Tecrübe kazandık dünyaya açılmaya hazırız
Türkiye’nin Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile birlikte nükleer enerji alanında kazandığı deneyimlerin önemine değinen Ali Kaan Çiftçi, “Türkiye’nin 2050 yılına kadar 20 bin megavatlık bir nükleer güce sahip olacağı öngörülüyor” dedi.
Recep ŞENYURT
Nükleer Sanayi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kaan Çiftçi, dünyada hızla artan enerji maliyetleri, ekonomik kriz, iklim değişikliğinin yakıcı etkileri, karbon sıfır politikası ve yeşil mutabakatın nükleer enerjiyi dünya genelinde enerji arzının önemli bir parçası haline getirdiğini söyledi.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) Türk sanayisine sektör deneyimi açısından büyük tecrübe kazandırdığını kaydeden Çiftçi, Türkiye’nin nükleer santraller için ekipman tedarik zincirinde önemli roller üstlenerek bu endüstriden alacağı payı daha da artıracağını söyledi.
“Türkiye daha güçlü hale gelecek”
Türkiye’nin elektrik ihtiyacının %10’unu sağlayacak Akkuyu NGS’deki çalışmaların, %80’inin Türk vatandaşı 30 bin kişiden oluşan dev bir ekiple 4 ünitede eş zamanlı olarak sürdürüldüğünü dile getiren Çiftçi, proje kapsamında 400’den fazla Türk şirketinin alt yüklenici ve tedarikçi olduğunu vurguladı.
Burada kazanılan deneyimin sadece Mersin’de ve yurt içinde değil yurt dışındaki projelerde de Türk iş dünyasının küresel nükleer sektördeki varlığını güçlendirdiğini ifade eden Çiftçi, “Akkuyu NGS ile edindiğimiz bu muazzam tecrübe sonucu, yeni projelere, dünyaya açılmaya hazır olduğumuzu söyleyebiliriz. Türkiye’nin 2050'ye kadar 20 bin megavatlık bir nükleer güce sahip olacağı öngörülüyor. Yeni planlanan nükleer santraller ile küçük ve orta ölçekli modüler reaktörlerin de (SMR) enerji portföyümüze eklenmesiyle Türkiye daha güçlü hale gelecek” dedi.
"Ekipman tedariğinde ihracatçı olabiliriz"
Çiftçi, şunları kaydetti: “Türk üreticiler, vanalardan borulara, depolama tanklarından inşaat çeliğine ve çeşitli inşaat malzemelerine kadar geniş bir yelpazede ekipman tedarik ediyor. Bir nükleer santral, 550 bin kadar parçadan oluşuyor. Tabii hepsini şimdilik yapabilmemiz mümkün değil. Ancak zaman içinde nükleer enerjiyle ilgilenen ve sektöre yön verecek önemli firmalarımızın da katkılarıyla, nükleer endüstriden alacağımız payın daha da artacağını öngörüyoruz.
Bulgaristan, Romanya, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan da dâhil olmak üzere pek çok komşu ülke, nükleer enerji programlarını ya başlatıyor ya da genişletiyor. Türk firmaları imalat ve inşaat sektörlerinde yeterli bilgi, beceri ve deneyime sahip. Sanayicilerimizin sadece Türkiye’de değil, bölgede nükleer santraller için ekipman tedarik zincirinde önemli roller üstlenebileceğine, uluslararası iş birliklerimizi de global ölçeğe taşıyarak ihracatçı olabileceğine inanıyoruz.”
“Avrupa yeniden nükleere dönüş sürecinde”
2022 yılı rakamlarına göre dünyadaki elektriğin yaklaşık %10’unun 437 nükleer güç reaktöründen elde edildiğini, Avrupa’da ise elektriğin %25’inin nükleerden karşılandığına dikkat çeken Çiftçi, Uluslararası Enerji Ajansı’na göre yenilenebilir enerji ve nükleer enerjinin 3 yıl içinde küresel elektrik arzı içindeki yerini büyütmeye devam edeceğini ve talebin ortalama %90’ından fazlasını karşılayacağını bildirdi.
