Çöpü enerjiye, enerjiyi çimentoya çeviriyoruz
ÇEİS Başkanı Tufan Ünal, "Ülkemizde bir yılda ortaya çıkan yaklaşık 28 milyon ton belediye çöpünden 7 milyon ton ek yakıt üretmek ve kullanmak mümkün. Üretilen 7 milyon ton ek yakıt ile yıllık 1,7 milyon ton CO2 azaltımı sağlayabilir; belediye katı atıklarını yüzde 80 oranında azaltabiliriz" diyor.
Didem ERYAR ÜNLÜ
Ülkemizde bir yılda ortaya çıkan yaklaşık 28 milyon ton belediye çöpünden 7 milyon ton ek yakıt üretmek ve kullanmak mümkün. Üretilen 7 milyon ton ek yakıt ile yıllık 1,7 milyon ton CO2 azaltımı sağlamak ve belediye katı atıklarını yüzde 80 oranında azaltmak mümkün. Atık ikame oranı Avrupa’da yüzde 60 seviyelerine ulaştı. Türkiye’de ise bu oran henüz yüzde 4 civarında. Türk çimento sektörü bu oranı yukarı seviyelere çıkardıkça hem çevreye hem ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacak.
Çimento sektörünün yüzde 98’ini temsil eden Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS), sektörün atıktan ürettiği enerjinin kapsamını genişletmek için bir süredir Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile görüşmeler gerçekleştiriyor. Bu süreci Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası Başkanı ile görüştük. Başkan Tufan Ünal, enerji verimliliğini artırıcı çalışmalara dair şu bilgileri veriyor:
● Belediye çöplerinden 7 milyon ton ek yakıt üretmek mümkün
“Bir çimento üretim tesisinin kurulabilmesi için en önemli unsur ÇED raporudur. Rekabet Kurumu’nun 2016'da yayımladığı raporda da yer aldığı gibi, son on yılda çimento tesisi kurmak için yapılan 46 ÇED başvurusu ilgili bakanlık tarafından değerlendirildi ve tamamı olumlu sonuçlandı. Çimento sektörü olarak, üretimi daha verimli hale getirmek amacıyla çöpü enerjiye, enerjiyi çimentoya çeviriyoruz. Sektörümüzde baca gazından elektrik üretim sistemi de hızla artıyor. 18 entegre tesisimiz baca gazından elektrik üretimine geçti. Tesislerimizin tümü baca gazından elektrik enerjisi üretir hale gelince, elde edilen enerji 900 bin konutun enerji ihtiyacını karşılayabilecek düzeye ulaşacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile görüşmelerimiz devam ediyor. Bir yılda ülkemizde ortaya çıkan belediye çöplerinden 7 milyon ton ek yakıt üretmek ve kullanmak mümkün. Bununla yıllık 1,7 milyon ton CO2 azaltımı ve belediye katı atıklarını yüzde 80 azaltmak mümkün. Atık ikame oranı Avrupa’da yüzde 60 seviyelerine ulaştı. Türkiye’de yüzde 4 civarında. Bunu yukarı çıkardıkça çevreye, ekonomiye büyük katkı sağlayacağız. Tüm bunların yanı sıra, şu an aşağı yukarı bütün fabrikalarımız gelişmiş torbalı filtre sistemlerini kullanarak toz emisyonunu dünya standartlarının da altına indirmiş durumda. Su kullanımında da verimliliğe önem veriyoruz. Çimsa, 2016'da yürüttüğü çalışmalarla su tüketimini yüzde 23 azalttı. Bu tasarrufun, bin 500 haneli bir köyün 1 yıllık su ihtiyacına denk geldiğini açıkladı.”
