Interpack Fuarı 30 yılda 4 önemli 'teknolojik hamleye' tanıklık etti

Necdet Buzbaş, "Interpack'a 30 yıldır katılıyorum, katılımcıların ve ziyaretçilerin profilindeki değişme seyrini gözleme fırsatı buldum" diyor ve gözlemlerini TEKNOTREND için paylaşıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Rüştü BOZKURT

Halk arasında sık anlatılan öyküdür: Musluğu bozulan bir adam tamirciyi çağırır. Adam gelir, şöyle bir bakar. Musluğun bir yerine elindeki çekiçle tık diye dokunur; su şarıl şarıl akar. Yapılan iş nereden baksanız geliş-gidiş dahil 10 dakikadır. Ev sahibi borcunu sorar, 50 lira olduğunu söyler usta. Adam öfk elenir, "Bu ne iş Tanrı aşkına! Elinizle tık diye dokundunuz, 50 lira istiyorsunuz" diye çıkışır. Usta sessizce yanıtlar: "Haklısın ama o 30 yıl artı 10 dakikada evinize gelip, sorunun nerede olduğu görme, bir tıkla çözüm üretmenin bedelidir!" der.

Necdet Buzbaş, Ülker Grubu'ndaki uzun kariyerinin birikimi ile hala başkanlığını yaptığı Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikanın da gelişmeleri yakından izleme titizliğini korumasının birikimiyle anlatıyor. O nedenle, Cemal ve Kemal Ayla ile yaptığımız söyleşiden sonra yaptığımız çağrıya yanıt veriyor. Çağrımızda, "Bilenlerin buradaki eksiği tamamlama, yanlışı düzeltme sorumluluğu var. Kimsenin, '...bizi ilgilendirmez!' diye yan çizme hakkı yok, diyerek noktayı koymak istiyoruz" diyorduk. Buzbaş gözlemlerini aktarmak için aradığında, geleneksel tutumuzu esnettik; soru bile sormadan, uzun yılların sentezini can kulağıyla dinleyerek okuyucumuzla paylaşmak istedik.

Necdet Buzbaş'ın İnterpack gözlemlerini 5 altbaşlıkta sizlerle paylaşacağız.

Birincisi, katılımcı ve ziyaretçilerdeki gelişmeleri kapsıyor. İkincisi, teknotrendlerdeki gelişmeleri açıklıyor. Üçüncüsü, Interpack gelenekselliğinin ne anlama geldiğini sorguluyor. Dördüncüsü, 2017 Interpack'ının vaadettikleriyle ilgili gözlemlerini paylaşıyor. Beşincisi, Türkiye' nin İnterpack odağından görünümüyle ilgili birikimleri aktarıyor.

Görüşmeyi iki ayrı yazı halinde sunacağız. Birinci yazı ilk iki başlıkla ilgili saptamaları paylaşılacak. Bir hafta sonraki yazıda diğer iki başlık ve fuara katılacak ya da izleyecekler için tüyoları içerecek.

Necdet Buzbaş, "Interpack Fuarı üç yılda bir yapılan confectionery (şekerleme, bisküvi, çikolota, sakız ve benzeri) ve ilaç sanayi üretim, proses, ambalajlama makinaları ve ambalajlama malzemeleri öncü fuarıdır" şeklinde tanımlayarak söze giriyor. Neden "öncü" sözcüğüne vurgu yaptığını sorduğumuzda, her yıl yapılan çok farklı fuarlar olduğunu; onların gelişmeleri tematik anlatmadığını, daha çok alıcı ile satıcıyı bir araya getiren platform işlevi gördüğünü söylüyor. En sonunda da bundan sonra İnterpack'a katılacak ya da izleme için gidecek olanlara tüyolar veriyor.

Interpack Fuarı'nın niteliklerini anlatmadan önce niceliklerini paylaşıyor: Fuarın 19 salona, 305 dönüm ( bir dönüm 1000 m2) alana sahip olduğunu, anlatıyor. Zaman içinde gelişmelerin yarattığı yeni ihtiyaçlar için eklemeler yapıldığını söylüyor: Save Food İnisiyatifi (2011), İnovasyon Parkı ve Componet adı verilen tekil salonları örnek veriyor.

