Vakit ve nakit tasarrufu yaratan "sensörler" için "strateji" gerekiyor

MULTİVAC yöneticisi Guido Spix, "Endüstri 4.0 sadece enformasyon erişebilirliği değil, altyapının da dijital ağlarla bütünleştirilmesidir" diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

RÜŞTÜ BOZKURT

Endüstri 4.0 aşamasını maddi ve kültürel zenginlik üreterek insanımızın refahını artırmanın aracı haline getirmenin yolu, uygarlığın bu yeni aşamasında neler olup bittiğini anlamak ve gerekli alternatif tepkileri üretmekten geçiyor.

Gelişmekte olan ülkelerde, Endüstri 4.0 aşamasının kavranmasını engelleyen etkenlerden biri "ciddi fikirlerin yerini sloganların alması" eğilimidir. Diğeri de, "teknolojinin insanoğlunun çıplak gücüyle yapamadıklarını, aklını kullanarak bulduğu araçlar ve metotlar aracığıyla yapabilmesidir" gerçeğini araç-gereçler alanına indirgeyerek, metot konusunu gözden kaçırmamaktır.  Sloganlaştırma hastalığından sakınmalı, teknolojiyi de araç-gereç düzeyine indirgeme sığlığından kaçınmalıyız.

The New York Times International'da 27 Mayıs 2017 günü John R. Quain'in otonom uygulamalarda "anahtar teknolojileri" değerlendirdiği yazısında "sensör", " ultrasonik radar" ve "videolardan" söz ediliyordu. Financial Times'ta 2 Haziran günü yayınlanan ekte yarı iletken üreticilerin gözünü "optik sensörlere" diktiği anlatılıyordu. Bir gün sonra 2 Haziran 2017 Cuma günü TEKNOTREND'de Siemens Türkiye yetkilisi tarım alanında "sensörlerin" yarattığı verimlilik potansiyeli hakkında bilgilendirme yapıyordu. Harvard Business Review/ Türkiye'nin Haziran 2017 sayısında Marco Iansiti ve Karim R.Lakhanı makalelerinde, TCP/IP alanındaki gelişmelerin bağlantı alanını genişlemesi yanında bağlantı maliyetlerinin dramatik biçimde düşmesinin "yeni bir ekonomi ve değer yaratma" yapısı oluşturduğundan söz ediyordu. Ayrıca yazarlar makalelerinde, işlem maliyetlerindeki tasarruf potansiyeline de dikkat çekiyordu. Blockchain'in her şeyi kayıt altına alma potansiyelinin olası etkileri ve yarattığı sonuçlar da irdeleniyordu.

Sözü edilen makalenin yer aldığı derginin aynı sayısında, perakende devi Walmart CEO'su Doug Mcmillan'ın, "Dijitalleşmeyi tüm fonksiyonlarımız ve iş tanımlarımızda hayata geçirmeliyiz ki bu sayede daha hızlı ve daha da etkili olabilelim" diyordu. CEO, "Perakendenin geleceğinde çok daha fazla teknoloji olacak" saptamasını yaparak teknolojik gelişmelerden kaçınma yerine, onunla yüzleşmenin önemini anlatıyordu.

Paylaştığımız bilgiler teknolojik dönüşümlerde "sensörlerin" özel yeri olduğunu gösteriyor. Sensör teknolojisindeki gelişmeler, sensörlerin algılama güçlerini artırırken, fiyatlarını da hızla düşmesini sağlıyor. Kapasite ve teknik olanakların artması, maliyetlerin düşmesi bizleri her gün yeni bir gelişmeyle yüzleştiriyor. Birkaç yıl önce 75 bin dolara satın alınan sensör setleri bugün 7 bin 500 dolara satın alınabiliyor. Otomobil üreticileri bu setlerin 5 bin doların altına düştüğünde kendi sektörlerini köklü biçimde etkileyeceğini öngörüyor. Sadece otomobil sektörü değil, akla gelebilen bütün iş alanları bu yeni gelişmelerden etkileniyor.

Analizler, Endüstri 4.0 aşamasının yapısını oluşturan bileşenlerin iyi bilinmesi durumunda, değer üretimine yapacağımız katkıyı artırabileceğimizi söylüyor. Teknolojinin araçları olan sensörler konusunun bizden çok uzak olduğunu söyleyemeyiz. Tam tersine, bu gelişmeleri içselleştirerek, kendi koşullarımıza en uygun yolu seçip, gelişmelerle entegre olmak zorundayız.

