Sayısal teknoloji “dönüştürme bilincini” değiştiriyor

Dönüştürme süreçlerini küresel rekabete uyumlu hale getireceksek, süreçleri tasarlarken sayısal teknolojilerin “kültürel fırsatları ve tehditleri” de analiz edilerek düzenlemeler yapılmalıdır.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

RÜŞTÜ BOZKURT

Biz insanlar karşılaştığımız olay ve olgulardan çıkardığımız derslerden “algılarımızı” oluşturuz. Algılarımızın zenginliğine göre “ilgi alanımızı” belirleriz. İlgilerimizi “bağlantı ve ilişkilerle” örgütleyerek “donanımlarımızı” güçlendiririz. Donanımlarımıza göre “varsayımlar” oluşturarak “zihni modeller” kurgularız. Zihni modellerimizi oluşturan değer ve beklentilerimizi deneylere yani “uygulamalara” yansıtarak “yaratmak istediğimiz sonuçlara” doğru ilerler; “birikimlerimizi” çeşitlendirir ve zenginleştiririz.

Sayısal teknoloji üretimin, ulaşımın ve iletişimin iç bütünlüğünü yeniden oluşturuyor. Oluşumun bugün ulaştığı aşamada “tedarik bilinciniz” ne denli gelişmiş olursa olsun, onu “ dönüştürme bilinci” ile desteklemezsek sürdürülebilir başarılar elde edemeyiz.

Daha önce rekabet gücü yaratmak için “tedarik bilincinin yükseltilmesi” üstüne düşündüklerimizi paylaştık. Denememizin bu bölümünde, “dönüştürme bilincini yükseltme” konusunun değişik boyutlarına değineceğiz. Önce, “dönüştürme süreçlerinin etkinliğini” artıran ya da azaltan değişkenleri ele alacağız. Sonra, “dönüştürme süreçlerindeki yapı ve işlev değişmeleri” üzerinde duracağız. Bir aşama sonrasında “algoritmaların etkileri bağlamında yazılımın artan gücünü” tartışacağız. “Kaliteli fikir üretme ve metodun" belirleyeciliğini sorgulayarak, sonuçta “gözetim ve denetimin sürdürülebilirliği güven altına almasındaki” rolünü sorgulayacağız.

1- Bir toplumu kalkındırmanın ardındaki “sistem gerçeğini kavramak” kaynakları etkin ve verimli kullanmanın yolunu açar. Üretim verimliliği, geniş açıdan bakıldığında, düşünce sistemlerinin, inanç sistemlerinin, eğitim- öğretim sistemlerinin, bilim ve teknoloji sistemlerinin, ticaret sistemlerinin, finans sistemlerinin, hukuk sisteminin, siyasi ve sosyal sistemlerin ve yönetim sistemlerinin işleyişi ve iç bütünlüklerinden etkilenir.

Araç-gereç gibi donanımları ve metot geliştirmeyi kapsayan “teknolojik gelişmeler” bir yandan sistem yapılarını, sınırlarını, sistemler arasındaki geçişleri, öte yandan “sistemlerin sisteminin” yapısını ve işleyişini de etkiler.

Teknoloji, hem sonuç ve hem de nedendir. Sayısal teknoloji esneklik ve hızı, yakınsama etkileri ile ağ etkileri nedeniyle reel sektörün dönüştürme süreçlerini köklü biçimde değiştirmektedir. Etkiyi iki eksende değerlendirmek gerekir: Birincisi, mevcut üretim yapısında daha yüksek katma değerli ürünlere geçiş için kullanılan geleneksel ileri teknolojik donanımlara yapılacak yatırımlardır. İkincisi de, sayısal teknolojinin yarattığı yeni fırsat ve tehlikelere uyum sağlama için yatırım yapılması.