Interpack aynasında katılımcı ve ziyaretçi gelişmeleri 

Fuarda sergi açarak katılan ve gelişmeleri izlemek için gelenleri "katılımcı ve ziyaretçi" kategorilerine ayırıyor Buzbaş. 1979 yılından bu yana, 11 kez ziyaret ettiği ve sadece iki kez katılmadığı İnterpac'daki gelişmeleri;

1) 1985'e kadar olan dönem,
2)1985-1995 yıllarını içeren 10 yıllık gelişme seyri,
3)1995-2005 yıllarında gözlediklerim,
4) 2005 sonrası, diye 4 döneme ayırıyor. Buzbaş'ın gözlemlerine her dönemin kendine özgü özellikleri var:

1- 1985'e kadar Interpack

Bu dönem, Avrupa ülkelerinin ağırlıklı olduğu katılımcıların, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin öncü firmalarının ve markalarının ziyaretçi ağırlığını oluşturduğu bir zaman kesitiydi.

2- 1985-1995 dönemi

Dönemin belirleyici özelliği, katılımcılar arasında Avrupa ülkeleri yanında , ABD'nin de yer alması. İzleyiciler ise Japon ağırlıklı. Ellerinde fotoğraf makineleri, inceleyen, fotoğrafl ayan, yemek aralarında gözlemlerini paylaşan, notlarını zenginleştiren, sürekli sorgulayan meraklı insanlara tanıklık ediyordu Interpack salonları.

3- 1995-2005 Dönemi

Katılımcılar çeşitleniyor ve zenginleşiyor: Avrupa ülkeleri ve ABD yanında Japon, Çin, Hindistan ve Türkler boy gösteriyor. Ziyaretçiler ise Çin ağırlıklı olmakla birlikte Asya, Kuzey Afrika, Güney Amerika insanları da yerlerini alıyor. İnterpack'ın katılımcı ve ziyaretçi profilinde "küreselleşme sürecinin" hızlandığını gözlemliyoruz.

4- 2005 ve sonrasını kapsayan dönem

Güçlü bir konsolidasyon süreci gözlüyoruz. Avrupa ülkeleri firmaları satın almalar, ortaklıklar ve işbirliklerine gidiyor; geniş makina parkına sahip firmalar gözlüyoruz. ABD, Kanada, Güney Amerika, Çin, Hindistan, Türkiye ve Mısır gibi ülkelerin makine üreticilerinin sergileri artıyor. Ziyaretçilere gelince, ağırlıkları farklı olsa da her ülkeden gelen insana rastlıyoruz. Interpack, küreselleştiğimizin en somut gözlemlendiği bir platform haline geliyor.

Teknik ve teknolojik gelişmeler: Teknotrend

Deneyimli yönetici Necdet Buzbaş, İnterpack'daki teknotrend bilgilerini de beş ayrı zaman dilimine ayırarak paylaşıyor. Paylaşırken bize "teknotrend" teriminin çerçevesini de çizmiş oluyor: Önemli olan teknolojik buluşlar, geliştirmeler değil; o teknolojilerin üretim sisteminde kullanılmasıydı. Konuyu salt teknolojik yeniliklere indirger de, üretim etkilerini içselleştirmezsek teknoloji nimetlerinden gerektiği gibi yararlanamazdık.

1- 1990 yılına kadar gelişmeler

Dönemin karekteristik özelliği, mekanik, hidrolik, pnomatik yapıdaki makinelerin egemenliğiydi. Bu makinalar, hızları düşük işçilikleri yüksekti. Her şeyi üretmek için iş modelenin ihtiyaçlarını karşılıyordu. Kullanılan ambalajların 'koruyuculuğu' yetersizdi. Makineler hızları düşük, elle kontrol ağırlıklıydı. Tesisler kurulurken makine seçimleri size kalmıştı; tesis performansından da siz sorumluydunuz.

2- 1990-2000 yılına kadar değişimler

Makinelerde elektronik uygulamalar yaygınlaşıyor. Makine hızları artıyor. Sensör kullanımı öne çıkıyor. CNC yaygınlaşıyor. Küçük makinelerin kendi aralarındaki otomasyonu gelişiyor. Üretim tesislerinde 'sistem anlayışı' yaygınlaşıyor. Makinelerdeki hız artışına uygun ambalaj malzemeleri geliştiriliyor. Çıktı ve proses kontrolleri kolaylaşıyor, kalite denetlenebiliyor.

