Yatırımcıya değil, oturacak olana ev satıyor

2000’li yıllardan sonra Ankara’da yapılan her 10 projeden 5’ine imza atan Lejant, Ankara’da yapımı devam eden Lejant Aden Ballıkpınarı projesini sadece yaşamak için alanlara satıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

LEYLA İLHAN

Lejant, 2007 yılında Ankara merkezli bir firma olarak kuruldu. Durul Dalgıç ve Arif Balaban liderliğinde kurulan şirket, gayrimenkul projeleri için mimari çözümler, proje geliştirme, finansman yönetimi, işletme alanında hizmet veriyor. Aynı zamanda müteahhitlik yapan şirketin kurucu ortaklarından mimar Durul Dalgıç, 2000’li yıllardan sonra Ankara’da yapılan her 10 projeden 5’inde Lejant’ın imzasının olduğunu ifade etti. Yapımı devam eden Lejant Aden Ballıkpınarı'n Mogan Gölü ve Eymir Gölü ile Beynam ormanları tarafından çevrelendiğini kaydeden Dalgıç, projenin iki etap halinde yapıldığını belirtti. 32 villalık ilk etapta yaşam başlarken ikinci etabın bir bölümünün ise bu yıl, bir kısmının gelecek yıl teslim edileceğini söyleyen Dalgıç, ikinci etapta ise 44 villanın yer alacağını kaydetti.

Villa olarak hayata geçen projede çocukları düşünerek evlere girişte klasik anahtar yerine biyometrik imza kullandıklarını aktaran Dalgıç, “Çocuğunuz belli bir yaşta olup eve geldiğinde çocuk güvenliği düşünülerek evdeki bazı prizler açılmıyor ve gaz kapatılabiliyor. Siz geldiğiniz zaman devreye giriyor. Katlarda yine çocukların güvenliği düşünülerek açılıp kapanan mekanizmalar daha dikkatli seçiliyor. Evlerinde mutlu olmalarını sağlıyoruz. Böylece evlerine daha fazla gitmek istiyorlar bu da emlağın değerini artırıyor” dedi. Her villaya 1500 metrekare arazi payı düştüğü projede yetişkin meyve ağaçları taşıdıklarını aktaran Dalgıç, ağaçları da projeye getirdikten bir hafta sonra ortamın değiştiğini kuşların bölgeye gelmeye başladığını söyledi. Dalgıç, ilk etabın tamamının, ikinci etabın ise yarısının ise satıldığını kaydetti. Dalgıç, oturum amaçlı alanlara satış yaptıkları Aden projesinde 170-180 metrekarelik villaların 500-550 bin TL, 540 metrekarelik havuzlu villaların ise 1 milyon 150 bin TL’den satıldığını ifade etti.

Cubes’te 2 haftada yıl sonu hedeflerini yakaladı

Durul Dalgıç, Ankara’daki bir diğer projelerinin ise Cubes olduğunu belirtti. Dalgıç, Çukurambar’da hayata geçen içinde konut ve ofislerin yer aldığı Cubes’in metreküp olarak tasarlandığını bunun da projedeki ünitelerin kişilerin istekleri doğrultusunda yatayda ve dikeyde birleştirme imkanı sunduğunu kaydetti. Güvenlik sistemiyle ilgili olarak kart ve anahtar sistemini kaldırdıklarını ve tamamen biyometrik imzaya geçtiklerini aktaran Dalgıç, yine burada da çocuklarla ilgili güvenlik problemi çözdüklerini kaydetti. Dalgıç, metrekare fiyatlarının 5 bin TL’den başladığı Cubes projesini satışa çıkardıktan sonra iki hafta içinde yıl sonu hedefl erini tutturduklarını açıkladı. Lejant olarak İstanbul’da arsa baktıklarını da ifade eden Dalgıç, Lejant markasıyla Avrupa’da proje geliştirmeyi hedeflediklerini söyledi. Dalgıç, özellikle yakın Avrupa ülkelerinde deneyimli inşaat firmasının az olduğunu bunun da Türk firmalarına bir fırsat sunduğunu belirtti.

Kat karşılığı anlaşmalar Ankara’da fiyat düşürdü

Ankara’da kat karşılığı anlaşmalarda sorunlar yaşanmaya başlandığını ifade eden Durul Dalgıç, “Müteahhit firma zaman içinde dairelerin satış fiyatını yükseltiyor. Böylece ilk alan yatırımcı kazanıyor. Örneğin geliştirici firma fiyatları 700 binTL’ye çıkarırken, toprak sahibi 500 bin Tl’den satışa çıkabiliyor. Bu nedenle müteahhit de fiyatları düşürmek zorunda kalırken, yatırımcı ise zarar ediyor. Ankara’nın büyük projelerinde böyle problemler yaşanıyor” diye konuştu. Sektörde son dönemlerde barter işlerinin yaygınlaşmaya başladığını ifade eden Dalgıç, “Örneğin tesisat malzemelerine karşılık 10 daire alıyor. Kapı Pencere için barter yapıyor. Bunlarda bir süre sonra satış çıkınca satışta problemler yaşanıyor” dedi. Bu nedenle satışın projelendirilmesi gerektiğini aktaran Dalgıç şöyle konuştu:“Nasıl projeyi düşünüp, planlıyorsak bunun bir parçası olan satışı da planlamak gerek. Çünkü yatırım projeleri yapıyoruz. Bunlar da eskisi gibi 40-100 daireli projeler değil. 100 bin 200 bin metrekareli, içinde AVM, konut, ofis, otel olan karma nitelikli projeler. Yönetmesi ve satması ayrı ayrı süreçlerden oluşuyor. Ancak müteahhidimiz hala ben yaparım, satarım, alırım pozisyonunda.”

İşletilemeyen binalar var

Dünyada bu işin proje yönetim firmaları, finans sahibi fonlar ya da şahıslar ile sahada yer alan taşeron denilen gerçek müteahhitler gibi üç bacaklı olarak yapıldığını ifade eden Dalgıç, “Müteahhit projenin kabasını, tesisatını yapar, yönetim firmaları ise bu iki grubu bir araya getirerek işi yönetir. Türkiye’de ise sektör firmaları bunu yeni yeni keşfetmeye başladı. Eğer firmalar bu sistemlere geçmezlerse, projelerde geri dönüşler, yüzde 50’nin altında doluluklar ve boş kaldığı için işletilemeyen ve çürüyen binalar karşımıza çıkmaya başlıyor” dedi. Dalgıç, yönetim firmalarından hizmet almadığı için koca koca projelerin zamanında teslim edilemediğini, 1 yıla varan gecikmeler yaşandığını belirtti.