Teknolojik gelişmeler 'turizmde bireyselliği' öne çıkarıyor

Halim Bulutoğlu ülkemizdeki turizm sektörü gelişmelerini yakından izleyen bir uzman. Bu şu anlama geliyor: Turizm alanında 10 bin saatten fazla çalışma yapmış biri.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Rüştü Bozkurt

Halim Bulutoğlu'na turizmle ilgisinin nereden geldiğini, ne kadar zamandır bu sektörü izlediğini soruyorum: "1984'den bu yana işin içindeyim. Ekin Yazım Merkezi adlı şirketimiz vardı. Dergi ve sektörel yayını yapıyorduk. 1984’te Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) aylık dergisinin yayınına başladık. Turizmle ilgili öncü nitelikleri olan bu dergiyle birlikte otel kataloğu ve diğer yayınlar da ana işimizdi. 1997'den sonra Türkiye'nin turizm fuarcılığı alanına girip, bugün dünyanın en büyük 5'inci turizm fuarı olan EMİTT (Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ev Seyahat Fuarı) kurup büyümesini sağladık. Turizmle ilgili birikimimiz yayıncılık ve fuar organizasyonunda oluştu. Ayrıca Turizm Yazarları, Gazetecileri ve Editörleri Derneği'ni de kurduk" diye sektördeki serüvenini özetliyor.

Turizmin kısa dönemli sorunları

Bulutoğlu'nu yakalamışken kısa dönemi nasıl gördüğünü soruyorum. Bulutoğlu uzun yılların birikiminin süzgecinden geçirdiği görüşlerini şöyle özetliyor: "Kısa döneme baktığımızda turizm ağır kriz koşulları yaşıyor. 2015'ten 2016'ya turist sayısı ve gelirlerinde yüzde 30'dan fazla kayıp oldu. Bu kriz halen 2017'de de devam ediyor. Bunun nedenlerini şöyle özetleyebiliriz: Suriye krizi, ardından terör ve Rus uçağının düşürülmesi nedeniyle yaşanan sıkıntılar. Türkiye'nin insan hakları ve politik imajıyla ilgili sorunlar. Daha önce de terör sorunları yaşandı. 1993 ve 1994 yıllarında İstanbul ve ülkenin değişik yerlerinde patlayan bombalar turizmi etkiledi. Körfez krizi nedeniyle 1991-1992 de bugüne benzer sorunlarla yüzleşildi ama bu kadar büyük çapta etki yapmadı. Kayıplar yüzde 10'lar sınırlarında kalmıştı. Hemen ardından büyük tırmanışlarla zararlar telafi edildi. Bugünün temel farkı kayıpların kolay kolay ve kısa sürede telafi edilemeyeceği kaygısı. Bunun nedenlerinden biri Türkiye'nin imaj probleminin devam etmesi. Türkiye bir Avrupa ülkesi değil, bütün sorunlarıyla tipik bir Ortadoğu ülkesi gibi gözüküyor. Bize dışarıdan bakanların algısı bu. "2017 de Rusya ile ilişkilerin düzelmesiyle 2016'daki büyük Rus turist kaybı ortadan kalkacak gibi gözükse de, 2015'ten 2016'ya kimi ülkelerde yüzde 40'ları bulan Batılı turist kaybınının telafisi güç gözüküyor. Bu nedenle 2015 rakamlarına ulaşamayacağız öngörüsü abartı değildir. Bir başka kayıp kongre turizmi. İstanbul son yıllarda yaptığı atakla dünyanın ilk 10 kongre şehrinden biri haline gelmişti. Ne yazık ki bu önemli potansiyel kaybedildi. Daha uzun yıllar da toparlanacak gibi gözükmüyor. Aynı şekilde büyük kruvaziyer gemileri İstanbul başta Türkiye limanlarını tur programlarından çıkardılar. Yeniden girmesi de yıllar alacak."

Uzun dönemde neler olabilir?

