Hedef kaliteli eğitim, kaliteli istihdam

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı Başkan Vekili Doğan; “Stratejik hedefimiz, istihdamın kalitesini yükselterek ve eğitime erişimi kolaylaştırarak ülkemizdeki hayat kalitesini arttırmak' dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA), Avrupa Birliği’nin 2007–2013 dönemi için aday ve potansiyel aday ülkelere sağladığı tüm katılım öncesi mali yardımları tek bir çerçevede topladığı programın adı.

IPA’nın hedefi, AB’nin Batı Balkanlara ve Türkiye’ye daha verimli kaynak aktarımını sağlamak. Bu mekanizmanın doğrudan ülke vatandaşlarına katkı sağlaması öngörülüyor. IPA’nın 2007’de başlayan I. dönemi, AB müktesebatına uyum ve uygulamasına yönelik kapasite gelişimi ile ekonomik ve sosyal uyuma yönelik kapasitelerinin oluşturulması hedeflerine odaklandı. IPA I aşamasında, Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı’nca yürütülmekte olan İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı’nın (İKG OP) öncelik alanları, “istihdam, eğitim, hayat boyu öğrenme ve sosyal içerme” olarak belirlendi. IPA I çerçevesinde Türkiye’ye yaklaşık 4.8 milyar euro kaynak aktarıldı. IPA’nın II. dönemi ise, Nisan 2016’da imzalanan Finansman Anlaşması ile başladı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı Başkan Vekili Burak Çağatay Doğan, IPA fonlarının, hem kamu yönetimi birimlerine, hem de daha geniş sosyal yapılara çok olumlu katkılar sağladığını; hem kamuda hem de sivil toplum örgütlerinde dönüşümün tabana yayılmasına katkıda bulunduğunu söylüyor. Doğan, nisanda başlayan IPA II’nin, bir önceki döneme nazaran, önemli yapısal farklar getirdiğini ifade ediyor ve “ Sektörel bir yaklaşımı benimseyen IPA II bize daha kapsamlı politikalar geliştirme imkanı sağlıyor” diyor.
IPA I’in sağladığı katkıları ve IPA II’nin getireceği farklılığı Burak Çağatay Doğan’dan dinledik:

IPA ile kamu ve STK’larda dönüşüm tabana yayıldı

“IPA çerçevesinde sağlanan mali ve teknik destek, aday ülkelerin kurumsal kapasitesini arttırmayı, dolayısıyla katılım sürecinin sağlıklı bir şekilde devam etmesini, bütünleşmenin aşağıdan yukarıya doğru gelişmesini amaçlıyor. IPA kaynakları, sadece kamu kurumlarının değil, sivil toplum örgütlerinin de bu bütünleşme sürecine etkin bir şekilde katılmasını, böylece AB sürecinin toplumsal bir desteğe kavuşmasını da destekliyor. Bu açıdan bakıldığında IPA fonları, hem kamu yönetimi birimlerine, hem de daha geniş sosyal yapılara çok olumlu katkılar sağladı. Bu fonlarca öngörülen ve desteklenen yapısal dönüşümler, hem kamu yönetiminin, Avrupa örneklerini de içselleştirerek, daha verimli hale gelmesine;, hem de, sivil toplum örgütlerinin, kendi alanlarındaki meselelere aktif olarak müdahale etmelerine imkanı sağlayarak, dönüşümün tabana yayılmasına katkıda bulundu.”

Binlerce kişinin hayat kalitesi gelişti

“IPA I çerçevesinde Türkiye’ye yaklaşık 4.8 milyar euro kaynak aktarıldı. Bu fonlara eklenen yüzde 15’lik ulusal kaynakla beraber bu rakam çok ciddi bir miktara ulaşmakta. İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı çerçevesinde ise 2008 yılından bu yana, yaklaşık 480 milyon euroluk fon ile 500’ün üstünde proje desteklendi. Bu projelerle, gençlerin istihdam imkânları arttırıldı, mesleki eğitimin kalitesi geliştirildi, kayıtlı istihdam teşvik edildi, dezavantajlı kişilerin işgücü piyasasına katılımı ve toplumsal entegrasyonuna katkıda bulunuldu, hayat boyu öğrenme imkânları geliştirildi. Bu projeler bir yandan orta ve uzun vadeli olumlu dönüşümlere zemin hazırlarken, bir yandan da binlerce kişinin hayat kalitesinin geliştirilmesine imkan sağladı. Kısacası, bu alanlarda IPA I öncesine göre önemli mesafe kaydedildi.”

