'Hepimizin, iş yapış ve yaşayış şekillerini sorgulama zamanı'

Türkiye’de Doğal Hayatı Koruma Derneği olarak 1975 yılından bu yana çevrenin korunmasına katkıda bulunan kuruluş, 40 yıldır eniz kaplumbağalarından sulak alan çalışmalarına kadar geniş bir yelpazede önemli projelere imza atıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Türkiye'deki 40. yılını özel bir gece ile kutladı. Gecede; vakfın çalışmaları "40 Yılda 40 Başarı Sergisi" ile paylaşılırken, önümüzdeki dönem hayata geçirilmesi planlanan projeler duyurularak iş dünyasından destek istendi.

ABD Eski Başkan Yardımcısı Al Gore dünya için doğanın önemine dikkat çeken bir video mesaj göndererek destek olduğu gecede Türkiye’nin Canı hibe çağrısından yararlanmaya hak kazanan projeler de açıklandı.

WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar, 2050 yılında dünya denizlerindeki plastik atıkların ağırlığının balıkların toplam ağırlığını geçeceğini ifade ederek “Hepimizin, iş yapış ve yaşayış şekillerini sorgulama zamanı” dedi.

Bayar, “40 yılı aşkın bir süredir insanın doğal kaynaklara yönelik talebi, dünyanın yerine koyabileceği miktarın üzerinde. Artık ormanların yetiştirebildiğinden daha fazla ağaç keserek, denizlerin üretebildiğinden fazla balık tüketerek ve atmosfere, ekosistemlerin tutabileceğinden daha fazla karbon salarak varlığımızı sürdürmemiz mümkün değil. Doğanın sunduklarından bugünkü düzeyde yararlanabilmemiz için, dünyadaki kaynakların kendini yenileme kapasitesinin 1,5 katına ihtiyaç var. Türkiye için bu rakam daha da yüksek, iki kat. Bu sene doğanın 2017 için bize sunduğu kaynakları 2 Ağustos itibarıyla tükettik” yorumlarını yaptı.

2050 yılında dünya denizlerindeki plastik atıkların ağırlığının balıkların toplam ağırlığını geçeceğini ifade eden Bayar, “Hepimizin, iş yapış ve yaşayış şekillerini sorgulama zamanı” dedi.

Türkiye’nin “su fakiri ülke” olma yolunda ilerlediğine dikkat çeken Bayar, bugün 1.500 metreküp civarında olan kişi başına düşen su miktarının 2030’da Türkiye 100 milyonluk nüfusa ulaştığında 1.100 metreküpe düşeceğini söyledi. “Artık bir damla bile su israfına tahammülümüz kalmadı” uyarısında bulundu.

Panda artık tehlike altında değil

1961’de İsviçre’de kurulan ve 100’ü aşkın ofisi, 5 milyonu aşkın üyesiyle dünyanın en büyük çevre kuruluşu olan WWF’nin, hem küresel hem de yerel anlamda büyük değişimlerin gerçekleşmesinde öncü rol oynadığını kaydeden Uğur Bayar, özellikle Asya’da alınan sonuçlar hakkında şu bilgileri verdi; “WWF Çin, ülkedeki 1000 linyit madeninin kapanmasına vesile oldu. WWF Bhutan, Bhutan Kralıyla birlikte,‘Bhutan for Life’ isimli, yerel halkı kalkındıran ve Bhutan’ı eko turizm ile büyüten büyük bir projeye imza attı. WWF, tüm Asya’da fildişi ticaretinin yasaklanmasını sağlayarak, yüzyıllardır süregelen bir trajediyi sonlandırdı. Panda artık nesli tehlike altında bir tür değil. Asya’da kaplanların sayısı artıyor.”

WWF-Türkiye’nin Türkiye’de de çok sayıda başarılı sonuç aldığını hatırlatan Bayar, “1975’de DHKD’nin kurulmasına vesile olan kelaynaklar ülkemizde yok olmanın eşiğinden döndü. Bugün Birecik’te 200’ü aşkın birey gözetim altında varlığını sürdürüyor. Doğal yaşam alanlarında korumaya çalıştığımız Caretta caretta sayısı arttı ve türün tehlike statüsü ‘tehlikede’den ‘duyarlı” ya geriledi. Bu, bir türün doğa koruma başarısındaki en önemli bilimsel göstergelerden biridir. Öte yandan Dalyan’dan Göksu Deltası’na, Kaş kıyılarından Küre Dağları’na bugüne kadar 20’nin üzerinde doğal alanın koruma altına alınmasında pay sahibi olduk” dedi.