Orta ve uzun dönemde hangi eğilimlerin turizm sektörünü etkileyeceğini, korkularının ve umutların ne olduğunu da soruyoruz Halim Bulutoğlu'na. Sektördeki gelişmeleri içselleştirmiş birinin netliğinde yanıtlıyor sorumuzu: "Orta ve uzun dönemde, ülkemizin şu kısa dönemde oluşmuş Ortadoğu ülkesi görüntüsünden çıkılması en önemli temennimiz. Radikal İslam tehdidinden, bu gelişmenin iç sorunlarımızın parçası haline gelip içselleştirilmesinden kurtulmamız gerekiyor. Öte yandan yönetimde otoriterleşme ve bundan kaynaklanan mülkiyet, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün tehdit altında olduğu algısı hem turizm tüketicisini, hem de turizmdeki yatırım iklimini olumsuz yönde etkiliyor. Bu sorun orta ve uzun dönemde büyük önem taşıyor. Eğer bu koşullarda düzelme olursa kayıpları telefi edebiliriz ama burada bir başka sorun daha yaşıyoruz : Turizmde nitelikli eleman sorunumuz hızla büyüyor. Son kriz orta ve üst düzey yöneticiler arasında bir erezyon yarattı. Alt kademe eleman sorunu her zaman çözülebilir; ama kriz devam ederse orta ve üst kademe eleman ihtiyacını kısa dönemde çözemeyiz. Bu konu ciddi bir sorun olarak önemini koruyor."

Bulutoğlu, "Her şeye rağmen Türkiye'nin genç nüfusu turizm önemli bir avantajı olarak değerlendirilmeye açıktır. Turizmde elde edilen büyük birikim nedeniyle krizlerle baş etmenin potansiyel gücü olduğuna inanıyoruz" diye bardağın dolu yanına da işaret ediyor. Sonra bir başka olumluluğu daha ekliyor: "Türkiye'nin bir başka önemli avantajı da fiyat-kalite dengesinin rakip ülkelerin çok üzerinde olmasıdır. 2016 da Türkiye'nin yarattığı kaybı yabancı turizm tüketicileri ve turizm profesyonelleri derinden yaşadılar. Türkiye' nin yeri doldurulamadı. Ruslar'ın bu kadar hızlı dönüşlerinin arkasında bu birikim yatıyor. Benzer durum Avrupa ve OECD ülkeleri için de geçerli. Yabancı tur operatörleri, Türkiye gibi bir ürünü kolayca elden çıkaramayacaklarını yaşayarak anladılar. Türkiye nedeniyle kaybettikleri ciroyu başka hiç bir ülkenin telafi edemeyeceğini anladılar. Bu da bizim en önemli avantajlarımızdan biri. Yeter ki dikkat ederek bu avantajımızı yitirmeyelim."

Bulutoğlu derindeki sorunların altını çiziyor:

"Türkiye'de turizm tesisleri yatırımları hız kesti. Daha da önemlisi var olan tesislerin onarım ve yenileme yatırımlarına olan ihtiyaç hızla artıyor. Bu kriz süreci eğer uzarsa, tesislerin bir bölümünü dönüşü olmayacak bir şekilde yitirilebilir. Türkiye böyle bir dönemi hiç yaşamadı. Geçmişteki krizler bir yıldan fazla sürmedi. Eğer bu süre uzarsa zaten onarım ve yenileme ihtiyacı olan tesislerin bir bölümü tümüyle kapanabilir. Bu konuda ip uçları da görülmeye başlandı. Milyarlarca lira yatırımla ortaya çıkan bu tesislerin kaybı, Türkiye'nin rekabet gücünü önemli ölçüde kaybettirir; asıl yıkım da böyle bir gelişme olacaktır. Avantaj ve dezavantajlarıyla orta ve uzun ödemdeki durum bu. Ve dünya turizmi de bizi beklemiyor; kendi mecrasında gelişiyor; ilerliyor. Her şeye rağmen büyümeye devam ediyor. Yeni ülkeler ve destinasyonların yarattıkları arz piyasayı etkiyor."