3- 2000-2011 arasındaki gözlemler

Makinelerin hızlanması, üretim ve ambalajlama hızını artırıyor. Verimlilik anlayışında önemli bir gelişme oluyor. Kalite yanında iş güvenliği bilinci gelişiyor. Elektronik kontroller artıyor; tesislerin ölçeklerini büyütme imkanları genişliyor. Tesislerin performanslarında gelişmeler oluyor. CNC tezgahları yaygınlaşıyor. Sensörler çeşitleniyor. Robot kullanımı devreye giriyor. Kalite, hijyen, izlenebilirlik, barkod uygulamaları yaygınlaştıkça, makinelerin kendi içlerinde ve diğer makinelerle bağlantıları artıyor, iş modeli farklılaşıyor.

4- 2011 sonrası gelişmeler

Dönemin temel özelliğinin, sensör çeşitlenmesi, fiyatlarının uygun hale gelmesi ve yaygınlaşması olduğunu düşünüyor Buzbaş. PLC'ler, dijitalleşme, robot kullanımını ve makineler arasında otomasyon işletme düzeyinde kontrole olanak sağlıyor.

5- 2017 ve sonrası

Son olarak katıldığımız 2017 fuarında "çözüm ortaklığı" anlayışı öne çıkıyor. Firmalar sadece makine üretip satmıyor; birlikte sistem de satıyorlar. Yaygın robot kullanımı yanında, anonsu kendinden büyük bir Endüstri 4.0 söylemi var ama uygulamalar daha "bebeklik" döneminde. Çevre dostu ve yeşile saygılı makine üretimi ve sunulması bir temel değer olarak ortaya çıkıyor. Çevre dostu makine, enerji ve su optimizasyonu sağlayan sıfır atık veren makine anlamına geliyor. Ayrıca dönemin tipik algılarından biri de iş güvenliği sorumluluğunun en üst düzeyde olması. Akıllı robotlar, simülasyon, nesnelerin interneti (I0T) sanal gerçeklik, üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim, büyük veri, analitik, geniş bant olanakları ve bulut imkanları gibi gelişmelerin önem kazandığı bir noktadayız.

Necdet Buzbaş kimdir?

Necdet Buzbaş, 15 Nisan 1948 tarihinde Samsun'da, iki katlı ahşap geleneksel bir Anadolu evinin bahçe katında doğdu. Merzifon İstiklal İlkokulu'nda öğrenimine başlayana dek çocukluğu Samsun Ondokuzmayıs mahallesinde geçti. Ortaokula da Merzifon da başladı ise de, ikinci sınıftan itibaren yine Samsun'a döndü ve Samsun Namık Kemal Ortaokulu'nda devam etti. 1965 yılında Samsun Ondokuzmayıs Lisesi'ni bitirip, o yılların en popüler fakültesi İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesini kazanıp 1970 yılında Kimya Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu.

1970-1972 yıllarında Asteğmen olarak askerlik görevi yaptığı Malatya'yı hiç unutamadı. Askerlik dönüşü, Samsun tutkusundan olsa gerek yükseköğretimi süresince karşılıksız burs aldığı Eczacıbaşı ilaç şirketinin iş olanaklarını görmezden gelerek Samsun'da kurulu Adeka İlaç fabrikasında iş başı yaptı. Bu yönelişte lise yıllarındaki kimya öğretmeninin Adeka İlaç Fabrikası'nın sorumlu İmalat Müdürlüğü görevini yürütüyor olmasının etkili olduğu söylenir. 1975 yılında evliliğin getirdiği zorunlukla iş tercihini İstanbul'a yöneltmek zorunda kaldı. İstanbul'daki iş olanakları ilaç ve gıda sektörleri olarak belirginleştiğinde gıdayı tercih ederek Ülker'li oldu.

Ülker Gıda Sanayii A.Ş.'de İşletme Şefl iği'nden başlayan iş maratonu Grup Başkanlığı ve takiben İcra Kurulu ve Yönetim Kurulu görevleriyle virgüllendi, emekli oldu.
Faal çalışma hayatı, gönüllü sürdürdüğü Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı olarak devam ediyor.

TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanlığı, İAV üyeliği, KALDER üyeliği, TÜHOD üyeliği, Gıda Güvenliği Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği, TOBB Gıda Meclisi Başkanlığı gibi STK'larda görev alarak birikimlerini gıda sektörü ile paylaşıyor.

Evli, iki çocuklu. İngilizce bilir, bolca okur, dost biriktirir. Sağlıklı yaşam ve sağlıklı yaşlanma için beslenmesine titiz. Her fırsatta yürür.