“Finansman modeli olan çözümler üretiyoruz”

WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli de gecede yaptığı konuşmada, WWF-Türkiye’nin finansman modeli olan çözümler ürettiğini söyledi. WWF-Türkiye’nin yalnızca farkındalık yaratan kampanyalarla sınırlı kalmadığının altını çizen Pasinli şöyle devam etti: “Biz salt kampanyalarla, kısa süreli farkındalık çalışmaları ile sorunların çözülebileceğini düşünmüyoruz. Bu nedenle sadece dikkat çekmekle kalmıyoruz, yaptığımız araştırmalarla yaşanan sorunlara çözümler geliştiren bir kurumuz. Finansman modeli olan çözümler üretiyoruz. Örneğin boş su şişelerini, gazetelerini perakende noktalarına getiren insanların İstanbul kartlarına veya perakende kartlarına puan yüklenerek teşvik edilmesini söylüyoruz. Yine ücretlendirilecek olan plastik poşetlerden elde edilen gelirin çöpünü dönüştürene iade edilmesini öneriyoruz. Tabii tüm bu önerileri geliştirmek için çok ciddi fizibilite çalışmaları yapıyoruz.”

Türkiye'nin canı

WWF-Türkiye, yokolmaya yüz tutan canlı türlerini korumaya yönelik bir hibe programı olan Türkiye’nin Canı Kampanyasını 2010 yılından bu yana sürdürüyor. Bu yıl Türkiye’nin Canı kapsamında destek alma hakkı kazanan üç yerel STK projesi, WWF-Türkiye 40. yıl gecesinde açıklandı. Ödüller, Adalar Denizle Yaşam Derneği Başkanı Volkan Narcı, Kuzey Doğa Derneği Başkanı Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu ve Deniz Memelileri Araştırma Derneği Başkanı Ersin Baş’a verildi.

WWF Türkiye'nin 40 yılda gerçekleştirdiği 40 önemli çalışma

1. Tehlike altındaki kelaynakların korunması sağlandı. Bugün 200’ü aşkın kelaynak denetim altında yaşıyor.

2. Kayseri’deki Sultansazlığı koruma altına alındı. Sultansazlığı Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri.

3. Deniz kaplumbağalarının yaşadığı Dalyan İztuzu kumsalındaki turizm yatırımları durduruldu.

4. Dalyan Özel Çevre Bölgesi ilan edildi ve alanda yuvalayan deniz kaplumbağalarının geleceği güven altına alındı.

5. Akdeniz kıyılarındaki 17 deniz kaplumbağasının yuvalama kumsalı belirlendi. Bugünkü yuvalama alanı sayısı 21.

6. 330’dan fazla kuş türüne, 30’u aşkın sürüngen ve çift yaşamlıya, 500’den fazla bitki türüne ev sahipliği yapan Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi.

7. Tehlike altındaki tepeli pelikanların Türkiye’de üreyen çift sayısı arttı. Bu sayı 2000’lerde 250 ikin bugün 340 çifte ulaştı.

8. 1992-2009 yılları arasında Karaman’ın Dumlugöze Köyü’nde tehlike altındaki kardelenlerin sürdürülebilir üretimiyle doğaya ve yerel ekonomiye katkı sağlandı.

9. Doğu Karadeniz’de atmacacılık nedeniyle zarar gören yırtıcı kuş neredeyse kalmadı.

10. Göksu Deltası, Sultansazlığı, Seyfe, Burdur ve Manyas gölleri Türkiye’nin ilk Ransar (Uluslararası Öneme Sahip Sulakalan) alanı ilan edildi.

11. Bafa Gölü’nün Tabiat Parkı ilan edilmesine katkı sağlandı.

12. Türkiye’de esaret altında ayı oynatma geleneği son buldu. Kaş’taki yunus parkının kapatılmasına destek sağlandı.

13. Kızılırmak Deltası’nda, subasar orman ve 25 gölün bulunduğu 22 bin hektarlık alan doğal sit alanı ilan edildi. 14. Kaçkar Dağları, Hatila Vadisi, Karagöl ve Sahara yaylası milli park ilan edildi.