Dönüştürme süreçlerinin etkinliği ihtiyaçların keşfi, tanımlanması, gerekli donanımdaki gelişmelerin izlenmesiyle başlar. Bir adım sonrasını donanım üretimi ve satın alma stratejilerinin netleştirilmesi oluşturur. İşgücünün sorun çözecek donamlara sahip olmasının örgütlenmesini yapılandırmadan sonuç alınması zordur. Geniş kapsamlı sistem etkileri ve ekosistemlerin belirlenmesiyle oluşan rekabet sisteminin yapılandırılması ve işler hale getirilmesi gerekir. Üretim verimliği, geniş açıdan bakıldığında, düşünce sistemlerinin, inanç sistemlerinin, eğitim- öğretim sistemlerinin, bilim ve teknoloji sistemlerinin, ticaret sistemlerinin, finans sistemlerinin, hukuk sisteminin, siyasi ve sosyal sistemlerin ve yönetim sistemlerinin işleyişi ve iç bütünlüklerinden etkilenir.

Eğer dönüştürme süreçlerini küresel rekabete uyumlu hale getireceksek, süreçleri tasarlarken “kültürel fırsatlar ve tehditleri” de analiz ederek bir ortak akıl zemininde birleşilmelidir.Bütün gelişmeler, bir zihni model oluşturarak gelecekle ilgili benzetimler yapmayı yani bilincin en üst düzeyini gerektirmektedir.

2- Sayısal teknolojinin donanım yapılarını ve işlevlerini etkileyen değişkenlerini ayrıntıda izlemek de dönüşüm süreçlerinin yapı ve işlevini bilinçle yönetişimin adımlarıdır.

Sayısal teknoloji,“donanımlardan oluşan üretim sistemlerini “ sürekli yeniden yapılandırdığı gibi, ürün doğasını ve çalışanlar açısından meslek doğalarını da değiştiriyor. Rekabet gücü yaratan fiyat-maliyet dengelerini kuran süreç yapılarını tasarlama aşamasından, yarattığı sonuçlar aşamasına kadar “hüner ve yaratacılık” açısından ele alınması gerekiyor. Birikim yeteneklerini koruyan önemli güç, reel sektördeki girişimci ve yatırımcının “dönüştürme bilinci”, aynı anlamda orta ve uzun dönemli “rekabet gücü” yaratmasının da temelini oluşturuyor.

Sayısal teknoloji, donanım performansını kontrol odalarından izleme olanakları yaratıyor.

Sensörlerle sistemin ölçüm olanakları artıyor; ölçüm verileri uzaktan kontrol edilebiliyor; değişen girdi kombinasyonunun olasılı hesapları ile yaratılan sonuçları eş gerçek zamanlı izlenebiliyor.

Sayısal teknolojinin yarattığı makinelerin ve sistemlerin iletişimi, donanımların iç iletişimi ve işbirliği yapabileceğimiz işletme dışı alanlarda bağlantı ve iletişim olanakları kapasite kullanımlarında optimizasyon olanaklarını artırmanın önünü açıyor. Üretim teknikleri değişiyor; özellikle de sık vurguladığımız üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim teknikleri “dönüştürme bilincini sürekli yükseltme” ihtiyacının şiddetini artırıyor. Çünkü yeni teknikler, ürünlerin hızla bireyselleşmesini de gerçekleştiriyor. Bireyselleşme eğilimi dönüştürme sisteminin hız ve esneklik artırmasını öne çıkarıyor.

Dönüştürme süreçlerindeki değişmeyi hızlandıran bir başka olgu, teknolojinin yarattığı yeni malzemelerin etkileridir. Yeni malzemeler, özellikle de değişik kompozitler kalıplama, standart, otomasyon ve son çözümlemede otonom uygulamaların da önünü açıyor. Kalıp ve model ihtiyacının azalması, tasarımın ticari uygulamaya geçiş sürelerinin kısalması gibi daha onlarca etken reel sektör mensuplarının dönüştürme bilincini yenilemesi ve yükseltmesi ihtiyacını da birlikte getiriyor.

3- Reel sektör mensuplarının dönüştürme bilincini yükseltme ihtiyacını artıran diğer bir etken, “algoritmalar ve yazılım protokollerinin” sorunu tanımlama ve çözmede yarattığı potansiyeldir.