Hemen şimdi

Gecikmeden, hemen şimdi atmamız gereken adımlarla ilgili düşündüklerimizi paylaşalım:

• Sayısal düşüncenin gelişmesi ve etkilerini kesintisiz biçimde izlemeliyiz.

• Algoritmaların üretim yaşamının temel girdisi haline gelmesinin gereklerini yerine getirmeliyiz.

• Ses tabanlı komuta alanında gelişmeleri yakından izlemeliyiz.

• Çeviri ve konuşmaları sentezleme alanındaki gelişmelerin, sınırsız bağlantı ve iletişime etkilerini yakından gözlem altına almalıyız.

• İnternet ve bulut alanında hizmet sağlayıcıları, veri akış noktaları ve bağlantılar alanında olup bitenlerin farkında olmalıyız.

• IP adresleri ve alan adlarını sürekli ilgi menzilimizde tutmalıyız.

• Öğrenen makine ve ürünlerin veri kaynağı olmasının etkilerini kavramadan dijital dönüşümü anlamamız ve değişmelere uyum sağlamamızın güç olduğunu anlamalıyız.

• Hepsinden önemlisi de sensörler (algılayıcılar) hakkında net bilgi sahibi değilsek, geleceği yaratacak işleri koordine edemeyeceğimizi, odaklanıp enerjimizi etkin kullanamayacağımızı bilmeliyiz.

Temel eğilim, endüstrideki üretim makinelerinin daha entegre sistemler haline gelmesi, bu makinelerde kullanılan sensör sayısının artması ve makinelerin akıllanmasıdır. Daha hassas işlem yapma ve bağlanabilirlik (connectivity) özelliklerinin inanılmaz hızda ilerlemesini gözden ırak tutmamak gerekiyor.

TEKNOTREND'de komşumuz olan Edip Emil Öymen' in yazılarını izleyenler, 2020 yılında dünya nüfusunun 3 katı cihazın bağlantılı hale geleceğini, bunun 23 milyar 300 milyon cihaz anlamına geldiğini zihninin bir yerine not etmeli.

IDC' ye göre 2020 yılında 44 ZB veri üretileceğini bilmek, bilincin temel bileşenlerinden birine sahip olma anlamına geliyor. Büyük veriyi ehlileştirerek, iş yarıyan verilerden bilgi ve değer üretme geleceğin rekabetini belirleyen temel etken. Büyük veriyi üreten donanımlar içinde en yaygın ve belirleyici olan donanımlar ise "sensörler".

Sensör ihtiyacımızı tanımlamalıyız

INTERPACK Ambalaj ve Ambalaj Makineleri Fuarı'nı dolaşırken sensörlerle ilgili gelişmelerin ne yönde gittiğini gözlemeye çalıştık. Büyük sensör üreticisi firmalar, piyasaya sundukları sensörlerini,"otomatik ve otonom kontrol sistemlerinin duyu organları" olarak tanımlıyor.
Büyük üreticiler sensör üretimi ve hizmetlerini tanımlarken bir dizi sensörden söz ediyor (Kutu:1'eki listeye bakınız). Sensörler üretim süreçlerini, insan-üretim ilişkilerini, rakip ve rekabet koşullarını belirliyor.

INTEPACK'da konuştuğumuz makina üreticileri aşağıdaki eğilimlere dikkat çekiyor:

• Otomasyon ve otonom uygulamaları büyük hızla üretim sürecinin bütün aşamalarına giriyor.

• Elektronik sektörü hızla sensör (algılayıcı) kapasitelerini artırıyor; fiyatları da herkesin satın alabileceği düzeylere doğru düşüyor.

• Yakın geçmişte çok yüksek gelirli grupların ihtiyacını karşılayan bazı ürünlerde, algılayıcıların yarattığı "güçlendiren yenilikler", aynı ürünleri orta gelir grubunun satın alabilmesini sağlıyor.

• Ticarette platform yapılar, platform mülkiyetini elinde tutanlar, üreticileri,kullanıcıları ve değer aktörleri kolaylıkla bir araya getirebiliyor; yeniliklerin farkında olma süreleri çok kısalıyor.

• Sensörlerin yarattığı algılama gücü, ölçme, sayma, depolama, işleme olanakları ve veri oluşturma kapasiteleri, akıllı ve bağlantılı ürün sayılarını hızla artırıyor.

