Geleceğe 3 adım

Üç başlık altında incelediğimiz ‘gelecek’ fikirlerini iş hayatı ve sosyal hayat ayrımının ötesinde, teknoekonomi perspektifinden hayatımızın her alanına ve anına sızmış bir bakış açısıyla irdelemeye çalışacağız.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Her şey, her zaman değişmiştir. Ancak bu çağda değişime ilişkin bilgiler biraz daha kontrolümüz altında diyebiliriz. Gelişen bilgi teknolojileri ve iletişim yöntemleri sayesinde çok daha fazla bilgiyi, düşünceyi ve geleceğe ilişkin öngörüyü günlük hayatımızın akışı içerisinde rahatlıkla kontrol edebiliyoruz. Her konuda, her alanda, her yerde ve en önemlisi tek bir anda ‘Takipteyiz’. Takip ettiğimiz ve bilmekten asla ödün vermediğimiz bu yeni dünyanın doğal bir getirisi olarak da geleceğe ilişkin yeni öngörülerde bulunmaktan kesinlikle kaçınmıyoruz. İnsanlık olarak elimizdeki bilgilerle oluşturduğumuz, oldukça düşündürücü ve heyecan verici geleceğe ilişkin bu öngörüler ve düşüncelerden bazılarına değineceğiz bu hafta. Üç başlık altında incelediğimiz ‘gelecek’ fikirlerini iş hayatı ve sosyal hayat ayrımının ötesinde, teknoekonomi perspektifinden hayatımızın her alanına ve anına sızmış bir bakış açısıyla irdelemeye çalışacağız.

1- Üç lira fazla olsun, ekolojik olsun

Gitgide gençleşen nüfusun da etkisiyle, ekolojik anlamda daha verimli bir dünya hayal eder hale geliyoruz. Özellikle Y ve Z kuşakları, sosyal/çevresel iyileştirmelerin savunucusu olarak ekolojik sürdürülebilirlik kavramını, içinde bulunduğumuz zamanın ve geleceğin en önemli unsurlarından biri olarak ortaya koyuyorlar. Tüketici olarak daha doğal olanı, daha iyi şartlarda üretileni, işgücüne hakkını verdiğini bildiğimiz markaları tercih ediyoruz. Elbette ekolojik anlamda gelişen satın alma prensiplerimiz de, üretim süreçlerini baştan uca dönüştürüyor. Ucuz işgücü ve ucuz hammadde ile üreten pazarlardan ithal edilmiş, sağlığımız ve ekolojik çevremiz konusunda ne kadar güven verdiğinden asla emin olamadığımız alışveriş pratiklerinden gitgide uzaklaşacağız. Tüm dünyada gelişen ve artan ekolojik verimlilik ve sürdürülebilirlik eğilimleri, özellikle Startup’larla gündemimize oturan yeni ekonomiyi bu ekolojik bakış açısı üzerine inşa ediyor. Ey girişimciler, biliyorsunuzdur tabiî ki ama bizden de duymuş olun, gelecek bu tarafta!

2- Gençleşiyoruz durmadan

Yalnızca biyoloji ve sağlık alanında gelişmeler yardımıyla genç kalmanın yollarını aramaktan bahsetmiyoruz bu başlıkta. En çok ilgimizi çeken gençleşme eğilimimiz elbette en net şekilde demografik ölçümlerde görülüyor. İnsanın ‘Tüketici’ niteliğine odaklanarak gerçekleştirilen nüfus analizlerinde, özellikle elektronik ürünlere yapılan harcamaların oldukça genç bir popülasyonu işaret ettiği açıkça görülüyor. Ekonomik olarak ürün bedelini hala belirli bir yaş grubu karşılasa da, karar verici merciinin yaş ortalaması oldukça düşmüş durumda. Bu durumun en net örnekleri, AVM’lerin ve teknoloji marketlerin kasalarında ebeveynlerini kontrol altında tutan ve satın alma tercihlerinde ‘Alfa’ mertebesine yükselmiş çocuklar. Bizim dikkatimizi daha çok çeken gençleşme emaresi ise, çevrimiçi teknoloji alışverişi. Elbette satın alan iradenin gitgide gençleşiyor olması, üretimin ve üretilen ürünlerin niteliğinin de gitgide gençleşmesi ve gençliğe özgü olması durumunu doğuruyor. Bu üretimi gerçekleştiren yaratıcı zihinlerin de bu doğrultuda gençleşmesi tuhaf olmasa gerek. Kısacası; genç, daha genç, en genç olacağız. Tüketici, üretici, sanatçı, tasarımcı, girişimci, yatırımcı… Aklınıza hangi ekonomik ya da sosyal rol gelirse gelsin, mütemadiyen gençleşiyoruz.

3- Verimli ve hızlı

Genciz, ekolojiğiz, teknolojiğiz. Hepsi tamam. Bir de tüm deneyim ve pratiklerimizde hızlı olmayı becerirsek daha ne isteriz. Standart bir ürünü, binlerce onbinlerce milyonlarca adet üretip talebe hazır halde tutmanın pek bir esprisi kalmadı. Kalanı da azalarak bitecek gibi görünüyor. Tüketime hazır stokçuluk felsefesinin geçerliliğini yitirmesine neden olan en önemli gerekçelerden biri, bize özel olmasını arzuladığımız ihtiyaçlarımız. Bize özel olsun, talebimiz üzerine üretilsin, hızlıca tedarik edilsin ve biran evvel elimizde olsun istiyoruz. Hız istiyoruz. Ancak tüm bu aşamalarda hızlı olunacak diye verimsiz olmayı da kabullenemiyoruz. Şimdilik büyük oranda prototip üretiminde sırtımızı yasladığımız 3D baskı yöntemleri, bu hız ve verimlilik taleplerimizin bizi getirdiği gelişim noktalarından yalnızca biri. İlerleyen bilgi teknolojilerini de satın alma pratiklerimize eklerken, bize özel olanı en hızlı şekilde sipariş edip elimizde bulmak istiyoruz. Bu durumun doğal bir sonucu olarak teslimat yapan servisler, kişiselleştirilmiş üretime olanak sağlayan markalar ve çevresel verimlilikten ödün vermeyen her türlü ürün sahibi bizim güvencemiz altında büyüyor. Geleceği gencecik bedenlerimiz, (şimdilik) günahsız zihinlerimizle inşa ediyoruz.