İstatistik ve olasılık kuramının gelişmesinde önemli katkı yapmış olan Bornoulli kardeşlerden Jakob, “Sonsuza dek her şeyi gözlemleyip kaydedebilseydik- olasılık dediğimiz şey en sonunda kesinliğe dönüşürdü- ve biz dünyada olup biten her şeyin belli bir sebep ve yasa dahilinde gerçekleştirildiğini ve dolayısıyla, aslında tesadüf ya da kader gibi görünen şeylerin bile olması gerektiği için olduğunu fark ederdik” diyor. Bu saptama Livio Maro’nun “Tanrı Matematikçi mi?” kitabında paylaşılıyor. Bugünkü bulut bilişim ve özellikle de Blockchain tekniklerinin yarattığı “kaydedebilme potansiyelini” dikkate alırsak, çok değil gelecek on yılda her şeyin kaydedileceği bir aşamaya geçilince, olasılıkları hesaplayan algoritmaları ve yazılım programlarını kullanma bilinci rekabet gücünün özünü oluşturacaktır.

Sistemlerin yarattığı “edilgen kontrolün” dönüştürme süreçlerinin boşluklarını almaya, geri- bildirim döngülerini insan aracılığıyla yapılan etken kontrolden edilgen kontrole taşayacağını ileri sürersek abartılı bir değerlendirme yapmış olmayız.

Anlattıklarımız, rekabet gücü yaratma ve korumada reel sektör sorumlularının “dönüştürme bilincinin” ne denli önemli bir değer olduğunu kanıtlar.

4- Reel sektör aktörlerinin dönüştürme bilincinin yükselmesi gelişmenin üç temel alanında netlik yaratacaktır: Kaliteli veri ve bilginin, kaliteli fikre dönüştürülmesi ilk adımdır. Kaliteli fikirlerin kaliteli projelerle beslenmesi hayati önem taşır. Kaliteli projelerin kaliteli yönetişimle sürdürülmesi gelecek güveni yaratılmasının gerek şartıdır. Bu süreçlerin en az hata ile işletilmesi için fikirlerin mutlaka açık ve sorgulanmış metotlarla güçlendirilmesi gerekir. Açık ve sorgulanmış metot geliştirebilmemiz için rekabet gücü yaratmada bilimsel ve teknolojik birikimler işin bir yarısı, oluşan ekosistemlerin anlaşılması ve anlamlandırılması ise diğer yarısıdır.

Reel sektörün dönüştürme bilincinin yükselmesi için “gözetim ve denetim anlayışımız” da çok önemlidir. Geri-bildirim döngülerini işletirsek, hatalarımızı sorgulama özgüvenini yaratır, korur ve geliştirirsek, etken ve edilgen gözetim ve denetim arasında dengeleri iyi kurarsak, dönüştürme bilincimizin değer ürettiğini görürüz. Tersi ise giderek rekabet gücünün yitirilmesidir.
Gelecek hafta, reel sektör aktörlerinin “işlem bilincinin gelişmesi” ihtiyacını büyüten gelişmeler üzerinde duracağız.

Dönüştürme bilincini etkileyen değişkenler

• Girdi özelliklerini uçtan uca ölçme, kaydetme ve analiz edebilme
• Artırılmış gerçeklikle girdilerin üç boyutlu algılanma fırsatları
• Süreçleri uçtan uca eş zamanlı ölçme ve kontrol olanakları
• Sistem kontrolü nedeniyle insana bağlı etken kontrol ihtiyacının azalması
• Girdi çeşitlenmesinin dönüştürme hızlarını artırması
• Tasarımdan ticari üretime ara işlemlerin azalması
• Çıktıların eş zamanlı olarak birebir kontrol edilebilmesi
• Otomatik paketleme ve depolama potansiyelleri
• Otomatik iç ve dış lojistik kolaylıklarının artması, Vb.

Bu konularda ilginizi çekebilir