● Verimliliğe yönelik yatırımlar ön plana çıkartılmalı
“Sektör olarak, yatırımlarımızı yeni fabrika alımı, modernizasyon ve verimliliği artırmaya yönelik çalışmalar olarak üç başlığa ayırıyoruz. Yatırımda dikkat ettiğimiz husus, arz fazlası yaratmamak. Kapasite kullanımında yüzde 100 seviyesine ulaştığını görüyoruz. Arz-talep dengesizliğinin ise 2008-2009 yılı itibariyle baş gösterdiğini söyleyebiliriz. Sektörümüzün 2016 yılında klinker kapasite kullanım oranının yüzde 87 civarında. Sektörde yeni yatırıma değil, verimlilik yatırımları ön plana çıkarılmalı. Bu itibarla, özellikle 2008'den bu yana çevresel verimliliği arttırmaya yönelik yatırımlarımıza hız kazandırdık. Özellikle atıktan enerjide önemli bir ivme yakaladık. Bu konudaki çevre politikamızı şöyle özetleyebilirim: İlk etapta güvenli depolama veya kapsülleme gerçekleştiriyoruz, ardından bu atıkları enerjiye dönüştürüyoruz ve böylece kaynak kazanımı gerçekleştiriyoruz. Sonraki aşamalar atıkların hammadde olarak geri kazanımı, birden çok defa yeniden kullanımı... Daha açık bir ifadeyle, atıkları yakarak enerjisinden faydalanırken, kül olarak kalan kısım hammadde olarak kullanılarak son ürünü de çimentoya dönüştürüyoruz.”
● Fosil yakıt kullanmadan 135 MW enerji üreteceğiz
“Atık ısıdan enerji üretimi de sektörümüzün CO2 salınımının azaltılması konusunda yürüttüğü en önemli uygulamalardan biri. İlk olarak Akçansa Çimento Fabrikası’nda, Eylül 2011 yılında devreye alındı. 2016 yılı sonu itibariyle, sektörümüzde 10 fabrikada 18 hat ile toplam 100,7 MW gücünde atık ısı geri kazanım tesisi yatırımı daha gerçekleştirildi. Toplam 5 hatta 34,0 MW elektrik üretimine imkan tanıyacak 4 fabrikaya ait yatırımların da birkaç yıl içinde devreye alınmasını bekliyoruz, böylece 135 MW’lık bir enerji hiçbir fosil yakıt kullanılmadan üretilmiş olacak ve bu da yıllık yaklaşık 400 bin hanenin elektriğinin sıfır karbon salınımı ile karşılanması anlamına gelecek.”
● Atık yönetimi konusunda AB ülkeleri ile aramızda ciddi bir mesafe var
“Çevresel sürdürülebilirlik anlamında referans niteliğinde olan AB, ekonomik faaliyetlerin çevre etkisini inceleyen ülkelerden oluşuyor. AB atık yönetimine baktığımızda düzenli depolama, kompostlama, geri dönüşüm, geri kazanım, yakma, atıklardan enerji üretimi teknolojileri geliştirme, uygulama ve eğitim yöntemleri ile çevreyi korumaya yönelik iyi uygulama örneklerini oluşturduklarını görüyoruz. Türkiye’de atık yönetimi düzenlemeleri AB direktifleri doğrultusunda geliştirildi. Ancak yakma, kompostlama, düzenli depolama gibi yöntemler bazı kentlerde kullanılmaya başlamakla birlikte yeterli düzeye henüz erişememiş, uygun katı atık hazırlanmasındaki sorunlar yeterince çözülememiştir. Atık yönetimi konusunda Avrupa ile aramızda ciddi mesafe var. Atık su arıtma tesisleri, düzenli çöp depolama alanları için büyük mali kaynaklara ihtiyaç var.”
● “Çevreci çimento” kullanımını destekliyoruz
“ÇEİS’e üye 32 kuruluşa bağlı 63 tesiste, çevresel sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği çalışmaları gerçekleştiriliyor. Enerjinin ve suyun verimli kullanılması, karbon salımının azaltılması, alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, atıkların azaltılması, habitatın korunumu gibi çeşitli faaliyetlerle doğal hayatın sürdürülebilirliğine katkı sağlıyoruz. Karbon ayak izine karşı tüm dünyada yaygınlaşan harekete destek için çevreci katkılı çimento kullanımını artırıyoruz.