Küresel nükleer enerji üretiminin 2023-2025 yılları arasında ortalama olarak yaklaşık %4 oranında büyüyeceğinin ve 2025’e kadar her yıl nükleer enerjiden yaklaşık 100 TWh ilave elektrik üretileceğinin öngörüldüğünü anımsatan Çiftçi, bu rakamların nükleer enerjinin enerji güvenliği hedefleri ve emisyon hedeflerinin karşılanmasında şu anda sahip olduğu ve önümüzdeki birkaç yıl içinde oynayacağı çok önemli rolü de ortaya koyduğuna dikkat çekti.
Nükleer enerji konusunda “rönesans” yaşandığını, Avrupa’dan Amerika’ya, Ortadoğu’ya ve Afrika’ya yeni nükleer santral projeleri geliştirildiğini aktaran Çiftçi, Rusya’nın şu anda 11 ülkede nükleer reaktör işlettiğini, Orta ve Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Latin Amerika’daki pazarlarda genişleme planları yaptığını kaydetti.
Çiftçi, Çin’in 30 denizaşırı nükleer reaktör için planları bulunduğunu, Birleşik Krallık’ın nükleer üretim kapasitesini 2050 yılına kadar 24 GW artırmayı planladığını belirterek, Avrupa Birliği’nin nükleer enerjiyi yeşil yatırımlar listesine dahil etmesiyle 11 Avrupa ülkesinin nükleer tedarik zinciri için daha yakın iş birliği yapma ve küçük nükleer reaktörler gibi yeni teknolojilerde birlikte çalışma kararı aldığını söyledi. Çiftçi, “Avrupa yeniden nükleere dönüş sürecinde” dedi.
“2035’e kadar enerji tüketimi yüzde 40’a yakın artacak”
Ortadoğu, Afrika ve Amerika’da yeni nükleer enerji projelerinin konuşulduğunu, Türkiye’nin de nükleerde Akkuyu NGS ile attığı adımı daha yukarıya taşıma niyetinde olduğunu aktaran Çiftçi, Ulusal Enerji Planı’na göre, 2035 yılına kadar enerji tüketiminde yaklaşık yüzde 39,5’lik artış beklendiğini, küçük ve orta ölçekli modüler reaktörlerin de gelecekte nükleer enerji sektöründe her açıdan önemli rol oynayacağına inandıklarını bildirdi.
Küçük ve orta ölçekli modüler reaktörlerin hızla üretilip inşa edilebildiğini vurgulayan Çitçi, “Bu reaktörler yenilenebilir enerji kaynaklarıyla entegre edilebilmeleri nedeniyle enerji sistemlerinde denge sağlamada önemli rol oynayabilir. Örneğin, rüzgâr veya güneş enerjisi üretimi azaldığında, küçük ve orta ölçekli modüler reaktörler hızla elektrik üretebilir, enerji talebini karşılayabilir. Küçük ve orta ölçekli modüler reaktörler yapısı ve esnekliği ile Türkiye gibi enerji talebi hızla artan ve farklı endüstriyel uygulamalara ihtiyaç duyan bir ülke için cazip bir seçenektir” diye konuştu.
“Türkiye yeni yapılacak NGS’lere ortak olmalı”
Türk devletinin Akkuyu NGS sonrasında yapılacak santrallerde hissedar olmasının Türk sanayinin önünü daha da açarak dünya genelinde yapılan nükleer enerji santrali projelerinden iş alabilmesini kolaylaştıracağını ifade eden Çiftçi, “Ağır sanayi şirketleri, nükleer projelerde makine, teçhizat yatırımı yapabilir, personel istihdam edebilir.
Burada Türk devletinin alım garantisi önemli. SGK, KDV gibi başlıklar da teşvik desteği olabilir” ifadelerini kullandı. Çiftçi, 2020 yılında kurulan Nükleer Sanayi Derneği’nin ülkemize nükleer enerji alanında yatırım yapmak isteyen küresel firmalarla bu yatırımları iş fırsatı olarak gören ve bu sektörden pay almak isteyen Türk sanayicisini bir araya getirip yerlileştirme, teknoloji ve bilgi transferleri hususlarında toplumsal fayda sağlamayı amaçladığını sözlerine ekledi.