gerek. Türkiye’nin madenlerini çıkarması gerekiyor, tarımda çok ciddi bir büyüme olsa bile madencilik yapılmalı. İşçi sağlığını öne alarak, tüm önlemleri alarak yapmak lazım. O koşulda yapılmalı. ‘Tarım azaldı, Soma’da ölen madenciler tarımdan kopan kişiler' açıklamasını bu anlamda doğru bir bağlantı olarak görmüyorum” diyor. 

Japonica pirincinin üretiminde kuraklık nedeniyle daralma oldu

Dünyada üç tip pirinç tüketiliyor. Türkiye, Japonya, Mısır, Türkiye, İtalya, Amerika ve Avustralya’da Japonica pirinci üretiliyor. Piyasayı domine eden birkaç şirket var. Erdoğan, global üretimi ve Chicago Borsası’nı yakından takip ediyor. 
Japonica pirincinin üretildiği bölgelerin tümünde bu yıl bir kuraklık problemi olmuş. Üretim pek çok ülkede yüzde 30 azalmış. Erdoğan gelecek yıla dair bir daralma öngörüsü yapıyor. Sezon Pirinç’in üretimi İpsala’da. Üretimlerinde ciddi bir sorun yaşanmamış: “Kuraklık biraz daha sürseydi ciddi bir sorun olurdu ama allahtan tam zamanında bitti” diyor. Fasülye ve mercimekte ise fiyat düşüşü bekliyor Mehmet Erdoğan. Japonica pirincinin üretiminde kuraklık nedeniyle daralma oldu

ABD’ye bile pirinç ihraç etti

Ortadoğu olaylarından sonra ihracatta kayba uğradık. 7-8 milyon dolar ihracatımız vardı ama Suriye, Libya kapandı. Bunun ardından geleneksel pazara önem verdik. Bayilik sistemi ile tüm Türkiye’ye yayılıp ihracatta kaybettiğimiz pazarı telafi etmeye çalışıyoruz. İhracatta da yeni pazarlar arıyoruz, son olarak ABD’ye bile pirinç gönderdik. İtalya, Avrupa pazarını domine ediyor ama yine de Belçika ve Almanya’ya mal gönderdik bu yıl. Hatta son olarak Kaliforniya’ya bile pirinç ihraç ettik.

'En geleneksel olduğunu düşündüğümüz pazardan siyah pirinç talep ettiler'

Pirinç ve bakliyat üreticisi Sezon Pirinç, siyah pirinç, siyah mercimek gibi niş ürünleri de piyasasa sunuyor. Erdoğan, “Bu ürünler enteresan talep görüyor, bizi de şaşırtıyor. Hatta Ağrı’daki bir bayimiz siyah pirinç istedi. En geleneksel olduğunu düşündüğümüz yerden en yeni ürünlere talep geliyor” diyor. Sezon, halen lisanslı depoculuk yatırımını tamamlamak üzere. Yenilenebilir enerji üretim projesi ise verilen destek yeterli bulunmadığı için askıya alınmış. Orta vadede ise mikrodalgada hızla pişirilebilecek ürünler sunma projesi var. Şehirleşme ve çalışan kadının artması ile ‘1.5 saatte pilav yapacak kadın kalmayınca’ bu yeni alana girilme kararı alınmış.

Afrika’da tarla arıyor 

Sezon Pirinç’in vadeli işlemler borsasında yer almak için bir aracı kurum planı var. Afrika’da, Makedonya’da tarım yapmak için araştırmalar yaptıklarını anlatıyor Erdoğan. Tarımın sanayi alanında ise Türkiye’de yeni yatırımlar için yabancı firmalarla ortaklık görüşmeleri yapılıyor. “Önemli olan hammadde sizin olsun, tarlada yatırıma karşıyım ama işin endüstrisine, sanayiye girebilir” diyor.