• Sensörlerin her şeyde insan yaşamını kolaylaştıran bütün ürünlerin, üretim süreçlerinin ve işgücü profillerinin değişmesini sağlıyor. Ürün, süreç ve meslek doğasındaki değişme, yeni bir iş anlayışı gerektiriyor.

• Platform yapılarına dayanan ve talep-odaklı ölçeklendirme olanakları yaratan bu gelişmenin özünde ağlara mensup olma ve etkileşimle satın alma güdüsü yaratma gibi sonuçlar yaratıyor.

• Platform-eksenli "piyasa yapıcısı kuruluşlar" etrafında örgütlenen küçük ve orta ölçek yapılara dayalı "esnek" ve "hızlı refleksli" iş örgütlenmesi ana akım olma yolunda hızla ilerliyor.

• Ürünlerin sıfırdan tasarlanması, dönüştürme süreçleri ve satış örgütlenmesi yeniden yapılanmak zorunda kalıyor.

BAŞLICA SENSÖR ÇEŞİTLERİ

• İnducitive (endükitif) sensörler
• Photoelectric (fotoelektirik) sensörler
• Capacitive (kapasitif) sensörler
• Magnetic (manyetif) alan sensörleri
• Ultrasonic (ultrasonik) sensörler
• Megnatostricitive (megnatostrisitif) sensörler
• Magnetic encoders (manyetik enkoderler)
• Inclination (eğim) sensörleri
• Perssure (basınç) sensörleri
• Tempareture (iklim) sensörleri
• Yük hücreleri (load cell), force (kuvvet) sensörleri
• Optik sensörler

SENSÖR ÜRETİMİ VE SATIN ALMA STRATEJİSİ

MULTIVAC yöneticilerinden Guida Spix'in kendisiyle yapılan söyleşide vurguladığı gibi, bütün şirketler kendi stratejilerini belirlemelidir; stratejiler sadece muhasebe sonuçları ve ekonomik karlılıklarını ilgilendiren alanlarda kalmamalı, insanları ve örgütsel gelişmeleri de kapsamalıdır. Şirket yönetimleri gidecekleri yolların haritalarına sahip olmalıdır.

Strateji yeni bir iş modeli ve üründe yenilikçiliği de içermeli; sürdürülebilirliği güven altına almalıdır. İş yerleri özelinde değerlendirildiğinde; iş yeri yönetişiminin çalışanların birikimini, müşterilerin birikimi, işyeri iç süreçlerinin iyi bilinmesi, çevredeki süreçlerin farkında olan stratejik gelişme yolu önemli.

Ülke ölçeğinde baktığımızda; "En büyük maliyet hedefsizliktir" ilkesine uyarak hedef belirleme konusunda olumlu gelişmelere tanıklık ediyoruz.Belirlenen hedeflerin "gerçeklik düzeyinin" hedeflerin belirlenmesi kadar önemli olduğunu unutmamak gerekiyor. Hedefler üzerinde siyasi irade, bürokrasi, sivil toplum örgütleri, girişimciler ve medya mensuplarının uzlaşmış olması, bir ortak dil çevresinde toplumsal enerjiyi odaklamaları da yaratılmak istenen hedefe ulaşmanın gerek şartıdır. Bu genellemeye katıyorsak, "sensör üretimi ve satın alınması stratejimiz" belirlenmiş olmalı ve paylaşılmalıdır ki, gelişmelere uyum sürecimiz hızlansın. Atılması gereken ilk adım; ülkemizin mevcut yapısının nesnel bir fotoğrafını çekerek, sensör üretimi ve satın alınma ihtiyacı net olarak saptanmalıdır. İkinci adım; dünya sensör üretiminde başlıca firmalar, ürün çeşitleri, kalite özellikleri ve fiyatlarındaki gelişmenin eş zamanlı izlenmesidir. Üçüncü adım ise çok etkin bir iletişim kurarak, kullanıcıların ihtiyaçlarına göre sensör tanımlamalarına yardımcı olmaktır. Dördüncüsü; sensör işlevleri ve fiyatları arasındaki dengeleri uzmanlar tarafından izlenmesi, kullanıcının bilgilendirilmesidir. Beşinci adım; dinamik bir envanterin yaratacağı bilgiyi kullanarak değer üretiminin artırılmasıdır.