● Türkiye iklim politikasında zayıf aktörlerden biri olarak gösteriliyor
“Döngüsel ekonomik modele doğru daha fazla ilerlemek, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülke ve Avrupa Birliği Komisyonu'ndan oluşan G20 ülkelerinin ana stratejilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’nin Climate Transperency karnesinde sera gazı emisyonlarının hızla artış gösterdiği ve önümüzdeki yıllarda daha da hızla artması beklendiği dikkat çekiyor, buna karşın halen G20 ortalamasından düşük görünüyor. Türkiye ekonomisinin enerji yoğunluğu da G20 ortalamasının altında kalıyor. Gelecek dönem modelleri kömürün enerji arzındaki payında bir düşüş öngörmüyor; bu, halihazırda planlama aşamasında olan yeni termik santrallerden kaynaklanacak büyük enerji miktarı beklentisine dayandırılıyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerjileri ise görece iyi olarak değerlendiriliyor ve hatta pozitif bir trend olarak görülüyor. Türkiye’de kişi başı 833 kWh başlangıç noktasıyla, kişi başı elektrik tüketiminin giderek arttığını da rapordan çıkartabiliyoruz ancak diğer G20 ülkelerine kıyasla hala görece düşük kalıyor. Tüm bu verilerden çıkan sonuç, Türkiye’yi iklim politikalarındaki düşüş trendini belirlemede uluslararası zayıf aktörlerden biri olarak gösteriyor.”
● Döngüsel ekonomiye geçişe katkı sağlayacağız
“Dünyanın gelişmiş ülkelerine baktığımızda çevre bilinci, güvenlik ve sürdürülebilirlik ilkelerini iş dünyasına emanet ettiklerini gözlemliyoruz. Türk çimento sektörü de gelişmekte olan ülkemizin en önemli gelir kaynağını oluşturan inşaat sektörünün bir kolu olarak önemli bir yer tutuyor. Faaliyetlerimiz, enerji maliyetlerinde azalmanın yanı sıra, enerji fiyatlarındaki yükselişin yaratacağı ilave maliyet riskinin azalması, elektrik arz güvenilirliğinin arttırılması, çevresel vizyonun güçlenmesi, CO2 emisyonlarının azaltılması ve CO2 ticaretine olanak sağlaması amaçlarına da hizmet ediyor ve çevre korumasının özünü oluşturuyor. Verimliliğe yönelik söz konusu yatırımlarımız ile sektör olarak dünyadaki rekabetçi gücümüzü önümüzdeki dönemde daha da artıracağımız gibi, ülkemizin döngüsel ekonomiye geçiş sürecine de katkı sağlayacağımıza olan inancım tam.”
Gelişmiş ülkelerde çevresel sürdürülebilirlik özel sektöre emanet
“Gelişmiş ülkelere baktığımızda, çevresel sürdürülebilirlik konusunun çoğunlukla özel şirketlere emanet edildiğini görüyoruz. Türk çimento sektöründe de alternatif yakıt kullanımı giderek yaygınlaşmakta. Söz konusu alternatif yakıtlar arasında belediye atıkları, endüstriyel atıklar, ömrünü tamamlamış lastikler gibi pek çok atık yer alıyor. Kamuya düşen görev belediyelerin toplama ve bertaraf yükümlülüğünde olan atıkların entegre bir yaklaşımla yönetilmesi esası. Bu kapsamda yapılan çalışmalar doğrultusunda, katı atık düzenli depolama tesisi sayısının yıldan yıla artış gösterdiğini de gözlemleyebiliyoruz.”
Beton algısı değişmeli
“Gerek şehirleşme ve artan nüfus, gerekse de teknolojik gelişmelerin etkisiyle, ülkemizde mega projelerin ve konut inşaatlarının arttığını görüyoruz. Söz konusu dönüşüm çevremizde ‘betonlaşma’ algısıyla yönlendiriliyor. Ancak, betonun kullanımı, yapıların estetik görünümü ve dayanıklılığını artırma amacıyla da yaygınlaşmakta. Bu nedenle, beton kullanımına yönelik algının, bu etkenler göz önüne alınarak değişmesi gerektiğini düşünüyorum.”