15. Polonezköy’ün tabiat parkı olarak korunmaya alınmasına katkı sağlandı.

16. Şile Sofular İskele mevkindeki iki hektar kumul alandan kum çıkarımı için alınan ruhsatın iptal edilmesi sağlandı.

17. Türkiye’de ilk kez Doğu Karadeniz’in Doğal Yaşlı Ormanları belirlendi.

18. Adana’da Karataşlı balıkçılarla iki yıl boyunca gerçekleştirilen deneyim paylaşımları kapsamında yüzlerce deniz kaplumbağası ağlardan kurtarıldı, denize canlı dönmeleri sağlandı.

19. Antalya Belek-Kumköy’ün doğal sit alanı olarak koruma altına alınması sağlandı.

20. Rize Fırtına Vadisi’nde yapımı planlanan HES mahkeme kararıyla iptal edildi; alan bakanlık kararıyla doğal sit alanı ilan edildi.

21. Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları (ÖKA) belirlendi. 97 alanı içeren geniş kapsamlı bir ÖKA envanteri yayınlandı.

22. Küre Dağları’nın mill park ilan edilmesine katkı sağlandı. Küre Dağları Avrupa’nın seçkin koruma alanları arasına girdi. Bölgede inşa edilmesi planlanan HES’ler mahkeme kararıyla iptal edildi.

23. Ulubat Gölü Yönetim Planı hazırlandı ve yürürlüğe girdi. Ulubat Gölü Yaşayan Göller ağına dahil edildi.

24. Çıralı Kıyı Yönetimi ve Sürdürülebilir Turizm Projesi BM’den En İyi Uygulama Ödülü aldı.

25. Çıralı’nın plansız yapılaşmaya açılması engellendi ve Çıralı’nın 18. Deniz Kaplumbağası Yuvalama Kumsalı olması sağlandı. 26. GAP Biyolojik Çeşitlilik Envanteri tamamlandı; doğa koruma açısından önemli alanlar belirlendi.

27. Önemli Bitki Alanları’nı (ÖBA) belirleyen Avrupa’daki ilk ülke Türkiye oldu. ÖBA’lar Türkiye’nin toplam yüzölçümünün yüzde 13’üne denk geliyor. ÖBA’ların yaklaşık yüzde 94’ü en az bir, yüzde 75’i birden fazla tehditle karşı karşıya.

28. Kara Avcılığı Kanunu’nun yenilenmesine katkı sağlandı. Anadolu leoparı ve sırtlanının korunan türler arasında alınması sağlandı.

29. Kaş’ta teknelerin deniz tabanına verdiği zararın azaltılması için önemli dalış noktalarına şamandıralar yerleştirildi.

30. Gediz Deltası’ndaki doğal sit statüsünün kaldırılarak imara açılması girişiminin mahkeme kararıyla engellenmesi sağlandı.

31. Saz Kedisi için Tür Koruma Eylem Planı hazırlanmasına katkı sağlandı.

32. Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi Kaş’ı da içine alacak şekilde genişletildi.

33. Biyolojik çeşitliliğin korunması için ormanlarda yaşlı ve ölü ağaçların bırakılması prensibinin benimsenmesi sağlandı.

34. Kaş-Kekova kıyılarında 1000 denizel tür belirlendi. Deniz Koruma Yönetim Planı’nın hazırlanıp uygulanmasına katkı sağlandı.

35. Eğirdir’deki çalışma alanlarında tarım ilacı kullanımı yüzde 50 azaltıldı. Sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasıyla göle ulaşan kirlilik yükü hafifledi.

36. Konya Entegre Havza Yönetimi projesi BM’den En İyi Uygulama Ödülü aldı.

37. İklim değişikliğinin Konya ormanlarının yönetim sürecine dahil edilmesi sağlandı.

38. Caretta Caretta sayılarının artmasına katkı sağlandı. Türün Kırmızı Liste’deki statüsü “Tehlikede EN”den “Duyarlı (VU)”ya geriledi.

39. Orfoz avının yasaklanmasına katkı sağlandı.

40. Kaş’ın doğal mirasını tehdit eden imar planının mahkeme kararıyla durdurulmasına katkı sağlandı.