STK’lar canlandı projeler hayata geçti

“Ülkemizde; sivil toplum kuruluşları, kendi alanlarında uzmanlık sahibi olup, gerek kamu yönetimi gerekse siyasi makamlara destek olabilecek tecrübeye ulaşmış durumdalar. Sorunları biliyorlar, çözüm önerileri var. Bu birikimin kullanılması lazım. Sivil toplum örgütleri hem ‘sivil’ kimliklerini korumalı, hem de kamu yönetimi ile işbirliği yapabilmeli. STK’lar, kamunun sağladığı imkanları kullanırken, kamu yönetimine de ‘fayda’ sağlamalı. IPA fonları, kanımca, bunun için önemli bir imkan. IPA çerçevesinde STK’lara aktarılan kaynaklar, bu sektörün canlanmasına çok önemli katkıda bulundu. Şunu söylemek mümkün herhalde: Pek çok STK, bu kaynaklar sayesinde fikirlerini ve projelerini gerçekleştirebildi. Bu, Türkiye’deki sivil toplumun güçlenmesi için çok önemli bir katkıdır. IPA kaynaklarının gerektirdiği izleme, raporlama, hesap verme süreçleri de STK’ların kurumsal kapasitesinin, kalitenin, profesyonelliğin yükseltilmesini sağladı. Öte yandan IPA fonları, farklı sektörler arasında sağlıklı bir işbirliği kurulmasına da olanak tanıdı. Pek çok projede farklı yapılar, mesela yerel yönetimler, üniversiteler, meslek odaları, sendikalar sivil toplum kuruluşları, bir araya gelerek kapasitelerini birbirine eklemledi. İletişim ve etkileşim kanalları oluşturuldu. Özellikle STK’lar için kamu otoritesi ile işbirliği yolları, böylece politikaları etkileyebilme kanalları güçlendi. Bu gelişmeleri çok önemsiyoruz.”

IPA II’de stratejik planlama öne çıkacak

“IPA II, bir önceki döneme nazaran, önemli yapısal farklar getiriyor. İlk dönemde, ‘bileşen’ (component) yaklaşımı vardı. IPA II’de bunun yerini ‘sektörel’ yaklaşım aldı. Bu bize, daha kapsamlı politikalar geliştirme imkanı sağlıyor. Yani bileşenlere teker teker bakmak yerine, daha bütünlükçü bir yaklaşım söz konusu olacak. Sektörel yaklaşım, o sektöre ilişkin politikalar üretirken, alt sektörlerin tümünü, birbirleriyle etkileşim içinde ele almayı gerektiriyor. Ardından da, söz konusu sektörün, diğer sektörlerle uyumumu gözetmek gerekiyor. Başkanlığımız sorumluluk alanına giren “eğitim, istihdam, sosyal politika” sektöründe, her üç alt alanı beraberce düşünmek, etkinlikleri ona göre tasarlamak durumundayız. IPA II döneminde, ‘stratejik planlama’ öne çıkacak. IPA II döneminde, İKG OP’nin yerini alacak olan İKG Sektörel Operasyonel Programı – İKGSOP, daha geniş bir faaliyet alanına kavuşacak. Bu yapısal değişikliğin temelinde, elbette, kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlamak yatıyor.”

İstihdam ve eğitim 'ikiz kardeş' gibidir

“Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı olarak stratejik hedefimiz, istihdama ulaşım kanallarını arttırarak, istihdamın kalitesini yükselterek ve eğitime ulaşımı erişimi kolaylaştırarak ülkemizdeki hayat kalitesini arttırmak. Bir diğer deyişle, ‘insan kaynağı’na yatırım. Buna ulaşmak için, yeni istihdam alanlarının oluşması, farklı sektörler için nitelikli eleman yetiştirilmesini hedefliyoruz. Bu hedeflere ulaşmak için, hem bireylerin, hem de işverenlerin kapasitesini arttıracak projeler geliştireceğiz. İstihdam ve eğitim, “ikiz kardeş” gibidir. Kaliteli istihdam, kaliteli eğitimle sağlanır. Doğal olarak, eğitimde kalitenin artması da, önceliklerimiz arasında. Eğitime ulaşmada zorluk yaşayan grupların ve bireylerin önündeki engellerin kaldırılması, eğitim düzeyinin yükseltilmesi, yaratıcı eğitimin teşviki, ‘hayat boyu öğrenme’ kanallarıyla, eğitimin hayatın her alanına ve her dönemine yayılması, bizim İKG SOP ile ulaşmak istediğimiz hedefler arasında. Ayrıca, sosyal korumaya ihtiyaç duyacak bireylerin onurlu bir hayat sürmesini hedefliyoruz. Bunun için sosyal koruma alanında kurumsal kapasitenin geliştirilmesini, sosyal koruma hizmetlerine erişimin arttırılmasını amaçlıyoruz. Böylece, daha önce bahsettiğim “bütüncül yaklaşım” çerçevesinde, çok farklı grupları, ‘stratejik hedef’ temelinde kapsamaya çalışıyoruz. Bu hedef ise:Herkesin hayat kalitesinin arttırılması.”

IPA, AB’yi elle tutulur bir ortak yapıyor

Türkiye’nin Avrupa Birliği ile bütünleşmesi, çok uzun geçmişi olan bir süreç. Elbette zaman zaman aksamalar, sıkıntılar yaşanır ama temelde bu bütünleşme Türkiye’nin toplumsal ve siyasi tercihidir. IPA kaynakları, Türkiye’nin AB ile bütünleşmesinde çok önemi bir rol oynuyor. Sadece kapasite artırımı, teknik destek açısından değil, AB’yi gözle görülür, elle tutulur bir ‘ortak’ yaparak. Yani bir anlamda AB’yi, Brüksel’de bazı kararlar alan bir yapı olmaktan çıkarıyor, somut hale getiriyor, anlaşılır ve ulaşılabilir kılıyor. IPA fonlarının yönetiminin kendi mekanizmaları, kuralları var. Bunlar, imzalanan anlaşmalarla güvence altına alınmış durumda. Bu nedenle, IPA kaynakların, ilişkilerden etkilenmesi söz konusu olamaz.”

Bu konularda ilginizi çekebilir