Yerli marka, elektriklide daha kolay çıkar

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 
NEVŞEHİR - Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, fosil yakıtlı araç teknolojilerinde Türkiye'den yeni bir marka çıkmasının global rekabet şartlarında zor olduğunu belirterek, "Elektrik motorlu teknolojiyi kullanan bir otomobilin Türk markası olarak çıkması daha kolay ve akılcı olur. Çünkü yepyeni bir pazar oluşuyor" dedi.
 
Dacia'nın yeni modelleri olan Dokker ve Lodgy'nin lansmanında, geçen hafta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün açıkladığı "Elektrikli araç üretimine yüzde 100 Ar-Ge desteği"ne ilişkin soruları yanıtladı.
Aybar, hükümet tarafından elektrikli otomobile verileceği açıklanan yüzde 100 Ar-Ge desteğinin elektrikli otomobillerde bir yerli marka üretilmesine yardımcı olacağını ifade etti.
 
Aybar, "Türkiye'de ilk defa tam manasıyla sadece elektrik enerjisi kullanarak çalışan bir otomobil üreten Renault'un Türkiye sorumluları olarak elektrik enerjisini kullanan otomobillerin çeşitlenmesi ve artması bizim de arzu ettiğimiz bir şey. Ne kadar çok alternatif gelişirse bu işin ne kadar doğru bir yatırım olduğu ortaya çıkar. Umarım bu çalışmalar Türkiye'nin özlediği yerli markanın gündeme gelmesine yardımcı olur ve biz de marka ve know-how sahibi bir ülke olarak adımızı yazdırırız" diye konuştu.
Türkiye'nin fosil yakıtlı araçların teknolojisinde çok geç işe başladığını dile getiren Aybar, "Biz montajla başladık ve yaklaşık 60-70 yıllık bir fark vardı. O yıllarda dünyada teknolojiler gelişmiş, yatırımlar yapılmış, kapasiteler ortaya çıkmıştı. Türkiye bu noktada zaten ciddi bir rekabetin içinde. Onun için fosil yakıtlı araç teknolojilerinde Türkiye'den yeni bir marka çıkması bu global rekabet ortamında bana göre çok zor. Ama ben elektrik motorlu araçta daha kolay netice alınabileceğine baştan beri inanıyorum" ifadelerini kullandı.
 
Elektrik motorlu teknolojiyi kullanan bir otomobilin Türk markası olarak çıkmasının daha kolay ve akılcı olduğunu savunan Aybar, şunları kaydetti:
"Çünkü hem Türkiye'de hem de dünyada yepyeni bir pazar oluşuyor. Otomobiller yeni çıkıyor ve nihayetinde pazar gelişecek. Tahminler 2020'li yıllarda toplam pazarın yüzde 10'u gibi bir kapasiteyi gösteriyor.
Bu da şu anda dünyada yıllık yaklaşık 80 milyon civarındaki araç üretiminin yüzde 10'u demek. Bu pazarlarda bir an evvel bir marka sahibi olarak yer almak bana göre Türkiye'de daha kolay varılabilecek bir hedeftir."
 
[PAGE]
 
2 bin kilometrede 65 liralık elektrik
 
Renault olarak elektrikli araç üretimine geçen yıl Fluence'le başladıklarını ve kendisinin de geçen yılın Mayıs ayından bu yana elektrik motorlu Fluence kullandığını anlatan Aybar, ayda yaklaşık 2 bin kilometre yol yaptığını, bunun karşılığı olarak 65-68 lira arasında elektrik bedeli ödediğini söyledi.
Elektrikli aracın sağladığı tasarrufun aylık 1.000 kilometrenin üzerinde kullanılması halinde görüldüğünü ifade eden Aybar, Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin olmaması ve pil kirası da dahil edildiğinde elektrikli aracın sağladığı kazancın yıllık 5 bin liranın üzerine çıktığını vurguladı.
 
"Yakın bir gelecekte Daica'yı ilk 5'te görebilirsiniz"
 
Aybar, Dacia'nın geçen yılki performansı ve 2013 yılı hedeflerine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.
Dacia'nın 2012 yılında önemli bir çıkış yaptığını ve satış hacminde yakın markalar içerisinde en fazla büyüyen marka olarak fark attığını ifade eden Aybar, 2012 yılı sonunda Dacia'nın toplam pazardan yüzde 3,7'lik pay aldığını, binek otomobilde ilk 8, toplamda ise ilk 10 marka arasına girdiğini söyledi.
Bu yılın ocak ayında ise Dacia'nın toplam pazardaki payını yüzde 4,2'ye yükselttiğini, binek otomobilde ilk 7'de, toplamda ise ilk 8'de bulunduğunu aktaran Aybar, "Dacia, bunları yeni yeni lanse ettiğimiz Dokker ve Lodgy olmadan yaptı. Her ikisinin lansmanıyla bu sene Dacia'dan çok daha iyi performans bekliyoruz. Dacia'nın yeni çalışmaları arka arkaya gelecek. Yakın bir gelecekte Daica'yı ilk 5'te görebilirsiniz" dedi.
 
Hafif ticari aracın payının düşmesi...
 
Aybar, son yıllarda hafif ticari aracın payının düşmesine yönelik bir soruya da, "Rekabet çok yoğun. Minivan pazarıyla rahatlıkla rekabet edebilecek otomobiller çıktı. Ayrıca, minivan otomobil aldığınız zaman bir takım belgelere ihtiyaç oluyor. Bu belgelerin bir maliyeti var. Bunlar ciddi faktör" yanıtını verdi.
Ticari olarak alınan aracın tescilinde de ticari olduktan sonra güzergahlarda bazı kısıtlamalar olduğunu, kullanıcıların ticari sürüş sertifikasına sahip olma şartı bulunduğunu belirten Aybar, "Özellikle K belgesi gereği o aracın sahibi olan kuruluşun iştigal sahasına uygun bir işlevinin olması gerekiyor. Hem mali yük hem de piyasadaki bir takım kısıtlamaların getirdiği unsurlar bir etki yapmış olabilir" diye konuştu.
Otomotiv sektörü için 2013'ün geçen yıla benzer olacağı tahmininde bulunduklarını hatırlatan Aybar, Mart ayını gördükten sonra bu yıl için daha net tahminler yapılabileceği de sözlerine ekledi.