Kişiye özel kullanım öne çıkıyor

TEKNOTREND'in merkezi amacı, teknolojik gelişmelerin insan yaşamının bütün derinliklerini, yaşam biçimi ve yaşam tarzlarını etkileyen eğilimleri okuyucuyla paylaşmaktır. Teknolojik gelişmelerin yarattığı eğilimler; o eğilimlerin fırsat ve tehlikelerinin turizm sektörüne etkilerini de soruyoruz Bulutoğlu'na: "Önce yatırımlara bakalım" diye söze giriyor. Sonra ekliyor:"Birçok tesis, kişiye özel kullanımı destekleyen her türlü teknolojiden yararlanıyor. Özellikle şehir otelleri bu trendi yoğun olarak izliyor: Çünkü rekabet artık bu noktada ortaya çıkıyor; yaygınlaşıyor ve derinleşiyor. Konforlu bir oda, rahat edilebilir donanım sunabilirsiniz ama tüketicinin alışık olduğu teknolojiyi sunmazsanız kendisini iyi hissetmeyecektir ve talep oluşturmayacaktır. İkincisi tanıtım ve pazarlama: Yine kişiselleşmiş isteklere, beklentilere ve erişime açık olmayan hiç bir turizm ürününün önümüzdeki dönemde şansı yok. Şu anda şehir otellerinin rezervasyonu yüzde 50'den fazlası "on-line booking sistemleri" aracılığıyla yapılıyor ve bu oran sürekli büyüyor. Benzer eğilim tatil beldelerindeki oteller için de geçerli. Daha da önemlisi organize grupların yerini bireysel tatil paketleri alıyor. Yani insanlar kendi tatillerini kendi özel isteklerine ve esnek biçimde planlıyorlar. Bizim, tatil paketini oluşturan otel, havayolu, rent a car, günlük turlar ve benzeri bütün turizm bileşenlerini bireylerin tek tek ve esnek biçimde oluşturmalarına olanak veren bir altyapıyı sunmamız ve desteklememiz gerekiyor. Türkiye bu noktada çok geride kaldı; yeni bir hamleye ihtiyacı var. Türkiye hala büyük volümlü paket turların satılabildiği, münferit tatilcilerin ulaşmakta zorluk çektikleri bir yapıya sahip. Dünya gruplardan münferite dönüyor; bizim bu eğilimi yakalamamız ve yaya kalmamız gerekiyor"

Halim Bulutoğlu tam yetkili olsa hangi önlemleri alırdı

• Türkiye’nin, demokratikdünyanın ayrılmaz parçası, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne tam saygılı olduğunu ilan eder, hak ihlallerine son verir, başta gazeteciler olmak üzere hapishaneleri boşaltırdım.

• Yurtta barış, dünyada barış devletin ve toplumun başlıca hasleti der, buna uygun adımlar atardım.

• Turizmi bilen insanları toplar-sektör kuruluşları yetkililerini ve duayenleri- kısa, orta ve uzun dönemli bir yol haritası üzerinde ortak çalışma yapmalarını sağlar ve önerilerine uyar, turizm yönetimini merkezi ve bölgesel düzeyde katılımcılığa sonuna kadar açardım.

• Otel ve konaklama kesimini kurumsal biçimde tam temsil eden bir yapıya kavuştururdum;
TOBB gibi...

• İmaj sorunun çözümü için etkili bir halkla ilişkiler çalışması yaptırırdım. Bölge tanıtımlarını desteklerdim.

• On-line rezervasyon sistemlerine yatırım yapar ve teşvikleri artırırdım...

• Turizm alanındaki teknoloji yatırımlarında yatırım indirimi sağlardım...

ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER:

• Kriz koşullarında alınan klasik önlemler bugün de alındı: Tur operatörlerine ve havayolu şirketlerine getirdikleri turist ve kaldırdıkları uçak başına göre destek verildi. Bu önemli ama eksik uygulama. Çağın eğilimlerine de uymuyor. Örneğin Antalya gibi dünyanın en önemli "sejour tatil destinasyonu"na Avrupa'nın belli başlı noktalarından doğrudan seferler yok. • THY İspanyanın Barselona'sı Malaga'sı, Sicalya, Malta gibi tatil destinasyonlara her gün bir ya da daha fazla direkt uçuş yaparken, Avrupa'nın belli başlı merkezlerinden Antalya'ya direk sefer yapmıyor. Global iddiası olan THY için çok önemli kayıp... Hükümet hava yolu şirketleri ve tur operatörlerine verdiği teşvikleri yeni hatlar açılmasına da verilmeli. Antalya ve Dalaman gibi önemli merkezlere doğrudan erişilebilirlik artırılmalı.

• Dünyada bir başka eğilim tatil sürelerinin kısalıp sıklığının artması. 3-4 günlük kaçışlar, uzatılmış hafta sonu tatilleri talebi artıyor. Buna göre vaziyet almak gerekir. Kriz koşulları günübirlik hareket etmeye ve karar vermeye çok açık ve uygun bir tatilci kesimi yarattı. Mayıs ayında Antalya ya da Bodrum’a gelmek isteyen bir Batılı turistin, tatil süresi 3-4 günse, gelme şansı yok. Bu fi ili durumu dikkate alan çözümler üretilmeli.